Haber Merkezi – HDP Eğitim Politikaları Komisyonu Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Türkiye’de anadilinde eğitim hakkının yasalar ve Anayasa eliyle engellendiğini belirterek, “Bugün AKP iktidarı seçmeli anadil mevzusuyla bu sürecin önünü kapatmaya ve aslında bu temel eğitim hakkı ihlalinin üzerini örtmeye çalışıyor. Seçmeli eğitimde 79 Kürtçe ders verecek öğretmen istihdam eden MEB’in bu konuda hiç de samimi olmadığını, aslında bunun tamamen göstermelik bir yaklaşım olduğunu ifade etmek gerekiyor. Anadilinde eğitim temel bir eğitim hakkıdır, bu asla seçmeli dersle giderilemez” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eğitim Politikaları Komisyonu ve Çocuk Komisyonu, 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılının ilk gününde düzenlenen basın toplantısıyla eğitim sisteminde yaşanan sorunlara dikkat çekerek taleplerini ve çözüm önerilerini dile getirdi.
İlk olarak konuşan HDP Eğitim Politikaları Komisyonu Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, sözlerine 12 Eylül askeri darbesinde hayatını kaybedenleri anarak başladı.
12 Eylül askeri darbesinin bakiyesi olan 1982 Anayasasının halen yürürlükte olduğunu belirten Koçyiğit, “12 Eylül’ün bütün kurumları AKP tarafından kendi ideolojik-politik örgütlenmesinin araçları olarak kullanılmaya devam etmektedir. YÖK’ü kaldıracağız deyip YÖK'ü tahkim eden AKP, zorunlu din derslerinden mahkeme kararlarına rağmen vazgeçmeyen AKP, eğitimi dini araçsallaştırarak dinselleştiren AKP bugün bizzat 12 Eylül’ün devamcısı durumundadır” diye konuştu.
“3 milyon çocuk okullara erişemiyor”
Yeni eğitim-öğretim yılının tüm öğrencilerin, eğitim emekçilerinin ve ebeveynlerin eğitimi eşitlikçi, âdil ve bilimsel bir süreç olarak kurabilecekleri ve yürütebilecekleri, bu konuda aktif rol oynayabilecekleri bir yıl olmasını dileyen Koçyiğit, “Anayasaya ve Milli Eğitim Temel Kanununa rağmen zorunlu eğitim çağında olan 6-18 yaş arasındaki 3 milyon çocuğun okullara erişemediğini görüyoruz. Benzer şekilde yaklaşık 8 milyon çocuğun yer aldığı okul öncesi eğitim alanında her 100 çocuktan sadece 30 çocuğun okul öncesi eğitime eriştiği; 70 çocuğun ise okul öncesi eğitimin yine dışına atıldığı yapılan açıklamalarla bilinmektedir” dedi.
Eğitimin uğradığı en önemli dönüşümlerden birinin AK Parti iktidarı döneminde hayata geçirilen 4+4+4 sistemi olduğunu kaydeden Gülistan Kılıç Koçyiğit, o zaman da bu yasaya karşı ciddi mücadele yürüttüklerini söyledi.
Koçyiğit, “Çünkü erkek egemen ideolojinin okullarda bir bütün olarak tahkim edilmesinin önünü açtı. Aynı zamanda milliyetçi, dinci saiklerle eğitimin ideolojik sürecinin daha da kutuplaştırılması süreci olduğunu görüyoruz. Kız çocuklarının eğitim dışına atılması da erken evliliklerin önünü açtı ve ne yazık ki toplumsal yaşama katılımlarının, eğitim ve öğrenimlerine devam etmelerinin önünde bu sistem büyük bir engel oldu” ifadelerini kullandı.
“Çocuklar eğitimden mahrum bırakılıyor”
“En temel sorunlardan biri de taşımalı eğitim sistemi” diyen HDP’li Koçyiğit, şöyle devam etti:
“12 Eylül darbesinden sonra özellikle Kürdistan'da yatılı bölge okulları ikame edildi ve bu okullarda aslında Kürt çocukları asimile edilmek, sistemin birer neferi haline getirilmek istendi. Bugün de köylere okul yapmayarak çocukları kendi yaşam alanlarından mahrum bırakan bir taşımalı eğitim sistemiyle karşı karşıyayız. Bu sistem Kürdistan’da sadece Kürt olmaktan kaynaklı yaşanıyor. Diğer bölgelerde ise yoksulluk nedeniyle bu insani olmayan eğitim sürecine çocukların maruz kaldığını ve bunun hali hazırda gittikçe yaygınlaşan ve AKP tarafından geliştirilen bir sistem olduğunun da özel olarak altını çizmemiz gerekiyor.”
Gülistan Kılıç Koçyiğit, Türkiye’de bulunan 4 milyona yakın mülteci çocuğun ve Kürtler başta olmak üzere diğer etnik grupların eğitime erişimi önünde ciddi engeller olduğunu ifade etti.
“Hali hazırda eğitimin en temel öğelerinden biri olan anadilinde eğitim hakkı, yasalar ve Anayasa eliyle engellenmektedir” diyen Koçyiğit, “Ve bugün AKP iktidarı seçmeli anadil mevzusuyla bu sürecin önünü kapatmaya ve aslında bu temel eğitim hakkı ihlalinin üzerini örtmeye çalışıyor. Seçmeli eğitimde 79 Kürtçe ders verecek öğretmen istihdam eden MEB’in bu konuda hiç de samimi olmadığını, aslında bunun tamamen göstermelik bir yaklaşım olduğunu ifade etmek gerekiyor. Anadilinde eğitim temel bir eğitim hakkıdır, bu asla seçmeli dersle giderilemez. Bu bir tercih olamaz. Anadilinde eğitim hayatı geçirilmediği sürece bölgeler arasında eşitsizliklerin arttığını ve başta Kürt çocukları olmak üzere bu ülkede yaşayan Çerkeslerin, Lazların, Arapların ve diğer halkların çocuklarının eğitim hakkından mahrum bırakıldığını belirtmek gerekiyor” diye ekledi.
Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Eğitimle kamusal alanda anadilini yok saymak o halkı yok saymaktır. Bugün aslında AKP-MHP’nin bütün yaklaşımlarıyla zaten Kürt halkını, Kürt halk gerçekliğini kabul etmedikleri, bunu bypass edecek, mücadeleyi bir şekilde geriletecek bazı göstermelik adımlarla asıl meseleyi gözden kaçırmaya çalıştıklarını görmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Nuray Türkmen: İktidar eğitimde zor, baskı ve rıza aygıtını kullanıyor
HDP Çocuk Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Türkmen ise şunları söyledi:
“Bizim çocukluk alanına ilişkin söylediğimiz bir yaklaşım var. Bu alan aslında eğitim politikaları yaklaşımında da geçerli. Çocukluk alanına yaklaşımda çocukları bir özne olarak görmeyen iktidar, aynı zamanda eğitim alanında da çocukları ve gençleri bir toplumsal özne olarak görmeyen bir yaklaşımla kendi iktidarını bazen zor ve baskıyla bazen de rızayla sürdürüyor.
Baktığımızda bugün yaşanan sorunlardan, okullarda istismara maruz kalmalarından, çocukların yaşadıkları şiddet deneyimlerinden, okula giden milyonlarca aç çocuğun varlığından bahsediyorsak ya da bugün ekonomik krizin derinleşmesi ile birlikte şehir dışına göç isteyen binlerce öğretmenin varlığını biliyorsak, doğrudan iktidarın eğitime yaklaşımında bu zor, baskı ve rıza aygıtını kullandığını söyleyebiliriz.
Eğitimin ilişkisel olarak geleneğe dayanması gerektiğini biliyoruz. AKP’nin böyle bir geleneğe yaslanmadığını da görebiliyoruz. 12 Eylül geleneği ve öncesindeki 100 yıllık doğrudan temel referans çerçevesini Türklük, Sünnilik ve erkek egemen anlayış ve sağlamcı ideolojiden alan iktidar, bu süreçte de bunu yükselterek devam ediyor. Bu aynı zamanda bir hegemonya mücadelesi. HDP olarak bir geleneğe yaslanan ve bir gelecek tahayyülü olan bir partiyiz. AKP’nin bütün dönemlerde özgürleştirici bir gelecek tahayyülü olmadığını farkındayız.”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın