İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Hacı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından İran dışışleri dosyası konusunda son sözü söyleyen isimlerden biri de Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’tır. Nasrallah, bölgede İran’da bağlı grupların yönetilmesi konusunda yakın dostu Süleymani'nin işlerini önemli ölçüde üstlenen kilit isimlerden biri.
Hasan Nasrallah, İran'ın bölgedeki nüfuzunu vekaleten yürüten en etkili ve İran dış politikasında da söz sahibi bir isim. Nasrallah'ın İran’ın dini lideri Ayetullah Hamaney için “kırmızı çizgi" olduğu ve birçok İranlı hükümet yetkilisinden daha etkili olduğu sık sık söylenir.
Bir çok kişi, Nasrallah'ın şimdi Süleymani'nin görevlerini yaptığına ve İran’nın bölgede desteklediği gruplar üzerinde söz sahibi olduğuna inanıyor.
İran ve Suudi Arabistan'ın nasıl bir yakınlaşma içerisinde olduğunu ve İran Dışişleri Bakanı’nın bu gelişmeyi “büyük bir kazanım” olarak nitelendirdiğini hepimiz biliyoruz. Fakat Nasrallah razı olmadığı için tek bir açıklama ile durumu başa sardı ve İran hükümetini karıştırdı. Ama yine de kimse buna çıt çıkaramadı.
Geçen ay Birleşik Arap Emirllikleri ulusal güvenlik danışmanı Şeyh Tahnoun bin Zayed Al Nahyan, ülkesi ve İran ile ilişkileri normalleştirmek için Tahran'a gitti. Bu ziyaretin ardından bu ay İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin BAE'yi ziyaret etmesi kararlaştırılmıştı. Ne var ki Nasrallah bu durumdan hoşnut olmadığı için, güdümündeki Husilerin füzeleri ziyaretten önce Abu Dabi'ye ulaştı. Bu nedenle Reisi’nin ziyareti askıya alındı.
Irak'ta da Nasrallah'ın sözü geçiyor. Mukteda Sadr’ın akraba ve dostluk ilişkileri bir yana, kendisinin iyi bir dinleyicisi olduğu biliniyor.
Bu süreçte Nasrallah ile Sadr’ın Irak'ta kurulacak yeni hükumet ve siyasi süreç hakkında görüştüğüne dair bilgiler var. Yine Sadr, Nasrallah’ı dinlediği kadar İran’ın Irak dosyasından sorumlu yetkilisi İsmail Kaani’yi dinlemiyor ki şimdi kendisi Kasım Süleymani’nin halefi ve mevcut durumda İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı.
Gerçek şu ki, İran büyük bir ülke ve farklı kurumsal çıkarlara sahip birçok kurumu var. Öyle ki zorlu ekonomik koşullara rağmen İran'ın Hasan Nasrallah'a özel bir bütçe ayırdığı ve tek dinarı olsa dahi bunu Nasrallah ile paylaştığı söyleniyor. Hatta eski İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, basına sızdırıldıktan sonra epey yankı uyandıran bir röportajda, alanın (yani Hizbullah mevzilerinin) diplomasiden ve tüm siyasi kurumlardan önce geldiğini ve İran dış politikası konusunda kendilerinin belirleyici olduğunu açıkça belirtti.
Mevcut durumda Kasım Süleymani'nin yokluğunda, Hasan Nasrallah Lübnan, Yemen, Suriye ve Irak'ta sözü geçen gölge lider konumunda. Sonuç olarak, İran hükümet yetkililerinden farklı olmasa da, yaptığı çalışmalar kendi yolu ve etkisi ile İran'ın çıkarınadır. Dolayısıyla Tahran'daki tüm kurumları memnun etmenin yolu artık Beyrut'tan geçiyor.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın