Başkaldırının tarihsel ve siyasal dinamikleri: 1991 Raperîn’i ve Kürdistan halkının direnişi

05-03-2025
Rûdaw
Etiketler Hüsamettin TURAN Raperîn Kürdistan Kürdistan Bölgesi Kürdistan Bölgesi Güvenlik Konseyi
A+ A-

1991 Raperîn’i, Kürdistan halkının modern dönemdeki en önemli kolektif başkaldırılarından biri olarak tarihe geçmiştir. Bu süreç, yalnızca bir halk ayaklanması değil, aynı zamanda siyasal ve sosyolojik bir dönüşüm hareketidir. Kürtlerin yüzyıllardır süren özgürlük mücadelesi, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında çeşitli siyasal ve askeri evrelerden geçmiş, 1991’deki ayaklanmayla ise yeni bir döneme evrilmiştir. Raperîn’in temelinde, Saddam Hüseyin rejiminin Kürtlere uyguladığı sistematik baskılar, Halepçe katliamı gibi toplu imha politikaları ve uluslararası dinamikler yatmaktadır.

Kürdistan halkının tarihindeki en önemli kahramanlık destanlarından biri olan Raperîn, 1991’de Güney Kürdistan'da (Irak Kürdistanı) başlayan büyük bir halk direnişidir. Saddam Hüseyin rejiminin baskı ve zulmüne karşı büyük bir cesaretle ayağa kalkan Kürt halkı, özgürlük ve bağımsızlık yolunda önemli bir adım atmıştır. Raperîn, yalnızca bir isyan olarak değil, Kürt halkının kendi kaderini tayin etme iradesinin simgesi olarak da değerlendirilmelidir. Bugün, Güney Kürdistan'daki özerk yapının temel taşlarından biri olarak kabul edilen bu direniş, Kürtlerin özgürlük mücadelesinde belirleyici bir rol oynamıştır.

Siyasal ve Tarihsel Arka Plan

Orta Doğu'daki devletleşme süreçleri, etnik ve dini azınlıkların çoğu zaman dışlanmasına ve asimilasyon politikalarına maruz kalmasına neden olmuştur. Kürtler, Osmanlı sonrası dönemde İngiliz ve Fransız mandalarının çizdiği sınırlar nedeniyle dört ayrı devlete bölünmüş ve sistematik baskılara uğramıştır. Irak özelinde bakıldığında, 20. yüzyıl boyunca Kürtler, merkezi hükümetlerle sürekli çatışma halinde olmuş, özellikle 1960’lardan itibaren Kürt ayaklanmaları ve otonomi talepleri yoğunlaşmıştır.

1970’lerde Irak hükümeti ile Kürt liderler arasında yapılan otonomi görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlanmış, 1980’lerde ise İran-Irak Savaşı sırasında Saddam rejimi, Kürtlere yönelik geniş çaplı bir imha politikası yürütmüştür. 1988’de gerçekleşen Halepçe katliamı, kimyasal silahların sivillere karşı kullanıldığı en büyük saldırılardan biri olarak tarihe geçmiştir. Bu olay, Kürtler için yalnızca bir katliam değil, aynı zamanda varoluşsal bir tehdit olarak algılanmıştır.

1991 Raperîn’i: Başkaldırı ve Değişimin Eşiği

1991’de Körfez Savaşı’nın sona ermesi ve Saddam Hüseyin’in Kuveyt’ten çekilmek zorunda kalması, Irak’ta büyük bir siyasal boşluk yarattı. Bu durum, Güney Kürdistan’da halk ayaklanmasını tetikleyen temel faktörlerden biri oldu. ABD’nin öncülüğünde Irak’a karşı başlatılan askeri operasyonlar, Saddam’ın ordusunun önemli ölçüde zayıflamasına neden olmuştu. Mart 1991’de Süleymaniye’de başlayan ayaklanma, kısa sürede Dohuk, Erbil ve Kerkük’e yayıldı. Kürt Peşmergeleri ve halk, Saddam rejiminin kontrol noktalarını birer birer ele geçirdi. Ancak, uluslararası güçlerin doğrudan müdahale etmeyişi, Baas rejiminin hızlıca toparlanmasına ve Kürt bölgelerine yönelik yeniden saldırılar düzenlemesine neden oldu.

Bu dönemde, Saddam’ın ordusunun Kürtlere karşı giriştiği yeni saldırılar, büyük bir mülteci krizine yol açtı. Yaklaşık iki milyon Kürt, Türkiye ve İran sınırlarına doğru göç etmek zorunda kaldı. Uluslararası kamuoyunun baskısı sonucunda, ABD ve müttefikleri Birleşmiş Milletler öncülüğünde Kuzey Irak’ta bir “güvenli bölge” ilan etti. Bu gelişme, Kürtlerin ilk defa fiili bir otonomi elde etmesine ve 1992’de Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) kurulmasına zemin hazırladı.

Uluslararası Hukuk ve Raperîn’in Sonuçları

1991 Raperîn’i, Kürtler için yalnızca kısa vadeli bir isyan hareketi değil, aynı zamanda uluslararası hukukun yeniden şekillenmesine katkı sunan bir olaydır. BM'nin “Uçuşa Yasak Bölge” ilanı, uluslararası hukuk açısından bir ilk olup, sonraki yıllarda Kosova ve Libya gibi bölgelerde benzer insani müdahalelerin önünü açmıştır.

Öte yandan, Raperîn sonrası Kürdistan Bölgesi, fiili bir özerklik kazanarak kendi siyasal, ekonomik ve toplumsal sistemini inşa etmeye başladı. Bu süreç, 2003 yılında Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesi ve Irak Anayasası’nda Kürtlerin federal bir statüye kavuşmasıyla daha da pekişti.

1991 Raperîn’i, Kürtlerin siyasal tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. Bu ayaklanma, yalnızca Saddam Hüseyin rejimine karşı bir başkaldırı değil, aynı zamanda Kürtlerin kendi kaderini tayin etme iradesini gösterdiği bir süreçtir. Uluslararası sistem içinde Kürtlerin haklarını savunma stratejileri açısından da önemli bir örnek teşkil etmektedir. Raperîn’in uzun vadeli sonuçları, Kürdistan Bölgesi’nin bugünkü statüsünü şekillendiren temel dinamiklerden biri olmuştur.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli
 

Son paylaşılanlar

İsmet Yüce

Kurtarılmış Sözcükler; Dervişlerin karşıya tutulan aynası

Canan Aktaş’ın son şiir kitabı “Ölü Ruhlar Sokağı’ Kurtarılmış Laflar” adlandırmalarından süzülerek “Kurtarılmış Sözcükler” kitab adı ile Klaros Yayınlarında çıktı.