Nurullah ALKAÇ
Tarihsel süreçte Kürdler tarafından anadilde veya başka dillerde kendilerine yönelik tarihsel içerikli eserler yazılmıştır. Ayrıca bu süreçte Kürdlerle iletişime geçmiş olan milletlerin de Kürdlere dair, fikirleri, yorumları, bilgileri; kendi tarih, coğrafya, seyahatname, ansiklopedi vb. eserlerine yansımıştır. Sümer (M.Ö. 2000), Akad ve Asur tabletleri sayılmazsa, kağıda dayalı en eski belgelerden olan Heredot’un (M.Ö. 484-425) “Tarih” eserinden başlayarak farklı zaman, zemin ve dillerde hazırlanmış olan binlerce eser mevcut.
Bugünkü bilgilerimize göre; Kürdlerin asıllarına, tarihlerine, sosyal özelliklerine ve yaşadıkları coğrafyalara dair 8. asırdan başlayarak Arapça ve 9. asırdan itibaren de Modern Farsça ile yazılan ilk dönem eserlerde bilgilere yer verildiği gibi, günümüze ulaşmayan ancak adlarını bildiğimiz Medaini’nin (ö. 839) “el-Kıla‘ Ve’l-Ekrad/Kalaler ve Kürdler” ve Dinewerî’nin (ö.896) “Ensabu’l-Ekrad/Kürdlerin Soykütüğü” gibi müstakil eserler de kaleme alınmıştır.
Nurettin Beltekin, Sardar Şengül ve Ercan çağlayan editörlüğünde; Muhammed Yücel, Abdurrahman Keleş, Hakan Can, Nevzat Keleş, Yusuf Baluken, Bedrettin Basuğuy, İbrahim İbrahimi, Uğur Bayraktar, Şeyhmus Bingöl, Sinan Hakan, Hüseyin Siyabedn Aytemur, Yasemin Aygün, Maşallah Bingöl gibi değerli akademisyenlerin ortak çabasıyla oluşturulan dört ciltlik “Kürt Tarihinin Kaynakları” isimli kitap İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları tarafından 2023 yılında ilk basımı yapılan ve satışa sunulmayan eser, şimdiye kadar bu alanda yapılan çalışmaların hacim ve kapsam olarak hepsinden en geniş olanıdır.
Türk tarihçi Bekir Biçer’in 2017 yılında yayınlanan “Kürt Tarihinin Kaynakları ve Kürdoloji Çalışmaları (Çizgi Yy)” eseri, bu ismin geçtiği ilk kitap çalışması. Irak Federe Kürdistan Hükümeti’nde 2000 sonrasında Nejat Abdulla, Ferset İsmail Meri, Zırar Sadıq Tofik, Ferhad Pirpal, Kadir Muhammed Muhammed, Ahmed Abdülaziz Mahmud, Burhan Yasin, Kemal Mazhar Ahmed, Ali Tatar Nêrweyî, Mihemet Mela Mihemed Tawgozî, Mihemed Mustafa Qeredaği, Keywan Azad Enwerî, Hesen Şakir Şerîf, Salim Nawxwoş, Resûl Hawar, Sedî Osman Herutî, Muhsin Mamil Muhammed, Hesen Muahmmed Hemekerim, Mirza Muhammed Emîn Mengurî (1910-1988), Bawer Nureddin’in yayınladıkları kitap/makaleler de bu çalışmaya şeklen benziyor. Öncelikle bizzat sohbet etme şansını bulduğum Yusuf Baluken ile Muhammed Yücel ve ismi geçen araştırmacılarımıza büyük bir şükran borcumuz olduğu kesin. Kitabı bana ulaştırma nezaketinde bulunan Zilan Hanım’a da teşekkür ederim.
Eserin ciltleri şu şekildedir:
1.C: Antikçağ ve İslamî Dönem Kaynakları
2.C İslâmi Dönem Coğrafya ve Seyahat Kitapları
3.C Osmanlı Arşiv Belgeleri
4.C Osmanlı Matbuatı ve Süreli Yayınları.
Hemen belirtelim Türkiye’de Kürd araştırmacıların müşterek olarak hazırladıkları ilk çalışma 2015 yılında Prof. Dr. Adnan Demircan’ın baş editörlüğünde yapılmış olan “Kürtler” isimli iki ciltlik eser idi. Yine Prof. Dr. İbrahim Özcoşar’ın başkanlığındaki “Osmanlı Devleti ve Kürtler” kitabı ile Ayhan Işık, Gülay Kılıçaslan, Behzat Hiroğlu, Kübra Sağır ve Çağrı Kurt yönetiminde 103 akademisyenin/araştırmacının emeğiyle oluşturulan “Kürtler ve Cumhuriyet (Dipnot Yy, 2023)” müstesna kitapları da bu minval üzerineydi.
Müştereklik açısından hazırlanan üç çalışma daha mevcut: İlki 9/10 Ocak 2014 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından yapılan “Tarihte Türkler ve Kürtler Sempozyumu (2014)”na sunulmuş olan bildirilerle hazırlanan hacimli kitap ile Zakho Centre for Kurdish Studies tarafından yayınlanan “Kürd Devlet ve Mirlikleri (2023)” adlı eser. Hamit Bozarslan, Cengiz Güneş ve Veli Yedirgi’nin editörlüğünde 2021 yılında 40 civarında akademisyenin yer aldığı “The Cambridge History of the Kurds” isimli kitap da birbirini tamamlayan çalışmalardır.
Kitabın ilk cildine göz attığımızda, Kürd tarihinin başlangıç noktası olarak Med Devleti’nin esas alındığı görülmektedir. Burada daha önceki tarih yoktur anlamında değil, sadece artık literatürde neredeyse herkesçe kabul edildiği için. Yoksa son yirmi yıl içinde yayınlanan onlarca çalışmada Kürd tarihinin MÖ 3500’e kadar geriye gittiği bilgisi mevcuttur. İlk olarak MÖ 5. yüzyıldan başlanarak “Grekçe”, “Latince”, “Süryanice”, “Eski Farsça/Persçe”, “Pehlevice/Orta Farsça”, “Ermenice” dillerinde MS 7. Yüzyıla kadar bulunan yazar ve eser isimlerine değinilmiştir. Sonraki ikinci bölümde Müslümanların MS 8. yüzyıldan 15.yüzyıla kadar keleme aldıkları tarih kitaplarına yer verilmiştir.
İslam öncesi dönem kaynaklarında geçen “Med, Kardukhia, Corduene, Qardu (Beth Qardu), Korduk, Kordrik, Korçeyk” gibi benzer ve paralel adlandırmaların Kürdlerle ilişkisine dair tartışmaların mevcudiyetine değinilmiştir. Eski Yunanca/Grekçe içerisinde ilk olarak Herodotos’un (MÖ 484-425) “Historia” eserine değinilmiştir. Sonrasında Xenophon/Ksenophon’un (MÖ431-354) “Anabasis” ile “Kyrou Paideia”, Polybios’un (MÖ200-120) “Historiai/Tarih”, Sicilyalı Diodorus’un (MÖ 90-30) “Bibliotheke Historike”, Strabon’un “Geographika”, Plutarkhos’un (MS 46-120) “Bio Paralelloi”, Arrianus’un (MS 90-180) “Aleksandrou Anabasis”, C.Ptolemy’in (MS 90-168) “Coğrafya”, Dio Cassius Cocceianus’un (164-229) “Roma Tarihi”, Eusebius’un (263-339) “Kilise Tarihi”, Zosimus’un (6.yy) “Yeni Tarih”, Agathias’ın (536-582) “Tarihler”, Procopius’un (500-565) “Gizli Tarih”, Petrus Patricius’un (500-565) “History”, Theophylact Simocatta’nın (7.yy) “Histories” adları verilmiştir. Latince dokümanlar içerisinde de Titus Livius’un (MÖ 59- MS 17) “Ab Urbe Condita/Şehrin Kuruluşundan İtibaren”, Quintus Curtius Rufus’un (MS 1.yy) “Tarih”, Caius Plinius Secundus’un (MS 23-79) “Naturalist Historia”, Tacitus’un (MS 58-120) “Historia” ile “Annales”, Ammianus Marcellinus’un (MS 330-391) “Rerum Gestarum”, Eutropius’un (MS 4.yy) “Historiae Romanae” ve Fectus’un (MS 4.yy) “Populi Romani” sayılırken; Süryanice olarak da Mar Yeşua’nın (?.yy) “Vekayiname”, Mşiha Zha’nın (?.yy 6.yy) “Erbil Vekayinamesi”, Asyalı Yuhanna’nın (MS 507-588) “Kilise Tarihi”, Edesalı Yakub’un (MS 633-708) “Kronik”, yazarı bilinmeyen ancak MS 7.yy’da yazıldığı düşünülen “Anonim Qardagh Efsanesi” ile yine anonim olan “Khuzistan Kroniği” adlarına değinilirken Ermenice anonim “Agathanggelos” ile Buzandaran Patmut‘iwnk‘ (MS 4.yy) “Tarih”, Lazar P‘arpec‘i’nin (MS 5.yy) “Üçüncü Ermeni Tarihi”, Elishe’nin (MS 5.yy) “Vardan ve Ermeni Savaşı”, Sebeos’un “Ermeni Tarihi”, Şiraklı Ananias’ın “Coğrafya” kitapları belirtilmiştir. Farsça’nın eski versiyonu kısmında “Behistun Kitabesi”ne yer verilirken ‘Orta Farsça’ kısmında “Ka’be-i Zerdüşt”, “Rahip Kerdir” yazıtları, 6.yy.da ilk versiyonu oluşturulan “Karnameg-i Ardaxşir-i Papagan”, 8/9.yy.da yazılan “Şahrestânîhâ î Erânşhr” kitapları sayılmıştır.
Eski Grek ve Latin kaynakları Pers/Fars devletinin hem Med-Fars ortak devleti olduğunu hem de de Kruş/Siros’tan önce bir Med Devleti’nin bulunduğunu olasılığını ortaya koymaktadır. İslamî tarih yazımında da (Arapça, Farsça, Osmanlıca, Kürdçe, Urduca), Modern tarih anlatısının aksine Med ve Pers iki ayrı devlet yerine sadece Keyaniler’in hükümdarlık devrine yer verilmektedir. Kâtip Çelebi’nin (1609-1657) “Takvîmü’t-Tevârîh” kitabındaki cetvele göre Keyânîlerin ortaya çıkışı yaklaşık olarak M.Ö. 978 yılına denk gelmektedir. Eski İran Tarihi üzerine en doğru bilgileri verdiği kabul edilen Hamza el-İsfehânî (893-961), “Tarih-i Peyâmberân ve Şâhân” isimli eserinde; Keyânî hükümdarlarının on kişi olduğunu belirterek bunların 778 yıl hüküm sürdüğünü not etmektedir: Keykubâd (126 yıl), Keykavûs (150), Keyhüsrev (80), Keylehrasb (120), Keygüştasb (120), Keybehmen (112), Hümay/Çeh Azâd (Kız, 30), Büyük Dara (12), Dara b. Dara (14), İskender (14).
Ermeni müverrihlerinden Korykoslu Hetum/Hayton’un (1240-1320) 1307’lerde Fransızca ve Latince olarak yazdığı “Flos Historiarum Terre Orientis/Doğu Tarihinin Çiçeği” isimli eserinde ‘Medler’ ile ‘Kürdler’in aynı halk olduğu ve bu iki adlandırmanın da aynı kavmi temsil ettiği belirtilmiştir. Ancak Gabriel de Mussis’in (1280-1356) “İstoria de Morbo sive Mortalitate quae fuit Anno Dni” isimli eserinde, 1346-8 yılları arasında Doğu Memleketleri’nde baş gösteren salgında ölenlerin adlarına yer verilirken ‘Medler’ ve ‘Kürdler’ yan yana ve ayrı olarak sayılmıştır (Çev: Ahmed Deniz Altunbaş, 2020). Eğer Kürdlerin Medlerle bir bağlarının olmadığını kabul edersek, bu durumda ‘Medlere ne oldu?’ sorusun net cevap bulması gerekmiyor mu? Peki, Medler’in 1346’da varlıkları hala devam etmişse, bunlar kimdi? Diğer bir Ermeni müellif Mikayel Çamçıyan’ın (1738-1823) 1784 yılında basımı yapılan “Hayots Patmutyunı/Ermeni Tarihi” kitabında da “Medler; ayrıca Kurd veya Kourd adıyla biliniyor.” açıklaması bulunuyor. Med halkı, adını nereden aldı? János Horváth tarafından Latince’den Macarca’ya tercüme edilen ve 1490’larda yazılan Macarların son kroniği/tarih kitabı “Thuróczy Kroniği/Chronica Hungarorum”da Med’lerin adlarını Yafes’in oğullarından olan ‘Magog’tan aldıkları belirtilmektedir. (Mesude Şenol, 2018, ss:9).
Medlerin Kürdlerin ataları olduğunu ya da tarihsel süreçteki farklı bir adlandırma biçimi olduğunu kabul edersek, şu soruları sorabiliriz: Medler ne zamandan beri tarihsel kaynaklarda yer edinmeye başladılar, aşiretten devlete hatta imparatorluğa nasıl geçtiler, MÖ 853-MÖ 555 yılları arasında Afganistan’dan Kızılırmak’a uzanan bu imparatorluğun devlet dili neydi? Nasıl olur da bu kadar uzun bir süre geniş bir coğrafyaya hükmetmiş olan bir imparatorluktan yazılı bir belge veya arkeolojik buluntu ulaşamıyor? Eski Grek ve Latin kaynaklarından mı hareket edeceğiz yoksa Arabî, Farisî ve bunların yanında Çin kaynaklarını mı esas alacağız? Bu iki grup arasında belirgin ve birbirini zamansal ve kavramsal olarak tutmayan bir yapı var.
Sasani Devleti’nin kurucusu ‘Kürd’ olarak gösterildiği halde neden İran’da yaşayan bir etnik grup olarak ‘Fars’ların ataları sayılıyor. Neden bir Kürdün kurduğu devletin dili Kürdçe’nin geçmişinden değil de Farsçanın geçmişi sayılmaktadır. Burada belirgin bir çelişki yok mu? Eğer 700 öncesinde Kürd diye bir ayrı etnik yapı yok idiyse, bunlar nereden geldi? Eğer adlarını yazdığımız Keyani, Pişdadi, Sassani ulusundan çıktılarsa yine ata olarak ‘Eski Farsça’ olarak gösterilen dilin yine Kürdçenin de ceddi sayılması gerekmez mi?
Yine ‘Pers’ kavramının da aynı şekilde coğrafî ifadedir. Zira Haçlı kaynaklarından 19.yüzyıl sonlarında kadar Batı dillerinde yazılan eserlerin çoğunda İran devletlerini ‘Pers’ olarak tanımladıkları görülmektedir. Gerek Kürd gerek Türk gerekse ‘Fars’ kökenli bütün devletler onların zihin dünyasında ‘Pers’ olarak tanımlanmaktadır. Bu da ‘ırkî’ olmasından çok coğrafî esaslı olduğu kanaatini pekiştirmektedir. Kurulan devletlerin günümüze ulaştığı belirtilen ‘yazıtlar’ı esas alındığında, kendi devletlerini aile adlarıyla adlandırdıkları görülecektir. Gerek Sassaniler gerekse Arşaklar/Partların tarihsel verileri dışında kalan ‘Keyan’ ve ‘Pişdadi’ tarihinin gerçeği yansıtmadığı, MS 800’den sonra yavaş yavaş oluşmaya başlayan Modern Farsça kaynaklarının ‘kurgusal’ bir geçmişi yaratma çabası olduğu olasılığıdır. Medler de Kürdlerin atası sayılamaz, zira, Kürdler kendilerine Med dememişlerdir. Gerek Eski Yunan gerekse Ermeni kaynaklarının Kürdler için kullandığı Med kavramı sadece o coğrafî bölgede yaşayan bir kısım Kürdleri kapsadığı durumu gözden uzak tutulmamalı. Yani bir uygarlığın ata sayılması için ard zamanlı olması gerek. Burada bir ard zamanlılık yok eş zamanlılık vardır. Kürdlerin büyük ‘ÊRANŞAHR’ coğrafyasının bir parçası olduğu hakikatini kabul etmek gerekir.
‘Kürd’ kelimesinin 1500’den başlanarak Eski Yunanca/Grekçe ve Latince kaynaklardaki “Kardukhia, Corduene, Qardu (Beth Qardu), Korduk, Kordrik, Korçeyk” bağlantısı incelenmeye çalışılmıştır. Örneğin Samuel Bochard’ın (1599-1667) 1646 tarihli “Geographia Sacra seu Phaleg et Canaan” kitabında Hz. Nuh’un gemisinin bulunduğu ‘Gordya’ dağlarında yaşayan ulusun “Kardei, Kordiei, Kordiyayi, Kordueni, Gordi, Kordei, Kurdi (ss:20)” şeklinde adlandırıldığı belirtilmiştir.
Günümüzde genel bir kabule dayalı olarak adını andığımız bu millet/bölge/coğrafî ifadeler Kürdlerin ‘geçmiş’ini oluşturmaktadır. Dr. Asad Khailany’nin araştırmasına göre tarihsel süreçte Kürdler için Sümerler “Karda, Kurti, Guti”, Babiller “Garda, Karda”, Asuriler “Qurti, Guti”, Grekler “Kardukh, Gordukh”, Ermeniler “Kortukh, Gortaikh”, Persler “Gurd, Kurd”, Süryaniler “Karda, Kurdaye”, İbraniler ve Keldaniler “Kurdaye”, Aramaik ve Nasturiler “Kadu”, Erken Dönem Arap kaynakları “Kurd, Ekrad”, Avrupalılar M.S. 7. yüzyıldan itibaren “Kurd” kavramını kullanmışlardır. G.R. Driver, 1923 yılında yazmış olduğu “The Name Kurd and Its Philological Connexion (Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain and Ireland, No:3, 1923, ss:393-403)” isimli makalesinde, yazıtlardan hareketle farklı dillerle ifade edilmiş olan “Kurti, Karda, Karduk, Gord, Kord, Cardakes, Cyrtii vb” biçimlerinin ‘krd/krt’ kökünden türediğini ve Kürtleri kastettiğini söylemiştir.
Yüzyıl |
Şahsiyet |
Söz Etme Biçimleri |
MÖ 5. yy. |
Heredod |
Pacty (Bohti, Boran) |
MÖ 4. yy. |
Ksenefon |
Kardukhi (Kürt-ler) |
MÖ 1. yy. |
Sallust, Diadorus |
Cordueni, Cordyene |
MS 1. yy. |
Livy, Strabon |
Cyrti, Gord |
MS 2. yy. |
Plutach, Pliny |
Gordyeni, Cordueni |
MS 2. yy. |
Ptolemy, Dio Cassius |
Gordyene, Korduene |
MS 4. yy. |
Sextus Ruf, Eutropius |
Kardueni, Cardueni |
MS 5. yy. |
A. Marcelinus, J. Honor, Zasimus |
Cardueni, Corduene, Cordyena, Kardueni |
LL Cavelli, Gernot Windfuhr, Ferdinand Hennerbichler gibi araştırmacıların DNA’dan hareketle Kürdlerin atalarına yönelik araştırmalarda bulundular. Özellikle Ferdinand Hennerbichler’in vardığı şu sonuç dikkate değerdir: “…Kürdlerin atalarının izlenebilir en erken başlangıçta coğrafî anlamda ağırlıklı olarak Yakın Doğu ve Avrasya’da bulunan bugünkü İran’ın dışında ve kuzeybatısında Cilalı Taş Devri, Kuzey Bereketli Hilal topraklarının yerli halkı olduğunu açıkça göstermektedir.”. İlginçtir ki, Ukraynalı dilbilimci-tarihçi Valentyn Stetsyuk; lengüistik verilerden hareketle Ukrayna’da yaklaşık 250 yer adının Kürdçe kökenli olduğunu ifade ederek, Kürdlerin buralarda bile milat öncesi tarihlerde bulunmuş olabileceği bilgisini paylaşmıştır.
İkinci kısmın birinci bölümünde 8-10.yüzyılı kapsayan ‘Erken Dönem İslam Kaynakları’ İbn Kuteybe’nin (ö.276/889) “Uyunu’l-Ahbar” ile “Kitab el-Maarif”, Belazurî’nin (ö.279/893) “Fütûhu’l-Buldân”, Dîneverî’nin (ö.282.895) “Kitabü’n-Nebât”, “el-Ahbarü’t-tıvâl”, Yâ‘kûbî’nin (ö.292/905) “Kitab et-Tarih”, “Kitab el-Buldan”, Taberî’nin (ö.310/923) “Târîhu’l-Ümem”, Mes‘ûdî’nin (ö.345/956) “et-Tenbîh ve’l-işrâf”, Mürûcü’z-zeheb” eserleri sayılmıştır.
Çalışmanın ilgili bölümünde 900-1500 arasında hüküm süren Ayşanî (912-961), Hasneveyh (959-1015), Annazî (991-1117), Hezbanî (1046-1139), Deysem (9/10.yy), Revvadiye (948-1071), Şeddadîye (951-1198), Mevanî (961-1016), Eyyubî (1171-1462) gibi Kürd devletlerinin tarihine yönelik Arapça ve Farsça temel kaynaklara değinilmiştir. Biz, kaynakları sadece birer seferlik göstermeye çalışıyoruz.
Şeddâdî Tarihinin Kaynakları (951-1199):
Günümüze ulaşamayan İbn Ebü’l-Heyca‘ er-Revâdî’nin (ö.988) “Tarihu Azerbaycan”, el-Bedraî’nin “Tarihu Arrân”, Fahreddin Ebü’l-Fadl İsmail b. Musenna et-Tebrizî el-Vaiz’in (ö.1175?) “Tarihu Azerbaycan”, Ebü’L-Hayr Ni‘metullah’ın “Tarihu Azerbaycan” ile mevcut olan Müneccimbaşı Ahmed b. Lutfullah’ın (ö.1702) “Câmiü’d-Düvel”, 12.yy.da yazılan “Târîhu Bâbi’l-Ebvab ve Şîrvan ve Arrân”, İbnü’l-Ezrak’ın (ö.1181?) “Târîhu Meyyâfârikîn ve Amîd”, İbnü’l-Esir’in (ö.1233) “el-Kâmil fi’t-târîh”, Sıbt İbnü’l-Cevzî’nin (ö.1256) “Mir’atü’z-zamân fî târîhi’l-a‘yân”, Katran-ı Tebrizî’nin (ö.1089?) “Divan”, el-Azîmî’nin (Ö.1163?) “İslâm Tarihi”, Unsuru’l-Maâlî Keykâvûs’un (ö.1090) “Kâbûsnâme”, Kadı Burhaneddin’in (ö.1212?) “Enîsü’l-kulûb”, İbnü’l-Cevzî’nin (ö.1201) “el-Muntazam fî târîhi’l-mülûk ve’l-ümem”, el-Hüseynî’nin (ö.1194) “Ahbârü’d-devleti’s-Selçûkiyye”, er-Râvendî’nin (ö.1207?) “Râhatü’s-südûr” ve el-Bundârî’nin (ö.1245) “Zubdetü’n-nusrâ”. Gayrimüslim kaynakları içerisinde Kartlis Crovreba’nın (11.yy) “Gürcistan Tarihi”, Vardan Araveltsi’nin (ö.1271) “Dünya Tarihi”, Urfalı Mateos’un (ö.1144) “Vekâyiname”, Aristakes Lastiverstsi’nin (ö.1072?) “Tarih”, Samuel Anestsi’nin (12.yy) “Kronoloji Cetveli”, John Skylitzes’in (ö.1101) “Tarihin Özeti”, Stephanos Asogik’in (11.yy) “Evrensel Tarih”, Mkhitar Koş’un (ö.1213) “Alban Salnamesi” ve daha başka eserler.
Hasanveyhî Emirliği Tarihinin Kaynakları (961-1016):
İbn Miskeveyh’in (ö.1030) “Tecâribü’l-Ümem”, Hilal b. Muhassin es-Sâbî’nin (ö. 1056) “Kitâbü’t-Târîh”, Ebû Şücâ’ Zahîrüddîn er-Rûzrâverî (ö.1095) “Zeylü Tecâribi’l-ümem”, Sıbt İbnü’l-Cevzî’nin (ö.1256) “Mir’âtü’z-zamân”, İbn Haldûn’un (ö.1406) “Kitâbü’l-İber”.
Mervani Tarihinin Kaynakları (983-1085):
Rûzrâverî’nin (ö.1095) “Zeylu Tecâribi’l-Umem”, İbn Ebû Usayi‘a’nın (ö.1270) “Uyûnu’l-Enbâ fî Tabakâti’l-Etibbâ”, İbnü’l-Adîm’in (ö.1262) “Buğyetü’t-Taleb fî Tarihi Haleb”, Silefî’nin (ö.1180) “Mu‘cum’s-Sefer”, İbn Asâkir’in (ö. 1176) “Tarihu Medîneti Dımaşk”, İliya en-Nasîbînî (ö.1046) “Kitabu’l-Ezmine”, Yahya b. Cerîr et-Tirkîtî’nin (ö.1103) “Kitabu Zîci’t-Tevârih”, Antâki’nin (ö.1066) “Kitâbü zeyli’t-târih”.
Annâzî Emiriliği Tarihinin Kaynakları (990-1117):
Hilâl b. Muhassin’in (ö.1056) “es-Sâbî-Kitâbü’t-Târîh”, Hamdullah el-Müstevfî (ö.1340) “Târîh-i Güzîde”, Şerefhan’ın (ö.1604) “Şerefnâme”.
Eyyûbî Tarihinin Kaynakları (1171-1462):
Üsâme b. Münkız’ın (ö.1188) “Kitâbü’l-İ‘tibâr”, Şeyzerî’nin (ö. 1193) “en-Nehcü’l-Meslu^k fî Siyâseti’l-Mülûk”, “Nihâyetü’r-Rütbe”, Alî bin Mardî’nin (ö.1193) “Tabsıratu Erbâbi’l-Elbâb”, Kâdî el-Fâzıl’ın (ö.1200) “Tarassulât”, “Müteceddidât”, İmâdüddîn el-İsfahânî’nin 8ö.1201) “Harîdetü’ş-Kasr”, “el-Berku’ş-Şâmî”, “el-Fethu’l-Kussî fî Fethi’l-Kudsî”, İbn Memmâtî’nin (ö.1209) “Kavânînü’d-Devâvîn”, Harevî’nin (ö.1215) “et-Tezkiretü’l-Hereviyye”, “Kitâbü’l-İşârât”, İbn Cübeyr’in (ö.1217) “Rihletü İbn Cübeyr”, el-Melikü’l-Mansûr’un (ö.1221) “Mizmârü’l-Hakâik”, Abdullatif el-Bağdâdî’nin (ö.1231) “el-İfâde ve’l-İ‘tibâr”, İbnü’l-Mücâvir’in (ö.1233?) “Târîhü’l-Müstebsır”, Bahâeddîn b. Şeddâd’ın (ö.1234) “en-Nevâdirü’s-Sultâniyye”, İbn Nazîf’in (ö.1235?) “et-Târîhu’l-Mansûrî”, İbnü’l-Kıftî’nin (Ö.1248) “Târîhu’l-Hükemâ”, “İnhâbü’r-Ruvât”, Alemüddîn Kayser’in (ö.1251) “Risâle fî Ma‘rifeti Havâss’il”, Sıbt İbnü’l-Cevzî’nin (ö.1256) “Mir’âtü’z-Zamân fî Tevârihi’l-Ayân”, Münzirî’nin (ö.1258) “et-Tekmile li-Vefeyâti’n-Nakale”, Nâblusî’nin (ö.1262) “Târihü’l-Feyyûm”, “Lümaü’l-Kavânîni’l-Mâziyye”, “Tecrîdü’s-Seyfi’l-Himme”, Ebû Şâme’nin (ö.1267) “er-Ravzateyn fî Ahbâri’d-Devleteyn”, “Terâcimü Ricâli’l-Karneyn”, İbn Ebû Usaybi‘a’nın (ö.1270) “Uyûnü’l-Enbâ’ fî Tabakâti’l-Etibbâ”, Mekîn İbnü’l-Amîd’in (ö.1273) “Ahbârü’l-Eyyûbîyyîn”, İbn Hallikân’ın (ö.1282) “Vefeyatü’l-Ayân”, İzzüddîn b. Şeddâd’ın (ö.1285) “el-A‘lâkü’l-Hatîre”, İbn Vâsıl’ın (ö.1297) “Müferricü’l-Kürdûb”, “et-Târîhü’s-Sâlihî”, İbn Hâtim’in (ö.1032?) “Kitâbü’s-Simtı’l-Gâli’s-Semen”, Yûnînî’nin (ö.1326) “Zeylü Mirâti’z-Zamân”, Ebü’l-Fidâ’nın (ö.1331) “el-Muhtasar fî Ahbâri’l-Beşer”, Cenedî’nin (ö.1331) “Kitâbü’s-Sülûk”, İbnü’d-Devâdarî’nin (ö.1336?) “ed-Dürrü’l-Matlûb”, Nüveyrî’nin (ö.1333) “Nihâyetü’l-Ereb”, Yemenî’nin (ö.1343) “Târîhu’l-Yemen”, Ömerî’nin (ö.1349) “Mesâlik’ül-Ebsâr fî Memâliki’l-Emsâr”, Hezrecî’nin (ö.1410) “el-Ascedü’l-Mesbûk fî Ahbâri Hulefâ’a”, “el-Akdu’l-Fâhirü’l-Hasen”, “el-Ukûdü’l-Lü’lüiyye”, Kalkaşendî’nin (ö.1418) “Subhu’l-Aşâ fî Sınâ”, İbnü’l-Münşî’nin (ö.1419) “Nüzhetu’n-Nâzır”, Makrîzî’nin (ö.1442) “el-Mevâ‘iz”, “es-Sülûk li Mârifeti Düveli’l-Mülûk”, “İgâsetü’l-Ümme”, Nuaymî’nin (ö.1521) “ed-Dâris fî Târîhi’l-Medâris”, İbnü’d-Deybâ’nın (ö.1537) “Kurretü’l-Uyûm”, Bâ Mahreme’nin (1540) “Târîhu Sağri ‘Aden”, Senânî’nin (ö.1687?) “Gâyetü’l-Emânî” ve daha nice başka eser.
Kitabın ikinci cildinde ‘Coğrafya ve Seyahatname’ kitapları üzerinde durularak birinci ciltteki İslamî dönem tarih kitaplarıyla bütünlük oluşturulmuştur. Burada yüzyıllara göre şu isimlere yer verilmiştir: Hicrî 3./4.yy-Miladî 9./10.yy.da Belazurî (ö.892), İbn Hurdâzbih (ö.913), el-Ya‘kûbî (ö.905), İbn Rüsteh (ö.913?), Hemedanî (ö.9/10.yy), el-Mes‘ûdî (ö.956), el-İstahrî (ö.953?), İbn Havkal (ö.977), el-Makdisî (ö.1000?); h.5./6.yy-m.11./12.yy.da el-Bekrî (ö.1094), İbnü’l-Belhî (ö.12.yy), ez-Zührî (1154?), eş-Şerîf el-İdrisî (ö.1165), Yakut el-Hamevî (ö.1229); h.7/m.13.yy.da el-Kazvinî (ö.1283), Ali b. Said el-Mağribî (ö.1286), İbn Şeddad İzzeddin (ö.1285), ed-Dımaşkî Şeyh Er-Rabve (ö.1317) h.8/m.14.yy.da Ebü’l-Fidâ (ö.1331), el-Bağdâdî (ö.1338), İbn Battûta (ö.1377), İbn Fadl el-Umerî (ö.1349), Şemseddin ez-Zehebî (ö.1348), İbn Haldun (ö.1406) h.9/m.15.yy.da el-Kalkaşendî (1418), el-Makrizî (ö.1442), ez-Zahirî (ö.1486), İbn’ül-Verdî (ö.1457), el-Himyerî (ö.1495). Bu müelliflerin eserlerinde Kürdlerin kökenlerine dair öne sürdükleri görüşler ve Kürdlerin bireysel veya aşiretsel olarak (kabile) yaşadıklarını söyledikleri coğrafi mekanlar listelenmiştir: Şehrezor, Erbil, Hoy, Selmas, Erzen, Bitlis, Ahlat, Amîd, Siirt, Cizre, Dinever, Zencan, Kirmanşah, Hulvan, Urmiye, Muş, Bitlis, Silvan, Suhreverd, Kengaver, Berdaa, Dara, Harran, Resuleyn, Musul, Sincar ...gibi.
Üçüncü cilt Osmanlı resmî kaynaklarına dayandırılarak oluşturulmuştur. Tahrir Defterleri’nden çok çeşitli evraklara uzanan geniş yelpazeyle 1300-1923 yılları arasındaki belgelerin tanıtımı yapılmıştır. Dördüncü ciltte de Osmanlı Devleti’ndeki ‘Tarih Kitapları’, ‘Seyahatname, Seferatname, Coğrafya Kitapları’, gazete ve dergileri kapsayan ‘Süreli Yayınlar’ ve ‘Salnameler, Ayan Meclisi ve Mebusan Meclisi Zabıtları’ incelenmiştir.
Osmanlı Tarih Kitapları (ss:17-66):
Bu bölümde 1500-1900 yılları arasında Osmanlı tarihine yönelik yazılmış olan 50 adet kitabın isimleri verilip kısaca Kürdlerden ne şekilde bahsedildiği yazılmıştır.
Âşıkpaşazade’nin (ö.1513) “Tevarih-i Al-i Osman”, Mehmed Neşrî’nin (ö.1520?) “Kitab-ı Cihan-nüma”, sayısı elliyi bulan anonim “Tevârih-i Al-i Osman”lar, “Şkarî Metinleri/Kitab-ı Tevârîh-i Karamaniyye”, Hoca Sadeddin’in (ö.1599) “Tacü’t-Tevarih”, Hadîdî’nin (15/16.yy) “Tevârih-i Al-i Osman”, İdris-i Bitlisi’nin (ö.1520) “Heşt Behişt”, Keşfî Mehmet Çelebi’nin (ö.1525) “Selimnâme”, Şükrî-i Bitlîsî’nin (ö.1530?) “Selîmname”, Celâlzâde Mustafa Çelebi’nin (ö.1567) “Selimnâme”, Muhyiddin Cemâlî’nin (ö.1550) “Tevarih-i Al-i Osman”, Rüstem Paşa’nın (ö.1561) “Tarih”, Lütfî Paşa’nın (d.1488) “Tarih”, Matrakçı Nasuh’un (ö.1564) “Menâzil-i Sefer-i Irakeyn”, Asafi Dal Mehmet Çelebi’nin (1604) “Şecâ‘atnâme”, Ta’lîkî-zade Mehmet Sübhi Efendi’nin (d.1540) “Gürcistan Seferi”, “Tebrîziyye”, Raîmîzade İbrahim’in (III. Murat Devri) “Gencîne-i Feth-i Gence”, Gelibolulu Mustafa Ali’nin (ö.1596) “Künhü’l-Ahbâr”, “Nusretnâme”, Selânikî Mustafa Efendî’nin (ö.16.yy) “Târih-i Selâniki”, Peçûyî’nin (ö.1649?) “Tarih-i Peçevî”, Katip Çelebi’nin (ö.1657) “Cihânnüma”, “Fezleke”, “Takvimü’t-Tevârih”, Azîz Efendi’nin (17.yy) “Kânun-nâme-i Sultanî li-Azîz Efendi Risalesi”, Solakzade Mehmed Hemdemî’nin (ö.1658) “Solakzade Tarihi”, Mustafa Naimâ Efendî’nin (ö.1716) “Tarih-i Naima”, Silahdar Fındıklı Mehmed Ağa’nın (ö.1727) “Tarih”, 17.yy.da yazılan “Tarih-i Nihâdî”, Abdülkadir Efendi’nin (17.yy) “Tarih”, Karaçelebizade Abdülaziz Efendi’nin (d.1592) “Ravzatü’l-Ebrâr”, “Zafernâme”, Müneccimbaşı Ahmed Dede’nin (ö.1702) “Câmiü’d-düvel”, Defterdar Sarı Mehmet Paşa’nın (ö.1717) “Zübde-i Vekayiât”, “Îsa-zâde Târîhi”, Şemdânî-zade Süleyman Efendi’nin (ö.1779) “Mür‘i’t-Tevârih”, Silahdar Fındıklı Mehmet Ağa’nın (18.yy) “Nusretname”, Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî’nin (ö.1787) “Mecmuâ-i Tevârih”, Behcetî Seyyid İbrahim Efendi’nin (18.yy) “Târîh-i Sülâle-i Köprülü”, Hamalızâde Ahmed Paşa’nın (18.yy) “Vekâii”, A. Mustafa Sâmî’nin (ö.1734) “Tarih-i Sâmî”, Hüseyin Ağazade Ahmed Bahaüddin’in (18.yy) “Tarih-i Cizyedar”, Seyyid Ahmed Âsım Efendi’nin (ö.1819) “Tarih-i Asım”, Ahmed Vâsıf Efendi’nin (ö.1806) “Vasıf Tarihi”, Halil Nuri Bey’in (19.yy) “Nuri Tarihi”, Şânî-zade Mehmed Efend Ataullah Efendi’nin (ö.1826) “Şânî-zade Tarihi”, Mehmed Esad Efendi’nin (19.yy) “Tarih”, Hayrullah Efendi’nin (ö.1866) “Tarih”, Bursalı Mehmed Tahir’in (19.yy) “Osmanlı Müellifleri”, Ahmed Rasim’in (ö.1932) “Resimli ve Haritalı Osmanlı Tarihi”, Ahmed Cevdet Paşa’nın (ö.1895) “Tarih-i Cevdet”, Ahmed Said Bey’in (1918) “Son Osmanlı-Rus Muharebesi”.
Seyahatname, Seferatname ve Coğrafya Kitapları:
17.yy.dan başlanarak hicri 1338/m.1922 yılına kadar Osmanlı coğrafyasında ağırlıklı olarak Türkçeyle yazılmış olan 75 coğrafî içerikli kitapta Kürdlerin ele alınma durumları incelenmiştir. Evliya Çelebi’nin (ö.1611) “Seyahatname”, Dürdür Efendi’nin (ö.1712) “İran Sefaretnamesi”, Seyyid Mehmed Refi’nin “İran Sefaretnamesi (yazılış:1808)”, Derviş Paşa’nın (ö.1879) “Layiha”, Mehmed Hurşid Paşa’nın (ö.19.yy) “Seyahatname-i Hudud”, Arifi Paşa’nın 1891-6 yıllarına dayanarak oluşturduğu “Diyarbekir Seyahati”, Diyarbekirli Said Paşa’nın (ö.1891) “Notlar”, Ali Galip Bey’in (ö.1919) “Merkezle Muharebe Evrâkı”, Ahmed Muhtar Efendi’nin 1869 tarihli “Fenn-i Coğrafya”, Binbaşı Ahmed Cevad’ın hicri 1289 tarihli “Memalik-i Osmaniyye”, Süleyman Şevket’in h.1297 tarihli “Hülasi Coğrafya”, Ahmed Hamdi’nin h.1292 tarihli “Usul-ı Coğrafya-yı Kebir”, Selim Sabit’in 1876 tarihli “Muhtasar Coğrafya Risalesi”, Hafız Abdullah Efendi’nin h.1289 tarihli “Zübdetü’l-Coğrafya”, Süleyman Şevket’in h.1293 tarihli “Muhtasar Coğrafya”, Ahmed Rifat Efendi’nin h.1299-1300 tarihli “Lugat-ı Târihiyye ve Coğrafiyye”, Ahmed Hamdi’nin h.1301 tarihli “Usul-ı Coğrafya-yı Sağir”, Hüseyin Hüsnü Bey’in h.1300 tarihli “İcmâl-ı Coğrafya”.....
Belirtmemiz gerekir ki YÖK Tez sisteminde bu literatürü daha da zenginleştirecek veriler bulunmaktadır. Eğer kitabın yeni basımlarında bir genişletmeye gidilecekse veya ciltlerinin devamı yapılacaksa, kesinlikle ‘Dergipark’ ve ‘YÖK Tez’ sitelerine bakılmalıdır.
Coğrafya kısmında bilgiler biraz eksik tutulmuştur. Zira Anadolu sahasında 1300’lerden başlayarak oluşturulan birçok klasik telif ve tercüme coğrafya kitapları bulunmaktadır. Bölümün yazarı Şeyhmus Bingöl Evliya Çelebi’den başlatarak ağırlıklı olarak da 1830-1920 yılları arasında daha çok okullarda ders kitapları olarak okutulma niyetiyle oluşturulan coğrafî kitaplara yoğunlaşmıştır. Bu bölüm, Bekir Biçer Hoca’nın 2019 yılında telif ettiği “Osmanlı Coğrafya Kitaplarında Kürtler ve Kürdistan (Çizgi Yy)” kitabını tamamlayıcı boyuttadır.
Süreli Yayınlar kategorisinde Takvim-i Vekayi, Ceride-i Havadis, Tercüman-ı ahval, Tarik, İkdam, Tanin, Serbesti, Tercüman-ı Hakikat, Servet-i Finûn, Şehbal, Sabah, Sebilürreşad/Sıratımüstakim, Volkan, İtisam, Sade-i Hak, Hikmet, İctihad, Müjde/Yeni Müjde gazeteleri ile Mülkiye, Tarih-i Osmani Encümeni Mecmuası, Türk Yurdu, Tarih ve Edebiyat Mecmuası dergileri; Avrupa’da yayınlanan Hilafet, Hürriyet, Osmanlı, Meşrutiyet ve ‘Vilayet Gazeteleri’ olarak Diyarbakır, Erzurum, Van, Bitlis, Elazığ, Musul, Bağdat Diyarbekir bölgelerinde çıkmış olan Peyman, Dicle, Amid-i Sevda, Envar-ı Şarkiyye, Sade-yı Şark, Bingöl, Satvet-i Milliye, Van, Çaldıran’a yer verilmiştir.
Çalışmanın devam edecek olan ciltleri olacaksa kesinlikle İtalyanca, Almanca, Fransızca, İspanyolca, İsveççe, Portekizce, Rusça, Çince, Japonca, Hintçe dillerinde yazılmış olan kaynaklar kullanılmalıdır. Ayrıca bu çalışmanın kaynakları arasında yer alamayan ancak Irak, İran, Suriye, Arabistan, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Afganistan gibi ülkelerde bulunan yazma Arapça, Farsça, Azerîce, Osmanlıca eserlerin de kapsam içerisinde değerlendirilmesi gerekir.
Örnek teşkil etmesi açısında birkaç dildeki verileri şu şekilde sıralayabiliriz:
İtalyanca Kaynaklar:
İtalyalı Kürdolog Mirella Galetti, 1978 yılında yayınladığı “Curid e Kurdistan in opere italiana del XIII-XIX secolo (Oriente Moderno, LVIII, 11, Rome, pp:563-596. Arapça: The Journal of the Iraq Academy Kurdish Corporation, V:8, 1981, pp:225-300. Kürtçe: Çarçira, 2/1986, ss:29-32,45. İngilizce: Journal of Kurdish Studies, V:11, 1995, pp:97-112)” makalesinde Ksenefon’dan (Xenophon) başlayarak 19. yüzyıla kadar Domenico LANZA (1718-1782), Vincenzo SAPELLANI (1734-1809) ve Agostın MARCHI’nın (1805-1875) yazma; Marco POLO (1254-1324), Ricoldro da MANTECROCE (1242-1320), Giosaphat BARBARO (1413-1494), Marıno SANUDIL GIOVANE (1466-1536), Pıtro DELLA VALLE (1586-1652), Maurıze GARZONI (1734-1804), Gıuseppe CAMPANILE (1762-1835), Rampoldi (1761-1836), Cristina TRİVULİZO (1808-1871), Gartano SOLANELLİ (19.yy) ve Alecssandro de BIANCHI’nın (ö.1896) basma eserlerinden hareketle İtalyanca kaynaklarda Kürdlere nasıl yer verildiğini özetçe dile getirmiştir.
Fransızca Kaynaklar:
Fransa’da, Kürdlerden bahseden araştırma ve incelemelerin geçmişi 11. yüzyıla kadar geri gitmektedir. 19. yüzyıl ortalarına kadar yapılan çalışmalar daha çok misyoner, gezgin, arkeolog, araştırmacı ve doğubilimcilerin gezi yazılarından oluşmaktadır. Bunlar Jean de Thevanot, Jean Chardin, J. B. Tavernier, P.Am. Jaubert, C.F. Volney, Hommaire de Hell, E. Flandin ve P. Coste, E. Bore, P. Müller-Simonis, H. Hyvernet, Henry Binder ve Jacques de Morgan’dır. 1850’li yıllardan itibaren ortaya konulan çalışmalar ise doğrudan Kürtler üzerine yapılan daha sistemli ve akademik çalışmalardır.
Gezi yazılarından ilki, John Chardin’in kısaca Kürdlere değindiği 1686 tarihli “Voyages du chev. Chardin en Pers et autres lieux de l’Orient (Şovalye Chardin’in İran ve Diğer Doğu Ülkelerine Yaptığı Yolculuklar)” isimli eseridir. Jean de Thevanot; Mısır, Suriye, Mezopotamya, İran, Ermenistan ve Bağdat’a yapmış olduğu gezilerini 1663 yılında gerçekleştirmiş olsa da, eserini 1689 yılında yayınladığı için (Coyages de M. Thevanot/Bay Thevanot’un Yolculukları) Kürdlerden söz eden ikinci Alman gezgindir.
Dr. Necat Abdulla’nın Fransa kütüphanelerinden hareketle 2009 yılında hazırladığı 478 sayfalık “Bîblografyay Kurdnasî- Kurd û Kurdistan le serçawe Ferensîyekan da/Bibliographie de Kurdologie”de en eski eserlerden 2009 yılına kadar olan 895 Fransızca kaynakta Kürdlere dair bilgi bulunduğu yazılmaktadır.
İngilizce Kaynaklar:
İngilizce kaynaklarda 12.yy’dan başlanarak Kürdlere dair veriler bulunmaktadır. İngiltere’nin yoğunlukla Kürdlerle ilgilenmeye başlaması 1800’lü yıllarda bölgeye gönderdiği misyonerler, siyasi nitelik ve amaçlı Doğu araştırmacılar, konsolosluklar ve buralarda görevlendirilen çeşitli istihbarat elemanları ile başlamış ve yıllarca bunlar vasıtasıyla sürdürülmüştür.
İngilizlerin Kürdlerle ilgili yaptıkları ilk çalışmalar diplomat ve yazar James Morier’in yaptığı çalışmalardır. İran Krallık Sarayında danışmanlık da yapan Morier, Doğu’da uzun yolculuklar yapmış ve Kürdlerin yaşadığı coğrafya hakkında birçok eser yazmıştır. 1812 yılında “A Journey Through Persia, Armenia and Asia Minor (İran, Ermenistan ve Anadolu’dan Geçen Bir Yolculuk” ve 1818’de “A Second Journey Through Persia, Armenia and Asia Minor, to Constantinople, Between the Years 1810 and 1816 (1810 ile 1816 Yılları Arasında İran, Ermenistan, Anadolu’dan İstanbul’a İkinci Bir Yolculuk” isimli eserlerini yayınlamıştır.
Dr. Necat Abdulla’nın İngiliz kütüphanelerinden hareketle 2009 yılında hazırladığı 406 sayfalık “Bîblografyay Kurdnasî- Kurd û Kurdistan le serçawe Îngilîzîyekanda/Bibliography of Kurdology” isimli çalışmasında en eski eserlerden 2009 yılına kadar olan 870 İngilizce kaynakta Kürdlere dair bilgi bulunduğu notu düşürülmüştür.
Almanca Kaynaklar:
Almanya’da Kürdler üzerine yapılan çalışmaların geçmişi bizim görebildiğimiz kadarıyla 1500’lere kadar geriye gitmektedir. İlk çalışmalar büyük çoğunlukla gezginler, subaylar, arkeologlar, misyonerler ve diplomatlar tarafından yapılmıştır. Akademik düzeydeki çalışmalar ise 18. yüzyılın son çeyreğinde yapılmaya başlanmıştır. Carsten Niebuhr’un, 1766 yılında yayınladığı “Reisebeschreibung nach Arabieb und Andern Umliegenden Landern (Arabistan’a ve Diğer Civar Ülkelere Yapılan Gezi Notları)” ilk çalışmadır. J.A. Bergk’in 1799 tarihli “Anadolu, Gürcistan, Ermenistan, Irak ve El Cezire” adlı seyahatnamesinde ise “Kürdistan” adı Batılı bir kaynakta kitap başlığında ilk defa kullanılmıştır.
Rusça Kaynaklar:
12. yüzyıldan itibaren Rusça kaynaklarda Medlere, Kürdlere ve Kürdistan’a dair bilgiler yer almaya başlamıştır. P.S. Pallas’ın (1741-1811) “Tüm Diller ve Lehçelerin Karşılaştırmalı Sözlüğü (1787)”nden başlanarak; Xaçatur Abovyan’ın (1805-1848) seri olarak 1848 yılında Kafkaz dergisinde yayınladığı “Kürtler (no:46-50)” makalesi, P. Lerx’ın (1827-184) 1856, 1857, 1858’deki “İran Kürtleri ve Onların Ataları Olan Kuzey Haldeliler Üzerine Araştırmalar”, M. Lixutin’in 1863’teki “1845 ve 1856 Yıllarında Türkiye’nin Asya Kesiminde Ruslar”, P.İ Averıyanov’un 1900 tarihli “19. Yüzyıl Boyunca, Rusya, İran ve Türkiye Arasındaki Savaşlarda Kürtlerin Yeri (Avesta, 2010)”, Kürtlere dair bilgilerin bulunduğu Rusça kaynaklardır.
Rusya’da Kürdlere dair bilgilerin bulunduğu Rusça ve Kürtçe kaynakların bibliyografik bilgileri Alexandre Benningsen’in 1960’taki “Les Kurdes et la Kurdologie un Union Soviétique (Cahiers du Monde russe et soviétique, C:1, S:3, ss:513-530)”, Muhammed Mokri’nin 1963 yılındaki “Kurdologie et enseignement de la langue Kurd en URSS (L’ethnographie, S:57, ss:71-105)”, Jacop M. Landau’nun 1975’deki “The Kurds in some Soviet Works (Middle Eastern Studies, S:11, ss:195-198)” ve K. Omarkhali & N. Mossaki’nin 2015 tarihli “A History of Russian Kurdology: With a Brief Literature Overview (WienerJahrbuch für Kurdische Studien, S:2, ss:140-177)” çalışmalarında bulunmaktadır. İbrahim Sirkeci ile Andrej Privara’nın 2017 tarihli “Kurdish Studies in Russian Language:1917-2017 (Kurdish Studies, V:5, no:2, pp:187-198.)” araştırmasına göre ise sadece 1917-2017 yılları arasında Rusça 50 kitap ve 50 makale yayınlanmıştır.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın