KTC’nin yanı sıra 1919’un ikinci yarısından sonra iki yeni legal Kürd partisi kurulur; “Kürt Millet Partisi” ve “Kürd Demokrat Partisi”. Kaynaklarda her iki partiye de genel sekreterlik yapmış olan Memduh Selim’in adı geçmektedir. Memduh Selim, parti adına yapılan açıklamalarda M. Selim Bekir mahlasını kullanmıştır. Bu partinin kurucu ve yöneticileri olarak en çok ismi geçen şahsiyetler: Memduh Selim, Necmeddin Hüseyni, Aziz Yamûlki, Kemal Fevzi ve askeriyeden tekaüt Mehmed Emin Bey’dir.
Bu yazıda Kürd Demokrat Partisi’nin kısaltılmış hali KDP olarak kullanılacaktır. Ne yazık ki partinin programı ve tüzüğünü şimdilik bulamadık, fakat basın aracılığıyla yaptığı açıklamalardan ve yabancı misyonlara gönderdiği mektuplardan öyle anlaşılmaktadır ki, Wilson Prensiplerinin Kürdlere de uygulanmasını ve ezilen diğer halklar gibi Kürdlerin de istiklali hak ettiğini savunmaktadır.
FO 371/4192 kayıt numarasıyla 31 Ağustos 1919’de Kürt Demokrat Partisi Genel Sekreteri M. Selim Bekir ve kurul üyeleri imzasıyla İstanbul’daki Britanya Yüksek Komiserliğine sunulan bir mektupta; Kürdlerin de ezilen halklardan birisi olduğu ve dolayısıyla kurtuluşu ve gelişmeyi hakkettiğini, Başkan Wilson’un kabul edilen prensiplerinin Kürd ulusunun lehine de uygulanması talebinde bulunur. “Şerefli ve soylu hükümetinizden bağımsızlığımızı tanımayı, medeniyet yolunda ulusumuza rehberlik ve önderlik etmenizi ve son olarak da dış ve iç düşmanlarımızın kışkırtmalarına karşı bağımsızlığımızın sürekliliğini garanti etmeye hazır olmanızı istirham ettiğimizi burada da tekrar ediyoruz.” diyerek acil olarak iki istirhamda bulunuyorlar: A- Ev ve Yurtlarından Anadolu’nun çeşitli bölgelerine sürülmüş binlerce Kürt ailesi bulunmaktadır. Bu perişan mülteciler açlık, imha ve Türk asimilasyonunun kurbanları olmuşlardır. Osmanlı hükümeti mükerrer başvuru ve ricalarımızı kaale almayarak duyarsız kalmaktadır. İnsanlık adına ve İngiliz “adilliği” şerefine, yüce kudretinizi bu biçare ve perişan Kürt ailelerinin yararına ve tekrar memleketlerine dönmeleri için kullanmanızı niyaz ediyoruz. B- Türk hükümeti kendi aramızda dernekler ve siyasi partiler kurma gibi temel haklarımızı red etmekte, bizi zulüm ve baskıya maruz bırakmaktadır. Ekselanslarından bunu da görmelerini, anlamsız ve faydasız baskılara bir son verebilmesini istirham ediyoruz.[1] Araştırmacı yazar Malmîsanij, “M. Selim Bekir” isminin Memduh Selim Bey’in mahlas ismi olduğunu belirtir.[2]
Yukarıdaki mektuptan başka, Kürd Demokrat Partisi (KDP) adına, farklı zamanlarda basına yapılmış açıklamalardan öğreniyoruz. 9 Mart 1336 (9 Mart 1920) tarihli Jîn’nin 33. sayısında basında ilk olarak adından sözedilen Kürd Demokrat Fırkası (Partisi) genel sekreterinin önemli bir açıklamasına yer verilmiştir. “Kürd Demokrat Fırkası katib-i umumiyesinin karşı gazetelerden birinde dediği gibi, Müslümanlar umumen kardeştir. İslamiyet’in bu kaidesine riayet etmek iddiasında bulunanlar Kürdleri esaret altında yaşatmasınlar, onlara idare-i milliyeleri dâhilinde serbesti ve hakki inkişaf (gelişme hakkı) versinler. Halbuki muhtariyet idaresini bile çok gören bir zihniyetten biz ne bekleyebiliriz? Allah göstermesin, bir fırsat düşerse Kürdlerin yüz bin defa ağır bir hayat, esaret yaşamayacaklarına bizi kim temin eder? Bize ya ölüm ya esaret ya temessül (asimle olmak) ya mahvolmak!”[3] düşer. 28 Ağustos 1335
Jîn’in 28 Ağustos 1919 tarihli 23. sayısında “Günlük Gazetelerden” başlığıyla yayımlanan haberde, Amerikan Araştırma Komisyonu ile Kürd Demokrat Partisi temsilcileri arasında yapılan görüşmeden bahs ederek bu konuda yapılan açıklamayı aktarırlar. “11 Ağustos Pazartesi günü Amerikan Araştırma Komisyonu tarafından Kürd demokratları adına kabul edilen Necmeddin Hüseyin, Davavekili Aziz ve "Jîn" gazetesi Başyazarı Memduh Beyler, özet olarak şu açıklamada bulunmuşlardır: Kürdlerin çoğunluk olarak bulundukları yerlerde ancak Kürd ulusal hakları söz konusu olabilir. Kürdlerin o dolaylarda yüzyıllardan beri sahip bulundukları ezici çoğunluk bugüne kadar sürmektedir ve bu durum yabancıların incelemeleriyle de sabittir. Bundan başka, Kürdlerin oralarda ırksal ve tarihsel haklarının inkârı da olanaksızdır. Kürdlerin bugün istedikleri hak, yalnız kendi istekleriyle değil, Amerikan kamuoyunun ve bu kamuoyunun temsilcisi olan Wilson'ın prensipleriyle de doğrulanıp sağlamlaştırılmış bir haktır. Temsilci heyet, bu konuda gereken kanıtları ve bilgileri verdikten sonra, zorla göç ettirilerek bugün Konya, Adana ve bu dolaylarda açlık ve yoksulluk içinde yok olmakta ve insanlık dünyası için acıklı bir manzara oluşturmakta bulunan 700 bini aşkın Kürd hakkında Amerikan heyetinin acıma ve dikkatini çekmiştir”[4]
Kürd Demokrat Partisi adına yapılan diğer bir açıklama da, 24 Mart 1920’de Britanya Başbakanı’nın 25 Şubat tarihli Lordlar Kamarasında yaptığı konuşmada “Kürd ulusunun kurtuluşuna ilişkin açık ifadelerinden dolayı” kendisine gönderilen teşekkür mektubunda da rastlamaktayız. Bu mektubun altında beş Kürd kurumu ve temsilcilerinin ismi geçmektedir: Emin Âli Bedirhan/ Kürd Teali Cemiyeti Başkan Yardımcısı, Selim Bekir/ Kürd Demokrat Partisi Genel Sekreteri, Sabri/ Kürd Öğrenciler Birliği Başkanı, Baki/Neşr-i Maarif Birliği Başkanı, Kemal Fevzi/ Kürd Basını adına.[5]
Kürd Demokrat Partisi Genel Sekreteri M. Selim Bekir, Britanya’dan Osmanlı Hükümeti’ne serbest çalışmalarını, dernek ve partilerini kurabilmeleri için yardım istediğine göre, bu örgütlerin faaliyetleri nedeniyle önemli bir baskıyla karşı karşıya olduğu anlaşılmaktadır. Bu koşullarda adı geçen partinin faaliyetlerini ne zamana kadar sürdürdüğü, kendi isteğiyle mi faaliyetlerini durdurduğu yoksa hükümet yetkilileri tarafından mı kapatıldığın tam olarak bilmiyoruz. Fakat, diğer benzer Kürd örgütlerin akıbetine baktığımız zaman, büyük ihtimalle dönemin siyasi iktidar tarafından kapatılmıştır.
(Devam edecek.)
[1] Ahmet Mesut, İngiliz Belgelerinde Kürdistan (1918-1958), Doz Yayınları, İstanbul, 1991, s. 95-97
[2] Malmîsanij, Cizîra Botanli Bedirhaniler, Weşanên Avesta, çapa: 2, İstanbul, 2000, s. 141
[3] Jîn, Seyyid Abdülkadir Efendi Hazretlerinin Beyanatı, no: 33, 17 Cemaziyelahir 1338 (8 Mart 1919), İstanbul, s. 1
[4] Jîn, Kovara Kurdî-Tirkî, Kürdçe & Türkçe Dergi, 1918-1919, Cild V, Arap Harflerinden Latin harflerine çeviren. M. Emin Bozarslan, Deng Yayınevi, 1988, Uppsala/Sweden, s. 985
[5] Ahmet Mesut, İngiliz Belgelerinde Kürdistan (1918-1958), Doz Yayınları, İstanbul, 1991, s. 131
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın