Uluslararası Kriz Uzmanı: ABD, Ahmed Şara'ya Kürtler konusunda baskı uyguluyor

25-04-2025
Etiketler Suriye Geçiiş Hükümeti Cumhurbaşkanı Ahmed Şara Rojava Kürtler Mazlum Abdi DSG Komutanı Mazlum Abdi
A+ A-

Uluslararası Kriz Grubu Yöneticisi, yazar ve Ortadoğu uzmanı Joost Hiltermann, Suriye Geçiş Hükümeti Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın Amerika'nın baskısı altında olduğunu belirtiyor.

Joost Hiltermann, Şam hükümetinin ve Ahmed Şara'nın birkaç ayı hakkında, "Sorun şu ki, o bir ülkenin başkanı ve aynı zamanda iktidar tabanı çok dar. Dolayısıyla etkisini ve egemenliğini tüm Suriye'ye genişletemiyor. Bunun yanı sıra, birçok ekonomik sorunla karşı karşıya. Temelde kamu sektörünün maaşlarını ödeyecek parası yok" dedi.

Alman yazar ve uzman Joost Hiltermann, Mazlum Abdi ve Ahmed Şara arasındaki mesajlar hakkında da şunları söylüyor:

"Mazlum Abdi ile Ahmed Şara arasındaki anlaşma başlangıç anlaşmasıydı. İnanıyorum ki her iki taraf da aciliyet hissetti. Ahmed Şara, Kürtlerle anlaşması için Amerika'nın baskısı altında, çünkü Amerika her şeyden ve IŞİD'e karşı mücadeleden sonra Suriye'yi terk etmek istiyor ama Kürtlerin askıda ve desteksiz kalmadığından ve Türkiye'nin saldırısına uğramadığından emin olmak istiyor. Bu yüzden Şara'ya Kürtlerle anlaşması için baskı yapıyorlar."

Yazar ve Ortadoğu uzmanı Joost Hiltermann, Suriye ve Rojava Kürdistan'ının durumu, Gazze'nin durumu ve Ortadoğu'daki gelişmeler hakkında Rudaw sunucusu Nwêner Fatih'e konuştu.

Joost Hiltermann’ın Nwênet Fatih'e verdiği röportaj şöyle:

Rûdaw: Joost Hiltermann, hoş geldiniz.

Joost Hiltermann: Çok teşekkür ederim.

Rûdaw: Uluslararası Kriz Grubu'nda Suriye ve Gazze'yi yakından takip ettiğinizi biliyorum. Geçen yıl Gazze'yi konuştuğumuzu hatırlıyorum. Bir yılın ardından artık Suriye de var. Suriye'nin durumunu nasıl görüyorsunuz? Değerlendirmeniz nedir?

Joost Hiltermann: Suriye'de olan, Lübnan'da olan olaylar nedeniyle oldu. O da 2023'te Hamas ile Gazze'de olanlardı. Hamas'ın planlamadığını düşündüğüm beklenmedik sonuçlarla bir zincirleme tepkiydi.

Şimdi Suriye rejimi yok. İran Suriye'de yok. Ruslar hala orada ama çok sınırlı bir durumda. Şimdi olan, terörist örgüt olarak görülen Heyet Tahrir el-Şam'ın(HTŞ) liderliği. Çünkü daha önce El Kaide ve IŞİD ile bağlantısı vardı. Bu nedenle uluslararası meşruiyeti yok. Ancak lideri Ahmed Şara çok aktif bir şekilde pragmatist olduğunu, ideolojik olmadığını ve sadece İdlib'deki isyancı bir grubun lideri değil, Suriye'nin gerçek lideri olduğunu göstermeye çalışıyor. Bir dereceye kadar da dinleyicilerini gerçekten o tür bir kişi olduğuna - pragmatist bir kişi olduğuna, Paris'i veya New York'u patlatmayı planlayan bir cihatçı olmadığına ikna etmekte başarılı oldu.

Sorun şu ki, o bir ülkenin başkanı ve aynı zamanda iktidar tabanı çok dar, dolayısıyla etkisini ve egemenliğini tüm Suriye'ye genişletemiyor. Bunun yanı sıra, birçok ekonomik sorunla karşı karşıya. Temelde kamu sektörünün maaşlarını ödeyecek parası yok.

Genel olarak ekonomisi Batı ambargosu altında, her ne kadar Batılı hükümetler Şara'nın pragmatist olduğunu görseler de, ‘ambargoları kaldıracağız’ demeye hazır değiller. Henüz görmediğimiz kapsamlı bir hükümetin kurulmasında bazı olumlu adımlar görmek istiyorlar. Bir hükümet var ama kapsamlı olması şart değil.

Ayrıca çok taraflı bir siyasi süreç ve henüz ortaya çıkmamış bir anayasa oluşturulmasını görmek istiyorlar. Bu koşullar temelinde, Suriye'nin yeni otoritelerine hayat vermek ve ekonomisinin iyileşmesine izin vermek için ambargoların bir kısmı kaldırılabilir, ancak bu olmazsa, sonuç kaos olabilir. Çünkü bu rejim devam edemeyebilir, çünkü birçok sorun var.

Rûdaw: 2011'den beri Suriye ve orada yaşanan tüm olaylardan haberdar olduğun açık. Demek istediğim, Ahmed Şara'nın kendisine beş yıl belirlediği anayasal ilanına bakarsak, oldukça merkezi bir hükümetle, herhangi bir özerklik olmadan ve her şey Şam'dan yönetilmek isteniyor. Bu da Beşar Esad Hükümetinin aynı tarzıydı - merkezi bir hükümet. Krizin, yani krizin temel nedenlerinin bu şekilde çözüleceğini düşünüyor musun? Tekrar edeceğim; tamamen kapsamlı olmayan bir hükümet var, kendisine beş yıl belirleyen bir başkan ve merkezi bir yönetim kurulmuş durumda.

Joost Hiltermann: Bence değerlendirme için çok erken, ancak işaretler gerektiği gibi iyi değil, çünkü hükümet kapsayıcı değil. Ahmed Şara, parlamento üyelerinin üçte birini atama yetkisini kendisine verdi, ayrıca diğer üçte ikisinin kendisinin atadığı üyelerden oluşan bir komisyon tarafından seçilmesi gerektiğini söyledi. Başka bir deyişle, parlamentoya kimin gideceğine karar verebilir. Bunun böyle olmaması gerektiği açık, ancak bunlar geçici kurumlardır. Bu geçici bir anayasadır. Dediğin gibi, kendisine beş yıl belirledi. Diyorum ki, böyle zor bir geçiş aşamasında - ki dünyanın başka yerlerinde de gördük - hemen seçimlerin yapılmaması ve geçiş için zaman belirlenmesi, kötü bir şey olması gerekmez, iyi olabilir. Açıkça, şu anda geçici olan şeyin - geçici anayasa ve geçici hükümet - kalıcı hale gelmesi ve gerçek bir geçişin olmaması endişesi var. Bu da kötü olur.

Bu yüzden, dış güçlerin Körfez'de, Avrupa'da, Amerika'da ve Suriye halkının kendisinin - ister ülke dışında ister içeride - Suriye halkını gerçekten temsil eden kalıcı bir hükümete sonunda ulaşacak geniş kapsamlı bir siyasi sürecin uygulanması için bu yeni liderliğe baskı yapması gerekiyor.

Rûdaw: Suriyeli Kürtler, Ahmed Şara ile siyasi bir yol başlatmaya karar verdiler. Şimdi bir anlaşma var, her ne kadar sadece başlıklardan bahsedildiğini düşünsem de. Çok fazla detay yok. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Joost Hiltermann: DSG ile anlaşma...

Rûdaw: Evet, DSG ile...

Joost Hiltermann: Mazlum Abdi ile Ahmed Şara arasındaki anlaşma başlangıç anlaşmasıydı. İnanıyorum ki her iki taraf da bu konuda aciliyet hissetti. Ahmed Şara, Kürtlerle anlaşması için Amerika'nın baskısı altında. Çünkü Amerika her şeyden ve IŞİD'e karşı mücadeleden sonra Suriye'yi terk etmek istiyor ama Kürtlerin askıda ve desteksiz kalmadığından,  Türkiye'nin saldırısına uğramadığından emin olmak istiyor. Bu yüzden Şara'ya Kürtlerle anlaşması için baskı yapıyorlar.

Sonra, Alevi bölgesindeki şiddet olaylarından sonra, Ahmed Şara'nın meşruiyete ihtiyacı vardı. Bu yüzden Mazlum Abdi ile görüşmek için adım attı. Mazlum Abdi de kendi açısından anlaşmaya ihtiyaç duyuyor, çünkü Amerikan güçlerinin bu yıl çekilmesinden ve o zaman Türkiye'nin saldırısına uğramaktan korkuyor. Dolayısıyla Şam ile anlaşması gerekiyor. Yani her iki taraf da aciliyet hissediyor.

Aynı zamanda her iki taraf da - belki de çelişkili olsa da - zamanın kendi lehlerine olduğunu düşünüyor. Biraz bekleyip daha iyi bir anlaşma elde edebilirler. Çünkü Mazlum Abdi, Aleviler Ahmed Şara'ya karşı, biz karşıyız, Dürziler karşı, İsrail karşı ve o devam edemez diye düşünüyor. Bu yüzden başka biri Şam'a geliyor. Neden birkaç ay sonra kalmayacak biriyle anlaşalım? Hesap bu.

Ahmed Şara da Amerikalıların Suriye'den çekildiğini düşünüyor, çünkü kendileri bunu söyledi. Tam olarak ne zaman bilmiyorum ama bu yıl içerisinde. O zaman Kürtler ve Mazlum ele geçirilecek ve hızla ona gelecekler. Belki her iki taraf da hesaplarında yanılıyor, diğer tarafın daha zayıf bir pozisyonda olduğunu düşünüyor. Oysa her iki tarafın da endişelenecek bir şeyi var. Şimdi anlaşma zamanı. Açıkça müzakereler çok zor oluyor, çünkü Kürt özerkliği ve diğer şeylerle ilgili sorunlar çok karmaşık. Kürt güçlerinin ne ölçüde Suriye ordusuna gireceği ve diğer şeyler.

Rûdaw: İsrail'den bahsettin. İsrail Ahmed Şara'ya güvenmiyor. Stratejik olarak Suriye ordusunu ve hava gücünü yok etti. Suriye İsrail'e açık ve İsrail'in Suriye'deki bazı yapıları desteklediği görülüyor. İsrail'in bu işten amacı nedir?

Joost Hiltermann: İsrail 8 Aralık'tan beri üç tür iş yaptı. Birincisi, bahsettiğin şey, Suriye'nin tüm stratejik askeri kapasitesinin yok edilmesiydi. İkincisi, Suriye'nin işgali, şimdi güçleri Şam'a yakın ve Şam'ın güneyinde askerden arındırılmış bir bölge ilan etti. Üçüncüsü, Suriye toplumlarını - Dürziler, Aleviler ve Kürtler - merkezi otoriteye karşı aktif olarak bölmeye çalıştı.

Tüm bunları Suriye'yi zayıflatmak için yapıyor ama soru şu, neden? Sorduğun gibi. Bunun bir kısmı kendilerinin söylediği bahaneler olduğunu düşünüyorum.   Kendilerini savunmak için, güçlü bir Suriye'nin İsrail için tehdit olacak şekilde ortaya çıkmasını istemiyorlar. İster mevcud liderlik altında ister gelecekteki bir liderlik altında. Çünkü kimse bu liderliğin ne kadar kalacağını bilmiyor. Uzun süre kalabilir veya kısa sürebilir. Bu yüzden ondan sonra kimin geleceği bilinmiyor ve ona güvenilemez. Dolayısıyla karşında zayıf bir Suriye olmasını istiyorsun.

Şimdiye kadar Ahmed Şara çok yumuşaktı, İsrail'i sadece standart bir prosedür olan Birleşmiş Milletler dışında eleştirmedi. Ancak İsrail'in diğer uzun vadeli amacı, Türkiye'nin Ahmed Şara'yı bir dereceye kadar desteklediği için Suriye'deki etkisini genişlettiğini görmesidir. Ve elbette şimdi Şam'da olan isyancı grupları destekledi.

Bu yüzden Türkiye'nin etkisinin daha önce İran'ın olduğu yerlere genişlediğini görüyorsunuz. Türkiye, İran gibi İsrail'in düşmanı değil, ancak yine de İsraillileri mutlu etmiyor. Bu yüzden Türkiye'yi geri itmek istiyorlar. Onların Şam'a kadar uzanan etkilerine ilişkin mesajlar gönderiyorlar. Burada kırmızı bir çizgi var diyorlar. Türkiye - NATO üyesi ve Amerika'nın müttefiki.  İsrail - Amerika'nın müttefiki. İkisi  arasındaki yüzleşmenin çok karmaşık olabileceği konusunda dikkatli olmamız gerekiyor.

Rûdaw: Doğru, bu yüzden Benjamin Netanyahu, Donald Trump'tan Türkiye ile İsrail arasında bir şekilde arabuluculuk yapmasını istedi.

Joost Hiltermann: Trump da Netanyahu'ya televizyonda ilginç bir mesaj gönderdi. Canlı yayında, 'Ben Erdoğan'ın arkadaşıyım' dedi, başka bir deyişle ona davranışının iyi olması gerektiğini söyledi. Bu da canlı yayındaydı.

Rûdaw: Her şey canlı yayında mı?

Joost Hiltermann: Evet, ama neye inanacağımızı bilmiyoruz, çünkü perde arkasında neler olduğunu bilmiyoruz. Trump bir günden diğerine fikirlerini değiştirebilir.

Rûdaw: Gazze hakkında, 18 Mart'ta saldırıların başladığı günden beri 1500'den fazla kişi öldürüldü. Şimdi, en azından geçen haftadan beri Kahire'de görüşmeler olduğu için ateşkes belirtileri var. Bu ateşkesin gerçekleşeceğine inanıyor musun?

Joost Hiltermann: Kesinlikle başka bir ateşkes haberleri var. Netanyahu üzerindeki baskı, İsrail içinde ateşkese razı olması için çok büyük. Her şeyden önce, askeri saldırı hedeflerine ulaşamadı. Hamas'ı yenemedi. Sadece Gazze halkı için daha fazla yıkım ve acı yarattı. Uluslararası düzeyde İsrail çok kötü görünüyor ve bu İsrail'in iç durumunu da etkiliyor. Ordu kapasitesinin sınırlarını biliyor.

Şimdi çok sayıda İsrail askeri, özellikle yedekler, hizmet etmeyi reddediyor. Bu da Netanyahu'nun ateşkese razı olması için üzerindeki baskıyı artırıyor. Hamas kendi açısından ateşkesi sürdürmeye hazır ama sadece Filistinli mahkumlar karşılığında rehineleri serbest bırakmaya zorlayacak bir ateşkes istemiyor, belki de Gazze savaşının sona ermesinden bahsedilmesini istiyor. Bu da Netanyahu'nun düşünmeye hazır olmadığı bir şey. Bu yüzden bu hala kopma noktası. Bu nedenle, başka bir ateşkes olursa, yine kısa süreli olabilir. Bazı rehineler serbest bırakılabilir ama Hamas tüm rehineleri serbest bırakmaz veya ölenlerin cesetlerini teslim etmez. Tüm tarafların razı olabileceği Gazze savaşının sonu ve savaş sonrası yönetim anlaşması yapılana kadar. Ve bu da büyük bir yarış.

Rûdaw: Çok teşekkür ederim.

Joost Hiltermann: Çok teşekkür ederim, benim için bir zevkti.

Rûdaw: Teşekkürler.

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli