Kurdistan mecmuasında “Kürdistan Teali Cemiyeti Şubeleri” başlığı altında açılan şubelere dair yapılan açıklamada, “Cemiyetin kuruluşundan şimdiye kadar Kürdistan’ın birçok yerleşim biriminde şubeleri açılmış ve yakında şubelerin çoğalmasını kemali ümitle bekleriz. Açılmış olan şubeler bunlardır: Urfa, Bitlis, Dersim, Palu, Diyarbekir, Siirt, Şırnak, Arabgir, Ümraniye, Garzan, Hekimhan, Mamüratüleziz (Elazığ) ve Kahta.[1] T. Z Tunaya’nın aktarımına göre ise merkezi İstanbul’da olan KTC’nin “Diyarbekir’de, Mamüratülaziz (Elazığ)’da, Arapgir (Atma), Garzan, Hozat (Dersim), Adana, Erzurum ve Van’da”[2] şubeleri açılmış.
Mustafa Kemal ve arkadaşları KTC’nin Kürdistan’daki örgütlenmesinin yaygınlaştığını, günbegün üyelerinin artığını, çok sayıda il ve ilçelerde şubelerinin kurulduğunu görünce, 1920 yılı ikinci yarısına ulaşmadan İstanbul hükümetiyle koordineli bir şekilde, önce birer birer şubeleri ve sonra da İstanbul merkez uyduruk gerekçelerle kapatılmış. Jîn dergisinin 33. sayısında KTC’nin kapatılmasıyla ilgili “Kürd cemiyetinin şubeleri niçin sed edilmiştir?” başlığı altında dönemin içişleri bakanlığına yönetilen sorulardan, genel olarak cemiyetin Kürdistan il ve ilçelerinde toplam “19 şubesi”[3] olduğu anlaşılmaktadır.
Kürdistan Teali Cemiyeti şubelerinin kurulmuş olduğu il ve ilçeler
Kuruluştan hemen sora İstanbul’daki merkez yönetimi tarafından yapılan çağrı üzerine, çok sayıda Kürd münevverleri, eşrafı, aşiret reisi, uleması, imparatorluk bürokrasisinde görev almış emekli asker ve sivil yöneticiler Kürdistan Teali Cemiyeti’ne üye olmuş. İstanbul dışında ve özellikle de Kürdistan’da yaşayanlar bulundukları il ve ilçelerde cemiyetin şubelerini açabilmek için merkezle iletişime geçmişler, zaman geçirmeden şube yönetimlerini oluşturarak ilgili makamlara başvurularda bulunmuşlar.
Kimi şubelerin açılışında, o il ve ilçedeki askeri ve idari resmi yetkililer de açılışa davet edilmiş. Bu yönde gösterilen yoğun çabalar sonucunda kısa bir süre içerisinde birçok il ve ilçelerde KTC şubeleri kurulmuş. Yukarıda da belirtildiği gibi, cemiyet yöneticileri ve cemiyete yakın yayın organlarında yapılan açıklamaya göre toplam 19 il ve ilçede KTC şubeleri kurulmuştur.
2.1. Diyarbekir’de KTC şubesi:
Kürdistan Teali Cemiyeti’ne yakın yayın organlarında belirtilen tarihe göre, Diyarbekir şubesi resmi olarak 6 Haziran 1335’te açılmış.[4] Cemiyetin aktif üyelerinden bir olan Kadri Cemil Paşa’nın anılarında aktardığına göre, kendisi ve Ekrem Cemil Paşa da içinde olmak üzere, “Diyarbekir’deki eski Hêvi Cemiyeti mensupları gençlerin girişimiyle 1918’de Kürd Teali Cemiyet kurulmuştur. Diyarbekir’deki Kürd Teali Cemiyeti halk arasında “Kürd Kulubü” olarak da bilinir.
Yazarın belirtiğine göre, Diyarbekir merkezli Kürd Teali Cemiyeti ile Kürdistan Teali Cemiyeti birbirinden farklı iki yapılanmadır. Cemiyetin Diyarbekir’de yapılan ilk kongresinde Cemil Paşazade Kasım Bey yönetim Kurulu Başkanlığına, Ganizade Doktor Cevdet Bey 2. Başkanlığa, Cerciszade Kerim saymanlığa, Ömer, Fikri ve Ekrem yönetim Kurulu üyeliğine ve Hoca Hamdi Efendi de başkan müşavirliğine seçilmiş. Doktor Fuad Bey, Avukat Muhammed Efendi (Bavê Tûjo), Feyzi Efendizade Muhammed Efendi, Miri Katibzade Cemil Bey ve Liceli Ali Efendi de cemiyetin aktif üyelerindendi. Yalnız Diyarbekir merkezde cemiyete kaydedilen binden fazla üye vardı.
Kürd Teali Cemiyeti kısa bir zaman içinde Diyarbekir çevresindeki birçok Kürd kasabasında şubeler açmış.”[5] Yazar İstanbul merkezli Kürdistan Teali Cemiyeti’yle olan ilişkilere dair ise şu açıklamada bulunuyor: “İstanbul’da kurulu Kürdistan Teali Cemiyeti’nin çalışma ve girişimlerini onaylayan Diyarbekir’deki cemiyet kendilerine yardımcı olmaktan geri kalmıyordu.”
İstanbul KTC’ine yakın yayın yapan Serbestî gazetesinin 479 ve 480. sayılarında, Diyarbekir’deki Kürd kulüplerinin çalışmalarıyla ilgili yayımlanan bir haberden öyle anlaşılıyor ki Diyarbekir vilayet merkezi ve bağlı ilçelerde, cemiyetin kurulması için farklı gruplaşmalar ve girişimler vardır. Diyarbekir’de Kürd Teali Cemiyeti’nin yanı sıra bir de Kürdistan Teali Cemiyeti şubesinin kurulmuş olduğunu öğreniyoruz. “Kürdistan Teali Cemiyetinin idari heyeti sorunu çözmek için bir toplantı gerçekleştirmiş[6] ve toplantıda Diyarbekir’deki Kürd kulüplerinin çalışmasıyla ilgili olarak şöyle bir karar alınmıştır:
“Diyarbekir şehriyle ilçelerinde teşekkül eden Kürd kulüpleri, hareket şekli ve idare hakkında talimat almak üzere İstanbul Kurdistan Teali Cemiyet genel merkezine müracaat eylemişler ve cemiyet tarafından verilen cevapta, diğer vilayetlerde yapılan teşkilatlar gibi, vilayet dahilinde bulunan kulüplerin vilayet merkezinde toplanmış heyete bağlı bulunması vilayet merkezinin de İstanbul genel merkezine bağlılığı bildirilmiştir. İstanbul genel merkezi, aynı zamanda Diyarbekir’de müteşekkil iki kulübün birlikte mesai etmesini emir buyurmuştur.”[7]
Merkezin bu kararı ve uyarısı özerine, Diyarbekir’deki çalışmalar birleştirilir. Diyarbekir’de kurulan KTC’nin üç kurucu üyesi; Kasım Bey, Ömer Bey ve Ekrem Beyler Cemil Paşa ailesindendir ve Ekrem Cemil Paşa KTC’nin ilk geçici yönetim kurulu başkanlığına seçilmiş. Kısa bir süre sonra yapılan olağanüstü kongrede yeni yönetim kuruluna şu şahsiyetler seçilmiş:
“Cemilpaşazade Kasım (başkan), Hamdi Hoca (müşavir) Ganizade Doktor Cevdet (müşavir), Cemilpaşazade Ekrem (ikinci başkan)”, “Cerciszade Kerim (sayman), Cemilpaşazade Ömer (üye), Reşad (üye), Fikri (üye).
Yönetim kurulu üyelerinin büyük kısmı Kürdistan’da tanınmış köklü aile mensuplarından ve nüfuslu kimselerden oluşuyordu.” Ömer Cemilpaşazadelerin maddi yardımıyla KTC’nin Diyarbekir şubesi tarafından Gazî adıyla bir gazete yayımlanır. Ekrem Cemil Paşa, Muhtahsar Hayatım adlı kitabında bu dönemdeki çalışmaları şöyle özetliyor:
“Biz şehirli Diyarbekirlilerin yüzde doksanı cesaretle, azimle, büyük ümitlerle geceli gündüzlü çalıştık. Bu büyük fırsatta Kürdün esaretten kurtulması için hayatımızı feda etmeye çoktan hazırdık. Kısa bir süre içerisinde aza adedi beklediğimizin çok üstünde oldu.”[8]
Bu çalışma ve propaganda sürecinde Kürd halkına moral vermek için, Ekrem Cemil Paşa ve arkadaşları şehir merkezinde Kürd milli kıyafetiyle dolaşırdı. Kadri Cemil Paşa’nın aktarımına göre, “Mustafa Kemal Paşa, Diyarbekir şubesiyle yaptığı haberleşmede, Kürd davasına ilgi göstererek sevgisini belirtmekte, takip etmekte oldukları davanın “Kürd ve Türkün hayati davası” olduğunu söyleyerek Kürdleri okşamaktaydı. Diyarbekir şubesine yazdığı bir yazıda, “yabancı istilasına uğrayan memleketi düşmandan temizledikten sonra, Kürd kardeşlerinin milli haklarına riayetkâr olacağını” bildiriyordu.[9]
Ancak başta Bolşevik Rusya olmak üzere işgalci güç konumunda olan İngiltere ve Fransa’yla ikili anlaşmalar imzalamaya başladığı andan itibaren, Kürd milletinin hukukuna saygı değil, varlığı bile inkar edilerek verdikleri sözlere hiçbir şekilde uymadı.
M. Kemal bölgedeki etkili Kürd aileleri, şahsiyetleri, aşiret liderleri ve şeyhleri kendi tarafına çekebilmek için, birebir ilişkiye geçerek özel hediyeler, büyük bir saygı ve hürmet cümleleriyle başlayan mektuplar gönderiyordu. Bu ilişkiler sonucunda, kendi tarafına çekmeyi başardığı şahsiyetlerden biri de Cemil Paşa’nın oğlu Mustafa idi. Mustafa Kemal, Cemil Paşa’nın çocuklarında Mustafa Cemil Paşa’yı elde etikten sonra, KTC önünü kesmek için, bölgede kurulan Vilayât-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Diyarbakır şubesi reisliğine Cemil Paşazade Mustafa Beyi tayin eder.[10] Ekrem Cemil Paşa hatıralarında bu ilişkiyi değerlendirirken, Kürdlerin Mustafa Kemal’in tatlı vaatlerine kandıklarını, tuzağına düştüklerini belirtir, meseleyi kişisel olarak amcası Mustafa Cemil Paşa ve Mustafa Kemal’in ilişkilerine getirerek “Selanikli Mustafa Kemal, Diyarbekirli Mustafayı kolaylıkla kandırmıştı”[11] diyecektir.
Bu tür girişimlerin Kürdlerin kafasını karıştırmaması ve KTC’nin örgütlemesini kırmaması için, KTC, Kürd kamuoyunu aydınlatmak için yayınladığı beyannamede, “Vilayet-i Şarkiye Müdafa-yı Hukuk” cemiyetiyle hiçbir ilişkilerinin olmadığını açıklar. Cemiyetin peyderpey Kürdistan’da kurulan şubeler vasıtasıyla örgütlemesini hızlandırdığından, bu durum Mustafa Kemal ve arkadaşlarını endişelendiriyordu. Bu hızlı teşkilatlanma devam etseydi, Mustafa Kemal ve Vilayât-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Kürdistan’daki örgütlenmesini kırabilirdi. KTC’nin bu yoğun çalışmalarından ve Kürdlerin milliyetçi bir perspektifte örgütlenmesinden çok rahatsız olan Mustafa Kemal ve arkadaşları, İstanbul hükümetini de uyararak ortak bir tavır ve girişimle, önce Diyarbekir’deki KTC şubesi ve daha sonra ardısıra diğer şubeleri de kapatırmıştır.
Diyarbekir’deki KTC şubesinin kapatılması üzerin Kurdistan mecmuası tarafından şöyle bir açıklama yapılır. “Diyarbekir’de açılmış olan Kürdistan Teali Cemiyeti şubesi sebepsiz kapatılmıştır. Mezkûr kapatılma sebebi ise sabıkan (evvelce) Ermenistan muhtariyetine dair bilaihtiyar (kendiliğinden) beyan buyurulmuş, beyanatın meydana geliş sebeplerini temin ve tatmin etmektir. Günbegün Kürdistan’ın her köşesinde şubelerin açılması bu gibi sebeplerle beyhude teşebbüslerin imhasına sebep olacağı ve aksülamel (tepki, reaksiyon) kanununun sarahatine binaen pek fena bir netice vereceğini kemali teyaküzle (uyarmayla) şimdiden itibaren kaydediyoruz.”[12]
Kurdistan mecmuasının aynı sayısında cemiyetin kapatılma nedenine dair “Keyfi imiş!” başlığı altında verilen haberde; “Diyarbekir’de mevcut Kürdistan Teali Cemiyeti şubesinin kulübü ancak keyfi bir surette kapatılmış ve bu kapatmaya dair İçişleri Bakanlığı’na haber bile verilmemiştir. İhbardan sonra yüce İçişleri Bakanlığı tarafından adıgeçen kulübün açılması için te’kiden (yineleyerek) emirler çıkartılmıştır.”[13]
Kurdistan mecmuasının imtiyaz sahibi Mehmed Mihri Bey’in “Kaka Heme” mahlasıyla hükümet yetkililerine hitaben yazdığı yazıda, Diyarbekir’deki KTC şubesinin kapatılmasını merkezi hükümetin kararı dışında, sözkonusu illerdeki vali ve mutasarrıfların haksız, kötü, şuursuz ahval ve konumların hakikat ve mahiyetinden sersem olan memurların keyfi bir kararı olarak değerlendirip kanun tahribatı olduğunu ve büyük tepkilere neden olacağı uyarısında bulunmaktadır. “Diyarbekir ve Siirt’ten aldığım malumata göre mezkûr mahallerde yakında açılmış olan Kürdistan Teali Cemiyeti şubelerinin kulüpleri haksız bir şekilde ve sebepsiz olarak kapatılmıştır.
Kürdistan Teali Cemiyeti kurulması sebebi ve şubelerin açılış lüzumunu nazarı itibara alan bir Vali, bir mutasarrıf, bir kaymakam değil bir çoban yahut necip (soylu) duygulardan ve insanlıktan mahrum bir serseri bile; terğip ve teşvikler, muavenet (yardım) ve desteklemekten gayrı diğer bir mesleği seçmez ve diğer bir teşebbüsü icra etmez.
Rızası vahim, kötü bir ad, şuursuz ahval ve konumların hakikat ve mahiyetinden sersem olan memurlar, idaremizin cezalandırmasını da istiyorlar. Diyarbekir valisi ve Siirt mutasarrıfı tarafından vail olan hareket, yalnız bir ırkın, bir taifenin haysiyet ve milli şerefine taarruz değil bilakis devlete ve dolayısıyla Hilafet ve İslamiyet’e büyük bir darbedir.”[14]
(Devam edecek.)
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
[1] Kürdistan Teali Cemiyeti’nin Şubeleri, Kurdistan, Sayı: 10, Necm-i İstikbal Matbaası, Pazar, 30 Haziran 1335 (30 Haziran 1919)
[2] Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siaysal Partiler, Cilt 2 Mütareke Dönemi, İletişim Yayınları, 4. Baskı, 2010, s. 201
[3] Jîn, Kürd cemiyetinin şubeleri niçin sed edilmiştir? Sayı: 33, 17 Cemaziyelahir 1338 (8 Mart 1919), İstanbul, s. 1
[4] Kurdistan, Sayı: 10, 30 Haziran 1335 (30 Haziran 1919)
[5] Kadri Cemil Paşa (Zinar Silopî), Doza Kurdistan (Kürd Davası) Kürt Milletinin 60 Yıllık Esaretten Kurtuluş Savaşı Hatıraları, Özge Yayınları, İkinci Basım, 1991, s. 52, 53
[6] Serbestî, no: 479, 28 Nisan 1919
[7] Serbestî, no: 480, 29 Nisan 1919
[8] Ekrem Cemil Paşa, Ekrem Cemil Paşa, Muhtasar Hayatım, Brüksel Kürt Enstitüsü Yayınları, 2. Baskı, 1991, r. 33
[9] Kadri Cemil Paşa (Zinar Silopî), Doza Kurdistan (Kürd Davası) Kürt Milletinin 60 Yıllık Esaretten Kurtuluş Savaşı Hatıraları, Özge Yayınları, İkinci Basım, 1991, s. 52, 54imzalamaya
[10] M. Abdülhalûk Çay, Doğu ve Güneydoğu Anadoluda Kuva-yı Milliye Hareketleri, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1990, s. 25
[11] Ekrem Cemil Paşa, Ekrem Cemil Paşa, Muhtasar Hayatım, Brüksel Kürt Enstitüsü Yayınları, 2. Baskı, 1991, r. 40
[12] Keyfi imiş, Kurdistan, Sayı: 10, Necm-i İstikbal Matbaası, Pazar, 30 Haziran 1335 (30 Haziran 1919)
[13] Keyfi imiş, Kurdistan, Sayı: 10, Necm-i İstikbal Matbaası, Pazar, 30 Haziran 1335 (30 Haziran 1919)
[14] Kaka Heme, Hükümetin Nazarı Dikkatine, Kurdistan, Sayı: 11, 19 Temmuz 1335 (19 Temmuz 1919)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın