Kürt sorunu nereden nereye?

03-10-2023
Etiketler Arif Qurbani Kerkük Irak Kürt
A+ A-

Araplar köklü bir geçmişe ve kadim bir hükümranlık kültürüne sahip olsa da son zamanlarda Kürt meselesini Bağdat'tan yöneten akılın, Arapların kendi aklı olmadığı gün gibi ortadadır. Çünkü hiçbir zaman ve hiçbir dosyada Araplar Irak'ta Kürt meselesine karşı davranışlarında bu denli planlı ve hazırlıklı olmamıştı. Bağdat'taki Kürt meselesine ilişkin dosyasının bütün ayrıntılarıyla komşu tarafından yönetilmesi olasılığı uzak bir ihtimal değil.

Irak'taki Kürt sorununun ne kadar büyük ve karmaşık olduğuna bakınız. Irak devletinin kuruluşundan tutun Güney Kürdistan'ın bu Arap ülkesi tarafından ilhak edildiği zamana kadar beş yılda Türkiye'den İngiltere'ye, Fransa'dan İsveç ve Milletler Cemiyeti'ne kadar herkes bu konuyla meşgul oldu. O tarihten bu yana bölgeye ilişkin tüm uluslararası ve bölgesel dosyalarda bu konu sürekli gündemde yer aldı.

Irak içinde de sadece Kürtlerle Bağdat arasında yaşanan tüm olayların, savaşların, huzursuzlukların ve sorunların sebebi bu değil ayrıca. Kürt sorununun çözülememesi, Irak'ın bölgede karşı karşıya kaldığı diğer tüm savaşların ve yıkımların ana kaynağı olmuştur. Aralarındaki pek çok soruna ve anlaşmazlığa rağmen, Kürt sorununun ele alını biçimi Irak ve İran arasında sekiz yıl sürecek bir savaşın başlamasına neden olmuştu.

Irak'ın Kuveyt'e sahip olma ve yönetme arzusu eski bir hayal ve arzu olsa da Kürt sorununun bir neticesi gibi savaş ve borçların birikmesiyle ordunun büyümesi Irak yönetimini Kuveyt'i işgal etmeye yeltendirdi. Körfez Savaşı'ndan Saddam Hüseyin'in devrilmesine kadar devam eden olayların, Irak'ta Kürt sorununun çözülememesinin yarattığı sorunlar döngüsüyle bağlantılı olduğu aşikardır.

Yani Irak başlangıçta Kürtlerin haklarını tanımış olsaydı, topraklarının ve suyunun bir kısmını İran'a vererek Cezayir Anlaşması'nda taviz vermek zorunda kalmazdı. Malum durum Irak yönetiminin daha sonra İran'la uzlaşmayı reddetmesi üzerine sekiz yıl süren Irak-İran Savaşı’nın başlamasına neden olmuştu.

Sekiz yıl süren savaş nedeniyle ağır bir borcun altına giren Irak yönetimi Irak Kuveyt'i işgal etti, akabinde ABD'nin bölgeye girmesi, Saddam'ın düşüşü ve ondan sonra ortaya çıkan sonuçlara kadar birçok olayın yaşanmasına sebep oldu. Yeni Irak'ta da durum birkaç yıl böyle devam etti.

Ama bakınız şimdi Kürt meselesinde hangi noktaya gelindi. Toprakları işgal edilmiş bir milletin meşru davası, Arap devleti tarafından beş kez soykırıma uğrayan bir ulusun sorunu, sınır ve toprak sorunu, Araplaştırma ve demografik değişikliklerden Irak'taki Kürt ulusal haklar gibi meselelerinin önem ve ehemmiyeti Bağdat’ın Kürdistan Bölgesi’ne göndereceği memur maaşlarının meselesine indirgendi. Tehlike yalnızca çoğu Iraklı Kürt ve Arap'ın bilincinde yaratılan imajdan ibaret değil. Asıl tehlike parlamento ve medyada tutulmuş kiralık bir ordunun yıllardır Irak kamuoyunun, özellikle de Kürtlerin psikolojisini yanıltmak için çalışmalar yürütmesidir. Böylelikle insanları kandırarak sorunların doğasını değiştirmeye çalışıyorlar.

Kürdistan Bölgesi Hükümetini oluşturan üç ana partiden oluşan ortak heyetin Bağdat'a giderek Sudani kabinesi ve siyasi güçlerle görüşmelerde bulunmasının ardından, Irak Bakanlar Kurulu, memurların maaş sorununun çözümü için mali yıl sonuna kadar Kürdistan Bölgesi'ne üç ay süreyle 700 milyar dinar kredi verilmesini kabul etmişti. Bu anlaşma sadece iç kamuoyunda bir zafer ve Kürt meselesinin düğümünün açılması olarak yorumlandı, hatta diplomatlar ve büyükelçiler düzeyinde de bu anlaşmadan dolayı duyulan mutluluk ifade edildi, hem Kürdistan hem de Bağdat hükümetlerine tebrik mesajları iletildi.

Bütün kriterlere göre Bağdat yönetiminin Kürdistan Bölgesi'ne bütçe ödemesi gerekiyor. Daha kredi kararının uygulanıp uygulanmayacağı belli değil çünkü bir yandan Bakanlar Kurulu'ndaki siyasi gruplar krediyi kabul ederken, diğer yandan da birçok milletvekili aracılığıyla kararla ilgili sorun yaratmaya çalışıyorlar. Büyük olasılıkla bu konuda başarılı olurlarsa Kürt sorunu ve haklarının niteliğini maaş konusu gibi basit bir meseleye indirgeyecekler. Kürtlerin karşılaştığı bu krizin aşılmasına da yardımcı olmamak adına, ileride tekrar federal mahkemeye başvurarak, mahkemenin artık Kürdistan Bölgesi'ne kredi açılmaması için baskı kurabilirler. Geçtiğimiz ay, Kerkük’te yaşanan olaylarla birlikte anayasayı korumak ve yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemekle görevli olan Federal Yüksek Mahkemesini bir parti genel merkezinin açılıp kapanmasına karar vermek için devreye soktuklarına şahit olduğumuzu hatırlatmak isterim.

Olaya bir de şuradan bakalım; Kerkük yaklaşık bir asırdır Irak'taki Kürt sorununun kimliği ve kökeni olmuştur. Onlarca yıldır ulusal kimliğin silinmesi, Arapların getirilmesi ve Kürdistani kimliğinin değiştirilmeye çalışılması süreçleri yürütülüyor. Kürt devriminin Irak ile gerçekleştirdiği ve başarısızlıkla sonuçlanan onlarca müzakerenin ve verdiği bunca bedelin ardından, bölgeye yerleştirilen Arapların geri gönderilmesi ve sınır dışı edilen Kürtlerin yurtlarına yeniden iade edilmesi için Irak Anayasası'nın 140’ncı maddesine yerleştirilen çeşitli adalet ilkeleri, Birleşmiş Milletler ve uluslararası karar alıcı ülkelerin kararlarına rağmen Kerkük hala bir varil barut olarak anılıyor. Bu davayı yürüten aklın ne kadarda dikkatli ve planlı çalıştığına bakın. Şimdi Kerkük meselesini KDP’nin karargâhını teslim edip edilmeyeceği konusuna indirgediler.

Ancak şunu da kabul etmeliyiz ki, Kürtleri zayıflatan ve Irak'taki sorunlarının niteliğini ulusal sorunlardan bu küçük sorunlara indirgenmesi, Bağdat'ın Kürt meselesine ve meşru davasına bu şekilde yaklaşmasına sebep olan bu anlayış bizzat Kürtlerin kendileridir. Kürt iktidarları, özellikle de KYB ile KDP arasındaki çekişmeler nedeniyle, Kürtler bu güne gelmiştir.

Kürtler bir an önce kendilerine gelip içinde bulundukları durumun farkında varmalılar. Kürt meselesini ivedilikle ele almadıkları taktirde önümüzdeki yıllarda çok daha aşağı seviyelere inileceği gerçeğini görmeleri gerekiyor. O zaman muhtemelen Kürtlerin sadece milli kıyafetlerini giymeleri ve Kürtçe konuşmalarına izin verilmesi kendilerine tanınmış bir hak olarak yansıtılabilir.

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli