Süveyda vilayeti ve Suriye Dürzilerinin tanınmış dini şahsiyeti Şeyh Yusuf el Cerbu, Rûdaw'a verdiği özel röportajda Suriye'nin yeni anayasa bildirgesni eleştirdi ve bu anayasanın Suriye halkının taleplerini karşılayamayacağını söyledi.
26 Mart 2025 tarihinde Süveyda'da Rûdaw muhabiri Dilxwaz Muhammed’e konuşan Şeyh Yusuf el Cerbu, anayasanın zayıf noktalarına değindi, başbakanlık makamının kaldırılmasını ve cumhurbaşkanına daha fazla yetki verilmesini eleştirdi.
Şeyh Yusuf el Cerbu, anayasada dini ve toplumsal özgürlüklerin korunması gerektiğini belirterek, "Anayasa komitesine bizden birinin katılması istenmedi" dedi.
"Devletin Ana Dini İslam'dır" maddesinin değiştirilmesi gerektiğini söyleyeyen el Cerbu, "Bu şartlarla Suriye hükümetine katılacağımızı sanmıyorum" dedi.
Suriye devletinin “tek tip” üzerinde kurulduğunu belirten Dürzi lider, “Tüm taraflar Suriye'nin yönetim şekli üzerinde anlaşmaya varmalıdır. Adem-i merkeziyetçilik Suriye'den ayrılmak anlamına gelmez ve eğer uzlaşma olursa, federalizm ve adem-i merkeziyetçilikten yanayız" ifadelerini kullandı.
İşte Suriye'deki Dürzi toplumunun lideri Şeyh Yusuf el-Cerbu ile yapılan röportajın tammetni:
Rûdaw: Merhaba Şeyh, bize bu fırsatı sunduğunuz için teşekkürler. Yeni anayasa bildirgesibi nasıl buldunuz, bu anayasa bildirgesi Suriye halkının taleplerini karşılıyor mu?
Yusuf el Cerbu: Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla, yüce peygamberlere selam olsun. Gerçekten bu anayasa bildirgesi Suriye halkının taleplerini karşılamıyor. İçinde birçok zayıf madde var, güçlü maddeleri de var elbette ama zayıf maddeleri çok önplanda. Anayasa bildirgesi, içinde ortaklık olmayan bir devlete doğru gittiğimizi gösteriyor ve aşırı bir görüşün hakim olmasından korkuyoruz. Umarız bu bildirge düzeltilir.
Şüphesiz böyle olmalı, her halükârda bu bir anayasa taslağıdır ve düzeltilebilir, zayıf maddeleri çözülebilir. Gerçekten mevcut hükümetin anayasayı nasıl düzeltmeyi düşündüğünü bilmiyorum. Öyle ki Suriye halkının talepleriyle uyumlu olsun, çünkü biz Suriye halkının tüm bileşenlerini kapsayan bir anayasa istiyoruz, özgürlük, onur ve Suriye devletinin bağımsızlığını sağlayan, yani her türlü uluslararası ve dış hegemonyadan uzak bağımsız bir devlet, aynı zamanda dini ve toplumsal hakları ve vatandaşların genel özgürlüklerini koruyan, Suriye halkını tüm bileşenleriyle temsil eden bir anayasa.
Rûdaw: Anayasa hazırlama komitesinde Süveyda’dan herhangi bir temsilci var mıydı?
Yusuf el Cerbu: Sanmıyorum, en başından beri anayasa komitesi için birini önermemiz için bize bir talepte bulunulmadı, Süveyda vilayetinden komitede birinin olup olmadığını bilmiyorum.
Rûdaw: Anayasada yer alan maddelerden hangileri sizi memnun etmedi veya değiştirilmesi gerekiyor?
Yusuf el Cerbu: Elbette ilk olarak devletin dininin İslam olduğunu belirten madde, “Devletin ana dini İslam’dır” diyen madde. Buna itirazımız yok ama İslami fıkha girmek, fıkhi içtihad kapısını açar, fıkhi içtihad, bir TV kanalında söylediğim gibi, bizi İbn Teymiyye fıkhına veya aşırı bir fıkıh olan ve diğerlerini kabul etmeyen Muhammed bin Abdülvehhab fıkhına götürebilir.
Bu gerçekten bizi çelişkilere sürüklüyor, ister fıkhi içtihad üzerine mezhepsel çelişkiler olsun, ister dini çelişkiler. Bizce, tüm bileşenleriyle birlikte tüm Suriye vatandaşlarının özgürlüğünü garanti eden medeni bir anayasa, Suriye halkının haklarını garanti eden anayasadır.
Rûdaw: Bu anayasa beş yıl geçerli olacak, anayasa maddeleri değiştirilmezse, yeni hükümete katılacak mısınız?
Yusuf el Cerbu: Bu şartlarla katılabileceğimizi sanmıyorum. Üzerinde durmak istediğim bir şey daha var, o da cumhurbaşkanının vatandaşlığının dikkate alınmaması. Daha önce şartlardan biri, Suriyeli Arap olması ve adaylığını ilan etmesinden itibaren beş yıl boyunca görev yapması gerektiğiydi, bugün bu madde anayasa bildirgesinde dikkate alınmamıştır.
Hakkında görüş belirtmek istediğim bir diğer nokta ise, başbakanlık makamının kaldırılması ve cumhurbaşkanına daha fazla yetki verilmesidir. Ayrıca başkanlık konseyi veya oluşturulan ulusal konsey, Sayın Ahmed Şara başkanlığında altı veya yedi lider şahsiyetten oluşuyor, bu durum karar merciini tek bir grupta veya tek bir renkte sınırlandırıyor.
Tüm Suriyelileri bir araya getiren bir devlet olmasını umduğumuz geleceğin Suriye devleti hakkında karar, sadece tek bir renkte sınırlandırılmıştır. Bu da karar merciinin ortak olması gerektiği hakkındaki fikrimize terstir.
Kuvvetler ayrılığından bahsediliyor, ancak kuvvetler üzerinde denetim yoktur. Bir bakan belirlenirse bunu sadece cumhurbaşkanı yapar ve onun tarafından tarafından denetlenir. Halk Meclisi (Parlamento) tarafından denetlenemez.
Ayrıca, bakanlara veya hükümet yetkililerine denetim olmaksızın mutlak yetki verilmesinin ve gelecek aşamada bu ayrımın ne kadar iyi olduğunu bilmiyoruz. Soru işareti yaratan bir diğer konu ise Halk Meclisi'dir; üçte biri cumhurbaşkanı tarafından atanır ve üçte ikisi kendini aday gösterir, bu da vatandaşların Halk Meclisi'ndeki temsilcilerini seçme hakkını azaltmıştır.
Genel olarak, dünyanın tüm devletlerinde Halk Meclisi veya Parlamento vatandaşların temsilcisidir. Ülke içinde ve dışında halkın sesini hükümete ulaştırırlar ve vatandaşlara hizmet eden programların uygulanması için hükümetin çalışmalarını denetlerler, sadece vatandaşlara değil, vatana ve vatandaşlara hizmet ederler.
Çünkü vatanın da üzerimizde hakkı var ve buna bağlı olmalıyız. Halk Meclisi üyelerinin seçiminde tek taraflılığın bir sonraki aşamaya hizmet edeceğini sanmıyorum. Hatta üçte birini seçmek bile, ki biz bu üçte biri engel olarak görüyoruz, çünkü gelecekte vatandaşlara hizmet etmek için alınacak herhangi bir karara üçte ikilik kesim razı olmazsa, o zaman karar engellenebilir. Bu da başarısız olmasına kapı aralar, ben bunu anayasanın zayıf bir maddesi olarak görüyorum.
Rûdaw: Süveyda halkının ve şeyhlerinin taleplerinden bahsedecek olursak, devlet politikasının hangi temele dayanmasını istiyorsunuz, adem-i merkeziyetçilik mi?
Yusuf el Cerbu: Gerçekten taleplerimiz Suriye halkının talepleriyle paraleldir. Bu aşamaya ve Suriye devletinin tüm evlatlarına hizmet eden şeyin Süveyda vilayeti için de geçerli olduğuna inanıyorum. Yani Suriye halkının yöneliminden farklı bir talebimiz veya yönelimimiz yok. Devletin siyasi yönetimi için gelecekteki siyasi mekanizma adem-i merkeziyetçilik ve federalizm ile, tüm vatandaşlar ve vilayetler düzeyinde genel olarak üzerinde anlaşma olması gerektiğine inanıyorum.
Eğer bu aşamada yönetimin adem-i merkeziyetçi veya merkezi olması, ya da federal veya otonom bir yönetim olması konusunda bir uzlaşma varsa, genel bir anlaşma olmalıdır. Biz Süveyda vilayetinde diğer vilayetlerden farklı belirli bir siyasi sistemi icra edemeyiz.
Rûdaw: Adem-i merkeziyetçilikten bahsederken, sadece belirli bir bölge veya coğrafya için değil, tüm Suriye için adem-i merkeziyetçilikten bahsediyoruz. Geçmişte de çoğu zaman Süveyda'dan adem-i merkeziyetçilik talebi çıktı, hatta Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerinde de devletin yönetim şeklinin azınlık ve bileşenlerin haklarını korumak için adem-i merkeziyetçi olmasını istiyorlar. Bu ayrılık anlamına gelmez?
Yusuf el Cerbu: Elbette adem-i merkeziyetçilik yönetim biçimlerinden biridir, bu da kesinlikle ayrılık anlamına gelmez. Adem-i merkeziyetçiliğe veya devletin yönetim şekline karşı bir itirazımız yok, ancak talebimiz, bu yeni yönelimin gelecekteki siyasi aşamada tüm Suriye halkının evlatları arasında bir uzlaşıya sahip olmasıdır. Yani adem-i merkeziyetçilik üzerinde bir uzlaşı varsa, adem-i merkeziyetçilikten yanayız, federalizm üzerinde bir uzlaşı varsa, federalizmden yanayız. Elbette bu benim kişisel görüşüm, ancak Süveyda vilayeti halkının çoğunluğunun bu görüşe katıldığına inanıyorum.
Rûdaw: Süveyde'deki Askeri Konsey'den bahsedecek olursak, silahlarınızı henüz teslim etmediniz, silahları teslim etmemenizin nedenleri nelerdir?
Yusuf el Cerbu: Geçmişte, vilayetimiz birçok grup tarafından terörist saldırıların hedefi oldu ve büyük can ve mal kayıpları yaşadık. Bugün gelecekteki aşamadan korkuyoruz, henüz tam güven aşamasına ulaşmadık. Devlet, Süveyda vilayeti dahil olmak üzere Suriye'nin tüm bölgeleri üzerinde otoritesini uygulayabildiğinde ve vatandaşlar için güvenlik ve emniyeti sağlayabildiğinde, elbette bu devletin sorumluluğudur, o zaman silahlara ihtiyacımız kalmaz. Şu anda henüz o aşamaya ulaşmadık. Silahlarımız devlete veya herhangi birine karşı kullanmayız, ancak toprak ve onurumuzu korumak, kendimizi korumak için silahlarımız var.
Bir sonraki aşama, sahadaki silahlı grupları ve devletle işbirliği mekanizmasını düzenlemektir, bu silahların düzenlenmesi aşamasının başlangıcıdır. Belki silahların yeniden düzenleneceği bir aşamaya gelinir, Allah'ın izniyle bu da uzak değil, artık bu silah düzensizliğiyle işimiz kalmaz ve işler devletin kontrolü altına döner.
Rûdaw: Dış aktörlerin tavırlardan ve özellikle İsrail'in tavrından bahsedecek olursak, buna nasıl karşılıyorsunuz?
Yusuf el Cerbu: Son zamanlarda İsrail'in vilayetin güvenliğini ve Dürzilerin güvenliğini garanti ettiği yönündeki iddialardan çok bahsedildi. Bunun İsrail hükümeti tarafından siyasi amaçlar için kullanılanıldığını düşünüyorum. Biz Dürzilerin Suriye’den ayrılmak istediğini söylemek için kullanıyor oysa gerçekte ayrılmak istemiyoruz.
Tarafımızdan böyle bir talep olmadı, İsrail'den bizi koruması için Suriye'ye gelmesini talep etmedik. Geçmişte de bizi koruyanın en başta Yüce Allah olduğunu söyledik, dış müdahaleye ihtiyaç duymadan kendimizi korumayı öğrendik. Bölgenin mevcut siyasi durumu, büyük güçlerin ve bölgesel ülkelerin Suriye'nin iç siyasetine müdahalesi ve kendini dayatması söz konusudur. Bugün tüm gücümüzle kendimize güveniyoruz. Uluslararası plan çerçevesinde dışarıdan gelen müdahaleler kontrolümüzün dışındadır, kimseden koruma talep etmedik ve gelecekte de etmeyeceğiz.
Rûdaw: Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın, Suriye'nin ortak bir ülke olduğu ve tüm mezhepleri içermesi gerektiği yönündeki açıklamaları var. Gerek yeni hükümetin kurulması, hükümete katılım ve gerekse de anayasanın hazırlanması konusunda görüşünüz alındı mı?
Yusuf el Cerbu: Değerli kardeşim, bahsettiğin gibi, Suriye hükümetinin ve her şeyden önce Sayın Şara’nın söylemi iyi ve olumludur, özellikle Süveyda vilayetinde Suriyeli vatandaşlar için iyi bir imaj sunuyor, devletin ortak olduğunu ve yeniden gelişmiş ve medeni bir devlet olması için Suriye'nin inşası için her şeyin en iyisini sunduğunu gösteriyor.
Anayasada veya hükümette katılım konusunda umudumuz var. Benimle özel olarak iletişim kurulmadı, diğer şeyhlerle veya yetkililerle iletişim kurulup kurulmadığını bilmiyorum. Burada geçmişte muhalefette olan bir grup genç siyasetçi var, sanırım onlarla mevcut hükümet arasında bir kanal var, belki bir koordinasyon var, bu bir tahmin ve bu konuda hiçbir bilgim yok. Gelecek aşamada ve yeni hükümette katılımımızın olmasını umuyoruz.
Rûdaw: Özerk Yönetim bölgelerindeki Kürtlerle ilişkiniz nasıl, aranızda ilişki var mı?
Yusuf el Cerbu: Kürtlerle Süveyda vilayeti arasında ilişki olduğunu biliyorum ve bu iyi bir ilişki. Geçmişte, özellikle IŞİD saldırıları döneminde bir kriz yaşadık, Kürt bölgelerdeki insanlardan büyük yardım vardı, IŞİD’in kaçırdıklarını kurtarma konusunda yardımcı olmak için bizden destek istediler.
Kürt bölgesinde, 2018 yılında Süveyda’ya saldırıda kaçırılan kadınların serbest bırakılması karşılığında Demokratik Suriye Güçleri'nin elinde bulunan IŞİD’li liderlerin serbest bırakılması için takas teklifi yapıldı. Kürtlerle iyi bir koordinasyonumuz var, aramızda Suriye'nin siyasi durumu ve Suriye'nin geleceği ve gelecek süreç ile ilgili birçok konuda koordinasyon var. Kürt dostlarımızla koordinasyon ve fikir birliği olduğuna inanıyoruz.
Rûdaw: Demokratik Suriye Güçleri Genel Komutanı Mazlum Abdi ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara arasındaki anlaşma hakkında görüşünüz nedir?
Yusuf el Cerbu: Gerçekte bu anlaşmadan çok memnun olduk, her ne kadar tüm detaylarından haberdar olmasak da temel olarak kan dökülmesini durdurmak ve askeri çatışmadan uzaklaşmak için bir başlangıçtı. Bu da Suriye toplumunu tüm bölge ve renkleriyle bir araya getirmek için iyi bir adımdır. Yeni Suriye hükümeti ile Demokratik Suriye Güçleri ve Kürt kardeşlerimiz arasındaki bir çatışma endişesi vardı. Şüphesiz bu bölgenin felakete sürüklenmesine neden olacaktı. Bu anlaşma savaşın gölgesini bölgeden ve Kürt kardeşlerimiz üzerinden uzaklaştırdı. Şüphesiz, bu anlaşmadan ne kadar yararlandıkları veya ne kadar memnun oldukları konusunda kendileri karar verebilirler, ancak genel olarak bu anlaşmayı iyi ve gelecek için iyi bir adım olarak görüyorum.
Rûdaw: Süveyda halkının Suriye hükümetinden talepleri nelerdir, hükümetten istediğiniz en önemli maddeler nelerdir?
Yusuf el Cerbu: Bugün sorunumuz, devlet otoritesini sahada görmememizdir. Boşluk var, karışıklık var, resmi kurumlar yok, bazı kurumlar çok zayıf düzeyde çalışıyor. Örneğin birçok kurum aktif değil. Birçok mahkeme yok, yargı bugün vatandaşlar için huzur ve güvenliği sağlamak için temel bir unsurdur. Sosyal hizmerler kurumu aktif değil, evlilikler kaydedilmiyor, doğumlar kaydedilmiyor, son üç ayda doğan çocuklar resmi olarak devlet nezdinde kaydedilmemiş, pasaport ve kişisel kimlik çıkarma konusunda engeller var ve henüz yapılandırılmamış.
Bunun ana nedeni de Süveyda vilayetinde devletin olmamasıdır. Talep ettik ve sürekli olarak devlet otoritesinin vilayete dönmesini talep ediyoruz. Devlet otoritesinin dönmesi için başlangıçta ortak bir uzlaşı vardı ancak bazı anlaşmazlıklar ortaya çıktı. Umarız bu anlaşmazlıklar yakın zamanda ortadan kalkar ve devlet kurumları geri dönerek Suriye toprakları üzerinde otoritesini sağlar.
Rûdaw: Bu talepler hizmetler için miydi yoksa siyasi miydi?
Yusuf el Cerbu: Yasama sürecinde rolümüzün olmasını istiyoruz, ayrıca anayasanın yazılması aşamasında da rolümüzün ve görüşümüzün olmasını talep ettik. Gelecek hükümette bir bileşen olarak yer almak ve Suriye’de değerli bir temsiliyetimizin olmasını istiyoruz.
Rûdaw: Çok teşekkürler.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın