Associated Press Haber Ajansı, Kürdistan Bölgesi ile ilgili bir rapor yayınladı. Bağdat'ın yönetim merkezlerinden ABD ajansına konuşanların bilgi ve görüşlerine göre, İran Devrim Muhafızları Kudüs Kolordusu Komutanı İsmail Kaani, Bağdat’a sürpriz bir ziyaret gerçekleştirip Iraklı yetkililere İran’ın, Kürdistan Bölgesi’ne yönelik gerçekleştireceği bir kara saldırısının mesaj ve tehdidini iletti.
Söz konusu ajansın raporuna göre Kaani, Iraklı yetkililere, bunların yerine getirilmesi durumunda saldırıyı gerçekleştirmeyebilecekleri iki şart koşmuş. Bu şartların birincisi, Kürdistan Bölgesi’ndeki Rojhılatlı partilerin silah bırakması; ikincisi, Kürdistan Bölgesi ile İran sınırına Irak askerinin yerleştirilmesi.
Her ne kadar birkaç yıldır çeşitli seviyelerdeki Devrim Muhafızları komutanlarından Kürdistan Bölgesi'ne yönelik çeşitli tehditler duyuyor olsak ve son üç yıllık süre zarfında pratikte, uzun menzilli güdümlü füzeler ve insansız hava araçlarıyla birkaç defa saldırı gerçekleştirmiş olsalar da ilk kez Bağdat'a mesaj göndererek Kürdistan Bölgesi'ne bu kadar yüksek seviyede kara saldırısı tehdidinde bulundular.
Bu, aslında Kürdistan için tehlikeli bir durumun işareti ve yalnızca İran’ın herhangi bir iç sorun veya krizle karşı karşıya kaldığında, sınırları dışında bir sorun veya kriz yaratarak sorunları dışarıyla ilişkilendirmek özelliğinden kaynaklanmıyor. Aynı şekilde İran tehditlerinin, İran’ın, Rojhılatlı Kürt partilerini (HDK-İ ve Komele) göstericileri kışkırtmak ve Rojhılat’a silah göndermekle suçlamasından kaynaklandığını düşünmemiz de doğru değil. Türkiye’nin birkaç yıldır yapmakta olduğu ve İran’ın şu anda yaptığı şey, Kürdistan’ın güneyi deneyimine karşı ortak bir bölgesel plan, ayrıca bunlar Kürtler’in, Kürdistan’ın hiçbir parçasında kendi ayakları üzerinde durmasını istemiyor.
Eğer mesele Güney’deki Kürtlerin potansiyeli değilse, bu bölge otuz yıllık ömrü süresince sadece İran ve Türkiye’nin güvenlik ve istikrarına tehdit ve tehlike kaynağı olmaktan uzak olmakla kalmayıp tam aksine bu parçaların her birinde iki ülkenin hükümetlerine karşı silahlı mücadelenin kesilmesinin ana nedeni olduğu hâlde neden Kürdistan Bölgesi'ne bu denli saldırıyorlar?
1991 ayaklanmasından sonra, Kürtler için belirli bir coğrafyanın korunması için uluslararası desteğin sağlanmasında Kürtler’e yaratılan koşullar nedeniyle Kürdistan Cephesi liderleri, Rojhılatlı Kürt partilerini ve PKK'yi Güney’de oluşan duruma sahip çıkmaya ve İran ile Türkiye’nin, Güney Kürdistan’ın gerçeğini kabul etmeleri için, Kürdistan'ın iki parçasındaki işgalcilere karşı silahlı mücadeleden vazgeçmeye çağırdı.
PKK bu çağrıyı direkt olarak reddetti fakat yirmi yılı aşkın bir süreden sonra başka bir sebeple aynı zamanda Kürdistan Bölgesi’nin rolü ve arabuluculuğuyla Türkiye içindeki silahlı savaşı durdurup Kürdistan’ın kuzeyindeki gerillalarını Kürdistan’ın güneyine sonrasında da batısına çekti. Şimdi de silahlı savaşı Türkiye sınırları içine taşıyan PKK değil. Belki de Türkiye, savaşı Kürdistan’ın güneyi ve batısının derinliklerine taşıyıp Kürdistan’ın bu iki parçasını işgal etmeyi hedefliyor.
Kürdistan’ın doğusundaki iki ana silahlı güç olarak HDK-İ ve Komele, Güney’deki liderlerin sesine kulak verip o zamandan beri Peşmerge faaliyetlerini durdurdu. Eğer onlar da PKK gibi Kürdistan Cephesi’nin çağrısını reddedip bu otuz yıllık süre zarfında Rojhılat’ta, İran’a karşı silahlı faaliyetlerine devam etseydi, İran’ın çevresi ve dünya ile olan sorunlarından ötürü Kürt partilerinin bölgesel ve uluslararası destek almaları için büyük bir fırsat doğar ve bunların İran’a büyük bir zarar vermeleri kesinlikle uzak bir ihtimal olmazdı. Eğer dış destekten medet ummadan önceden olduğu gibi partizan eylemlerine devam edip tüm HDK-İ ve Komele Peşmergeleri ile İran genelinde günde bir devrim muhafızı ya da milis öldürselerdi dahi bu otuz bir yıllık sürede on bin devrim muhafızı öldürmüş olurlardı fakat İran buna hiç saygı duymadı ve bu otuz bir yıllık süre zarfında bu iki partinin yüzlerce üye, kadro ve dostunu Kürdistan’ın güneyinde katletti. Şimdi de bunları, Kürdistan Bölgesi'nin kendisi için yaptıklarını “ödüllendirmek” amacıyla bahane ederek Kürdistan Bölgesi'ni ortadan kaldırmak istiyor.
Bu komplo ve olaylar Kürtleri kendine getirmeli. Kürtler, tüm Kürdistan düşmanlarının ve işgalcilerinin aynı olduğunu anlayıp bunların bir ulus olarak Kürtlerle karşı stratejilerinde ve düşüncelerinde aynı perspektife sahip olduklarını, aynı şekilde Kürtler ne zaman herhangi bir toprak parçasında bir adım ileri atsa onları durdurmak ve geri döndürmek için onlarca kumpas kuracaklarını idrak etmelidir. Bu yüzden Kürtler de onlara aynı perspektiften bakmalı ve nerede kendileri için bir fırsat doğarsa bundan yararlanmalıdır.
Kürt kadın Jina Emini’nin öldürülmesine verilen tepkiler, İran'daki farklı halklar ve etnik gruplar arasında Kürtleri desteklemek için büyük bir dayanışma yarattı. İran’ın içindeki olayların başlangıcında Rojhılatlı Kürt partilerinin olaylara biraz mesafeli olması gerekiyordu. Ezilen halkların birliğinin devam etmesi ve gösterilerin daha da gelişip ülke geneline yayılması için sorunun, başlangıçta Kürtlerle İran Hükümeti arasındaki bir soruna dönüşmemesi gerekiyordu.
İran içindeki sorunlar şu anda yeni bir aşamaya geçmiş durumda. Bazı kent ve bölgelerde silahlı mücadele baş göstermiş, devrim muhafızları ve milisler halka rastgele ateş açıyor. Sokaklardaki çocuk ve kadın ölümleri günden güne artıyor. Gösterilerin bu aşamasında, gösterilere destek şekli değiştirilmeli. Burada Rojhılat partilerinin özellikle de HDK-İ ve Komele’nin sorumluluk ve görevi, çalışma biçimlerini değiştirmektir çünkü doğuda PJAK ve KODAR'a ait silahlı gruplar ve müfrezeler olmasına rağmen Rojhılat kentlerinde ayaklanan halk, HDK-İ ve Komele Peşmergelerinin desteğini bekliyor. Bu iki güç, İran sınırlarına yüzlerce kilometre uzakta insansız hava araçları ve güdümlü füzelerin tehdidi altında oturma konusunu gözden geçirmeli. Nitekim İran, onları orada da rahat bırakmıyor ve devrim muhafızları onlara saldırmak istiyor.
Denklemleri tersine çevirmek için İran'ın iç durumdan yararlanmanın zamanı geldi.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın