Irak Başbakanı Muhammed Şiya Es-Sudani, Türkiye ile Irak arasında Euro ve TL uygulamasına geçilmesiyle sorunların çözüldüğünü ifade ederek , “Bu biraz kabullenmeyi gerektirir, ancak sonuçta şaibeli takaslar yerine bir bankacılık sistemimiz ve meşru döviz takasımız olacak. Artık meşru işlerimizin yüzde 95'inin bu elektronik platform üzerinden gerçekleştiğini emin bir şekilde söyleyebilirim. Bu, finansal sistemimize ve bankacılık kurumumuza güven verdi” dedi.
Erbil’de Başkan Barzani ile yaptığı görüşmelere ilişkin bir soruyu yanıtlayan Sudani, “Büyük lider, Başkan Mesud Barzani'yle birlikte olmak benim için gerçekten keyifliydi. Birkaç saat boyunca oradaki farklı bölgeleri gezdik ve şunu anladım bu adamın gezdiğimiz her dağda bir hikâyesi var. Farklı olayların yer aldığı bir ansiklopedi misali ve kendisi kesinlikle diktatörlüğe karşı mücadele etmiş siyasi bir liderdir. Aynı zamanda anayasaya, hukuka ve tüm topluluklara saygıya dayalı siyasi sürecin önemli bir parçasıdır” diye konuştu.
Bazı kurumların özellikle Irak hükümetinin çalışmalarını farklı göstermeye çalıştığını ve onların da bunun farkında olduğuna dikkat çeken Sudani, “Bana göre meşruiyet, ahlaki ve vatandaşlık perspektifinden benim içerisinde bulunduğum hükümetimin Basra, Anbar ve Bağdat vatandaşlarına karşı hissettiği sorumluluğun aynısını Kürdistan Bölgesi vatandaşlarına karşıda hissetmesi ve bu şekilde davranması gerektiğini düşünüyorum. Bu bir propaganda veya slogan değil, aksin bütün evlatlarımız arasında güveni tesis etmesini umduğumuz politikamızın bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.
Bağdat yönetimi olarak atık suların yeniden kullanılması konusunda yeni projeler hayata geçirileceğini belirten Sudani, “Dünyadaki tüm ülkeler atık suları tarım için yeniden kullanıyor. O suyu israf etmiyorlar, bu su gelirinin bir parçası. Herkesi temin ederim ki, bir stratejik plan hazırladık ve bunu önümüzdeki yakın dönemde Bağdat ziyaret edecek olan Türkiye Cumhurbaşkanı ile birlikte imzalamayı umuyoruz” dedi.
Rûdaw Tv’de Bestoon Osman’ın moderatörlüğündeki Bestoon Talk’a katılan Irak Başbakanı Muhammed Şiya Es-Sudani Erbil-Bağdat ilişkilerinin yanı sıra, hükümetin petrol politikası, Türkiye ile ilişkiler, dinarın gidişatı, 140’ncı maddenin uygulanması, su krizi, Enfal ve şehitler meselesi, ABD ile ilişkiler gibi pek çok kritik mesele hakkında konuştu.
Sudani’nin Bestoon Talk programında katılımcıların sorularını yanıtladı:
Bestoon: Merhaba Bestoon Talk'un yeni bir bölümüne hoş geldiniz. Bugün yeni bölümün çekimleri için Bağdat Üniversitesi'ndeyiz. Bugün Bestoon Talk'un özel bir programını çekiyoruz. Özel çünkü bugün bütün Kürdistan burada. Bir kez bu program için Halepçe Bağdat’ta Erbil, Süleymaniye, Duhok, Soran ve Halepçe herkes burada. Raperin burada, Kürdistan’ın kızları ve gençler bu kez yanlarında Basra’dan Küfe’den Ammara’dan, Anbar’dan ve Musul'dan kızları ve gençleri de alarak bu program için buradalar. Çünkü çok özel bir bölüm çekiyoruz, Kürdistanlı bir program, Kürdistanlı bir medya kuruluşu bu girişimle Iraklı ve Kürdistanlı gençlere bir çatı olmayı amaçlıyor. Çok özel bir bölüm çünkü az sonra o sandalyeye oturacak kişi hepimizin yaşadığı bu ülkenin iktidarında en üst makamda. Eminim hepinizin soruları vardır. Çok özel bir bölüm çünkü burada yani Bağdat’ta yüzyıllar boyunca tüm dünyanın en büyük şehri, aynı zamanda tüm dünyanın bilgi ve bilim kaynağı olan bu şehirdeyiz. Bugün gerçekten hepinizin gurur duyacağı bir yenilik yapmak için toplandık. Sanırım Irak medya tarihinde ilk kez Kürdistan'dan Basra'ya kadar ülkenin gençleri iktidar hiyerarşisinin tepesindeki birine her hangi bir sansür ve sınır olmadan sorularını yöneltecek. Hep birlikte misafirimi karşılayalım, çünkü bugün hep birlikte tarih yazıyoruz. Tarih yazmaya hazır mısınız? Hazırsanız alkışlarınızla…
Irak Başbakanı Sayın Muhammed Şiya Sudani salonumuza teşrif ettiler.
Sudani: Selamun aleyküm.
Bestoon: Bi xêr bêyt (Hoş geldiniz).
Sudani: Bi xêr bêyt, ben bu kelimeyi biliyorum.
Bestoon: Hoş geldiniz, hoş geldiniz baş göz üstüne, Sayın Başbakan hoş geliniz…
Sudani: Siz de hoş geldiniz…
Bestoon: Irak ve Kürdistan’ın farklı şehirlerinden gelen öğrencilerle bir arada olmanız size ne hissettiriyor. Bence çoğu önemli ve zor sorular hazırladı.
Sudani: Hazır mıyız? Yüce Allah’ın adıyla. Öncellikle Irak ve Kürdistan Bölgesi’ndeki evlatlarımızla bir araya gelmekten mutluyum. Sorularını açık sözlülükle yönetmelerine vesile olan ve bize bu fırsatı veren Rûdaw Medya Grubu’na teşekkür ediyorum. Başlamadan önce geçtiğimiz günlerde Erbil’in Soran ilçesinde meydana gelen yangın faciası nedeniyle bütün Kürdistan Bölgesi halkına başsağlığı diliyorum, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet yaralılara da acil şifalar diliyorum. Bu programın şahsen çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum, ülkemin her yerinden gelen kızlarımız ve gençlerimizle görüşüp konuşabiliyoruz, bu çok önemli. Bundan da önemlisi siz şu anda Başbakanın karşısında oturuyorsunuz, bu vesileyle sadece gençlerin sorunlarını ilgilendiren meseleler değil ekonomik, sosyal ve siyasi konular hakkında da konuşacaksınız. Sizler bu ülkenin bir parçasısınız dolayısıyla şimdi ve geleceğinizi Allah’ın izniyle garanti altına alacak ülkedeki politika ve planlardan haberdar olmanız gerekiyor.
Bestoon: Sayın Başbakan, programımızın formatı gereği, öğrencilerimiz herhangi bir kısıtlama olmaksızın ve herhangi bir ön hazırlık yapmadan, her konuda soru sorma özgürlüğüne sahipler. Ancak bundan biraz da emin değiller sizden bunu duymak istiyorlar. Acaba her türlü soruyu sorabilirler mi her hangi bir sakıncası var mı?
Sudani: Tam tersine onların tüm sorularını duymak istiyorum. Biz sadece birkaç kişiyi seçip onlara belirli sorular sordurmak için burada değiliz. Hayır bunu herkes için söylüyorum, bu salonda herkesin aklına takılan soruları dinlemeye ve cevaplamaya hazırım.
Bestoon: Teşekkürler, ben bu noktadan sonra programa Kürtçe devam edeceğim sizden de ricam kulaklığınızı takabilir misiniz. Sayın başbakana sorularınızı özgürece sorabilirsiniz, kendisinden söz aldık, bu nedenle istediğiniz soruları sorabilirsiniz. Kuşkusuz Kürtçe Anayasaya göre Irak’taki ikinci resmi dil ve ben bugün burada zatıalinizle Kürtçe konuşarak Anayasa’nın bir gereğini yerine getireceğim. Malumunuz hem Arapça hem de Kürtçe Irak’ın resmi dilleridir. Öğrencilerle birlikte programımıza başlıyoruz, bakalım kim en zor soruyu soracak. Nereden başlayalım? Hangi ilimize öncelik verelim.
Sudani: Önceliği Kürdistan Bölgesi’ne verelim çünkü bu adım onlardan geldi.
Bestoon: Çok iyi siz buyurunuz, hızlıca mikrofonu ulaştıralım.
Muhammed Sabir (Öğrenci): Öncellikle Sayın Muhammed Sudani siz içtenlikle hoş geldiniz demek istiyorum. Adım Muhammed Sabir, Kürdistan Bölgesi’nin dışındaki Kürdistani bölgelerden olan Kelekçi nahiyesinden geldim. Akre Üniversitesi İngiliz filolojisi bölümü mezunuyum. Arapça ismi İsifne olan Musul’un Şeyhan ilçesine bağlı Kelekçi nahyesindenim. Bizler iki yönetimin arasında bir yerde yaşıyoruz. Örneğin ben İngiliz filolojisi mezunuyum ve okulu ilk orada bitirdim. Şu anda işsizim, Kürdistan Bölgesi’nden öğretmenlik yapmak için atama bekliyorum yok, Irak’tan da atama bekliyorum o dan yok. İki arada bir derede Kürdistan Bölgesi’nden ayrılan bölgelerdeyiz ne yapalım? Bir sorum daha olacak…
Bestoon: Sadece bir soru alalım lütfen, arkadaşlar zamanı iyi yönetmek adına her birinizden birere soru alalım lütfen. Çok teşekkür ederiz. Buyurun Sayın Başbakan.
Sudani: 140. Madde veya ihtilaflı bölgeler meselesi, yani bu tabir, anayasal bir maddedir ve 2005 yılında Irak'ın daimi anayasasında karara bağlanmış ve bir takım adımların uygulanması için komisyon teşkil edilmiştir. Ne yazık ki önceki hükümetler ve oluşturulan komisyonlar bu konuda bir sonuca varamadı. Ayrıca hükmün etkinliği ve uygulama süresi konusunda da ihtilaf vardı. Zamanında hatırlıyorum daha Başkanlık Kurulu, Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlar Kurulu olmadan hangi devlet kurumunun, Baas döneminin Devrimci Komuta Konseyi’nin kararlarını iptal hakkına sahip olacağına dair anlaşmazlıklar vardı. Yani bir sorun vardı. Bizim kabinemiz döneminde bu konu gündeme geldi ve çok tartışıldı. Daha sonra komisyonların yeninden oluşturulmasına karar verdik ve geciken tazminatların ödenmesine başladık. Akabinde üzerinde anlaşma sağlanmış diğer hususlarında yerine getirilmesi için çalışmalarımızı sürdürdük. Bütün bunların yanında ve en önemlisi nüfus sayımının yapılmasıydı. 2023 yılında sayım yapılması bekleniyordu. Nüfus sayımının 2023 yılında yapılması planlanıyordu ancak il meclisi seçimleri nedeniyle Mayıs 2024'e ertelendi. Bence nüfus sayımının yapılması bu dosyanın belirlenmesinde başlangıç noktası olacaktır.
Bestoon: Yani sizin başbakanlığınız döneminde 140. maddenin tüm aşamalarının hayata geçirileceğini görecek miyiz?
Sudani: Evet, kesinlikle. Bu hükümetin uygulaması gereken bir mesele. Ancak açık olmamız gerekirse bu konunun büyük bölümü Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento arasında bölünüyor. Esasen hepsi yanı paket çerçevesinde ve hepsi uygulamaya konması gerekiyor. Böylece Anayasada yer alan madde olduğu gibi uygulanabilir.
Bestoon: Başbakan olarak hızlı çalışma ve görevlerinizi çok çabuk yerine getirmekle tanınıyorsunuz. Sayın Başbakan biz gün Anayasada resmi dil olan Kürtçe ve Arapça konuşarak Anayasanın hükümlerinden birini uygulamaya koyduk. Darısı 140. Maddenin uygulanmasına. Umarım bu şekilde sizin döneminizde uygulamaya konur.
Sudani: Erbil'deki toplantılardan birinde sanırım kongreydi, Bağdat ile Erbil arasında askıya alınmış meseleler söylemine artık son vermemiz gerektiğini söylemiştim. Bu konu diğer bütün hükümetlerle peyder pey gelmiştir ancak artık ülkenin her köşesini birbirine bağlayacak geleceğe yönelik adımların atılması gerekiyor. Biz dosyaya son vermeyi amaçlıyoruz ve maddenin hükümetin sorumluluğunda olan kısmının da uygulanması için gerekli tüm adımları atacağız.
Bestoon: Teşekkürler. Bağdat’tan bir soru alalım. Şimdi sadece Bağdat’takilerin ellerini görelim. Buyurun evet.
Hamza Ahmed (Öğrenci): Bismillahirrahmairrahim. Adım Hamza Ahmed Nizam, Bağdat Üniversitesi Siyasal Bilgiler Bölümü dördüncü sınıf öğrencisiyim. Sayın Başbakan sizi sıcak duygularla selamlıyorum. Bağdat Üniversitesi öğrencileri adına sizlere hoş geldiniz diyorum, size Siyasal Bilgiler bölümündeki hocalarımın selamını getirdim. Hükümet kabinesinde Türkmenlerin temsiliyeti konusunda büyük bir eksiklik var. Kabinenizde tek bir Bakan Yardımcısı var, o da sanırım İmar Bakan Yardımcısı. Sizce bu temsiliyet, Türkmenlerin nüfusuna ve önceki rejime karşı verdiği mücadele ve Irak'ın özgürleştirilmesinden sonraki süreçte yaptığı fedakârlıkların ve asilliğin bir yansıması mıdır? Teşekkürler.
Sudani: Hükümetimiz bir koalisyon hükümetidir. Koalisyon hükümet içerisinde seçimleri kazanan tüm liste ve kuruluşlar yer alıyor ve temsiliyet hakkına sahipler. Hükümet kurma görüşmelerinde Türkmen toplumuna bir bakanlık tahsis edilip edilmeyeceği konuşulmuştu. Devlet koalisyonunda egemenlik düzeyinde ve Koordinasyon Çerçevesi’nde oluşturulan mevcut kurumlarla mı sınırlandıracaktı? Türkmenlerin her iki listede de temsilcileri vardı, daha sonra karar şuraya evirildi, hayır “bütün listelerde yer almalılar” denildi. Adayların isi sunulduğunda onlardan hiçbir adayın olmadığını gördük. Ben talep ettim. Hatırlıyorum, son saatlerde bir devlet bakanı görevini tahsis edelim dedik, “hayır bu başka kapıları da aralayacaktır” denildi. Siyasi partiler kabinenin oluşumu konusunda anlaşamazlarsa oylama süreci aksayacaktı ama biz bağımsız birimlerde Türkmen kardeşlerimize makam ve görev vereceğimize ve bu sorunu çözeceğimize dair söz verdik. Diğer makamlarda, müdürlüklerde ve danışmanlıklarda görev verilecekti, tabii ki değerlendirme yapıldıktan sonra. Kriterlere göre bunları ele almaya hazırız ve mutlaka çeşitli bakanlıklarda yer alacaklar.
Bestoon: İkinci sorunun bir Türkmen kardeşimiz tarafından sorulması beni de çok mutlu etti, Bağdat Üniversitesinde eğitim alan bir Türkmen’sin değil mi? Ellerine sağlık çok teşekkürler, tamamdır buyurun evet.
Menal Said (Öğrenci): Saygı değer Başbakan adım Manal Said Askeri, Siyasal Bilimiler Fakültesi’nde dördüncü sınıf öğrencisiyim. Sayın Başbakan Siyasal Bilimler’de okuyan öğrencilerin ileride iş bulamayacakları söyleniyor. Bir göreve başlamaları için de her hangi bir atama yok.
Sudani: Bu sorunuz bakanlıkların yönetmeliğiyle ilgilidir. Bu problemin farkındayım. Mesela Dışişleri Bakanlığı da dahil olmak üzere uzmanlık alanınıza yakın bazı bakanlıklarımız ve kuruluşlarımız var. Bakanlık düzeyindeki iletişim dairelerinin yanı sıra İnsan Hakları Yüksek Komisyonu ve bakanlıklardaki diğer bazı ofisler. Açıkçası görev ve iş bölümlerimizde birçok sorun var ve tüm kademelerin revize edilmesi gerekiyor, çünkü Irak devletinin yapısı oldukça eski. Bugün, kademelerde devletin iş yapısındaki emir vehiyerarşi zincirine uymayan birçok ypımız var. Bugün birçok üniversite ve fakülte içeriğiyle kamudaki çalışma hiyerarşisinde kendine yer bulamıyor. Parlamentoda oylanması planlanan Kamu Hizmeti Kanunu bir başlangıç noktası olacak. Atama kanununda da bir değişikliğe gidilecek orada da uzmanlıkların tanımlanması yapılacaktır, ki böylece kamu alanlarındaki işgücünü kontrol altına alabilelim.
Bestoon: Teşekkürler, buradan kimleri görebiliyorum? Kürt milli kıyafetlerini giyenler var mı, buyurun siz konuşun.
Rebin Siyamend Öğrenci: Merhaba, ben Soran Üniversitesi'nde yüksek lisans öğrencisi Rebin Siyamend. Benim sorum Kürdistan Bölgesi başkanlıklarıyla, özellikle de Kürdistan Bölgesi yetkilileriyle medyada gördüğümüz kadarıyla ilişkiniz nispeten daha iyi. İki kez Soran Bağımsız İdaresini ziyaret ettiniz, turistik yerleri gezdiniz bölgeyi iyice gezdiniz. Soran Bağımsız İdaresi başta olmak üzere Kürdistan Bölgesi’ndeki gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Başkan Mesud Barzani'nin Irak siyasi sürecinde istikrar açısından rolünü ve önemini nasıl görüyorsunuz? Onlarla ilişkileriniz nasıl? Çok teşekkür ederim.
Sudani: Çok teşekkürler. Kürdistan müttefikleri bütün güçleriyle birlikte bu hükümeti oluşturan devlet koalisyonunun önemli bir parçası ve 2003'te başlayan siyasi süreçte ve sonuncusu mevcut hükümet olan hükümetlerde Kürtler kilit bir ortak. Bu hükümette, hükümetin adım ve taahhütleri ile parlamentonun adım ve taahhütlerini içeren bir program üzerinde mutabakata vardık. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, hükümet ilk kez siyasi güçlerin yükümlülüklerini yerine getirmesi için süreci gözlemliyor. Devleti Yönetme İttifakının her toplantısında, hükümetin sorumluluğunda olan ve uygulamaya konulan hususları tartışacağım delil ve verilerle bir rapor olarak sunuyorum. Evet, çeşitli teknik, idari ve hukuki konularda sorunlar ve görüş ayrılıkları var, bu doğaldır. Anlaşmazlıklar ve hükümetin programını uygulamakta da ciddiyet var, öyle ki hem halkımıza hem de Kürdistan Bölgesi’nin halklarına zarar vermemesine özen gösteriyoruz. Ziyaretimden bahsettiniz. Özel bir ziyaretti. Büyük lider, Başkan Mesud Barzani'yle birlikte olmak benim için gerçekten keyifliydi. Birkaç saat boyunca oradaki farklı bölgeleri gezdik ve şunu anladım bu şahsiyetin gezdiğimiz her dağda bir hikâyesi var. Farklı olayların yer aldığı bir ansiklopedi misali ve kendisi kesinlikle diktatörlüğe karşı mücadele etmiş siyasi bir liderdir. Aynı zamanda anayasaya, hukuka ve tüm topluluklara saygıya dayalı siyasi sürecin önemli bir parçasıdır. Kardeşlerim sizi temin etmek ve bunu bir fırsat olarak değerlendirmek istiyorum. Kürdistan Bölgesi'ndeki vatandaşlarımız, gerçekleri örtbas etmeye çalışan ve Bağdat'taki federal hükümetin ahlaki, anayasal ve hukuki sorumluluğunu hissetmediğini göstermeye çalışan birçok medya kuruluşu var. Bana göre meşruiyet, ahlaki ve vatandaşlık perspektifi, içerisinde bulunduğum hükümetimin Basra, Anbar ve Bağdat vatandaşlarına karşı hissettiği sorumluluğun aynısını Kürdistan Bölgesi vatandaşlarına karşı da hissetmesi ve bu şekilde davranmasıdır. Bu bir propaganda veya slogan değil, aksin bütün evlatlarımız arasında güveni tesis etmesini umduğumuz politikamızın bir parçasıdır.
Bestoon: Doğru söylüyorsunuz, bu konuda benim de bir sorum olacak. Kürdistan Bölgesi'nin tüm liderleriyle çok iyi ilişkileriniz olduğu doğrudur. Kürdistan Bölgesi halkının gerçekte yaşadığı sorunların çözümü konusunda hükümetinizin iyi niyetli olduğu da doğrudur. Ancak Irak'ta yaşayan bir Kürdistan vatandaşı olarak Kürt politikacılarla olan iyi ilişkinizin ve hükümetinizin programının iyi niyetinin, pratikteki sorunları çözecek kurumsal bir ilişkiye dönüştüğüne şahit olamadık.
Sudani: Dediğim gibi sorunlarımız var, sınır kapılarıyla ilgili sorunlarımız olduğunu açıkça ifade edeyim, bütçe kanununun yorumlanması konusunda sorunlarımız var. Malum şu anda Kürdistan Bölgesi'nde özellikle memurların maaşlarıyla ilgili sorunlar yaşanıyor. Onlar ve her çalışanın hakkı olan maaşlarını alamadıkları için sorun yaşanıyor. Bütçe kanununda ya da daha önceki hükümetlerin tüm bütçe kanunlarında kamu harcamaları diye açık bir hüküm var. Kamu harcaması dediğimiz şey devletin harcadığı miktardır. Burada Kürdistan’ın yüzde 12,6 olan payını aylık harcama olarak belirliyoruz. Bütçe kanununda memur maaşlarına ilişkin açık bir hüküm bulunmuyor. Yüzde12,6 bölgenin payına düşendir. İsterse maaşları öder isterse bununla projeler hayata geçirebilir. Yani anayasaya göre bunun yetkisi ve inisiyatifi onlarda. Biz federal hükümet olarak kamu harcamalarında belirlenmiş söz konusu yüzdeyi ödüyoruz ve Maliye Bakanlığı da bu kadar harcadığımızı açıklıyor. Buna karşılık bu rakamı çıkarın gerisini gönderin. Kürdistan Bölgesi de petrol ve petrol dışı gelirlerini bize göndermeli. Üç yıllık Bütçe Kanununu uygularken beklemediğimiz bir sorunla karşılaştık. Birincisi kanun taslağında mutabakata vardığımız haliyle Bakanlar Kurulu'nun kararındaki hali arasında fark vardı. Parlamentoya geldiğinde, biz de bu değişikliğe saygı duyduk ve uygulayacağımızı söyledik ama özellikle petrol üretiminin maliyeti konusunda sıkıntı çıktı. Paris'teki tahkim mahkemesinin ikinci kararı, Kürdistan Bölgesi'nden Türkiye'nin Ceyhan limanına uzanan boru hattı üzerinden petrol üretimi ve ihracatını askıya alındı. Böylece bölge petrolden elde ettiği gelirlerini kaybetti, geriye yalnızca petrol dışı gelirler kaldı bu da sorunu daha da karmaşık hale getirdi. Kürdistan Bölgesi de vatandaşlara karşı yükümlülüklerini yerine getirme konusunda sıkıntıya girdi. Gelilim, bölgeye kredi gönderme sürecine. Bu bir detay olsa da başınızı ağrıtmak istemem ama bilmeniz gerektiğini düşünüyorum. Bugün Bağdat'ta federal hükümet olarak şu anda karşınızda hukuk karşısında mahkûm bir başbakan var. Çünkü yasaları görmezden gelerek böyle bir kredinin gönderilmesini talep edecek mutlak yetkiye sahip değilim.
Bestoon: Ama Kürdistan Bölgesi’nin sizden bu konuda bütçe kanununun değiştirilmesi yönünde bir talebi var, bu talebi yerine getirmek için hazır mısınız?
Sudani: Evet, evet.. Ben de bu konuya değinmek istiyordum ki bu konuyla yüzleşelim. Mecbur borç vermek zorunda kaldık. Siz bu borç meselesini duydunuz mu? Bu bütçe kanununu ilgilendiren bir konu ve Kürdistan Bölgesi’ne maaşlarını ödemesi için bütçe ayıracak gibi bir uygulamaya tolerans gösterecek bir prosedüre sahip değil. Bu yüzden kredi vermek zorunda kaldım ve son kredi şu anda yaptığınız bu programdan bir gün önce ödendi. Kürdistan Bölgesi hesabına 700 milyar dinar yatırılmsı için Maliye Bakanlığı'na gönderilen belgeye imza attım. Bu sorunu kesin olarak çözecek nihai çözüm, Kürdistan Bölgesi’nin çalışanlarına diğer Irak hükümeti çalışanlarıyla aynı muamelenin yapılmasıdır. Kendisi Irak vatandaşı, çalışan ve maaşını tüm bu detayları göz ardı ederek alıyor. Bunu yapmak için gerekli olan şey nedir?
Bestoon: Kanun değişikliği mi? Mekanizma nedir?
Sudani: Kanunun değişikliği. Parlamentonun tüm bileşenlerini içeren Maliye Komisyonuna soru önergesi gönderdim. Danışma ekibi benim hazırladığım taslağı okuyup onaylayıp Bakanlar Kurulu'nda oylamaya sunacak, sonra da Allah'ın izniyle değişikliği en yakın fırsatta göndereceğiz.
Bestoon: Burada iki soru var: Birincisi, bana en kısa zamanda derken, haftalar, aylar veya günler olarak hesaplarsanız bu rakam ne kadar olur. İkincisi Kürdistan Bölgesi halkı Ekim, Kasım ve Aralık ayının maaşlarını bekliyor. Burada Kürdistan Bölgesi ile aranızda yorum farkı var, onlar gönderilen maaşların Temmuz, Ağustos ve Eylül ayına ait olduğunu siz ise Ekim, Kasım ve Aralık ayının maaşları olduğunu söylüyorsunuz. Farklı farklı açıklamalarınız var. Kürdistan Bölgesi'nden gelen öğrencilerin çoğunun anne ve babalarının memur olduğunu ve Ekim, Kasım ve Aralık aylarının maaşlarını beklediklerini biliyorum. Soru şu; Ekim, Kasım ve Aralık ayının maaşlarının ödenmesi için sizin her hangi bir girişiminiz olacak mı? Bu birincisi. İkinci de bu soruna temel çözüm olacak kanun değişikliğinin ne zaman yürürlüğe gireceğine dair bize vereceğiniz tarih var mı?
Sudani: Birincisi, hükümetin değişiklik konusunda diğer taraflardan çok daha aceleci olduğunu söyleyebilirim. Çünkü bunun vatandaşların geçim kaynakları ve hizmet düzeyi üzerinde nasıl bir etki yarattığını biliyoruz. Prensipte anlaşmaya vardığımızda, Bakanlar Kurulu değişikliği oylayacak ve şu anda tatilde olan ve 18 Aralıkta seçimlerinden sonra yeniden çalışmaya başlayacak olan parlamentoya gönderecek.
Bestoon: Çok tatlı olduğunuzdan olsa gerek sinekler etrafınızda uçuşuyor... Önceki bölüm Jeanine Hennis-Plasschaert Hanım Efendi konuğumuzdu onun etrafını da sinekler çevrelemişti. Misafirlerimiz de tatlı oldukları için etraflarında sinekler uçuşuyor.
Sudani: Teşekkürler.. İkinci konu farklı konu başlıkları. Bölgeye verilen bütçenin kamu harcamalarıyla karşılaştırıldığında ne kadar olduğunu bu ay sonunda hesaplayacağız çünkü dediğim gibi ben kanunlara uymakla mükellefim. Bu sorundan kurtulmamız için kanun değişikliği yapmamız gerektiğini düşündüm. Bu tartışmaları ışığında bölgenin payının kendi payından az olup olmadığını göreceğiz. Daha sonra hesaplarına ek para eklenecektir. Ancak eğer payları kadar hesaplanırsa mecbur yeni yılın bütçesine göre düzenleme yapmak zorunda kalacağız.
Bestoon: Bu durumda Kürdistan halkına Ekim, Kasım ve Aralık ayı maaşlarının ödenmesi konusunda her hangi bir borç verileceği beklentisine girmesin diyorsunuz?
Sudani: Bu kredi borcu bölgenin öngörülen payına istinaden veriliyor. Bunun dışında kafanıza göre para veremezsiniz ifade ettiğim gibi ben kanunlara uymak zorundayım. Bu sorunu aşmak için kanun değişikliğine gitmek istiyorum, geri kalanını çözebiliriz. Çünkü ertelemeyeceğimiz bir şey var o da memurların maaşıdır. Bu nedenle ivedilikle yol alıyoruz.
Bestoon: Teşekkürler, dün bir öğrenci yanıma geldi dedi ki benim annem de babam da öğretmen, siz demiştiniz değil mi?
Kaale Renas (Öğrenci): Bismillahirrahmanirahim. İsmim Kaale Renas, Halepçe Üniversitesi İletişim Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisiyim ve aynı zamanda Halepçeliyim. Size teşekkür ediyorum, bize bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim ve soruma cevap vermenizi umuyorum. Ben lise 10’uncu sınıfa giderken hatırlıyorum aynı sınıfta 30 öğrenciydik. Giyecek tek bir çift ayakkabım vardı. Öğrenciler benimle veya aralarında konuşurken ayakkabı kokusu geliyor diyorlardı. Ben ayağımın koktuğunu söylemeye çekiniyordum. Annem ve babama söylemiyordum çünkü onların da parasının olmadığını biliyordum. Bunu asla unutmayacağım maaş olmadığı için bir yıl eğitim hayatımdan gitti. İkinci dönem sınava gittiğimde elbiselerim o kadar yıpranmıştı ki dikecek yeri kalmamıştı. Sıradan bir elbise ile gittim, okulumuzun müdürü içeri girmeme izin vermemişti. Bu nedenle bir yıl eğitimime ara verdim. Bu onlarca hikayeden sadece biri…
Bestoon: Özür dilerim adınız neydi?
Kaele Renas: Kaale.
Bestoon: Nereden geldiniz?
Kaele Renas: Halepçe
Bestoon: Halepçe mi?
Kaele Renas: Bu evimizde ve diğer binlerce Kürdistanlının evinde olan hikayeden sadece biriydi. Kürdistan Bölgesi'ndeki maaşlı çalışanların durumunu eminim çok iyi biliyorsunuzdur. Irak anayasasına göre tüm vatandaşlara insan onuruna yakışan bir yaşam sağlamak zorundasınız ve ülkenizin her vatandaşına bu onurlu yaşamı sağlamak sizin görevinizdir. Mecazi bir cevap istemiyorum lütfen. Biliyorsunuz yaşamın, her toplumun ve devletin kalkınmasını sağlayan iki temel dayanak eğitim ve sağlıktır. Maalesef Kürdistan'da bu iki sektör maaş yetersizliğinden dolayı çok kötü durumda. Bu bezdiren durumun daha ne kadar devam etmesini istiyorsunuz ve Kürdistan Bölgesi'nin maaşlı çalışanları maaşlarını ne kadar bekleyecek? On binlerce maaşlı çalışan ne zaman huzura kavuşacak?
Bestoon: Teşekkürler.
Sudani: Sözleriniz çok etkiliydi, özellikle burada sorumlu olan ve konuşan benim için. Kürdistan'daki halkımızın içinde bulunduğu zor durumu anlayabiliyorum. Hepsine inat eğitimlerinize ve sınavlarınıza devam etme konusundaki ısrarınız güçlü iradenizin kanıtıdır ve bundan gurur duyuyorum. Hele ki diktatörlük rejiminin soykırım suçu işlediği ve büyük bedeller ödeyen, direniş şehrinden geliyorsunuz. Halepçe'ye, Halepçe şehitlerine ve Halepçe halkına saygım sonsuzdur.
Bestoon: Bu vesileyle Halepçe’nin il olmasıyla ilgili bir şeyler söylemenizi bekliyorlar, elbette yapabileceğiniz tek şey bu yasayı geçirmektir.
Sudani: Evet, evet.. bu… bahsetmek istediğim şey buydu. Biz hükümet olarak yasanın çıkması için büyük çaba harcadık ve halen de işlemler devam ediyor. Peki teşekkür ederim. İl olması ile ilgili idari işlemlerde yetkilerini kullanmaları için. Bu konuya geri dönmek istiyorum: Yapabileceğim tek şey yasayı yenilemek. Maaş krizini bitirmek için başka alternatifimiz yok. Allah'ın izniyle tamamlamaya yaklaştık. Hükümet yakında bu konuda bir karar verecek ve bu huzurunuzda verdiğim bir sözdür. İlk taslak üzerinde mutabakata varıldığı anda hükümet olarak karar vereceğiz ve ardından parlamentoya sunacağız. Bu değişikliğin kabul edilmesiyle çalışanların mağduriyeti sona erecek.
Bestoon: Teşekkür ederim. lütfen buyurun. Mikrofonu erken ulaştırın. Bu vesile ile şunu söyleyeyim, Kürdistan'da program yaparken çok coşkuluydunuz, alkış çalıyordunuz, burada neden sesiniz soluğunuz çıkmıyor. Tepkiniz yok, mesele nedir?
Hani Al-Ati (Öğrenci): Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla, Sayın Başbakan Muhammed Şiya Sudani, sizi içtenlikle selamlıyor ve hoş geldiniz diyorum. Adım Hani Al-Ati. Bağdat Üniversitesi Radyo Televizyon Bölümü öğrencisiyim. Kazanımlardan bahsedilen konuşmalarda Allah'ın izniyle Irak gerçeğinde gelişmeler yaşandığını kanıtladınız. Sayın Başbakan, tüm öğrenciler ve tüm eğitim kurumları adına size teşekkür ediyorum. Ekonomi meselesine değinmek istiyorum, Irak sokakları şu anda dolar sorunu yaşıyor. Siz röportajlarınızda ve açıklamalarınızda bu sorunu çözeceğinizi ve sınır koyacağınızı belirtmişsiniz. Ayrıca Merkez bankası da talimat yayınladı ve piyasa Irak dinarı üzerinden işlem görüyor. Ancak şu ana kadar merkez bankası dolar için farklı bir fiyatta işlem yaparken, sokakta ise başka bir fiyattan işlem görüyor. Bu karaborsa daha ne kadar devam edecek ve buna ne zaman sınır konulacak? Bu konuda gelecekte alacağınız tedbirleriniz nelerdir? Teşekkürler.
Bestoon: Biraz hareket edin...
Sudani: Çok teşekkür ederim, ekonomik reformun kapısı finans ve bankacılık sektöründeki reformlardan geçer. Irak 1980'lerde savaş halindeydi. Banka falan yoktu, işletme yoktu, 1990'larda yaptırımlar altındaydı. Ne bir ticari borsa, ne kurum ne de banka yoktu. 2003'ten sonra, 2007'de Merkez Bankası'nın merhum başkanı enflasyon sorununu çözmek için dolar satışı için kapı açtı. Bu 2007 yılında oldu. Yıllarca enflasyonu önledi ama artık böyle gidemezdi ama devam etti. Hatırlıyorsunuzdur, hepiniz televizyon kanallarında döviz kaçakçılığı ve yolsuzluk hakkında konuşulduğunu, büyük miktarlarda paranın yurt dışına çıkartıldığından bahsettiğini hatırlıyorsunuz ve hepimiz bu durumdan rahatız olduk. Şimdi biz bunu düzeltmeye geldik. Sorun nerede? Karaborsada yarı bir fiyat resmiyette ayrı bir fiyat var diyorsunuz. Hükümet olarak doları bugün ve yarın resmi döviz kuru olan 1.320 dinarda tutmaya kararlıyız. Bu benim görevim ama sen benden paralel piyasa fiyatını düşürmemi istiyorsun, yani gidip kaçakçılara ödeme yapmamı istiyorsun. Ben bunu yapmam. Tüccar ne kadar isterse veriyoruz. Hükümet olarak bizimle birlikte çalışan müteahhit firmalara veriyoruz. Resmi kur üzerinden para transferi yapmak isteyen yatırımcılara dolar veriyoruz. Öğrenimleri için para transferi yapmak isteyen öğrencilere resmi kur üzerinden dolar veriliyor. Seyahat edenler aynı şekilde, tedavi için yurt dışına gidenler için ödeme devlet olarak bu benim görevim, ama kaçakçılara para ödemek mi? Peki bir tüccar neden karaborsadan 1580 dolara dolar satın alır? Neden? Pek tabii ki 1320 dinardan satın alınabilir. Kim bunlar? Bunlar yasa dışı işler yapan ve işlemlerinin elektronik kayıtlara geçmesini istemeyenler. Şirketi olması, ruhsatı olması, gümrük ve vergi ödemesi gereken yerlere gitmiyor. İthal edip kapıya getirdiği malzemeler denetleniyor, gıda, tıbbi malzeme. O gidip bu resmi prosedürün arkasından dolanarak karaborsadan dolar satın alıyor. Bu, duyarlı olmamız ve savaşın asıl nedenini bilmeniz gereken bir durum. Tabii ki şimdi ben hükümet olarak hükümetin doların kurunu düzenleyemediği iddiasıyla karşı karşıya kalacağım. Hangisi başarısızlık? Senin eleştirdiğin çizgiye mi geri dönelim istiyorsun? Bunların hepsi kaçakçılıktı.
Pek çok sorunumuz var, örneğin komşu İran'la ticaretimiz var ve İran yaptırım altında, para transferi yapamıyorsunuz. ABD yaptırımları nedeniyle bölgedeki hiçbir banka İran'a para aktarmıyor, bu nedenle iş insanları karaborsaya gidip dolar satın almak ve bunları İran'da bir şeyler satın almak için götürmek zorunda kalıyor. İranlılarla oturduk ve gelin bu sorunu çözelim dedik. Onların hiçbir sorunu yok, dinar, tümen veya euro olur ama dolar istemiyorlar çünkü mallarının satışının devam etmesini, ticaretlerinin devam etmesini istiyorlar. Türkiye ile sorunumuz vardı ama çözdük, euro ve lira üzerinden hesap açtık, bunun üzerinde çalışıyoruz. Bu biraz kabullenmeyi gerektirir, ancak sonuçta şaibeli takaslar yerine bir bankacılık sistemimiz ve meşru döviz takasımız olacak. Artık meşru işlerimizin yüzde 95'inin bu elektronik platform üzerinden gerçekleştiğini emin bir şekilde söyleyebilirim. Bu, finansal sistemimize ve bankacılık kurumumuza güven verdi, peki ya kaybedenler? Evet konuşacaklar, başarısız olacağını, vatandaşa zarar vereceğini söyleyecekler. Her sabah gıda fiyatlarıyla ilgili rapor alıyorum, gıda fiyatlarında herhangi bir değişiklik yok. Bu vatandaşları etkilediğini söyleyenler için geçerli bir yanıt. Hepsini buna uymaya yükümlü kıldık, neden ürünlerini dolarla satıyorsun? Dinarla sat. Otomobil, cep telefonları, alışveriş merkezleri, işyerleri, bu kültürün yerleşmesi için bize yardımcı olmaları gerekiyor. Ama dolandırıcılık ve sahtecilik var, fakat tabii ki doları piyasa fiyatına getirmemi istiyorsanız bu kaçakçılığı teşvik ettiğim anlamına gelir ki ben bunu yapmam. Teşekkürler....
Bestoon: Çok teşekkür ederim, evet siz buyurun.
Muhammed Enver (Öğenci): Öncelikle Başbakan Muhammed Şiya Sudani’ye hoş geldiniz diyorum. Ben Kerkük Üniversitesi mezunu Muhammed Enver. Size sorum şu; eski Baas rejiminin kararlarını bozmak için neler yapıyorsunuz? Kerkük'te her gün çok tatsız durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. 2003 yılından önce Kerkük'ten sürüldük ve çoğu akrabamız katledildi, sokaklarda kurşuna dizildi. Şu anda yine Irak askerleri gelip topraklarımıza el koyuyor ve topraklarımızı sürmemize izin vermiyor. Hem de resmi tapularımız olduğu halde, mezarlıklarda bile atalarımızın mezarları olduğu halde. Çok teşekkür ediyorum.
Bestoon: Sayın Başbakan, Kerkük'te Pelkane bölgesinde böyle bir durum yaşanıyor, size ulaşan raporlarda bundan bahsedildi mi bilmiyorum. Pelkane bölgesinde çok fazla sorun var. Toprak sahipleri Saddam Hüseyin döneminde Devrim Mahkemesi tarafından verilen karar nedeniyle kişiler arazilerini işleyemiyorlar. Buna karşılık dışarıdan getirilenler tarafından gerçek sahipleri haklarından mahrum bırakılıyor. Bunu nasıl çözeceksiniz?
Sudani: Anayasanın 140. maddesinin uygulanmasıyla ilgili sorunlardan biri de bu. Devrim Konseyi'nin tarım arazilerine el koyma kararları bu demografik değişimi beraberinde getirdi. Bu kararlar henüz yürürlükten kaldırılmadı tabii ki bir kısmı, bir çoğu da yürürlükten kaldırıldı. Uygulama dediğim gibi anayasa metninde belirlenen sıralamaya göre adım adım olacak. Farklı milletlerden çiftçiler arasında yaşanan bir sorunla karşılaştık ve bugünkü tedbirlerle çözmeye çalışıyoruz. Ancak açıkçası radikal çözüm tüm kararların yürürlükten kaldırılması ile olur ve bu da parlamentoda yeni yasaların çıkarılmasını ve 140. Maddenin uygulanmasını gerektirir.
Bestoon: Teşekkür ederim. Kimler Bağdat’ın dışından geldi. Hepiniz ellerinizi indirin, diğer vilayetlerden kimler var, Necef'ten kimler gelmiş? Buyurun.
Öğrenci: Merhaba Sayın Başbakan. Bu fırsat için Bestoon hocaya teşekkür ediyorum. Çok basit bir sorum var ve gençlerin çoğu da size şunu sormak istiyor: Ekim protestosu katilleri ne zaman adalet önünde yargılanacak? Biz gençlerin geleceğimizden emin olabilmesi için, bu göstericilerin katillerinin adalet önüne çıkarılıp cezalandırılması için Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı, Milli Güvenlik ve İstihbarata kapsamlı bir soruşturma başlatılması talimatını ne zaman vereceksiniz? Çok teşekkürler.
Sudani: Çok teşekkür ederim. Zamanında özellikle Zikar vilayetinde alınan bazı tedbirler vardı. Hükümeti kurma görevi bize verildikten sonra, hükümet gündemindeki taahhütlerimizden biri de, bir çok vilayette çok sayıda gencimizin ölümüne neden olan Ekim olaylarına ilişkin soruşturmanın tamamlanmasıydı. Önceki hükümetin talimatı ile oluşturulan bir komisyon vardı, bu komisyon hakimlerden oluşuyordu. Komisyon Temmuz ayının sonunda bir dizi tavsiyede bulundu. Bir hukuk ekibi ile ben bu tavsiyeleri okuduk ve soruşturma için önemli olan bazı hususların ihmal edildiğini gördük. Tabii ki, sorumluların ve üst düzey askeri yetkililerin hesap vermesi için birçok öneride bulunuldu, bunların tek bir öneri haline getirilmesi ve raporla birlikte Yargı Konseyi'ne sunulması gerekiyordu. Dava dosyasını okuyunca olayın büyük bir kısmından bahsedilmediğini gördük. Elimizdeki raporlara göre sorunun bir parçası olan güvenlik teşkilatları da var elbette, bu yüzden davayı tüm yönleriyle ele alabilmek için komisyonu genişletmeyi düşünüyorum ve bu hükümetin sorumluluğundadır. Yarın Uluslararası İnsan Hakları Günü'nü kutlayacağız. Anayasamızda yaklaşık 32 maddede insan haklarından bahsediliyor. Bu bakımdan bölge ülkeleri düzeyinde en örnek anayasalardan biri ama alınacak ders bu maddelerin uygulanması ve kim olursa olsun tüm katillerin hesap vermesidir. Suçların tespit edilmesi, ister askeri askeri ister siyasi herhangi bir tarafın örtbas edilmemesi için yumuşak davranamayız. Ama bildiğiniz gibi bu, soruşturma ile kanıtlaması gereken bir şey. Yani komisyona üye olan uzman hakimler tarafından. Bu yine benim bir sözüm olsun, tahkikat ve komisyonun çalışmaları tamamlandığında Allah'ın izniyle sonuçlarını açıklayacağız.
Bestoon: Anbar, Anbar'dan kim geldi? Evet, buyurun, siz hangi vilayetten geldiniz? Ammara. oo, başbakanın Ammara'sı. Ondan sonra size geleceğiz.
Neda (Öğrenci): Ben Anbar vilayetinden Neda, Eğitim Fakültesi Beşeri Bilimler Bölümü dördüncü sınıf öğrencisiyim. Efendim, son açıklamanız devletin bu kadar üniversite mezununu istihdam edemeyeceği yönündeydi. Bu açıklamanız ümitlerimizi kırdı. Sosyal adaletten mahrum kalmamamız için hükümetin ne yaptığını bilmek istiyoruz?
Sudani: Evet, çok teşekkür ederim. Verilere göre her yıl mezun olanların sayısı 300.000 civarında. 2017’den beri. Evet, bütçe kanununda o tarihten bu yana herhangi bir atama yapılmadı. Şimdi bir hesaplayın, altı yıl boyunca her yıl 300.000 mezun çıkarsa bu 1 milyon 8 bin ediyor. Doğal olarak 1 milyon 8 bin kişiye istihdam sağlayacak bütçe yok ama devlet oturup mezunların sorunlarını izleyip, devlette iş imkanımız yok mu diyor? Elbette hayır, insanımıza, mezunlarımıza ve diğer vatandaşlarımıza iş imkanı bulmak, tüm yasama ve yürütme kurumlarıyla birlikte devlet olarak görevimizdir. Bu bizim görevimizdir. İstikrar, güvenlik, adalet isteyen bir hükümetin bu konuyu görmezden geleceğini asla düşünmeyin. Asla. Günde yaklaşık 16 ila 17 saat çalışıyorum ve iki şeye odaklanıyorum. Günde 16 ila 17 saat. Evet.
Bestoon: Maşallah.
Sudani: Bu yıl iki şeye odaklandığımı fark etmişsinizdir: temel hizmetler ve ekonomi. Çünkü bu kanaatime göre bu sektörler... Hizmet halk arasında bu hükümetin vatandaşlara hizmet etme konusunda ciddi olduğuna dair güven oluşturuyor. Bu birincisi, özellikle de temel hizmetlerin sağlanmasında pek çok eksiklik olduğu için. İkincisi ekonomi. Başka da bir yolumuz yok. Ekonomide reform yapmazsak siz ve geleceğiniz için başka seçeneğimiz, çözümümüz yok. Şimdi yıl sonunu bekliyoruz ve yıl sonu da geldi. Petrol Bakanı yanıma gelecek, Maliye Bakanı da gelecek. Geldiklerinde oturacağız ve bana verileri sunuyorlar. Bu kadar petrol ihraç ettik, geliri, gideri bu kadardı diye. Bunu getirip bütçeye koyuyoruz, bu kadarı maaşlara, bu kadarı gıda yardımına, filan filan. Peki kalkınma payı nerede? Yarın petrol fiyatları düşerse, şubat 2020’dee olduğu gibi... O ayı hatırlıyorum, gelirimiz 1,5 milyardı, çalışanların maaşlarını ödemek için 4,5 milyara ihtiyacımız vardı, kredimiz var mı? Kredimiz altı aya yetiyor. Peki ya sonuç? Sorumluluk alıp bu sektörü düşünerek reform yapmamız gerekiyor. Şöyle düşünemeyiz, işte benim kabinemin bir iki yıllık görev süresi kaldı, bu şekilde idare edeyim de benden sonra gelen kimse bu sorunlarla takılı kalsın. Ben böyle bir şey yapmam. Oturup üç yıllık, beş yıllık ve on yıllık planlar üzerinde çalışırım. Size hatırlatayım. Gaz sektörünü reforma tabi tuttuğumuzda, önceki hükümetler hatta önceki rejimde bile kimse bu alanda reform yapmayı düşünmemişti. Doğalgaz ve ıslak gaza kimse yatırım yapmamıştı. Biz günde ortalama 1,3 milyar metreküp gaz yakıyoruz. 1 milyar 3 milyon metreküp ithal ediyoruz. Tabii yakılanın fiyatı da 5 milyar dolar civarında. İran'dan da enerji santralleri için 1 milyar metreküp doğalgaz alıyoruz, bütçeden bunun için de 4 milyar dolar ayırmalıyız.
Bestoon: Yıllık mı?
Sudani: Yılık. Yani zararımız ne kadar oluyor? Dokuz milyar. Aynı zamanda Anbar, Ninova, Necef ve Süleymaniye'de kendi doğalgazımızdan faydalanamadık. Ekonomik reformları gerçekleştirmek için sözleşmelerle geldik, şu anda uygulama aşamasında olan projelerimiz var. Demiyoruz, yapıyoruz, uğraşıyoruz. Hayır, şu anda uygulanıyor, şirketler çalışmaya başladı ve önümüzdeki 3-5 yıl içinde kendi kendimize yetebilir hale geleceğiz. Bu bir adımdır. Bu parayı, dört milyarı, beş milyarı, dokuz milyarı neye ayıracağız? Bize yeni istihdam imkanı sağlayan sanayi, tarım ve ticaret için, üniversite mezunları için. Çalışma Bakanı olduğum dönemde uğruna mücadele ettiğim en önemli yasalardan biri Emeklilik ve Sosyal Sigortalar Yasasıydı. Kanun benim Çalışma Bakanı olduğum 2016 yılında çıkarıldı. Önceki hükümetler bunu ertelediler ama ben vazgeçmedim, her kabinede onlara taslağı verdim ve bu yasanın önemli olduğunu söyledim. Bu yasanın faydaları nelerdir? Şu ana kadar burada oturan seçilmişler, öğrenciler ve duyarlı olanların hiç biri de bu yasanın faydalarına bakmadı. Kanun, özel sektör ve kamu sektörü çalışanlarının ayrıcalıklarını eşitleyecek, böylece artık devlet kurumlarında atama beklemelerine gerek kalmayacak, özel sektörde çalışan birinin kamuda çalışan biriyle aynı hak ve ayrıcalıklara sahip olmasını sağlayacak. Her zaman özel sektör çalışanları kamu çalışanlarından daha fazla ücret alıyor. Stratejik seçeneğimiz, büyük bir sorunu çözmek için - ki bu sorunun cevabını uzatmış olabilirim ama bu çok önemli, şu an sizin için ve geleceğiniz için önemli. Irak'ın zengin doğal kaynakları var. Çeşitli sektörleri geliştirmesini ve daha fazla istihdam yaratmasını sağlayacak yatırım fırsatına sahip. Irak'ta hükümette çalışanlar dahil hiç kimse kamuda istihdam beklemeyebilir. Hatta kamuda çalışanlar bile ayrılıp özel sektörde çalışmaya gidebilir, tıpkı stratejik projelerin canlandığı 1960'lı ve 1970'li yıllarda olduğu gibi. Bu bizim üzerinde ilerlediğimiz bir şey ve bu mümkün. Kesinlikle abartı değil. Üzerinde çalıştığımız farklı sektörler ve yatırım fırsatları var ve Allah'ın izniyle hedeflediğimize ulaşacağız ve bu yapılamayacak bir şey değil.
Bestoon: Çok beğendim. Çok teşekkür ederim. Özür dilerim özel sektörden bahsetmeniz çok hoşuma gitti. Kabinenizin önceliklerinden biri de özel sektöre öncelik verilmesiydi. Bu programın sponsorlarından ve destekçilerinden biri de Serdar Grup'tur ve burada temsilcileri bulunuyor. Programa gelmeden önce bana "bizim de sorularımız var, programda biz de soru sorabilir miyiz” diye sordu. Ona sadece öğrencilerin soru sorabileceğini söyledim. Ama logonuzu kaldırdığımız için bu defa soru sorabilirsiniz, buyrun.
Lina Ziyad (Serdar Grop temsilcisi): İyi akşamlar.
Sudani: Hoş geldiniz.
Lina Ziyad (Serdar Grop temsilcisi): İyi akşamlar.. Hoş geldiniz Sayın Başkan. Bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkürler Bestoon bey. Ben Serdar Şirketler Grubu'ndan Lina Ziyad. Tabii ki öğrenci olmasam da bizler Sardar Şirketler Grubu olarak aynı zamanda üniversite mezunlarına iş imkanı sağlama konusunda rol oynadık. Ama Sayın Başkan, izin verirseniz, yaklaşık 11 yıldır Serdar Şirketler Grubu'nda çalışıyorum ve İcra Kurulu üyeleriyle birlikte çalışıyorum. Hükümetiniz de dahil diğer hükümet kabinelerine defalarca kez mektup yazdık. Ticari vekaletname sisteminde değişiklik yapılmasına ilişkin önerilerde bulunduk. Ticaretin serbestleştirilmesine ilişkin öneriler, hepsi de Irak'ın çıkarınaydı. Halkın çıkarınaydı. Kamu ve özel sektör arasında bir halka veya köprü oluşturmak adına. Çünkü özel sektörü teşvik ediyoruz, bu Irak'ın kalkınmasında ve ulusal ekonominin inşasında rol oynayacak. Ama doğrusu hiçbir sonuç alamadık, cevap alamadık, kimse gelip bizimle oturmadı. Bu sektörde çalışan kurumlara sesimizi duyurmak için çok çalıştık, Irak pazarında çalışan yatırımcılara ufuk açan bu şeyleri anlayabilmeleri için.
Bestoon: Peki sana bir on saniye daha süre verebilirim ama sorunu toparla ki diğer öğrencilerin hakkı da kaybolmasın.
Lina Ziyad (Serdar Grup temsilcisi): Çok teşekkürler, uzatmayacağım. Ancak fikir şu; çünkü bahsettiklerim burada bulunan öğrencilere de hizmet ediyor.
Bestoon: Teşekkür ederim, özür dilerim Sayın Başbakan, Bestoon Talk ülkedeki iş dünyasının sesini iktidara duyurabileceği bir platform haline geldiği için çok memnunum. Bu Rûdaw için ve Bestoon Talk için de bir başarıdır. Çünkü ülkemizde sermaye sahiplerinin siyasetçilerle iyi ilişkiler kurması ve onlara kolay ulaşabilmesi yaygındır. Ama dünya böyle olmuş, sizler sesinizi duyurmak için programımıza gelmişsiniz, ben bunu alkışlıyorum.
Sudani: Tabii ki biz... İzin verirseniz cevaplayayım. Serdar Grubu lider şirketlerden biridir. Bu nedenle İçişleri Bakanlığı'na özel araç temini sözleşmesiyle ilgili görüşme yaptık. Hatırladın mı? O zaman da sorun vekaletnamedeydi, değil mi? Şimdi bu yasa tasarısı oldu. Tasarıyı hükümet hazırladı ve sanırım parlamentoya da gönderdik. Bu birincisi, diğer konularda da bir reform paketimiz var. İki gün önce bir workshoptaydık, özel sektör de oradaydı. Tüm şirketlerin sorunu olan vergi reformu ile ilgiliydi. Bu gerçek bir reform olacak ve biz tüm uluslararası ve Arap şirketlerinin görebileceği ve hükümetin bu reform konusunda gerçekten ciddi olduğunu bileceği bir vergi reformu yapmak istiyoruz. Ortaklık Yasası. Bir hafta önce özel sektörün çıkarlarını güvence altına alacak ortaklıklar kanunu taslağı hazırlamak üzere özel sektörün katılımıyla bir workshop gerçekleştirdik. Sanırım hükümet artık ister hukuk reformu ister hükümet prosedürleri olsun, reform yapılması gereken tüm konulara el uzatıyor. Teşekkürler
Bestoon: Teşekkür ederim, Ammaralı gence söz verdim ama unuttum. Buyur kalk, önce bize ismini söyle.
Mehdi Riyaz (Öğrenci): Sayın Başbakan Muhammed Şiya Sudani merhaba, selamlar ve sevgiler. Ben Meysan vilayetinden Mehdi Riyaz, Meysan vilayetinde çevre sorunları üzerinde çalışan aktivistim. Sayın Başbakan, sorum göletlerin kuruması ve sonuçlarıyla ilgili. Sorun ülkedeki su yönetiminin zaafiyetinden mi, komşu ülkelerden gelen su salımındaki eksiklikten mi, nehirlerin yönünün değişmesi ve baraj inşa edilmesinden mi kaynaklanıyor. Ayrıca iklim değişikliği konusu ve bunun göletler üzerindeki etkisi. Irak heyeti BAE'deki COP 28'e katıldığına şahit olduk ki Irak bu konuda zarar gören ülkelerin başında geliyor. Sayın Başbakan, önemli bir soru sormak istiyorum; hükümet Meysan'ı bir petrol vilayeti olarak mı görüyor yoksa tarım vilayet mi? Biz her iki sektörden de hak almıyoruz. Petrol vilayetiysek devletin vilayetteki vatandaşlara istihdam sağlayacak yeterli proje ve fabrikaya sahip olması gerekiyor. Tarım vilayetiysek devletin raporumuzda belirttiğimiz şartları sağlaması gerekiyor. Lütfen saygılarımı kabul edin Sayın Başbakan.
Sudani: Teşekkürler. Misan’ın hangi ilçesindensiniz?
Mehdi Riyaz: Merkezden.
Bestoon: Yakınınız mı?
Sudani: Bu benim vilayetin ve onlarla gurur duyuyorum. Eğitimim, çalışmalarım ve bu vilayette kaymakamlıktan valiliğe kadar değişik görevlerde bulunmaktan ve hizmet etmekten onur duyuyorum. Meysan, petrol üretimi ve burada faaliyet gösteren petrol şirketi sayısı bakımından ikinci büyük vilayettir. Tam tersine bu da vilayette yaşayanlara birçok iş olanağı yaratmıştır. Lisans sözleşmelerinin bir kısmı orada faaliyet gösteren şirketlere verildi. Tarım açısından bir önceki mevsime oranla da aktif bir vilayet, dolayısıyla her iki yönden de destek veriyoruz. Doğalgaz ve enerji santralleri yatırımı alanında da birçok projemiz var. Vilayette çok sayıda önemli santralimiz de var.
Her vilayeti sahip olduğu zenginliğe göre ele alıyoruz ve o zenginliğin ışığında o vilayete ve milli hasılaya değer katan ekonomik faaliyet türünü belirliyoruz. Yani bunu hem bakanlıklar hem de hükümet bununla ilgileniyor. Ancak ilk bahsettiğiniz konu çok önemli. Açık söylemek gerekirse, Kürdistan Bölgesi de dahil olmak üzere Irak'ın her yerinde su surunu var ki bazıları bölgede su sorunu olmadığını düşünebilir. Erbil'de de su sorunu yaşanıyor. Orada kuyu kazıyorlar, orada sorunlar var. Hepimizin su kıtlığı sorunu var ve hepimiz iklim değişikliğinden etkileniyoruz. Bu sorun, göç ve etkileri nedeniyle pek çok alanda yaşamın devamlılığını tehdit edecek boyutlara ulaştı. Yani su azalıyor. Çölleşme oranı artıyor. Karbon gazlarının salımı hava sıcaklıklarını önemli oranda etkiliyor. Çevre diye bir sorunumuz var. Başta kanalizasyon şebekeleri olmak üzere altyapı düzeyinde önemli adımlar attık ama maalesef gidip kanalizasyon şebekeleri kurarken kanalizasyonların nereye boşaltılacağını, nasıl arıtılacağını unuttuk. Kanalizasyon şebekelerindeki su nereye gidiyor? Nehirlere akıyor. Dolayısıyla bu sorunun boyutunu bir düşünün. Bir yandan nehir seviyelerinizde azalma olurken diğer yandan kanalizasyon şebekesinden kullanılan atık sular arttı. Bu durum şu anda olduğu gibi çevre felaketlerine yol açıyor. Şimdi 2024 planım Musul'dan Basra'ya kadar tüm arıtma istasyonları için çözüm bulmaktır, çünkü sağlık ve çevre açısından bundan daha önemli bir proje yoktur.
Bestoon: Musul’dan Basra’ya kadar mı?
Sudani: Evet, yani Dicle Nehri ve yatakları su arıtma istasyonlarına dönüşecek. Beyci'de kuruldu, Salahaddin'den geçiyor ve diğer illere kadar uzanıyor. İkincisi komşu ülkelerle de sorunumuz var. Komşu ülkeler su kaynaklarını korumaya yönelik projeler uyguluyor, örneğin Türkiye elektrik üretmek için barajlar inşa etti, ancak bu barajlar Dicle ve Fırat'tan salınan su miktarını etkiledi. İran da aynı şekilde çeşitli projeler aracılığıyla bazı nehirlerinin yönünü değiştirdi ve bu da Dicle'ye akan kolların su seviyelerini etkiledi. Bu, sorunu karmaşıklaştırdı. Diplomatik yönden çabalarımız devam ediyor, çünkü uluslararası kuruluşlar üzerinden meseleyi daha da karmaşık hale getirmek istemiyoruz, bu çözümü daha da uzun kılar ve sorunun kökenine etki eder. Mevcut hükümet bu sorunun üstesinden gelmek için stratejik bir plan hazırladı ve ilk kez bunu burada Bestoon’un programı sayesinde açıklıyorum.
Plan su yönetimiyle ilgili, çünkü bahsettiğim tüm sorunların yanı sıra bu bizim sorunumuz. İklim değişikliği ve komşu ülkelerin tavrı ayrıca suyun nasıl yönetileceği konusunda da sorunlarımız var. Çiftçilerimizin çoğu hâlâ eski sulama yöntemlerini kullanıyor. Sen de bunu çok iyi biliyorsun, Ammara’da ve diğer illerdeki kardeşlerimizin hepsi de bunları biliyor olabilir. Bu tarım planında yeni yöntemleri kullanan çiftçinin buğday ürünlerine eski sulama yöntemini kullanan çiftçinin buğdayından daha yüksek bir fiyat belirledik. İlk defa böyle bir şey yapıyoruz. Buna önem vermeliyiz. Tarıma ayrılan su miktarına dikkat etmeliyiz ki bize gelen toplam suyun yaklaşık yüzde 65'ini oluşturuyor. Yani tarım sektöründe su yönetimini bilimsel bir şekilde değiştirirseniz, o yüzde 65'in ne kadarının içme suyuna döneceğini bir düşünün. Yani bu, atık su da dahil olmak üzere birbirini tamamlayan bir yönetim sürecidir. Dünyadaki tüm ülkeler atık suları tarım için yeniden kullanıyor. O suyu israf etmiyorlar, bu su gelirinin bir parçası. Herkesi temin ederim ki, bir stratejik plan hazırladık ve bunu önümüzdeki yakın dönemde Bağdat ziyaret edecek olan Türkiye Cumhurbaşkanı ile birlikte imzalamayı umuyoruz.
Bestoon: Stratejik su yönetimi projenizde bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Kürdistan Bölgesi'ne her yıl düşen ve boşa giden yağmur sularını dikkate almamışsınız. Kürdistan dağlarındaki yağmur ve kar sularının nasıl kullanılacağına dair birçok araştırma okudum. Gerek Dicle, gerekse Fırat ve Dicle Nehri'ne dökülen tüm kolların çoğu, Kürdistan Bölgesi de dahil olmak üzere Irak topraklarının dışından kaynaklanıyor. Ancak kaynağının yüzde 90'ı Kürdistan Bölgesi'nde olan tek bir nehrimiz var o da Büyük Zap’tır. Su yönetimi uzmanları tarafından Kürdistan Bölgesi ve federal hükümete yönelik eleştiriler, Bağdat’ın Kürdistan Bölgesi'nde su yönetiminin gelişmesine siyasi nedenlerle izin vermediği dönünde. Bu eleştiriye yanıtınız nedir?
Sudani: Bunun siyasetle hiçbir ilgisi yok. Maliyetin yüksek olması, ayrılması gereken fonun bulunmaması ve su konusunun ciddiye alınmaması nedeniyle 2003 yılından bu yana baraj inşa edemedik. Hatırlarsanız geçtiğimiz yıllarda çok fazla yağmur suyumuz vardı ve stratejik olarak bu konuda düşünmemiştik. Şimdi bugün yağmur var, peki ya yarın? Unutmayalım ki, küresel kuraklık küresel bir krizdir ve Irak'a özgü değildir. Son rapora göre her yedi yılda bir su seviyesi biraz daha düşüyor. Bu planımıza Kürdistan Bölgesi'nde hayata geçirilecek bir takım barajları da dahil ettik. Bu planın bir parçası ve Irak'ın tamamını kapsayan bir plan. Bunlar daha sonra başka amaçlarla kullanılmak üzere yağmur suyunu toplayan küçük barajlar olacak. Ben iyimserim ve bu planın ve bu stratejik projenin su sorununa kökten örnek bir çözüm olacağına inanıyorum. Teknisyenlerin ve uzmanların sözlerine dayanarak, eğer doğru şekilde yönetirsek, elde ettiğimiz su gelirinin tüm ihtiyaçlarımıza yeteceği konusunda sizi temin edebilirim.
Bestoon: Teşekkür ederim. Kürdistan üniversitelerinde, özellikle Kürdistan Üniversitesi'nde bu konuda benim de beğendiğim çok güzel araştırmalar var. Size bur araştırmalara göz gezdirmenizi tavsiye ediyorum.
Sudani: Kürdistan'da da Yüksek Su Meclisi’nin toplantısına başkanlık edeceğim, toplantının tüm oturumlarına Kürdistan Bölgesi Tarım Bakanı ve çok sayıda uzman da katılcak.
Bestoon: Çok iyi, ellerinize sağlık. Buyrun, bu tarafa bir mikrofon verin.
Hamza İsmail (Öğrenci): Giriş Hoş geldiniz Sayın Irak Başbakanı, bu fırsat için Sayın Sudani ve Bestoon beye teşekkür etmek istiyorum. Ben Germiyan'ın evladıyım, Enfal'in başkenti Çemçemal'den geldim. Çemçemal’den buraya kadar geldik, Bestoon beye teşekkür ediyorum.
Bestton: Ben de sana teşekkür ediyorum.
Hamza İsmail (Öğrenci): Benim sorum Enfal ile ilgili. Uluslararası hukuka göre bir rejim ya da devlet başka bir yere karşı suç işlerse orayı tazmin etmek zorundadır. Mesela Irak, son yıllarda Kuveyt'e yaptığı saldırının bedelini tazmin etmeye hazırdı. Peki ya Enfal'in tazminatına ne oldu? Irak hükümeti Enfal'ın soykırım olarak tanınması için ne yaptı? Enfal mağdurlarının cenazeleri hala memleketlerinde toprağa verilmedi. Siz hükümet olarak cenazelerin memleketlerine geri iade edilmesini talep eden yakınlarına yardım ettiniz mi?
Bir sorum daha var, Çermo Üniversitesi mezunu engelli biriyim ve adım Hamza İsmail. Programın başında Zaho'dan Basra'ya kadar bu ülkenin evlatlarına aynı gözle baktığınızı söylediniz. Bir birey olarak sayıların dilini anlamıyorum, siyasetin dilini anlamıyorum ve buraya bir siyasi görüşü savunmaya gelmedim. Sıradan bir vatandaş olarak burada huzurunuzdayım. Size şunu söylemek istiyorum; bütçe ve maaşlarla ilgili alınan kararların, aylık 150.000 dinar maaşı olan ve bazen iki üç ay ertelenen veya ödenmeyen benim gibi engelli insanları nasıl etkilediğini biliyor musunuz? Neden Kürdistan'ın bütçesi ve maaş sorunu konusunda köklü bir çözüm bulmuyorsunuz? Kürdistan Bölgesi'nin mali hakları zamanında gelmediği için ben istihdam bile edilemiyorum. Siyasi yöneticilerden hangi biri aylık 150.000 dinarla geçinebilir? Hükümetinizde herhangi bir yetkili Kürdistan Bölgesi'nin maaş ve bütçe meselesinin çözümü için hazır değilse gelsin tek bir gün Kürdistan Bölgesi vatandaşı gibi ve benim gibi yaşasın. Çok teşekkür ederim.
Bestoon: Şok teşekkür ediyorum.
Ellerinize sağlık çok iyi. Semawa’dan Enfal kurbanlarının naaşlarının geri getirilmesi.
Sudani: Konuşmanızın sonundan başlayacağım. Maaşları sosyal yardım kapsamında olanlardan. Yasada yapılması düşünülen değişiklik Kürdistan Bölgesi Hükümetinin bütçesini de kapsıyor. Yasa, bütçeden ödenek ayrılarak değiştirilecek ve maaşların Federal Maliye Bakanlığı'ndan doğrudan gönderilmesini içerecek. Maaş ayarlaması Kürdistan Bölgesi Hükümetinin yetkileri dahilinde çünkü bu, Kürdistan Parlamentosu tarafından çıkarılan bir yasaya uygun olarak kararlaştırılmış. Anayasa açısından şehitler, tutulular ve sosyal yardımlarla ilgili yasalar da federal parlamentonun değil Kürdistan Parlamentosunun yetkisindedir. Ancak Enfal ile ilgili ilk konu, diktatörlük rejiminin Kürdistan Bölgesi'nde halkımıza karşı işlediği en büyük suçlardan biridir bu. Hatırlıyorum, Sayın Nuri El Maliki'nin ikinci hükümeti döneminde İnsan Hakları Bakanıyken....
Bestoon: 2010 mu?
Sudani: 2010-2014 yılları arası. Rejimin suçlarının ifşa edilmesine katkıda bulundum ve bunları çeşitli uluslararası konferanslarda tüm dünyaya gösterdik. O dönemde karşılaştığımız sorun uluslararası mahkemelerde dava açma meselesiydi çünkü biz Uluslararası Ceza Divanı (ICC) ve Roma sisteminin bir parçası değildik. Bu da önceki rejimin işlediği suçlara küresel bir damga vurulmasını engelledi. Çünkü dikkat ettiyseniz Ezidilere karşı işlenen suçlar bazı ülkelerin parlamentosunda onaylandı, Ceza Mahkemesi'nin kararı değildi ki önünde engeller olsun. Şehit ailelerinin durumu ile ilgili konuda ise, birden fazla vaka ve özel yetkiliden bile açıklama aldım, sorun yasalardan kaynaklı. 2021 bütçe kanununda bazı haklarının, sanırım Halepçe'nindi, refha dosyasına eklenmesi gerektiği belirtiliyordu ancak fon yetersizliğinden dolayı hayata geçirilemedi. Bunlar sizin hiç alakanız olmayan bazı sorunlar ama sorunun hukuki olduğunu, hakkın ödenmemesi meselesi olmadığını bilesiniz diye açıklamam gerekiyor. Irak’ın değişik vilayetlerinde işlenen çeşitli suçların mağduru var, örneğin 1980'lerde İslami Hareket üyelerinin katledilmesi ve idam edilmesi ya da 1990'larda Şabani ayaklanmasının kurbanları. Bunların hepsi suçtur ve önceki rejimin suçlarının mağdurlarıdır. Bu siyasi sürecin 2003 yılından günümüze kadar olan tarihinde yaşanan sorunlar. 20 yıldan bahsediyoruz. Kürdistan Bölgesi'ndeki mağduriyet meseleleri her zaman Kürdistan Parlamentosu'nun çıkardığı yasalar çerçevesinde ele alınmıştır. Kürdistan Bölgesi dışındaki diğer vilayetlerde bulunan mağdurların meselesi ile de federal parlamentonun çıkardığı yasalara göre ilgileniliyor. Bu tür sorunlara çözüm olacak her yasayı biz hükümet olarak Irak'ın neresinde olursa olsun mutlaka uygulayacağız.
Bestoon: Teşekkürler, Semawa ve Enfal edilenlerin cenazeleri ne zaman geri gönderilecek?
Sudani: Süreç devam ediyor, sanırım çalışmamız Semawa kentinde. Toplu mezarlar harita üzerinde işaretlendi ancak IŞİD'in gelişiyle süreç gecikti ve daha sonra yeni toplu mezarlar bulundu. Bu süreç özel bir ekip tarafından yürütülüyor. Uluslararası alanda tanınmış, özel bir ekibimiz var. Başka mezarların aranması, cesetlerin çıkarılması ve DNA testi gibi çalışmalar zaman alıyor ancak Şehitler Kurumu’na bağlı özel ekip, çalışmalarını planlı bir şekilde sürdürüyor.
Bestoon: Ama DNA testi ve teknik sorunlardan dolayı çok çok geç kalındı biliyorsunuz, aylarla, yıllarla sınırlı olmayan bir gecikme yaşandı, bu insanlar yakınlarının kemiklerini bulup kendi topraklarında gömmenin mutluluğunu yaşamayı bekliyorlar. Bu sürecin Irak hükümeti yetkilileri tarafından ihmal edildiğini düşünmüyor musunuz?
Sudani: Bahsettiğim gibi bu dosyadan haberdarım çünkü bu alan İnsan Hakları Dairesi bünyesinde yürütülen bir çalışma. Profesyonel bir ekip olduklarını ifade edebilirim, başka ülkelerden de bizden yardım istediler. Uluslararası kuruluşlarla ortak çalışmalar içerisine girdiler ancak toplu mezarlar arama alanlarının menzili farklıydı ayrıca 2014'ten sonra ortaya çıkanlar daha önce Baas rejimi tarafından işlenen suçlardan farklıydı, bu nedenle çalışmaların gecikmesine neden oldu. Bu alanda çalışan kurumumuz var, bütçesi var ve ister Şehitler Enstitüsü'nden ister Sağlık Bakanlığı'ndan olsun DNA testi konusunda çalışmalarını sürdürüyorlar.
İsam Arif (Öğrenci): Yüce Allah’ın adıyla. Sayın Başbakan öncelikle Allah’ın selamı üzerinizde olsun.. adım İsam Arif. Genel bütçe alanında yüksek lisans diplomam var. Musenna ilinde Maliye ve Ekonomi alanında öğrenciyim.
Sudani: Hoş geldiniz…
İsam Arif: Sayın Başbakan, 2014 yılından bu yana çözülemeyen davamızın çözümünde gösterdiğiniz yardımlardan dolayı yüksek eğitimli meslektaşlarım adına teşekkür ediyoruz. Toplumun eliti sayılan yüksek öğretim tahsillerden geniş bir kesiminin sorununun çözüme kavuşturulması yönündeki çabalarınız için size ne kadar teşekkür etsek azdır.
İkincisi, ben bir ekonomi uzmanıyım, Musenna ve Kadsiye Irak'ın en yoksul vilayetleri arasında yer alıyor, özellikle de Planlama Bakanlığı'na göre Musenna’da yoksulluk oranı yüzde 64 ancak kent için ayrılan bütçe ve para miktarı, hizmetlerin zayıflığı ve kentin ekonomik yönetimi ile bağdaşmıyor. Kentin bütçesini artırmak için önemli bir ekonomik kaynağımız var. Sayın Başbakan, Suudi Arabistan ile Irak arasındaki Cumeyime sınır kapısını çalışır hale getirirseniz önemli bir gelir kaynağı haline gelebilir. Önceki hükümetler söz konusu sınır kapısını ziyaret ederek açılması sözünü vermişti. Ancak şu ana kadar açılması için fiili olarak bir adım atılmadı. Bunu bir emanet olarak size sormak istiyorum, bu Samawa halkının size sorulmasını istediği bir soru. Sizden bir çözüm bulmanızı istiyorlar ve çok teşekkür ediyorum.
Sudani: Çok teşekkür ederim.. Doktor bey size de teşekkürler, nerede görev yapıyorsunuz?
İsam Arif: Ben Maliye Bakanlığı’na bağlı Rafideyin Bankası’nda çalışıyorum.
Sudani: Tebrikler, ne zaman atandınız?
İsam Arif: 2023’te.
Sudani: Kurumlarda çok fazla yüksek diploma sahibi insanlar var.
Bestoon: Atama karar öncesine ait yeni değil yani?
Sudani: Hayır, karar gecikti. Mevcut hükümet söz konusu atama kararıyla ilgili onay verdi ve atamalar yapıldı.
Bestoon: Atandığı için bizi yemeğe çıkarması gerekiyor.
İsam Arif: İnşallah
Sudani: İnşallah tayinini Bağdat’a alacağız.
Bestoon: Yemek davetini iyice hak ettik o zaman…
Sudani: Doktor bey, ekonomik bir dille konuşalım. Siz sınır kapısını açmamızı mı istiyorsunuz. Tamam bu planımızda var. Ancak sınır kapılarının açılması istihdam yaratmıyor. Ticaretin kolaylaştırılması alanında çalışanlara iş imkanı sağlıyor. Doğrudan ve dolaylı istihdam yaratan hem sanayi hem de tarım sektörlerini harekete geçirmek istiyorum. Samawa da bu konuda ümit verici bir bölge. Orada proje kapsamında tarım arazisine dönüştüreceğimiz önemli arazilerimiz var. Tamamı yeni yöntemlerle ekilecek yaklaşık 230 bin dönüm tarım arazisi eklediğimiz anlamına geliyor. Planda arazinin yüz ölçümü yaklaşık 200 bin dönüm. Samawa ilk kez 150 bin üretim barajını geçti. Bir numaralı il, bu hepiniz için bir bilgi, yatırımda da birinci sırada. Çeşitli sektörlerde projeler var. Bu nedenle daha önce Samawa halkına söyledim ve şimdi size de anlatacağım. Planlama Bakanlığı'nın bundan sonraki araştırmalarında Samawa en fakir il olmayacak Allah’ın izniyle. Çünkü oradaki hizmet seviyesinin iyi olduğunu gördüm. İnşallah 2023 ve 2024 bütçelerinde ilçe bazında nüfusa göre ayrılan paranın dışında bütçeden ayırdık.
Bestoon: Teşekkür ederim. Peki adın neydi? İsam’dı, değil mi?
İsam: Evet, İsam.
Bestoon: İsam, sorunu unutma, kulaklığı da tak. Peki kim Samawa’nın hangi yemeğinin çok popüler olduğunu biliyor? En sevilen Samawa yemeği hangisi Sayın Başbakan?
Sudani: Nasıl?
Bestoon: Yemekten bahsediyorum, Samawa’nın hangi yemeği çok popülerdir?
Sudani: Hayır, balık değil, Çime’dir, evet, evet, Çime’dir.
Bestoon: Çime nedir? Domalan’dır, (Trüf mantarı) buradaki herkesi domelan mantyarı yemeye davet etmelisin kardeşim. Lütfen numarasını kaydedin, listede vardır değil mi? İnşallah aktarma olduğunda herkesi Semawa’ya getrieceğim, size misafir olsunlar. Tamam mı?
İsam Arif (Öğrenci): Bir dakika, şahsım ve Sayın Başbakanım adına hepinizi Semawa’ya davet ediyorum ve sizi ağırlamaktan onur duyarım. Semawa da tarihte ilk kelimenin bulunduğu yerdir, Warka'nın yeridir. Ziyaretiniz beni onurlandırır.
Sudani: Allah razı olsun.
Bestoon: Şimdi bir bayanın konuşmasını istiyorum çünkü çok söz hakkı almadılar, yüzde ellilik dengeyi sağlayalım.
Öğenci: Teşekkürler Bestoon bey bu fırsat için.
Bestoon: Size de teşekkürler.
Öğenci: Irak Başbakanı'na hoş geldiniz diyorum, bugün burada bulunmaktan çok mutluyum. Sorum Kürdistan Bölgesi'nden petrol ihracatının yeniden ne zaman başlayacağıyla ilgili. Kürdistan Bölgesi'nde çalışmalarını durduran petrol şirketleri ile yaşanan sorunlarının çözümü noktasında nereye varıldı ve petrol ihracatı yeniden ne zaman başlayacak? Çok teşekkür ederim.
Bestoon: Teşekkür ederim Sayın Başbakan, sanırım burada burada bir bilmece var. Irak hazırım diyor, Türkiye de hazırım diyor. Kürdistan Bölgesi de aynı şekilde hazırım diyor ama ihracata neden başlanmıyor bilmiyorum? Bu bilmecenin cevabı nedir?
Sudani: Aslında herkes hazır. Sorun şu ki... Konuşmamın başında bundan bahsettim. Parlamento, bir varil petrol üretmenin maliyetinin ulusal ortalamaya göre belirleneceğini belirten bir madde yayınladı. Bunu parlamento belirliyor, Maliye Komisyonu belirliyor, hükümet değil. Geldiğimizde bu sorun vardı... Daha sonra Türkiye petrol ihracatına yeniden başlamaya hazır olduğunu açıkladı. Ardından gelip petrol şirketleriyle görüştük. Böyle yapamayacaklarını söylediler çünkü ortalama maliyet 8 dolardı.
Bestoon: Yani bana Irak, Türkiye ve Kürdistan Bölgesi'nin hazır olduğunu sadece şirketlerin hazır olmadığını mı söylüyorsunuz?
Sudani: Hayır, bitireyim, Parlamentonun berlirlediği yasaya göre şirketlere üretim için varil başına 8 dolar ödemesi gerekiyor. Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile yapılan sözleşmelerde ise bir varil petrol üretmenin maliyeti 21 dolar olarak belirlenmiş. Bu farkı kim ödeyecek? ? Ne Kürdistan Bölgesi Hükümeti ödeyebilir ne de biz yasaları çiğneyemeyiz. Parlamentoda oylanan bütçe tasarısındaki sorunlardan biri de bu. Firmalar artık bu maddenin değiştirilmesini bekliyor.
Bestoon: Bütçe yasasında mı?
Sudani: Bütçe yasasında, üretim maliyetini ödeyebilmemiz için.
Bestun: Siz Bakanlar Kurulu olarak değişikliği kabul edip parlamentoya gönderecek misiniz?
Sudani: Elbette, çünkü günde ortalama 470.000 varil petrol kaybımız var. Bu Kürdistan Bölgesi'nden yurt dışına ihraç edilmesi gereken miktardır. Bu yüzden bir süre önce eğer hatırlarsanız Petrol Bakanı ve Başbakan Yardımcısını bölgeye göndermiştik ve orada hem Doğal Kaynaklar Bakanıyla hem de bir grup petrol şirketiyle toplantı yapmışlardı. Orada değiştirilmesini önerdikleri maddeyi bize ilettiler, biz de bunu taslağa yerleştirdik ve Parlamento Maliye Komisyonuyla görüşeceğiz.
Bestoon: Kürdistan Bölgesi Irak'a günde kaç bin varil petrol sağlıyor?
Sudani: 470.000 varil ihraç ediliyordu ve bunun yaklaşık 380.000 ila 400.000 varili Kürdistan Bölgesi’nde üretiliyordu.
Bestoon: Şu anda Kürdistan Bölgesi Irak pazarına bu kadar varil petrol sağlıyor mu?
Sudani: Şimdi durmuş durumda, durmuş... Bu sorun nedeniyle.
Bestoon: Şu an tek bir varil de üretilmiyor mu?
Sudani: Hayır, hayır 80.000 ila 90.000 varil üretiyorlar ve biz bunları Federal Petrol Bakanlığı olarak anlaşmalı olduğumuz rafinerilere gönderiyoruz. KAR refinerisi de petrol ürünlerini bize gönderiyor... Evet.
Bestoon: Çok teşekkür ederim, eminim doğalgazla ilgili sorular da olacaktır. Benin Kormor gaz sahası ile ilgili size sorum olacak. Ancak size geliyorum. Şu ana kadar konuşanların çoğu erkekti, bayanlar da konuşun, buyurun. Evet Bağdat’a dönüyorum.
Dersim Muhammed Emin (Öğrenci): Merhaba. Adım Dersim Muhammed Emin Ahmed. Soran Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisiyim. Bugün sizi burada gördüğüme çok sevindim. Ben siyasetçi değilim, siyasetle de alakam yok ama siz başbakanlığa geldiğinizde Kürdistan Bölgesi halkı çok sevindi ve onlara umut kaynağı oldunuz. Ancak son zamanlarda Kürdistan Bölgesi ve Irak'taki vatandaşların refahından sorumlu olduğunuz için yaşana durumlardan ötürü bazı hayal kırıklıklarına tanık olduk. Geçtiğimiz günlerde hem Kürdistan Bölgesi'ne hem de Irak'a güvenlik kapısı olan Erbil Uluslararası Havaalanı'na saldırı düzenlendi. Nüfusun yoğun olduğu ve sivillerin yaşadığı Harir Ovası gibi yerler de tehdit altında. Bildiğimiz gibi bu saldırıların bazı Iraklı gruplar tarafından gerçekleştirdiği söyleniyor ama biz bunun ne kadar doğru olduğunu bilmiyoruz. Fakat neden buna tepki göstermediğinizi veya sizin kabinenizle diğerleri arasında tepkiler açısından neden bir fark olmadığını anlatmanızı istiyoruz. Ayrıca Başkan Neçirvan Barzani ile aranızdaki ilişkiden de bahsetmenizi istiyorum ki daha önce Başkan Mesud Barzani ile ilişkinize değinmiştiniz ve bunu bize de anlatmanızı istiyorum. Son Erbil ziyaretinizde Başkan Neçirvan Barzani sizi kendi otomobili ile Erbil Uluslararası Havalimanı'na kadar götürdü. Bu aranızdaki dostluğun iyi olduğunu mu gösteriyor? Kürdistan Bölgesi'nde huzur ve istikrarın sağlanmasındaki rolünü bize anlatabilir misiniz?
Bestoon: Nedir yani, Sayın Neçirvan Barzani'nin nasıl araç kullandığını mı bilmek istiyorsunuz?
Sudani: Sanırım teknik, idari, mali sorunları, maaşlarla ne alakası olduğunu konuştuk. Belki de bir nevi… Hayal kırıklığı demeyelim ama bir kaygı yarattı. İnşallah bütçe kanunuyla ilgili olduğunu söylediğimiz kanun değişikliği yasalaşır ve maaş sorununu çözülür. Diğer konularda ise anlaştığımız yükümlülükler gereği herhangi bir sorun yaşamıyoruz. Hem Kürdistan Bölgesi'nde hem de Irak'ın diğer bölgelerinde askeri üslere yönelik saldırılar konusu da son dönemde en çok öne çıkan tartışmalarından biri. Detaylara hakkında bilgi sahibi olmak çok önemlidir.
Öncelikle böyle bir sorunumuz var ve biz gizlemiyoruz. Açıkça konuşuyorum. Devlet kontrolünün dışında bir silahlanma sorunumuz var. Devlet kurumlarının dışında. Bilinen ve tanınan silahlı gruplar var. Onlar Irak'ta yabancı güçlerin olduğuna inanıyorlar ve buna karşı bir tavırları var. Bu güçlerin varlığını da bir tür işgal olarak görüyor ve Irak'ın egemenliğini ihlal ettiğini söylüyorlar. Göreve geldiğimde konuştuğum önemli konulardan biri de buydu. Beni kim atadı? Tabii ki de Parlamentodaki en büyük grup ve diyorlar ki, hadi seni başbakan atayalım, hükümeti kur. Peki... sorunlar neler? Sorunumuzun silahlar, yolsuzluk dedim ve bir, iki, üç şeklinde sıraladım.
Gelelim silah konusuna, sorun ve bahsettikleri prensip budur. Bunu nasıl düzeltebiliriz? Bombalarla, füzelerle ve devlet ile kurumlarının yerine her kesin kendine göre karar vermesiyle mi? Bu doğru değil. Bu, Irak'ı halk adına kararlar alan silahlı grupların yönettiği bir devlet olarak tasvir ediyor. Grup olarak fikriniz ne olursa olsun, bu sizin fikrinizdir ve tüm Irak halkının fikri gibi dayatamazsınız. Halkın temsilcileri var. Temsilcileriyle ilişkisi ne olursa olsun, yasa ve anayasaya göre parlamentoda halkın seçimi ile hükümeti seçen temsilcileri var. Sadece bu kurumların karar verme hakkı vardır. Bu sorunu çözmek için güvenilir bir hükümet olan hükümetin uluslararası koalisyonla diyalog yoluyla müzakere yapması konusunda anlaştık çünkü artık gerçekten de uluslararası koalisyona ihtiyacımız kalmadı. Teröre karşı uluslararası koalisyondu. Çok şükür terörü yendik, bitti, terör artık bir tehdit değil. IŞİD artık Irak devletine yönelik bir tehdit değil. Güvenlik teşkilatlarımız, farklı unvanlar altında Irak'ın her yerinde güvenliği ve huzuru sağlayabiliyorlar. Dolayısıyla Irak'ın hem içeride hem de dışarıda insanların öfkesini körükleyen bu güçlerden kurtulmasının zamanı gelmiştir. Bu konuyu Irak'ın işlerine karışmak için bahane olarak kullanan, şu partiyi, şu grubu teşvik eden taraflar var ve bu durum kargaşaya neden oluyor. Her gün duyduğumuz bir tartışma ve bundan kurtulmak istiyoruz. Dolayısıyla hükümetin ilk yılı boyunca ABD'li dostlarımıza söylediğimiz şey uluslararası koalisyonun çekilme zamanının geldiği ve buna artık ihtiyacımızın olmadığıydı. Onlar da bunu kabul ettiler. Belgelerle tavırlarını ortaya koydular, hem Başkan Trump hem de Başkan Biden, muharip güçlerinin burada kalmasına son vereceklerini ve hükümetle anlaşma temelinde sadece bazı danışmanlarını bırakacaklarını açıkladılar. Biz hükümetin talebi üzerine Irak topraklarındayız dediler, gerçekten de onlar bizim talebimiz üzerine buradalar. Bu sözler ve bu açıklamalar ne anlama geliyor? Benim isteğim üzerine burada oldukları anlamına geliyor. Görevi bitince teşekkür ederim ve göreviniz sona erdi derim. Biz bu kararı zamanın takdirine bırakıyoruz ve çıkarları hesaplıyoruz. Bu bir görüşe göre belirlenir, devrimcilerin “defol” sloganına göre değil. Onlar güçlü devletler ve özellikle ABD ile kapsamlı ilişkilere sahip olmak bizim çıkarımızadır. Onlarla aramızda stratejik çerçeve anlaşması var. Buna ekonomide, teknolojide birçok alan dahildir.
Bestoon: Üniversiteler ve yüksek öğrenim...
Sudani: Elbette, eğitim ve daha bir çok alan da.
Bestoon: Yeni sorular geldi aklımıza, senin sorularını da unutmayacağız, merak etme. Irak'ta artık IŞİD tehlikesi hiç yok mu? Mesela geçen hafta Mahmur'da IŞİD Irak polisine saldırdı. Yeniden örgütlenebileceklerine dair bir tehlike görmüyor musunuz?
Sudani: Onlar mağaralarda ve dağlarda saklanan, korkmuş küçük gruplardır. Irak'ta hiçbir izleri yok.
Bestoon: Yeniden örgütlenme imkanları yok mu?
Sudani: Hayır, hayır, onları kovduk... ama cevabımı bitirmeme izin verin. Onları her yerde avlıyoruz ve nerede olurlarsa olsunlar vuruyoruz.
Uluslararası koalisyonla anlaştık, son olarak Washington'a giden delegasyonda ikili bir komite kurulması, güçlerinin geri çekilmesi konusunda görüşülmesi ve bir takvim belirlenmesi konusunda mutabakata vardık ve bitti. Hiç beklenmeyen gelişme Gazze'deki olaylardı. Bu kesinlikle bölgeyi şok eden bir olay oldu. Her gün soykırım yaşandığına tanıklık ediyoruz. Kalabalık bir alanda silahsız bir halka yapılan soykırım. Biz hükümet olarak resmi duruşumuzu ifade ettik ve bu net bir duruştu. Siyasi, mili ve dini otorite olarak tavrımızı açıkladık. Bütün dini liderler bunu kınadı. Bu şu noktaya kadar açık ama biz de gidip çatışmaya karışmalı mıyız? Bu Irak'ın çıkarına değil. Dolayısıyla son dönemde ABD Büyükelçiliğine yapılan saldırı, Erbil havaalanına yapılan saldırı da dahil olmak üzere tüm saldırılar terör eylemidir. Onlar terörist ve hükümet ile güvenlik teşkilatları bunların faillerinin takipçisi olacak. Allah'ın izniyle bu suçları kimlerin işlediğini açıklayacağız ve bu konuda hiçbir esneklik göstermeyeceğiz. Bu ülkenin güvenliği ve istikrarıyla alakalı bir şey. Bu konuda hiç taviz verilemez ve hükümet görevini yerine getirme konusunda son derece ciddidir.
Bestoon: Gruplar tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğini söylediniz ve bu saldırılara karşı ilk kez sert bir dil kullanıyorsunuz.
Sudani: Durum tehlikeli olduğunda ve Irak'ın ve Iraklıların geleceğini tehdit ettiğinde şahsen hiçbir tereddüt göstermiyorum.
Bestoon: Bu gruplar seçimlerde oy aldı ve erenler parlamento çatısı altında temsil ediliyorlar. Parlamentodakiler de başka güçlerden söz ediyor ve tavırlarında değişiklik olduğu konusunda sizinle aynı fikirdeler.
Sudani: Elbette siyasi güçlerin ve farklı grupların net bir tutumu var. Bugün tüm güçler aynı görüşte değil, dolayısıyla bu herkesçe netleşiyor ve bu konuyu herkesle görüşme halindeyiz. Dün Koordinasyon Çerçevesi ile bir toplantı vardı. Onları toplantıya davet ettim ve açıklamalarının net olduğunu düşünüyorum. Açıklamada hükümete, faillerin ortaya çıkarılması ve yargılanması için gerekli önlemleri alması çağrısında bulunuldu. Bundan daha da net olamaz.
Bestoon: Ama sözlerinizden anlıyorum ki artık grup içinde grupçuklar var. Yani gruplar içinde küçük gruplar oluşmuş, Irak'ın bu dönem huzur içinde olması gerektiği konusunda sizinle aynı fikirde olanların sözlerine uymuyorlar.
Sudani: Hükümet olarak tedbirlerimizi destekleyen net bir siyasi duruşa sahip olduğumuzu görmek bizim için önemli. Bu bir. İkincisi, bizim resmi görevimiz, hükümetin görevi, kanunları uygulamak, güvenlik ve istikrarı sağlamaktır. Zeyd ve Amir'ın bunu kabul etmesini beklemiyorum. Güvenlik birimlerine talimatım açık, güvenliği ve istikrarı bozan herkes, kim olursa olsun hukuka ve yargıya göre takibe alınacaktır. Kim olursa olsun açık olunmalı. Hükümet tavır alıp bu suçları ortaya çıkaracaktır. Bu işe karışan herkesin ismini vereceğiz, bu bizim görevimiz.
Bestoon: Bu soruşturmaların sonuçlarını ne zaman göreceğiz?
Sudani: Her gün takip ediyorum... Soruşturma tamamlanır tamamlanmaz. Soruşturmada iyi bir ilerleme kaydedildi ve Allah'ın izniyle yakın zamanda sonuçları açıklayacağız.
Bestoon: Erbil ve Harir'i hedef alan şüphelileri de hedef alacak mısınız, onları da araştırdınız mı?
Sudani: Peşmerge ve güvenlik güçleriyle ortak çalışmamız var. Peşmerge Genelkurmay Başkanı Tuğgeneral İsa ve arkadaşları Milli Güvenlik Kurulu'nun tüm toplantılarında hazır bulunuyor. Aramızdaki işbirliği devam ediyor ama birimizin diğeri olmadan çalışması söz konusu değil. Çünkü güvenlik hepimizin sorumluluğundadır, kolektif bir çalışmadır. Bir ülkenin güvenlik sorumluluğundan bahsediyoruz.
Bestoon: Teşekkür ederim. Başka soruları vardı ama diğer soruları unuttuk. Neçirvan Barzani ile ilişkiniz hakkında bir soru daha soruldu. Bilemiyorum, sanırım nasıl bir şoför olduğunu bilmek istiyor.
Sudani: Tabii ki başından beri Başkan Mesud Barzani'den, Başkan Neçirvan Barzani'ye kadar tüm Kürt liderlerle çok iyi ilişkilerim olduğunu ve kendilerine çok saygı duyduğum belirtmiştim. Çok anlayışlı bir insan ve tüm çalışmalarda bizimle iletişim halinde. Sayın Kürdistan Bölgesi Başbakanı, kardeşim Mesrur Barzani de aynı. Yaptığımız işin doğası gereği her türlü engeli sorumluluk ruhuyla göğüslemek, Anayasa ve kanunların gerektirdiği şekilde davranmak için anlayış, işbirliği ve iletişim gerektirmektedir. Allah'a şükür olsun ki ilişkiler çok iyi ve İnşallah bu da bölgede halkımızın yakasına yapışan tüm sorunların çözümüne yansıyacaktır.
Bestoon: Teşekkür ederim. Bağdat'tan yanımızda iki öğrencimiz var, Şehd buyurun. Basın-yayın koleji öğrencisi. Geçen hafta Bağdat'a geldiğimde yanıma geldi ve ilk kendisinin konuşacağını söyledi. Buyurun.
Şehd Kerim (Öğrenci): Sayın Başbakana ve değerli konuklara merhaba diyorum, ben Radyo Televizyon Bölümü öğrencisi Şehd Kerim. Benim sorum, Irak'ta birçok yayınevinin kapatılmasıyla ilgili ve kitapların neden Mısır ve Lübnan'da basıldığıyla ilgili. Sorum şu: Irak'taki yayınevleri neden kapatıldı? Ayrıca bu sene okullarda çok büyük kitap sıkıntısı yaşandı, teşekkürler.
Sudani: Kitapların basımı Eğitim Bakanlığı'nın aldığı bazı önlemler nedeniyle gecikmişti ve bu olumsuz durumdan bahsetmiştik, sorun para değildi. Sözleşmelerdeki bazı idari önlemlerden kaynaklanıyordu, bu da kitapların okullara dağıtımını etkiliyordu. Yayınevlerinin genel olarak ve kültürel yönleri ne yazık ki son yıllarda olması gerektiği gibi desteklenmiyor. Belki de bu alanı destekleyen son hükümet girişimi Bağdat Kültür Başkenti girişimiydi. Geçtiğimiz günlerde sinemadan tiyatroya, müzikten sanata kadar tüm sektörlerdeki kültür çalışmalarına kaynak ayrılmasına ve Yazarlar Birliği'ne kaynak aktarılmasına yönelik hükümet tedbirlerinin tamamlandığını duyurmuştuk. Belirlenen miktar, etkinlikler ve festivaller için bir buçuk milyar dinar, kitap basımı için ise bir milyar dinardı. Bu doğrudan bu alana verilen desteğin bir paraydı ve biz kültürel alanın önemine inandığımız için bu maddi desteği sağlamaya devam edeceğiz.
Bestoon: Teşekkür ederiz, burada engelli bir kardeşimiz var. Hangi ilden gelmiş? Meysan, buyurun.
Meysem Sadun (Öğenci): Sayın Başkan merhaba. Sayın Başbakan, sizi saygıyla selamlıyorum. Ben Meysem Sadun Abdulsahib, Hukuk Fakültesi ikinci sınıf öğrencisiyim. İrade imkansızı yaratır ve Allah’ın izni ile, görme engelliler ve genel olarak engelli bireylere güvenmek her türlü engeli aşacaktır.
Sudani: Çok doğru...
Meysem Sadun (Öğenci): Sorum iki konuda ve başkalarına da fırsat vermek için Allah’ın izniyle çok kısaca söyleyeceğim. Bizim Meysan vilayetinde görme engelliler için bir enstitümüz yok. Görme Engelliler Derneği'ndeki çalışmalarımın başında vali olduğunuz dönemde sizinle bu konuyu konuştuğumu hatırlıyorum. Görme engelliler için enstitümüz yok, Basra'da, Nasıriye'de ve diğer illerde var ama bizde yok demiştik. İlk konu bu. Üniversitelerin engelliler açısından önemi konusunda görüşlerinizi öğrenmek isterim. Keşke her üniversitede engelli öğrenciler için bir bölüm olsa. Son olarak söylemek istediğim bir şey var ve bu programdan sonra sizinle iki dakika da olsa ikili bir görüşme yapmak istiyorum. Teşekkürler.
Bestoon: Teşekkürler.
Sudani: Çok teşekkür ederim, engelleri aşma konusundaki kararlılığınız ve ısrarınız kesinlikle tüm toplumun saygısını ve takdirini hak ediyor. Görme engelliler için enstitü konusunu araştıracağım, eğer gerçekten sadece Meysan vilayetinde yoksa, ilgili bakanlıkla görüşeceğim. İkinci konu ise bölümlerin açılmasıyla ilgiliydi, engellileri diğerlerinden ayırmak istemiyoruz. Kolejlerde, ofislerde ve her yerde onlarla iç içe olmak, onların da katılım sağlamasını istiyoruz ama birçok hakkı içeren hukuki hususların uygulanmasını denetleyecek özel bir bölümün olması yanlış değil.
Bestoon: Teşekkür ederim, çok iyi Sayın Başbakan, durumdan memnun musunuz? Buyurun.
Sudani: Kesinlikle rahatım.
Bestoon: Ne zaman bitirmemizi istersiniz, şu anda 18 soru sorduk ve hepsinin soruları var... Artık siz karar verin.
Sudani: Mümkün olduğu kadar çok soruyu yanıtlayalım. Mümkün olduğu kadar. Evet.
Bestoon: Öyleyse devam edelim. Teşekkürler
Rojin Çelebi (Öğrenci): Öncelikle size hoş geldiniz diyorum Sayın Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani. Ben Rojin Çelebi, Zaho Üniversitesi'nde tıp öğrencisi ve Zaho’da ikamet ediyorum. Sorum şu; hükümet, devlet hastaneleri dışından satın almaya gücü yetmeyenler için kaliteli ilaç sağlayabilecek mi? Özellikle yoksul ve muhtaç olanlara, devlet ne zaman onlara hastalıklarını tedavi edecek ilaç sağlayabilir?
Bestoon: Teşekkürler.
Sudani: Sanırım bir ay kadar önce federal hükümetin sağlık bakanı ve Kürdistan Bölgesi sağlık bakanıyla görüştük. Sağlığın her alanında aralarında iyi bir koordinasyon sağlandığını gördüm. İlaçların tescili konusu artık Kürdistan Bölgesi Hükümeti tarafından belirli prosedürlere göre kayıt altına alınıyor. Son kararlarda var. Büyük miktarlarda ilaç hiçbir denetim ve kayıt olmaksızın kaçak bir şekilde götürülüyordu. Biliyorsunuz özellikle Irak'ta kayıt konusu çok sıkı prosedürlerden geçiyor. Irak'ın ilaçlara ilişkin spesifikasyonları her zaman daha ayrıntılı, daha iyi ve daha karmaşıktır; bu nedenle ilaçların kayıt altına alınmasını kolaylaştırmak için bir dizi karar yayınladık ve test edilen kayıtlı ilaçlar bölge içinde veya dışında her yere dağıtılabiliyor. Çünkü en büyük kaçakçılık insan sağlığını doğrudan ilgilendiren ilaç ticaretinde yapılıyor. Bu nedenle prensip olarak iyi bir koordinasyon var ve dediğim gibi bu konuyla ilgili bir ay önce bir toplantı yaptık.
Bestoon: Bu konuda çok ama çok dikkatinizi Süleymaniye'deki Hiwa Hastanesine çekmek isterim. Hiwa Hastanesi Irak'ta bu seviyedeki faaliyet yürüten tek kanser tedavi merkezi. Hastaların sadece yüzde 60'ı Kürdistan Bölgesi'nden, geri kalanı Irak’ın orta ve güney illerinden gelen hastalar. Ben bir gazeteci olarak hastaneyi 3 yıldır çok yakından takip ediyorum. Hastanenin adı Hiwa, lütfen ismini Arapçaya çevirin, hastanenin adı Emel ve Irak genelinde on binlerce kanser hastasına umut oldu. Ama üç yıldır onları her hafta haberlerde görüyorum ve bizzat ziyaret ediyorum. Maaşlarını alamadıkları için ve ilaç yetersizliğinden dolayı başka hastaları kabul edemiyorlar. Bu konu üzerinde durmak istiyorum. Hiwa Hastanesi'nde bizimle birlikte olan birkaç öğrenci olduğunu da belirtmek isterim, hanginizdi? Hiwa Hastanesi bir dakika hakkında konuşmak istiyorum. Ahmed bey, bize Hiwa Hastanesi hakkında çok kısa bir şeyler söyler misiniz? Ahmed bey, bir dakika vaktiniz var. Mikrofonu yaklaştırın ve buyurun.
Ahmed Cemal (Tıp mezunu): Dr. Aso'nun Hiwa Hastanesi hakkında konuşmasını istiyorum. Benim başka bir sorum var.
Bestoon: Peki, teşekkürler, Hiwa Hastanesi hakkında söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Ahmed Cemal(Tıp mezunu):: Sorum sağlık sektörüyle ilgili, ben Ahmed Cemal, Süleymaniye Goyje Üniversitesi sağlık yönetimi mezunuyum. Bana fırsatı sağladığınız için teşekkür ediyorum. Bestoon beyin de bahsettiği gibi, Irak'ta ilk kez Kürdistan Bölgesi’nden gençlerle bir araya gelen ilk hükümet yetkilisisiniz, bu yüzden çok teşekkür ediyorum.
Bestoon: Lütfen sorunuzu kısa tutun, sadece 30 saniyeniz var.
Ahmed Cemal (Tıp mezunu): Sorum sağlıkla ilgili, bu yıl kabineniz döneminde sağlık sektörüne ne kadar önem verdiniz? Alanımda tecrübem var ve altı yıldır sağlık gönüllüsüyüm. Kanser hastalarının sayısı gün geçtikçe artıyor. Özellikle de Hiwa ve Nanekeli hastanelerinde, bu hastaneleri kim idare ediyor biliyor musunuz? Hayırseverler tabi ki, yani ilgili kurumlar destek vermiyorlar. Altı-sekiz ay bekleyen hastalar var ama sıra kendilerine gelince onlar ne söylendiğini biliyor musunuz?! "İnna lillahi ve inna ileyhi raci'un" deniliyor.
Bestoon: Teşekkür ederim.
Ahmed Cemal: Siz Irak'te en yüksek yetkilisisiniz, son söylediğim cümlenin sizin üzerinizde ne etkisi oldu? Neden? İlaç eksikliği nedeniyle. Tedavi açısından Avrupa ülkelerindeki hastanelere benziyorlar ancak ilaç ve ekipman konusunda destekleyenleri yok ve hayır kurumları tarafından yönetiliyorlar.
Bestoon: Çok teşekkür ederim, mesajınız çok açık. Hiwa Hastanesi hayırseverlerin ve gönüllülerin maddi desteğiyle yönetiliyor, bu konuda ne söylemek istersiniz?
Sudani: Bu Kürdistan Bölgesi’nde...
Bestoon: Ama tüm Iraklılara hizmet veriyor, dolayısıyla hastalarının yüzde 40'ı Basra, Ammar, Kufe, Bağdat, Diyala ve Musul'dan geliyor.
Sudani: Tabii ki, hepinizden uzak olsun, kanserin çeşitli türleri ve aşamaları vardır. Hastalığın keşfini ve tedavisini yapan ayrı merkezler var. Bunların sayıları diğer illerde artıyor. Meysan vilayetinde özel bir tedavi merkezimiz, Basra'da ve ayrıca Süleymaniye'deki hastanemiz var. Federal hükümet ile Kürdistan Bölgesi sağlık bakanlıkları arasındaki görüşmenin bir kısmı bu alanda işbirliğine ilişkindi. Kardeşim Ahmed'e açıklamak istediğim bir şey de, hem tedaviye fon ayrılması hem de tahsis edilen para miktarının artırılması açısından, kanser tedavisine ve ilaç teminine yönelik olanlar da dahil olmak üzere, hükümetin gündemindeki uzmanlaşmış merkezlere öncelik verdiğimizdir. İlk defa sağlık ocakları ve hastanelerin ihtiyaç duyduğu tüm ilaçların yüzde 90'ını karşılıyoruz. Daha önce hiç böyle bir şey olmamıştı. Ayırdığımız para 1,6 trilyon dinarın üzerindedir. İlk kez hastanelerin uzman kuruluşlarla ortak yönetimini teklif ediyoruz, yani vatandaşlarımız yurt dışına tedavi için gideceklerine bu ortak yönetim onlara uzman ve ilaç sağlayacak. Bir diğer önemli konu ise sağlık sisteminin felsefesi yani sağlık sigortası hukuku ile ilgilidir. Şu anda yasanın uygulamaya konduğu geçiş aşamasındayız ve Sağlık Sigortası Kurulu'nu oluşturduktan sonra bu yıl için test ve ilk grup olarak 300.000 çalışanı seçtik. Elbette bu durum özel hastaneleri sağlık sigortasının hukuki bağlamına uygun olarak gerekli tedaviyi sağlamaya teşvik ediyor. Bu, sağlık sektöründe yaşanan gerçeği değiştirmeye yönelik önemli bir adımdır. Ayrıca.. Çünkü sağlık sektörü gerçekten önemli ve hükümetin gündeminde büyük yer tutuyor. 2013 yılına çakılıp kalan hastanelerimiz var. Bağdat'ta, Fazeliye'de, Şaab'da, diğer illerde. Musul'da İbn Sina’mız var, Musul'da sağlık sektörünün gerçekten büyük sorunları var. Bu hastanelerin sözleşmelerini hızla yapıp işlerini tamamlamaya başladık. Bunun önümüzdeki iki yıl içinde tüm hastanelere ulaşmasını umuyoruz. Başta Bağdat olmak üzere bazı hastaneler önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde bu hizmete başlayacak.
Bestoon: Teşekkür ederim ama Hiwa Hastanesi'ni unutmayın Sayın Başbakan, not edin. Lütfen Hiwa Hastanesi hatırınızda oldun.
Buyrun şimdi. Zamanımız çok kısıtlı, lütfen sorunuzu sadece 30 saniye içinde sorunuz. Buyurun.
Öğrenci: Çok teşekkür ederim, Irak Başbakanı Sayın Muhammed Şiya Sudani'ye hoş geldiniz diyorum, seze de teşekkür ediyorum. Binlerce öğrencinin mesajını ve emanetini bugün başbakana ileteceğim için çok mutluyum. 2016'dan bu yana 9.000 üniversite mezunumuz var. Bu üniversitelerden bazıları Xaneqin’de bulunuyor ki burası tartışmalı bölgelerden biri. Şimdi de 6.000 öğrencimiz var. Ses geliyor mu?
Bestoon: Devam et, seni dinliyoruz.
Öğrenci: Bunlardan bin öğrenci Xaneqin’de, diğer 5.000'i ise Kelar ve Kifri'de bulunuyor. En büyük sorunları Irak hükümetinin diplomalarını tanımamasıdır. Bu nedenle mezunlar ve öğrenciler Irak ve uluslararası kurullarda okuyamıyor, üniversite öğrencileri derece ve diplomaları tanınmadığı için dokuz hafta boyunca mesailerini boykot ettiler. Germiyan Ünivesitesi rektörlüğündeki kaynaklara göre idari tedbirler...
Bestoon: Kısaca sorununuzun üniversitenizin tanınmaması olduğunu mu söylüyorsunuz?
Öğrenci: Evet, tanınmıyor. Irak hükümetinin Germiyan Üniversitesi'ni tanımasının önünde ne gibi engeller var, yoksa sorun siyasi mi? Politikacılar, tüm bu öğrencilerin geleceğinin siyasi çatışmaların kurbanı olduğunu kabul ediyor mu?
Bestoon: Çok teşekkür ederim, sadece Germiyan Üniversitesi değil, aynı sorunu yaşayan başka üniversiteler de var.
Sudani: Bunlar özel üniversiteler mi?
Bestoon: Kürdistan Bölgesi'nde 2005'ten sonra kurulan devlet üniversiteleri. Şimdi Irak Yüksek Öğretim Bakanlığı diplomalarını tanımıyor.
Sudani: Bakanlığın, özellikle tıp fakültelerinde tanınma konusunda kendi katı kriterleri var. Sorunun mahiyetini tam olarak bilmiyorum ama Yüksek Öğretim Bakanı'na sorup size cevap vereceğim.
Bestoon: Bu çok önemli çünkü Germiyan Üniversitesi'nde bu sorunu yaşayan ve bu acıyı çeken 5.000 ila 6.000'den fazla öğrenci var. Bağdat’tan şu iki öğenciden biri. Önce siz konuşun, buyurun.
Rukiye Numan (Öğrenci): Hoş geldiniz Sayın Başbakan. Ben Bağdat Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi Rukiye Numan, doğrusu benim sorum biraz farklı. Bir çok ülkede First Lady'lere aktif bir rol veriliyor, bilemiyorum bunu fark ettiniz değil mi? Hele ki bu rol kadın işleri ve bu alanda faaliyet gösteren kurumlarla alakalı olduğunda ama Irak'ta First Lady'lere aktif ve gerçek rol verildiğini görmedik. Sorum şu: Bu, medeni bir yönü gösteriyor ve Iraklı kadınların siyasi rol oynamasını güçlendirecek bir güç ve mesaj veriyor. Irak'ın First Lady'si için bu ana rolün 2003'ten bu yana neden eksik olduğunu bilmek istiyorum. Çok teşekkür ederim.
Sudani: Çok teşekkür ederim, burada böyle bir yasa yok. Diğer ülkelerde buna ilişkin yasal metinler var, First Lady'nin konumu, görevleri ve hatta çalışmalarına ilişkin. Irak'ta bu artık bir gelenek haline geldi. Sayın Cumhurbaşkanımızın bir First Lady'si var, Sayın Parlamento Başkanımızın ama Başbakan... eşi evde ve çocukların yetiştirilmesinden sorumlu.
Bestoon: Çok teşekkür ederim, bu çok önemli. Konu açılmışken söylüyorum, eşimin iki diploması var. Hem mühendislik ve hem de İngilizceyi bitirdi. Ama Allah bize çocuklar verdiğinde çalışmayı bıraktı ve onları evde çocukları eğitiyor çünkü bu yerine getirilmesi gereken en zor görevlerden biri. Elbette dışarıda çalışmak da çok önemli, kadın ve erkekler eşit olmalı ama ben kendisini takdir ediyorum. Buyurun.
Öğrenci: Sayın Başbakan merhaba. Gerçekten güzel başarılarınızdan bahsetmek için yeterli zamanım olmayacağından biraz korkuyorum. Bir genç olarak, benim gibi düşünen pek çok kişi tarafından bu güzel çalışmalarınızdan dolayı size teşekkür mesajlarını iletmem istendi. Hayata başladığımızdan beri ki elbette çok uzun zaman değil ama gerçekte ilk defa böyle gerçek bir inşa görüyoruz, ilk defa sokaklarda çalışan makineleri görüyoruz, bu yüzden size tüm kalbimle teşekkür ediyorum. İkinci nokta, bana iki emanet verildi. Birini zamanınız varsa size özel olarak aktarmak istiyorum. İkinci emanet ise basın-yayın bölümü öğrencilerinden. Sayın Başbakan, basın yayın öğrencilerinin şöyle bir sorunu var; devlet kurumlarının her birinde basın-yayın işleri var ama burada çalışanlar gerçekten bu bölümden mezun olanlar değil. Bu yüzden öğrenciler okulu bitirdikten sonra atanacaklar mı, bunu bilmek istiyorlar. Sayın Başbakan, lütfen vaktiniz varsa bu gençlere bir yanıt verin. Çok teşekkürler.
Bestoon: Sanırım bu sıra atama için gelmiş. Bu sıra artama için burada.
Sudani: Çok teşekkür ediyorum. Sanırım bu bayanlardan birinin de sorusuydu...
Bestoon: Siyasal bilimlerden biri.
Sudani: Siyasal bilimlerdi, evet evet medya, bakanlıklara uzman atamadıklarını gördük. Bakanlıklara bilgi verdik, değişiklik idari yapıya ve pozisyonlara açıklık getirilecek.
Bestoon: Teşekkür ederim. Şuradan başlayalım, hayır, arkandaki bayan. Evet, hızlı, hızlı, soruları çok kısa ve 30 saniyede sorun ki yetiştirebilelim.
Misk Ali (Öğrenci): Merhaba Sayın Başkan, ben Bağdat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Biyolojik Kimya Bölümü öğrencisi Misk Ali Muhammed. Gaz projelerinden bahsederken, çevreyi ve ülke bütçesini etkileyen gaz yakımına sınır getirilmesinden bahsettiniz. Ayrıca yılda yaklaşık 10 milyar dolar israf ediyoruz. Benim sorum şu; tam olarak ne zaman Irak’ta kendi gazımıza bel bağlayacağız? Total Enerji ile yapılan anlaşma çerçevesinde elektrik tedariki için santrallere ne zaman doğalgaz göndereceğiz. Teşekkürler.
Bestoon: Çok iyi bir soruydu, aferin.
Sudani: Çok teşekkür ederim. Bu gerçekten önemli bir soruydu ve gençlerin ekonomik durumu inceleyip olumlu noktalara odaklanması çok ilgi çekici. Total ile sözleşmelerimiz var, ayrıca BAE ve Çinli şirketlerle sözleşmelerimiz var ve yerel olarak ulusal işletmelerimiz var. İhtiyacımızdan fazla olan 2.000'den fazla santral üzerinde çalışıyoruz, gaza ihtiyaç duyacağımız bazı santralleri genişletmeyi düşündük. Şu anda başlattığımız projelerin hayata geçirilmesi için gereken süre sadece bir sözleşme ile sınırlı değil, hayır, başladık ve uygulaması da geçildi. Uygulama süresi üç ila beş yıl arasındadır, umarız daha kısa sürede olur.
Bestoon: Sayın Başbakan, sanırım Temmuz ayında Total Energy ile anlaşma imzalandı. Pratikte Basra’da bir çalışma başladı mı, bir temel atıldı mı?
Sudani: Total?
Bestoon: Belirlenen programa göre mi olacak?
Sudani: Total çalışmalara başladı. Evet pratik olarak.
Bestoon: Ne kadar ilerleme oldu, nereye varıldı?
Sudani: Anlaşmada yer alan bölgede çalışmalara başlandı. Uygulama için belirlenen bir çizelge var.
Bestoon: Çizelgeye göre mi ilerleniyor?
Sudani: Doğal olarak öyle. Doğal haliyle yürüyor.
Bestoon: Yani bu durumda 3 yıl sonra Irak’ta elektrik sorunumuz kalmayacak. 24 saatlik elektriğimiz olacak kendi doğalgazımızdan?
Sudani: İnşallah. Üç yıl sonra artık ithal etmekten vazgeçeceğiz.
Bestoon: Ayrıca 24 saat elektrik sağlanması?
Sudani: Evet BAE ve Çinli firmalar da çalışmalara başladı ve işin büyük bir kısmını tamamladı. Elektrik sektörü bir bütündür: Üretim, iletim ve dağıtım. Geçen yaz mesela beş saat elektrik ve bir saat kesintiden oluşan bir programımız vardı. Gazın kesilmesi ve sistemin bozulması vatandaşları etkiledi. Bizim sorunumuz gaz değil, üretim, yani yakıt olmadığı için çalışmaları duran santrallerimiz var. Ben bu sorundan bahsediyordum. Gaz sektöründe önceki hükümetler döneminde pratik bir adım atılmadı, bu yıl hükümetimizle artık gaz üretiminde “treni rayına oturttuk” dediğimiz noktaya geldik.
Bestoon: Size kişisel bir soru sorayım: Bu sizin kişisel vizyon ve görüşünüz olabilir, çünkü 20 yılı aşkın süredir, 100 yıldır tüm dünya biliyor ki Irak'ta ve Kürdistan'da doğalgaz kendi kendine yanıp gökyüzüne gidiyor. Babagurgur kaç yıldır kendiliğinde yanıyor ve gazı uçuyor. Kerkük’ten kim var bizimle daha sonra soru sorsun? Ancak hiç kimse harekete geçemedi ve cesaret edemedi. Çünkü Irak'ın yabancı gaza ihtiyacı kalmazsa bağımsızlığı ve egemenliği daha güçlü olur. Irak'ı mevcut durumdan kurtarma adına, Irak'ın bağımsız ve egemen olmasını istemeyen ülkelerle yüzleşilmesi adına hiç bir korkunuz yok mu?
Sudani: Elbette geçtiğimiz yıllarda gaz sektörüne yatırım yapılmamasının çeşitli nedenleri vardı. Kötü yönetim, kötü planlama ve diğer sorunlar... Geride bıraktığımız dönem biliyorsunuz büyük engellerle, El Kaide, IŞİD, terör ve istikrarsızlıklarla doluydu ama başarısızlıklar ve yolsuzluklar da vardı açıkçası. Bakın 2009 yılında elektrik santralleri getirdik. Bu santrallerin ithalatıyla Petrol Bakanlığı'na bu santrallere yakıt sağlamak için gaz yatırımı talimatı verildi ama bu adım başarıya ulaşmadı. Irak’ın bağımsızlığı meselesine gelince; Hiçbir ülkenin Irak'tan bu durumda esaret altında kalmasını isteyeceğini düşünmüyorum. Açık ve net konuşayım. İran, biz şimdi İran'dan gaz ithal ediyoruz. İran'ın şimdi kendi elektrik ve gazla ilgili sorunları var. İran, Irak'a gaz satma konusunda üst düzey liderleri nezdinde sorunlar yaşadı, bize gaz gönderiyorlar ama parasını alamıyorlardı. Alamadılar, şu anda 11 milyar euroya ulaştı.
Bestoon: Yani biz şu anda İran’a borçluyuz?
Sudani: Hayır borcumuz yok, biz hükümet olarak parayı ödedik ama nereye ödedik? Onların TBI'daki kendi hesaplarına ama o hesap, yaptırımlar nedeniyle parayı İran hazinesine aktaramıyor. Şimdi onlar bize gaz göndermek zorunda ama biz onlara paralarını ödemiyoruz. Bu durum İran medyasında konuşulmaya başlandı. Ülkenin ekonomik durumu bu haldeyken neden gaz veriyorsunuz diye. Bu Irak'ın sorunu ve bırakın gidip ABD ile çözsünler diyorlar. Yani bize gaz sağladıkları için onlar sorunlarla karşılaşmış durumda, gazdan aldıkları paradan dolayı değil. Tam tersine Irak-İran ilişkilerinin mahiyetinin farkındasınız. Yani gaz olduğu halde bunu durdurmamız ve sosyal sonuçlarına katlanmamız mantıklı değil. Yani herkes bu projeyi destekliyor çok şükür. Biz başladık, kimsenin vetosunu görmedik, kimsenin müdahale ettiğini, itiraz ettiğini de görmedik. Bu ulusal bir karardı ve bunu da yaptık.
Bestoon: Kimin itirazı var?
Sudani: Hayır, kimsenin itirazı olmadı. İtiraz mı dediniz?
Bestoon: Peki kimin itirazı var? Evet, buyurun. İnşallah siz de atama için gelmemişsinizdir.
Öğrenci: Merhaba. Hepimiz Bağdat Üniversitesi Petrol Mühendisliği Fakültesi öğrencileriyiz. Tekrar hoş geldiniz diyorum. Biz bir konudan bahsetmek için geldik ama hangi konuda görevlendirildiğimizi bilemiyorsunuz. Siz de aynı şeyden bahsettiniz ama bizim gelmek istediğimiz noktaya değinmesiniz yani lisans meselesine. Gaz sektöründe Total şirketi ve yatırım ile ilgili beşinci ve altıncı lisans fasılası konusu. Sorum şu: Bilmeyenler için, lisans izni, hizmet sözleşmeleridir. 2003'ten sonra imzalanan fasıla zararların telafi edilmesi, üretimin artırılması ve Iraklı kadroların kapasitesinin geliştirilmesi ile ilgiliydi. Iraklı kadroların kapasitesi iyiydi, ortalama da değil. Bir süre sonra Iraklı kadroların seviyesinde bir yükselme görmedik ve kamu sektörü değil özel şirket olan şirketlerde Iraklı kadro sayısında bir artış da görmedik. Bu ne Kürdistan Bölgesi’nde ne de merkezi hükümette yapıldı. Lisans sözleşmeleri şu anda hizmet sözleşmelerinden çok ortaklık sözleşmelerine dönüşmüş. Çünkü yabancı şirket size yabancı personel getiriyor, bu yabancı çalışanların sayısında daha sonra bir azalma olduğunda, ekonomik daralma oluyor. Yabancı işçinin ihtiyaçlarını karşılamak için varil başına fiyattan daha yüksek bir yüzde talep ediliyor. İkinci nokta, sadece bahsedeceğim bir şey daha kaldı, o kadar. Lisansın altıncı bölümüne ilişkin, Iraklı kadroların seviyesini artıracak ve işçilerin haklarını güvence altına alacak hiçbir şey görmedik. Üretimin arttığını gördük, yani sadece gaz ihraç edip kullanıyoruz ama petrol sektöründeki işsizlerin büyük bir bölümünü göz ardı ediyoruz. Özellikle 2014'ten sonra. Teşekkürler.
Bestoon: Sayın Başbakan, kusura bakmayın, 15 dakika sonra bitireceğiz?
Sudani: Peki, Baş e.
Bestoon: Vallahi Kürtçe de öğrendiniz.
Sudani: Tamam ama bir bilgiyi düzelteyim. Altıncı fasıla henüz açıklanmadı. Altıncı fasıla petrol için değil gaz içindir, bu ilki. Lisans sözleşmelerimiz ortaklık değil hizmet niteliğindedir. Bu sadece basit bir miktar. Beşinci fasıla tabi ki birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü lisans fasılasına katılan şirketler zarar ettikleri için ayrılmaya başladılar. BAE Hilal ve Çinli şirketler arasındaki sözleşmeleri içeren beşinci fasıla, ortaklıklar ve hizmet sözleşmelerinin bir karışımı olup, bizimle bu şirketler arasında adil olan ortak kar paylaşımına dönüştü. Tam tersine Iraklı kadrolar da var. Son toplantımda Petrol Bakanlığı'na bir soru sordum, yabancı petrol şirketlerinin bu sözleşmelerin kendilerine bir faydası olmadığını söylediklerini aktardım. Petrol Bakanlığına sordum; bu şirketler yarın eğer ayrılırsa 4 milyon 652 bin varil petrolü nasıl üretebiliriz? Günde 4 milyon 652 bin varil, mesele bu, dolayısıyla ulusal kapasitemizi geliştirmeye ve iş gücümüze yatırım yapmaya önem veriyoruz.
Bestoon: Teşekkür ederim. Bazı acil sorular alacağız çünkü 15 dakikamız kaldı. Buyurun, evet buyurun.
Öğrenci: Merhaba, ben Süleymaniye’den Karbin, hoş geldiniz ve teşekkür ederim. Benim sorum şu; 1997'den bu yana siyasi bir geçmişiniz var ve değişik kademelerde yer aldınız. 1997 yılında Meysan vilayetinde tarım müdürüydünüz. 2004’te Ammara kaymakamı ve 2009 yılında Meysan valisi oldunuz. 2010 yılında ise İnsan Hakları Bakanı oldunuz. Sorum şu: Merhum Mam Celal (Celal Talabani) döneminde hükümet kabinelerinde yüksek mevkilerdeydiniz, o dönem aranızda herhangi bir dostluk oldu mu. Mam Celal fıkralarıyla ünlüydü, size anlattığı güzel bir espri var mıydı, varsa bize burada anlatır mısınız?
Bestoon: Başkan Mam Celal’i saygıyla anıyoruz..
Sudani: Allah bağışlasın. Rametli başkan gerçekten milli sembollerimizden biriydi. Sayın Maliki'nin ikinci hükümetinde İnsan Hakları bakanıydım, kabinenin küçültülmesi kararı alındı, çünkü kabineyi kurabilmek için birkaç bakanlık eklemiştik. Dört mü, altı mıydı? Hükümet kurulduktan sonra küçülme kararı alındı, bazı bakanlıklar feshedildi. Bir süre sonra ramazan ayı geldi ve merhum cumhurbaşkanı bizi iftara davet etti. Dışarıda onun için sandalye kurulmuştu, ayakta duramıyordu, bizi tek tek karşıladı. Sonra. Feshedilen bakanların bir kısmı ve bir kısım bakan da başka görevlerden dolayı gelemediler. Rahmetli baktı ki sayı az, “hükümet gerçekten küçülmeye gitmiş ama benim bundan haberim yok” dedi.
Bestoon: Teşekkürler. Son soruyu alayım daha sonra bitireceğiz. Arkadaşlar, kararı Sayın Başbakan'a bırakıyorum. Başlangıçta ilk soru Kürdistan'dan gelsin dediniz, son soru nereden olsun? Tabi ki ekibiniz bizi geç olduğu ve başka programlarınız olduğu konusunda uyardı. Yoksa biz yarına kadar devam sizinle etmeye yanınızda ve hizmetinizde olmaya hazırız.
Sudani: Musul.
Bestoon: Musul, hadi buyurun Musul. Ama ilk sen konuştun. Başbakan Ninova ile başladık, Ninova ile bitireceğiz.
Öğrenci: Merhaba Sayın Başbakan, Musul diğer iller arasında sorunları en az tartışılan tek il oldu, ben ve arkadaşlarım Musul’dan geldik. Musul'un birçok sorunu var. Kendinizi yakın hissettiğiniz ve her zaman değer verdiğini doğru ama Musul'a daha fazla ilgi göstermenizi istiyoruz çünkü Musul'un birçok sorunu var. Bağdat'a en son bir yıldan fazla süre önce gelmiştim. Köprü, cadde ve yol inşa edildiği için çok yoğun trafik sorunu yaşanıyordu. Bu Bağdat’a gelen herkesi bezdiriyordu. Bu defa geldiğimde çok memnun kaldım, çünkü köprüler, yollar inşa edilmişti ve çalışmaların tamamlandığını gördüm. İmar bölümü bitmişti ve yapılmayan hiç bir şeyin kalmadığını gördüm, sadece bahsettiğiniz sağlık boyutu hariç. Musul'da sağlık sektörü çok perişan durumda. Lehçemden dolayı özür dilerim, lehçemi değiştiremiyorum ve uzatmak da istemiyorum. Necim Ciburi çok iyi bir valiydi, herkes onu severdi. Herkes değil ama Musul'un büyük bir kısmı onu severdi. Yeni vali kim olursa olsun, umarım ona destek olursunuz ve Allah'ın izniyle dürüst biri olur. Musul Üniversitesi'nde tıp öğrencisiyim, diş hekimiyim, not ortalamam 99,7'ydi. Bir sorunumuz var, devlet üniversitelerindeki tıp öğrencilerinin de sorunu bu. Yıllık puanımız hiç bir zaman 99'dan aşağı olmadı, çok düşükse 98 buçuktu, sorun nerede? Bildiğiniz gibi atamalar merkezidir, özel kolejler yüzünden artık atamalarımızın durdurulması söz konusu. Özel kolejlerde not ortalaması her yıl düşürülüyor. Ataması yapılanların not ortalaması 85'ten 80'e düştü ve şu anda ortalaması 79, hatta 75 puan olduğu halde atanan öğrenciler var.
Sayın Başkan, umarım bu sorun çözülür ve özel kolejler daha yüksek puanlarla çıkar ve öğrenci kabul sayıları azalır. Çünkü bu rekabet tıp öğrencilerinin atanması üzerinde bir tehdit haline gelir. Yani tıp fakültesindeki öğrencinin puanı 99 olduğu halde atanmıyor, özel kolejdeki 79 puanla atanıyor. Bu durum diğer birçok bölüm için de geçerli, sadece özel anestezi ve analiz bölümleri var, bazıları 60 puanla kabul ediliyor, hükümet fakültelerinde okuyanlar ise 79 puan ile alınıyor ve o zaman da diğerlerinin yardımcısı oluyor. Aradaki puan farkı 20-30 olduğu halde. Bu sorunlardan biri. Başka bir sorun da askeri tıp koleji. Ben asker bir aileden geliyorum, babam ve amcamların hepsi subay. Hayalim tabip olmak ama her iki alanı da birleştirmek istiyorum, fakat askeri tıp eğitimi durduruldu ve artık tabipler birliğinin içinde değil. Umarım bu hayalimi gerçekleştirebilir hem subay hem de doktor olabilirim. Defalarca bu bölümün açılması için talepte bulunduk ancak hiç bir sonuç vermedi. Önceki yıllarda oraya başvurular alınıyordu ama şimdi kalmadı ve sizden bu konuda bir şeyler yapmanızı rica ediyorum. Teşekkürler
Sudani: Çok teşekkür ediyorum. Yarın Musul'da IŞİD'e karşı zafer ilan edilmesinin yıl dönümü. Bu şehir bir çok bedel ödedi. Şehre önem vermemizin birkaç nedeni var. Musul Irak'ın beynidir. Irak halkının IŞİD hakimiyetine son vermek için her türlü fedakarlığı yaptığı önemli bir şehir. Aynı zamanda şehir halkı ve Irak'ın tamamı için önemli ekonomik olanaklar da barındırıyor. Her şekilde Musul’u destekliyoruz. İster eski vali olsun ki hakikaten ciddi sabırlı bir adamdı ve şehir için çok çalıştı, ancak yasal sorunlar nedeniyle parlamentodaki kardeşlerimiz devam etmesine razı olmadılar, aynı zamanda yaşı da emeklilik yaşına yaklaşmıştı.
Şu anki valiye de bir takım görevler verildi, o da şehrin bir çocuğu ve en iyi mühendislerden biri, ona da mutlaka destek vereceğiz. Şimdi il meclis seçimlerine yaklaşıyoruz ve bu sözlerim herkes için geçerli. Ben bu seçimde bir taraf değilim ve bir listem de yok ama demek istediğim, ilerleyebilmek için kurumsal düzeyde, ister yerel olarak vilayetlerde, ister federal hükümet düzeyinde temsilcilerimiz olmalı. Bir önceki seçimden bu yana en yüksek çekimserlik oranının gençler arasında olduğunu fark ettim. Bu bir sorundur ve bunu tartışmamız gerekiyor. Siyasi süreçle ilgili sorunlarımız var, belki de seçim yasasıyla ilgili sorunlarımız var ama bu mekanizma dışında değişim için başka bir yolumuzun olmadığı konusunda hepimiz hemfikiriz. Varlığınız, desteğiniz ve katılımınız önemlidir çünkü topluma liderlik ediyorsunuz. Her biriniz kendi ailesine liderlik ediyorsunuz, lütfen şuna bakın, elbette güvenilir insanlar var ve onların sizin yaşadığınız illerde olması için güvenoyu verin. Vilayet basit ve sıradan bir şey değil, aksine başat bir rol oynuyor. Ben federal hükümet olarak vilayet meclislerinin göreve başlaması, profesyonel bir valinin bana yardımcı olması için gece gündüz dua ediyorum. Çünkü yetkinin büyük bir kısmı kendisinde, valinin elinde olduğu için onun anayasadan aldığı yetkiyi ortadan kaldıramam. Yani bu toplumun farkındalığına ve doğru seçimine bağlıdır. Projelerimi yürütmemi ve hizmet sunmamı kolaylaştırır. Savunma Bakanlığı harcamaları üzerinden tıp eğitimi meselesine gelirsek eğer, şimdi sayı karşılayabileceğimizden çok daha fazla. Şu anda maaşlarını nasıl ödeyeceğimiz konusunda sıkıntı yaşadığımız yaklaşık 3.000 askeri subayımız var. Notlar konusunda da Yüksek Öğretim Bakanı ile görüşeceğim ve nasıl olduğunu öğreneceğim.
Bestoon: Çok teşekkür ediyorum. Zamanınız nasıl geçti bilemiyorum. Şimdi sona geldik ve hislerinizi öğrenmek istiyorum. Zamanınız kalmadı, bu gençlerin karşısında nasıl bir zaman geçirdiniz?
Sudani: Öncelikle sana teşekkür ediyorum, çünkü bu ilk kez yapılan bir çalışma çünkü nadiren oluyor. Allah'ın izniyle tekrarlanacak. Böylesine açık bir diyalog, özellikle toplumumuzda böyle elit bir kesimle çok nadiren gerçekleşir. Bütün Iraklıları toplamışsınız, bu sizin ve Rûdaw’ın başarısı olarak sayılır. Umarım devam edersiniz. Bu görüşmeden ve bu konuklardan kesinlikle çok memnun kaldım. Size gönül rahatlığı ve geleceğe dair umutla kalın diliyorum. Allah'a şükür ülkemiz çok büyük doğal ve insani kaynaklarına sahip ve bunun üzerine yatırım yaparsak tüm sorunlarımızı aşabiliriz. Buna inancınız olsun, slogan ve söylemden uzak hiçbir sorunumuz yok. Çözülmesi mümkün olmayan bir sorun olduğunu, durumun umutsuz ve çözülemez olduğunu düşünmeyin. Bu sözleri emin olarak söylüyorum. Allah'ın izniyle kazanma şansımız var, iddiamızın kaynağı sizsiniz. Burada olan milli bir duygudur. Bu tür toplantıların tekrarlanmasını diliyorum. Programdan önce sizinle konuştum, bakan kardeşlerimle görüştüm, Kürdistanlı öğrencilerin başka illerdeki üniversitelere gitmesi yine diğer öğrencilerin Kürdistan’daki üniversitelerde okuması, yani eğitimlerini başka illerde tamamlamaları için yapmamız gereken şeyleri tartıştık. Bu bir yakınlaşma oluşturuyor, bir çeşit diyalog ortamı yaratıyor. Birbirlerinin dilini, kültürünü öğreniyorlar, umarım bunu tüm illerimizde başarabiliriz.
Bestoon: Bir Kürdistan vatandaşı olarak tüm vatandaşlarım adına, tüm Arap kardeşlerimizi ve üniversite öğrencilerini Kürtçe öğrenmeye, kültürümüzü tanımaya, barış içinde yaşayabilmemiz için aramızda köprüler kurmaya davet ediyorum.
Sudani: İnşallah.
Bestoon: Bitirmeden önce son bir şey daha var, programın formatına göre iki şahsiyetin ismini bize önermenizi istiyoruz, tecrübelerinize göre, sizden sonra programın konuğu kim olmalı ve bu koltuğa kimin oturması gerektiğini söyleyin. Bize iki kişinin ismini söyleyin, Iraklı da olabilir, Kürt de olabilir, komşu ülkelerden de olabilir ya da uluslararası şahsiyetler de olabilir ama siz onları ülkemizin öğrencilerinin karşısına oturmaya davet ediyorsunuz.
Sudani: Elbette herhangi bir resmi şahsiyet olabilir çünkü bir sorunumuz var, toplum ve siyasi sınıf arasında güven eksikliğimiz var. Bunun bir nedeni de medya imkanı olduğu halde açık bir diyaloğun olmamasından kaynaklanmıyor. Umarım resmi şahsiyetlerden konuklarla devam edersiniz, yasama ya da yürütme düzeyinde karar alma mekanizması içerisinde yer alan yetkililerle gelip bu tartışmaya katılır. Bir sonraki bölümün Bağdat'ta ve Kürdistan Bölgesi Başkanı Sayın Neçirvan Barzani ile olması fena olmaz.
Bestoon: Peki, diğer bir şahsiyetin daha ismini istiyoruz, çünkü iki kişiyi meydana davet etmenizi istiyoruz.
Sudani: İkincisi Sayın Yüksek Yargı Konseyi Başkanı. Evet, evet.
Bestoon: Soktor Fayeq Zeydan...
Sudani: Ben gelmeden önce benimleydi, İçişleri Bakanlığı'nda bir konferanstaydım, uyuşturucuyla mücadele konusunda ilk yıllık kongredeydik, yanımdaydı. Bu programa geleceğimi söyledim, o da bunun çok önemli bir iş olduğunu söyledi.
Bestoon: Onun da katılması için bize destek olur musunuz?
Sudani: Evet, ben aracı olurum.
Bestoon: Sayın Neçirvan Barzani için de bize aracı olursunuz.
Sudani: Her ikisi için de aracılık ederim.
Bestoon: Bu sizin Bağdat'a sizin davetinizdir ve buna tüm Iraklı ve Kürdistanlı öğrenciler devetlidir. Dr. Fayeq Zeydan’ınki nerede olsun? Kürdistan'a gelsin burada yapalım.
Sudani: Erbil’de.
Bestoon: Son olarak selfie çekiyoruz. Bütün öğrenciler ayağa kalkıp arkamızda duracaklar. Siz ve ben duruyoruz ve siz telefonu alıp selfie çekiyorsunuz.
Çok teşekkürler.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın