Öztürk Türkdoğan: Cizre davasında hak kaybı yok

11-06-2021
Rûdaw
Etiketler Öztürk Türkdoğan Cizre davası AYM
A+ A-

Erbil (Rûdaw) - İnsan Hakları Derneği  Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 2015'te ilan edilen ve 79 gün süren sokağa çıkma yasağı döneminde 3 farklı bina bodrumunda ölenlere ilişkin Anayasa Mahkemesi'nde (AYM) açılan davanın reddine dair, “Hak kaybı yoktur” dedi.

Anayasa Mahkemesi bugün Resmi Gazete’de yayınlanan gerekçeli kararında başvurucu avukatlarının verilen yasal sürede mazeret bildirmeden eksik evrakları tamamlamadıkları için başvuruların reddedildiğini açıklamıştı. Kararda ayrıca bazı bireysel başvurular yönünden ise sürecin devam ettiği belirtilmişti.

Rûdaw’a kararı yorumlayan Türkdoğan, dosyada adı geçen kişilerin bazılarına ulaşılamadığını vurgulayarak, “16 kişiden 10’unun  ailesine ulaşıldı. O 10 kişi ile ilgili zaten şu an devam eden başvurular var” dedi.

Öztürk Türkdoğan, “Endişe edecek bir durum yok. Biz de başta endişe ettik ama dosyayı görünce endişe edecek bir durum olmadığını gördük. 10 başvurucu açısından süreç devem ediyor. Yani hak kaybı yok” ifadelerini kullandı.

Söz konusu kararın esası etkilemediğini ve usulden olduğunu ifade eden Türkdoğan, “Bu esası etkilemeyen bir karar, yani esastan değil. Zaten o kişilerle ilgili tek tek başvurularımız devam ediyor. Dolayısıyla bir hak kaybı yaşanmış değil. Zaten Anayasa Mahkemesi'nin bugünkü kararının içeriğinde yaşamını yitirenler ile ilgili ayrı ayrı başvuru yapıldığı ve başvuruların devam ettiği yazıyor. Bu da 2016’ta yaptığımız ihtiyati tedbir başvurusuydu. O ihtiyati tedbir talebi reddedilince normalde 6 ay içinde bir karar verip dosyayı bir karara bağlaması gerekiyordu mahkemenin. Ama bunu yapmadı kararı 2017'nin sonuna bıraktı ve o dönemde dosya zaten AİHM’e  gitmişti. Yani en nihayetinde gelinen aşamada esası etkileyen bir karar değil; çünkü orada ismi olanlarla ilgili şu anda Anayasa Mahkemesi'nde tek tek bireysel davalar var. Onların sonucu beklenecek” diye konuştu.

“Biz evrakları süresinde vermişiz”

Öztürk Türkdoğan Anyasa Mahkemesi’ne mazeret bildiriminin neden gerçekleşmediği sorusuna ise şu cevabı verdi:

“O öyle değil. Durum şöyle: Mahkeme orada yanlış bir tespit yapıyor. Bize tebliğ ettiği tarihi dosyaya baktığımızda ek süre için bize 1 Aralık'ta tebliğ etmiş, biz de 29 Aralık'ta vermişiz, bir gün erken vermişiz. Onlar önceki 15 günlük süre ile beraber hesaplamışlar. Halbuki süreler hep tebligatla başlar, yani tebliğinden itibaren başlar. Biz süresinde vermişiz ama orada farklı bir yoruma gitmişler. Çünkü maalesef hep zaman kazanmak istiyorlar benim anladığım kadarıyla. Yoksa bize tebliğ edildiği tarihten itibaren evrak 30 gün içinde verildi orada bir sorun yok zaten. AİHM başvurusu da vardı ama zaten. Bizim için önemli olan bu dosya değil de tek tek bireyler için yaptığımız başvurulardı onlarda da bazılarının Adalet Bakanlığı’nın savunması gelmişti onlara cevap yazmıştık. Örneğin Derya Koç dosyası. Derya Koç dosyasında karar beklerken böyle bir bir şeyle karşılaştık. Halbuki Derya Koç ile ilgili esastan artık bir karar verilmesini bekliyorduk çünkü bütün süreçler süreçler tüketilmiş.

“Kendi kendisiyle çelişen bir karar”

Başvuruları devam eden 10 kişi aşısından “etkili soruşturma yürütülmediği” yönünde ihlal kararı çıkabileceğini belirten Öztürk Türkdoğan sürecin nasıl devam ettiğine dair de şu bilgileri verdi:

“Onlarla ilgili benim beklentim kuvvetle muhtemel savcılıkların ölüm olayını etkili soruşturmadıklarına dair bir ihlal kararı çıkabilir. Çünkü soruşturma dosyalarında hiçbir evrak yok; yani standart olması gereken evrakların çoğu yok. İşte çatışmada öldü diye tutanak tutulmuş başka da bir şey yok; bunu kanıtlayan hiçbir belge yok dosyada. Bunlar sivil insanlar. O nedenle Anayasa Mahkemesi'nden böyle bir beklentimiz var. Mahkeme de bu kararı ne zaman verecek bilmiyoruz, bekliyoruz fakat 5 yıl sonra böyle bir kararla ilk defa karşımıza çıkmasını yadırgadık. Yani esastan yaptığımız başvurular var onlarla ilgili karar vermesi gerekirken dosyayı böyle süre yönünden reddedip karşımıza çıkarması kafa karıştırmaya yönelik bir taktik olduğunu düşünüyorum. Çünkü kendi kendisiyle çelişen bir karar bu. Zaten kişilerle ilgili davalar devam ediyor. Yani onlar yaşıyorken yaptığımız bu başvuruyla ilgili niye böyle bir karar verdi burada bir çelişki var açıkçası. Şimdi biz o tek tek bireylerle başvurularla ilgili kararın açıklanmasını bekliyoruz. Tabii bizim beklentimiz ihlal çıkması, eğer çıkmazsa yani esastan reddederse o zaman Avrupa Mahkemesi’ne tekrar başvuru yapacağız. Endişe edecek bir durum yok biz de başta endişe ettik ama dosyayı görünce endişe edecek bir durum olmadığını anladık.”

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli