UNESCO İfade Özgürlüğü ve Gazetecilerin Güvenliği Dairesi Başkanı Guilherme Canela Godoi, UNESCO’nun hazırladığı bir rapora göre son beş yılda ifade özgürlüğünde bir düşüş yaşadığını tespit ettiklerini açıkladı.
Gazetecilerin çevrimiçi ve fiziksel olarak tehdit edildiklerini belirten Guilherme Canela, “artık ifade özgürlüğünün önünde çok büyük engellerle karşı karşıyayız” dedi.
Guilherme Canela BM’nin ve diğer ortak kuruluşlarla Haklar, demokrasi ve tüm insan haklarının korunmasına ilişkin temel ilkeleri daha da güçlendirmek, korumak ve geliştirmek için çalıştıklarını söyledi.
UNESCO İfade Özgürlüğü ve Gazetecilerin Güvenliği Dairesi Başkanı Guilherme Canela Godoi Rûdaw’ın sorularını yanıtladı:
Rûdaw: Değerli Rûdaw izleyicileri Demokrasi ve basın özgürlüğü ilkeleri üzerine özel bir röportaja hoş geldiniz. Memnuniyetle sizlere konuğum UNESCO İfade Özgürlüğü ve Gazetecilerin Güvenliği Dairesi Başkanı Guilherme Canela’yı tanıtmak istiyorum. Merhaba sayın Canela, bizlerle beraber olduğunuz için teşekkürler. Hemen sohbetimize geçelim ilk sorum şu: Dünyada basın özgürlüğü ne durumda?
Guilherme Canela: Herkese merhabalar, genel olarak ifade özgürlüğü ve özel olarak basın özgürlüğüne ilişkin bazı kötü durumları konuşmak üzere sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. UNESCO, son yıllarda dünya çapında basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün gelişimini yakından takip ediyor. Ne yazık yaşananlar pek de iç açıcı değil. Örneğin, ifade özgürlüğü ve ihtiyaç duyulan gelişmelere ilişkin son küresel raporumuzda, dünya nüfusunun yüzde 85'inin, tekrar ediyorum, yüzde 85'inin son beş yılda ifade özgürlüğünde bir düşüş yaşadığını tespit ettik. Yani bu, ne yazık ki ifade özgürlüğü konusunda her yerde sorun yaşadığımızı gösteren küresel bir ölçüt diyebiliriz. Peki karşılaştığımız bu sorunlar nedir? Biz bu sorunları fırtına olarak adlandırıyoruz.
Farklı alanlarda sorunlar var. Şu an ekranlarda gördüğünüz gibi gazetecilerin güvenliğinden, medyanın ekonomik kapasitesi, haber medyasının hayatta kalma içgüdüsü ve kötü prosedür sorunlarına kadar çeşitli alanlarda sorunlar var. Dijital ortamda yaşadığımız en büyük dezenformasyon, yanıltıcı bilgi ve komplo teorileri dalgasının ortasında, ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim önünde daha fazla engel yaratılıyor. Bu nedenle kısacası, bu hakların korunması ve geliştirilmesinde yıllardır kaydedilen ilerlemeden sonra, artık ifade özgürlüğünün önünde çok büyük engellerle karşı karşıyayız.
Asıl soru, şu anda olanların sadece bir trend mi yoksa geçici bir sorun mu olduğudur. Kimsede bu sorunun cevabı yok. Bu geçici sorunun, ifade özgürlüğünün önündeki engeller açısından kalıcı bir eğilim haline gelmemesini sağlamak istiyoruz. Haklar, demokrasi ve tüm insan haklarının korunmasına ilişkin temel ilkeleri daha da güçlendirmek, korumak ve geliştirmek için UNESCO ve ortaklarımızın yapmaya çalıştığı şey de tamda budur.
Rûdaw: Sayın Canela, Birleşmiş Milletler basın özgürlüğünü kısıtlayan ülkelere karşı tutum alacak mı?
Guilherme Canela: Basın özgürlüğü konusunda aslında yaptığımız ilk şey uyarıda bulunmaktır. Ancak basın özgürlüğünü ihlal edenlerin yalnızca hükümetler olmadığını belirtmekte fayda var; Dünya genelinde ifade özgürlüğüne ve basın özgürlüğüne saldıran organize, özel sektör ve diğer kurumsal suçlular da var. Genel olarak Birleşmiş Milletler ve özel olarak UNESCO gibi bizim de gazetecilerin korunmasına yönelik küresel bir planımız var. BM Gazetecileri koruma eylem planı ve suça karşı af sorunu. Burada yaptığımız şey aslında ifade özgürlüğünü daha fazla korumak için harekete geçmesi gereken herkesi harekete geçirebilmeleri için güçlendirmek. Somut bir örnek vereyim, bu alandaki ana karakter yargı sistemidir. İfade özgürlüğünün korunmasında hakim ve savcıların çok önemli bir rolü var. Bu nedenle UNESCO'nun, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğüne ilişkin uluslararası standartları daha iyi anlamaları için hakim ve savcıların kapasitelerini geliştirmeye yönelik küresel bir programı var. Bunun amacı, bu hakların farklı BM üye ülkelerinde daha iyi korunmasını sağlamaktır.
Rûdaw: Sayın Canela, geçen yıl dünyanın her yerinde çok sayıda gazeteci öldürüldü. Ülkelerin gazetecileri öldürmesini önlemek için Birleşmiş Milletler olarak bu tür eylemlerin önüne nasıl geçebilirsiniz?
Guilherme Canela: İfade ettiğim gibi bu cinayetlerin sorumlusu sadece hükümetler değildir. Her ne kadar devlet görevlilerinin karıştığı bazı vakalar olsa da çoğu vakada organize suç olan vakalarda farklı taraflar yer alıyor. Bu nedenle biz, UNESCO ve diğer BM kuruluşları olarak, bu suçların önlenmesi, gazetecilerin korunması ve kovuşturulmasına ilişkin üç yönlü politika dediğimiz politikayı güçlendirmek için uzun yıllardır çalışıyoruz. Dolayısıyla çok önemli olan ilk şey, tüm toplumların ve vatandaşların basın özgürlüğünün kendi özgürlükleri, hakları ve kalkınmaları için önemini anlamalıdır. Dolayısıyla toplum bu konuda her zaman açıkça istediğini ifade etmeli ve yüksek sesle taleplerini dile getirmeli zira bu genelde ifade özgürlüğünün, özelde ise basın özgürlüğünün korunması açısından çok önemlidir.
Aynı zamanda suçların önlenmesi açısından da çok önemli. Gazeteciler yönelik çeşitli yollarla tehdit ediliyorlar. Çevrimiçi tehditler ve fiziksel tehditlerin olduğu durumlarda koruyucu önlemlerin alınması çok önemlidir. Üçüncüsü, eğer cezanın affedilmesine karşı mücadele etmezsek, suçu soruşturmazsak şiddet döngüsünü başlatmış oluruz. Gazetecilere yönelik cezai hükümlerden muafiyet oranını düşürmek için yoğun yatırım yapıyoruz. Yani gazetecilere yönelik şiddet konusunda bahsettiğiniz bu senaryolara baktığımızda kapsamlı politikaları, suçun önlenmesi, korunması ve kovuşturulmasıyla ilgili politikaları desteklemeye çalışıyoruz.
Rûdaw: Sayın Canela, Rûdaw Medya Grubu her yıl, IŞİD'e karşı yürütülen savaşı haber yaparken şehit olan Rûdaw muhabiri ve sunucu Şifa Gardi'nin anısına verilen Shifa Gardi Ödülü etkinliğini düzenliyor. Ödül, yetenekli kadın gazetecilere veriliyor. Ödülü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Guilherme Canela: Gazetecileri ödüllendirmek, ölenleri takdir etmek, anmak ve tehlikede olanlara yönelik farkındalık yaratmak için tabi ki önemli birer araçtır. Dolayısıyla çeşitli gazeteci ödülleri, örneğin şu anda cezaevinde olan gazetecilere verilen ödüller, onların davalarına dikkat çekiyor. Ödül, basın özgürlüğünün korunmasına önemli katkı sağlayan gazeteciler ve kurumlar açısından da önem taşıyor. Dolayısıyla ödül, caydırıcılık açısından özellikle önemli bir prensiptir; bahsettiğim üç şeyden biri. Örneğin BM gazetecilere yönelik UNESCO Guillermo Cano Dünya Basın Özgürlüğü ödülünü resmi olarak veren tek kurum konumundadır. Ödül, son yıllarda en az sekiz gazetecinin ödüllendirildikten sonra cezaevinden serbest bırakılmasına vesile oldu. Bu nedenle sorunuza cevap vermek gerekirse evet, gazetecilerin çalışmalarını takdir etmek ve ne yazık ki sırf işlerini yaptıkları için ölenleri anmak için ödül gibi bir araç oluşturmak çok önemli.
Rûdaw: Konuğum sayın Guillerme'ye değerli görüşlerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Sizlere de çok teşekkür ederim.
Guilherme Canela: Sizlerle sohbet etmekten keyif aldım ben de çok teşekkür ederim
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın