‘Kürt Amazon’ Perizade: Benimki sadece geç kalınmış bir hikaye

20-08-2019
Gülbahar Altaş
A+ A-

LGBTİ bireyi olan ve kendini biseksüel olarak tanımlayan Kürt şarkıcı Semyani Perizade (38) “Bakur doğumluyum. Şehri söylemek istemiyorum zira biz zaten çok bölünmüş ve ayrıştırılmış bir milletiz” dedi.

 

Saçlarını kazıttığı için kendisine aşırı tepki gösterildiğini belirten Perizade, ilk etapta içten geldiğini ve engel olamadığı bir tavrın sonucunda saçını kazıttığını söyledi.

 

“Amazon Kürt Kadını” olarak nitelendirilmesine ilişkin ise Semyani Perizade, “Amazon Kürt Kadını’nın biz Kürtler’deki karşılığı ‘Jin Jîyan Azadî’ dir. Fakat dillere pelesenk olup içini de boşalttıkları için yeni bir söylem geliştirmeyi ve markalaşma sürecimde de ‘Jin Jîyan Azadî’ söyleminden prim edinmeye çalıştığım yaftası yapıştırılmasın diye göstermiş olduğum bir refleksti” diye konuştu.

 

Süleymaniyeli şarkıcı Sandra ile çektiği “I AM FIRE” düet şarkısıyla gündeme gelen Perizade, “Gönlümde yatan Kürtçe müzik yapmaktı. Kürtçe söz değil sadece evrensel müziği Kürt motifleri ile zenginleştirmek gayesindeyim" ifadelerini kullandı.

 

Semyani Perizade Rûdaw’ın sorularını yanıtladı…

 

Bakur doğumlu olduğunuzu belirtiyorsunuz. Doğduğunuz kentin adını söylememenizin nedeni nedir?

 

Evet, Bakur doğumlu olduğumu söylüyorum ve şehri söylemek istemiyorum. Zira çok bölünmüş ve ayrıştırılmış bir milletiz. Hiç değil ise bu kısımda bölünmek taraftarı değilim.

 

“Biz Kürtler biraz sert yaşıyoruz”

 

Çocukluğunuzdan söz edermisiniz?

 

Ortadoğulu Kürt bir ailenin kızıyım. 11 çocuklu bir ailenin en küçük üyesiyim. Prensesler gibi bir çocukluğum, cennet gibi bir babam vardı benim. Fakat ne zaman ki büyüdüm feodalitenin duvarlarına tosladıktan sonra işin rengi değişti ve prenses dik başlı savaşçı kıza dönüştü…Elimde değil! Çocukluğumdan beri farklıydım ve hep öyle olacağım. Hep bir dik duruşum vardı. Çünkü ben babasının kızıydım. Bu da mevzunun ironik kısmı. Ona benzeyip ona karşı olmak. Sanırım ebeveyn ve çocuk olma rollerinin gerekliliğini yaşadık. Biz Kürtler biraz sert yaşıyoruz. Çünkü biz Kürt’üz. Duygularımızı en yoğun ve kıvamlı şekilde yaşarız. Çatışmalarımızın da en sert şekilde yapılması zorunluydu!

 

Saçınızı kazıtma nedeniniz? Vücudunuzdaki dövmeler de oldukça dikkat çekici…Anlamları var mı?

 

Saçımı neden kazıttığım sorusu bana sık sorulan bir soru. Saçımı kazıttığım için bana aşırı tepki gösteriyorlar. İlk etapta içten gelen ve engel olamadığım bir tavırdı -Bu arada sadece Kürtler için değil, Türkler için de fazla gelen bir tavır bu- Evet bu bir tavırdı... Kadınlığıma bindirilen yüklerin saçlarımda mânâ bulmasına, hayatın çirkinliğine, zamanın hainliğine karşı saçlarımı kazıdım. Hayatımın farklı evrelerinde yıkılan her “masumiyet kalemde” vazgeçtim saçlarımdan. Çünkü ben bir “porkur”dum. Kayıplarıma karşı reaksiyonum bu topraklardan geçmiş diğer Kürt kadınlarından farklı değildi!

 

Güzellik faşizmine ve şekilciliğe karşı gelinen bir aşamadan sonra eylem halini aldı. İnsanların samimiyetsiz, şekilci olmaları ve şekil şemalle insan seçmelerine karşı vazgeçmiştim saçlarımdan. Kendimce tepkim böyle ifade buluyordu. Çünkü ben babasının dik duran kızıydım. Bana karşı gösterilen tavırlara, “Kadınlığı sizlerden öğrenecek değilim, ben saçsızda güzel bir kadın olabilirim!” karşılığını verdim. Bu coğrafyanın her kadını kadar saçının yükünü taşıyıp bunu terk etmeyi başarmış, görünür LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, transgender, intersex) bireyiyim.

 

Çoğu kez LGBTİ bireyi olma ihtimalimi şeklimle özdeşleştirip erkekleşmeye çalıştığım düşünülüp sözde anlayış geliştirdiklerini düşünenler saçma şakalar da yapmadı değil! Buna karşı en koyu kırmızı rujumu ve ojemi sürüp gururla çıktım insanların karşısına. Kulaklarım lâyık olduğum ve hakettiklerimi duyuyor, diğer parazit seslere sağır hale gelmişim. Şimdilerde yaşadığım muhitte herkes beni tanır, sever, sayar. Ben de kalbinde, tavrında sevgi olan her varlığı seviyorum.

 

Vücudumdaki her dövme kazandığım savaşların göstergesidir. Sert bir psikolojik ve duygusal savaştan galip çıkmamın birer simgeleridir. Ve tabii kafamdaki canım dövmelerim, kadınlığımı taçlandırdığım çiçeklerimdir. Ben geleneksel motifleri çok sevdiğim için hep mandala çalıştım vücuduma. Mandala kelimesi, Doğu dillerinde “enerjiyi saklayan kap” anlamına geliyor. Yani mandalayı yaparken ki hisleriniz, dileklerinizin bu mandala tarafından tutulduğuna inanılıyor. Güzel enerjiler yüklediğiniz bir mandalayı tılsım gibi üzerinizde taşımayı ya da duvarınıza asmayı tercih edebilirsiniz. Ben üzerimde taşımayı tercih ettim.

 

Kalbimin üstündeki dövme hariç, o da sevdiğim kız ile ortak dövmemiz. Ortak dövmemiz Sakura, doğum ve ölüm döngüsünü simgeliyor. Samuraylar için felsefi bir özellik taşır. Yaşamın en keyifli ve doyumlu anında bile, bir anda hayatlarının sona ereceğini ve aniden bu çiçekler gibi dallarından kopacaklarını düşünürler. Hem hayatın güzelliklerini ve yaşama sevincini, hem de hiç umulmadık bir anda ölümün gelebileceğini hatırlatırlar. Bu da hep diri kalmak ve değer bilmek adına önemsediğimiz özel bir simge aramızda.

 

LGBTİ bireyi olduğunuzu söylediniz. Lezbiyen misiniz?

 

Hayır ben biseksüelim.

 

 

Biseksüel olduğunuzu ne zaman farkettiniz?

 

Bunu çocukluğumdan beri biliyordum. Fakat toplumsal roller ve modellediğim ilişkiler daha çok hetoronormatif olduğu için karşı cins ağırlıklı bir biseksüel olmamı getirdi. Yani uzun süreli ve duygusal ilişkilerim hep karşı cinsle gelişti. Kadınlarla küçük çaplı romantik ilişkiler yaşamıştım. Fakat son iki yıldır hayatımda bir kadın var. Sanırım bu bölgenin erkeklerinin düzelmeyeceğine ikna olacak kadar dilim yandı. Çok ilişki deneyimlediğimden değil daha çok uzun süren ve bitirdiğim bir evlilik sonrasında deneyimlediğim hetoronormatif ilişki ikna etti.

 

“5 yıl flört, 11 yıl evlilik toplamda 16 yıl süren bir birliktelik”

 

Evliliğiniz ne kadar sürdü? Özel olmayacaksa, neden bitti?

 

5 yıl flört, 11 yıl evlilik toplamda 16 yıl süren bir birliktelikti. Biz çok gençken tanıştık ve asıl ihtiyacımız olanın sıkı bir dostluk olduğunu evlendikten sonra farkettik. Fakat evlenmiştik bile. Kültür kodlarımız ve köken ailemin de kodladığı gibi ben de evliliğime kendimi feda edip korumalıydım. Tabii Ortadoğulu aileler kız çocuklarını bağımlı da yetiştiriyorlar. O bağımlılıktan ve konfor alanından çıkmaya da korkuyordum. Buna cesaret etmem yıllarımı aldı. Cesaret ettiğimde de ikimizde dostça ayrılma taraftarı olduk. Ve eski eşim boşanma partisi önerimi de geri çevirmediği için birlikte boşanma partimizi verip dostlarımızla kutladık.

 

Peki bu denli bireysel mücadelenizde müziğe nasıl başladınız?

 

Müzik ile buluşmam duymaya başlamamla yaşıt. Yani hayatın bir sesi var? Köyde çocukluğu geçmiş herkesin aşina olduğu benzersiz sesler...Çocukken babamın dengbêj şarkılarını söylemesini çok seviyordum. İzlediğim eski Yeşil Çam filmleri hep müzikliydi. Müzikal izlemeyi ve dinlemeyi de seviyorum. Müzik eğitimi adına 2009’da oyunculuk eğitimime ek olarak şan eğitimi aldım. İnsan sesi de bir enstruman. Üstelik nereye gitseniz size eşlik edebiliyor. Yaşadığım hayat ve dramatik çatışmalar beni üretmekten alı koysa da yolumu tekrar üretime çıkaracak motivasyonu ve yaşam enerjisini taşıyorum. Müzik endüstrisine girmek için yeterince cesaretimi toplamam gerekti. Bu çalışma ile endüstri kabulünden korkum olmaksızın ben olarak varolmak, görünür olmak istedim.

 



Aynı klipte düet yaptığınız Süleymaniyeli şarkıcı Sandra ile nasıl tanıştınız ve düet fikri nasıl çıktı?

 

Sandra ile ilk şarkısı için Türkiye’ye geldiğinde ortak bir arkadaşımız aracılığı ile tanıştık. Hatta ilk klibinde motive olması adına ona eşlik etmiştim. Enerjimizi sevdik ve birlikte bir şeyler yapalım dedik. Güney’in -Kürdistan Bölgesi’nin- ve Kuzey’in kızları olarak işe koyulduk. Netice karşınızda.

 

Bildiğimiz kadar ilk çalışmanız. İlk çıkış parçasını İngilizce yapmanızın nedeni nedir?

 

Evet endüstri için ilk çalışmam. Ancak idealim olan birkaç proje üzerine çalıştım ve yakında onları da paylaşmak istiyorum. Aslında İngilizce şarkı yapmak tek başıma aldığım bir karar değildi. Gönlümde yatan Kürtçe müzik yapmaktı. Kürtçe söz değil sadece evrensel müziği Kürt motifleri ile zenginleştirmek gayesindeydim. Ortak projeye yansımadı bu. Ancak bundan sonraki çalışmalarımda tam olarak bunu yapmak istiyorum.

 

Kürtçe çalışmalarınız olacak mı?

 

Klibin dili görüntüdür; evrensel müziği zenginleştirebilecek harika bir kültürün, Kürt kültürünün ferdi olarak elbette görme biçimimizi de yansıtmak istiyorum dünyaya.

 

Tarzınızla, belli bir dinleyici kesimine hitap ettiğinizi söyleyebilirmiyiz? Nitekin klasik Kürt müzisyenlerinin dışında bir tarz olmakla beraber, sizin tarzınız Avrupa’da yetişen Kürt müzisyenlerde daha çok farkediliyor.

 

Kürt müziğini de yorumcularını da eleştirmek haddim değil. Bilakis ben Kürt müziğinin zenginliğini evrensel formlara taşımak istiyorum. Batı’dan ithal değil, Batı’ya ihraç edilen evrensel bir tarz gayesindeyim. O nedenle ben olarak görünür olmaktan korkmadığım gibi duyulur olmaktan korkmayan bir müziği, evrensel düşünmekten çekinmeyen bir kitleye ulaştırmak istiyorum. Bu ilk projede ne kadar başardık tartışılır ama hedef kitlem Kürt müziğinin zenginliğiyle büyülenmeye hazır dünya vatandaşlarıdır.

 

Bu çalışmanın da kalıpların dışında evrensel müzik ve görsel üslubuyla tartışma yaratmasını; yapısökümcü bir iş olmasını hedefledik. Linç edilmeye de hazırdık. İlginç olan şu; klip baştan aşağı ironik aslında. Genel geçer seksist algıyı merkeze koymuş görünen şarkıyı akıllıca bir senaryo ile gerçek hedefine, ironik bir eleştiriye çeviren yönetmenimiz Cemal Mekan çok şey kattı bize. Cemal, kısacık klibe, şiddetin dişiden de gelse eril kaynağını eleştiren bir dolu simge ve metafor sığdırmayı ve tartışılır bir iş çıkarmayı başardı. Sonraki projenin görsel dili de farklı olmayacak, şimdiden çalışmaya başladık üzerinde.

 

Birde Ortadoğu sürprizlerle dolu bir yer. Çok da negatif bakmayalım Ortadoğu’ya; renkli ve zengin kişilikler de barındırıyor. Lakin kıymeti bilinmeyenler yahut bazı sınırlayıcı faktörler sanatlarını ve yaşamlarını Avrupa’da sürdürmelerine neden oluyor. Mesela şu anda dünya pop starlarından Madona’nın marka danışmanı Ortadoğulu başarılı bir marka danışmanı olan Mert Alaş’dır. Yani benim çıkmam da sürpriz değil, sadece geç kalınmış bir hikaye. Ve şimdi tanıklık ediyorsunuz.

 

Peki müzikseverler nasıl karşıladı? Dinleyici kitleniz daha çok hangi kesim?

 

Oldukça olumlu karşıladı. Kürtler’in İstanbul hayatı eskilerden beri vardı. Yani İstanbullu Kürtler demek yanlış olmayacak sanırım. Doğal olarak da İstanbullu Kürtler’in kültürel, sosyal ve eğlence hususunda daha aksiyonel bir konumu var. Yani bu hususta mihenk taşı İstanbul ve İstanbullu Kürtler. Biz buradaki realitemizde de mümkün oldukça Kürdi yaşamak, üretmek, sosyalleşmek ve eğlenmek istencindeyiz. Yani after partilerimizi de Kürtçe yapmayı seviyoruz. Biraz da üretimlerimiz realitemizle doğru orantıda ilerliyor.

 

“İlk ismim Arapça olup kayıtlara Türkçe geçen bir isimdi”

 

İsminizin anlamı ve neden bu ismi seçtiniz?

 

İlk ismim Arapça olup kayıtlara Türkçe geçen bir isimdi. Ve bu oldum olası beni mutsuz ediyordu. Geçen yıl adımı ve soyadımı değiştirmeye karar verdim. O süreçte bir süredir araştırdığım ve merak ettiğim “doğum haritamı” çıkarttırmak için Batı, Çin ve Vedik astrolojisinde uzman Astrolog Dr. Şenay Devi’ye gitmeye karar verdim. Gezegenleri okumak da bir ilimdir. Kaldık ki, önceden Kürtçe isimlerden oluşan bir liste yapmıştım. Elimdeki listeye baktım ve “Hocam Semyani olur mu?” dedim. “Bu harika bir isim. Daha da uygunu olamazdı. Bunu kutlamalıyız” diyince havalara uçtum. Perizade soyadım olarak da yakın bir arkadaşımın önerisiydi. O da onaylanınca isim ve soyismimi bu şekilde değiştirdim. Böylelikle yıldızı yüksek ve Kürtçe adım soyadım oldu. İsmimin anlamı da Semyani Kürtçe’de; Serdarî, Serwerî, mirêsdar ve wurşedar anlamındadır. Türkçe anlamı, Haşmetli, görkemli, muhteşem, hükümranlık, saltanat vs. demek. Perîzade de Türkçe “Asil Peri, Soylu Peri” anlamındadır.

 

Son olarak, sosyal medyada “Kürt Amazon” olarak nitelendirildiniz…

 

Evet. Özellikle sosyal medya platformunda “Kürt Amazon Kadını mevzusunu anlayamadık diye” saçlarını başlarını yolacak kadar kendilerine dert edinen hemcinslerimi aydınlatmak ve “Amazon Kürt Kadını mevzusu” dedikleri mevzuya açıklık getirmeyi bende çok istiyorum.

 

“Amazon Kürt Kadını’nın” biz Kürtler’deki karşılığı “Jin Jîyan Azadî”dir. Fakat dillere pelesenk olup içini de boşalttıkları için yeni bir söylem geliştirmeyi ve markalaşma sürecimde de “Jin Jîyan Azadî” söyleminden prim edinmeye çalıştığım yaftası yapıştırılmasın diye göstermiş olduğum bir refleksti.

 


PORTRE / Semyani Perizade:

 

1981 yılında 11 çocuklu Kürt bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya gelen ve kendi deyişiyle “Bakur doğumluyum” diyen Semyani Perizade, 1992-93 yıllarında ailesinin bulundukları bölgeden zorunlu göç etmesi nedeniyle Mersin’e yerleşti. Maddi olanaklarından dolayı eğitimini sürdüremeyen Perizade, liseyi açıköğretimde tamamladı. 2009 yılında İstanbul’a taşınarak Semiha Berksoy Opera Vakfı’nda oyunculuk ve şan eğitimini aldı. Bu yıl ise Beykent Üniversite Sinema ve Televizyon (İngilizce) bölümünü %60 burs ile kazandı. Yoga eğitmeni olan Perizade, Yaratıcı Drama Liderliği eğitimi de aldı.

 

Volkan Uludağ’ın yönettiği Dramaturgluğunu ve Sanat Yönetmenliğini üstlendiği “Peşk” adlı kısa filmde başrolde oynadı. Semyani Perizade, Süleymaniyeli şarkıcı Sandra ile çektiği “I AM FIRE” düet klibi ile büyük ilgi gördü.

 



Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli