Şii lider Sadr yeni bir bayrak ve isimle siyasi arenaya dönüşe hazırlanıyor

12-05-2024
Rûdaw
Etiketler Mukteda el-Sadr Irak İran ABD
A+ A-

Erbil (Rûdaw) – Bir yıldan fazla süren sessizliğin ardından Iraklı Şii lider Mukteda es-Sadr, yeni bir bayrak önünde yeni hareketinin ismini açıkladı. Rakipleri için “can sıkıcı” olan bu durum, Sadr’ın muhtemelen 2025 parlamento seçimleri için planlanan dönüşünün işareti olarak yorumlanıyor.

Ağustos 2022’de yaptığı açıklama ile siyasetten tamamen çekildiğini ilan eden Mukteda es-Sadr, babası Muhammed Sadık es-Sadr ve iki kardeşinin katledilişinin 26’ıncı yılı için düzenlenen anmada konuştu.

Necef’te düzenlenen anma töreninde babası ve iki kardeşini temsilen bırakılan üç tabutun yanında duran Sadr; Filistin, Irak ve yeni hareketi olan Şii Ulusal Hareketi bayraklarının önünde binlerce destekçisine seslendi.

Bu çıkışıyla karşıtlarını endişelendiren, destekçilerini ise sevindiren Sadr konuşmasına, iki yıl önce destekçilerinin tezahüratları nedeniyle bitiremediği şiiri okuyarak başladı ve ardından babası ile kardeşlerini kimin öldürdüğü sorusuna beş maddede yanıt verdi.

Babasının katledilmesinin nedenlerini anlattı

Sadr, bu maddeleri şöyle sıraladı:

“Birincisi; babamı öldüren, mahkumların serbest bırakılmasını talep eden konuşmanın ardından, kendisi veya oğullarından birinin doğrudan emriyle lanetli Baasçı Saddam Hüseyin'di.

İkincisi; babam Sadr'ı katleden özellikle bu iki ülkeyi eleştirdikten sonra ABD ve işgalci İsrail oldu.

Üçüncüsü; Irak dışında, doğuda ve batıdaki karşıtlarıydı ki babam onları paralı asker ve sahtekar olmakla suçlamıştı.

Dördüncüsü; bu baskı altında daha fazla dayanamazdı üstelik çok az savunucusu vardı.

Beşincisi; takipçilerinin yaşadığı parçalanmaydı ki bir kısmı Allah'tan ve ahiret gününden uzaklaşarak dünyevi hayata kaçtı.”

Sadr’ın konuşması sık sık "ABD’ye hayır”, “İsrail’e hayır”, “Baas’a hayır”ve “Şeytana hayır" sloganları ile kesildi.

Sadr, “ABD’ye hayır” sloganları atan taraftarlarına, “Daha yüksek sesle söyleyin ki ABD ile müzakere edenler duysun” şeklinde müdahalede bulundu. "Birliğe evet" sloganını da "Yolsuzların değil, Sadrcıların birliği” diyerek düzeltti.

Babası Muhammed Sadık es-Sadr, 1990’ların sonunda öyle güçlü bir muhalif haline gelmişti ki artık açıkça Saddam Hüseyin karşıtı konuşmalar yapıyordu. 1999’da Saddam Hüseyin’in “sabrının azaldığı” mesajı kendisine iletildiğinde Sadr, Necef’teki bir camide “Şiiler Saddam’ın baskısıyla korkutulamaz” diyerek yanıt verdi. 19 Şubat 1999’da Necef’teki İmam Ali Türbesi'nde kılınan namazın ardından iki oğluyla birlikte bindiği araçta Hanana bölgesinde pusuya düşürüldü ve katledildi.

Hareketinin ismini değiştirdi

Sadr Hareketi, Irak’ta Ekim 2021’de yapılan genel seçimlerde 73 sandalye kazanarak birinci çıktı.

Ancak uzun süren tartışmaların ardından hüküketi kurulamadı ve Hareket, 15 Haziran 2022'de "yolsuzluk yapan politikacılarla" işbirliği yapmaktan kaçınmak için ülkedeki siyasi süreçten çekilme ve yapılacak yerel seçimlere katılmama kararı aldı.

Sadr Hareketi'nin çekilmesinin ardından diğer Şii güçlerin yer aldığı Koordinasyon Çerçevesi, Ekim 2022'de Muhammed Şiya es-Sudani liderliğinde Kürt ve Sünni bloklarla mutabakat halinde yeni hükümeti kurdu.

Ağustos 2022’de siyasetten tamamen çekildiğini ilan ettikten sonra 14 Nisan 2023’te resmi Twitter (X) hesabını kapattı ve liderlik ettiği hareketin faaliyetlerinin bir yıl boyunca durdurulduğunu bildirdi.

Sadr, Nisan 2023'te hareketin içerisinde “Davanın Sahipleri” (Ashab-ı Qadiya) olarak bilinen en radikal unsurları tasfiye ederek yeni bir sürece başladı.

Hareket içinde toplumsal dayanışma için “el-Bünyan el-Marsous” veya “Sağlam Temeller” projesini hayata geçirdi ve taraftarı olan yapıları birbirine bağlamayı hedefledi.

7 Ekim 2023'te Gazze savaşı başladığında Sadr, gösteriler, toplu namaz ve Gazze'deki insanlar için bağış toplamak amacıyla birkaç defa destekçilerini kitlesel eylemlere çağırdı.

Geri dönüşün sinyalleri

Mukteda es-Sadr, 18 Mart'ta Şii dini otorite Ayetullah Ali es-Sistani'yi ziyaret etti. Ziyaretin taziye amaçlı olduğu söylense de çoğu yorumcu bunu böyle okumadı. Bu ziyaret, Sadr'ın Sistani'den siyasi arenaya dönmek için izin istemesi şeklinde yorumlandı.

Nitekim 10 Nisan 2024'te kendi el yazısıyla yazdığı bir mektupla hareketinin adını “Şii Ulusal Hareketi” olarak değiştirdiğini açıkladı.

Sadr son dönemde ise taraftarları ve milletvekilleriyle bir dizi toplantı ve istişarelerde bulundu. Bütün bu faktörler Sadr'ın yaklaşan seçimlere katılmaya karar verdiği şeklinde yorumlanıyor.

Muhaliflerin “canını sıkıyor”

Güçlü Şii lider Mukteda es-Sadr’ın siyasi arenaya geri dönüşüne işaret eden bu çıkışı, bazı Şii siyasetçileri ve otoriteleri rahatsız edecek gibi görünüyor.

Gözlemciler, muhtemelen 2025 parlamento seçimleri için planlanan dönüşünün, kendisine muhalif olan ve şu an iktidarda olan Şii tarafların ve İran'a yakın silahlı grupların artan nüfuzunu tehdit edebileceğini süşünüyor.

Bu taraflar basının önünde Sadr’a “geri dön” çağrısı yapıyor olsa da, perde arkasında siyasetine müdahale edilmesine karşı çıkıyorlar ve bunun “istikrarsızlığa” neden olacağına inanıyorlar.

Öte yandan İran’ın Sadr'ın dönüşünden “memnun” olmadığı, ABD’nin ise “henüz emin” olmadığı belirtiliyor.

Rûdaw’a konuşan Irak Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Gazi Faysal, "Mukteda es-Sadr siyasi arenaya geri dönüyor. Bu dönüşün resmi ilanla duyurulmasına gerek yok çünkü bu yılki çıkışları onun geri döndüğünü gösteriyor" yorumunu yaptı.

Gazi Faysal, “Şii dini otorite Ali es-Sistani'nin Mukteda es-Sadr'ı hoş karşılaması ona verdiği desteğin işaretidir. Sistani Irak’taki en yüksek Şii dini otorite olarak diğer Iraklı politikacılarla görüşmeyi kabul etmiyor. Onlar sadece Kum'daki Şii merci tarafından kabul ediliyorlar. Dolayısıyla Necef’in yani Sistani’nin Sadr'ı desteklemesi onun için çok önemli” diye konuştu.

İran dengeli yaklaşıyor

Öte yandan Tahran'ın çeşitli düzeylerde Mukteda El Sadr'ın 2021'de hükümet kurma çabalarını engellemek ve parlamentodan çekilmesine neden olmak için aktif müdahalesine rağmen hiçbir zaman kapılarını ona tamamen kapatmadığı da biliniyor.

Birleşik Arap Emirlikleri merkezli düşünce kuruluşu Politika Merkezi’ne (EPC) göre gözlemciler, İran'ın, “Sadr'ı tamamen dışlamak ve muhaliflerin saflarına gitmesine neden olmak kousundaki tereddütlerini Koordinasyon Çerçevesi'ne aktardığını belirtiyor.

Böyle bir hareketin Tahran'ın manevra kabiliyetini ve Şiiler arası çatışmalardan elde ettiği nüfuzu azaltacağını öne sürülüyor. Üstelik Sadr'ı fiilen dışlamak ve onun sürekli büyüyen halk tabanına düşman etmek mümkün değil.

Öte yandan Mukteda El Sadr'ın İran etkisinden uzaklaşmaya devam etmesi, İran'a karşı kırgınlık beslemesi ve bu kritik dönemde Şii toplumu içinde giderek daha aktif hale gelmesi, Tahran'ın Irak'taki hakimiyetini tehlikeye atabilir.

Irak, siyasi ve güvenlik çıkarların dini ve mezhepsel dinamiklerle kesiştiği bu bölgede İran nüfuzu açısından “mücevher” anlamına geliyor.

Dolayısıyla Mukteda El Sadr’ın önümüzdeki süreçte dönüşü ile İran'la nasıl bir müzakere içinde olacağı henüz bilinmiyor. Sadr geri dönerse Irak'ta liderliği üstlenebilecek ve Tahran'ın en yakın müttefiklerinden bazılarını iktidardan uzaklaştırabilecek mi? Bu sorunun cevabı da belirsizliğini koruyor.

Ancak siyasi dinamikler, İran'ın Sadr'a karşı çıkan Şii hareketleri desteklemek ve seçimlerde yenilgiye uğratmak için çabalarından geri durmayacağı olasılıklarını da akla getiriyor.

ABD’nin tavrı

Irak’ta Muhammed Şiya es-Sudani hükümetinin kurulmasıyla birlikte Tahran ile Washington arasındaki ilişkilerde kayda değer bir değişim yaşandı.

Daha önce ABD kendi parametreleri dahilinde gördüğü bir hükümeti desteklerken, İran nüfuzunu kullanıyordu. İran'ın çıkarlarına daha yakın hareket eden ancak Washington'un koşullarına tabi olan bir hükümetle durum tersine döndü.

Irak'ı sürekli bir baş ağrısı olarak gören Amerikalı politikacılar için Koordinasyon Çerçevesi hükümeti ile kurulan mevcut atmosfer nispeten daha istikrarlı ve daha az gergin görünüyor.

Öte yandan Mukteda el-Sadr ve taraftarlarının Washington'a yönelik tutumu genellikle İran destekli gruplarınkinden daha aşırı görülüyor.

Buna rağmen Irak konusunda deneyimli olan Amerikalı uzmanlar, Sadr'ın İran'ın yörüngesine sıkı sıkıya bağlı olmayan tek Şii grup olduğu gerçeğini de göz ardı etmiyor. Bu perspektif, Sadr'ın öngörülemeyen kararları ve bazen fevri tepkileri konusundaki çekincelere yol açsa da, ABD açısından Irak’ta uzlaşılabilecek bir potansiyeli de temsil edebilir.

Sadr, böyle bir ilişkinin niteliğini ve hedeflerini belirleyen kapsamlı bir anlaşma şartıyla Washington'la ilişkileri geliştirmeye açık görünüyor.

Sadr, İran Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani ve Heşdi Şabi Komutanı Ebu Mehdi el-Mühendis'in 2020 başlarında Bağdat'ta öldürülmesinin ardından çeşitli vesilelerle, dönemin Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih'in ABD Başkanı Donald Trupm’la yaptığı görüşmeleri destekledi.

Bu dönemde Berhem Salih, Süleymani ve el-Mühendis suikastlarının faillerini desteklediği yönünde tehdit ve suçlamalarla karşı karşıya kaldı.

Sadr Hareketi ayrıca, eski Başbakan Mustafa el-Kazımi’nin Washington ile müzakere ettiği muharip güçlerin geri çekilmesi ve eğitim programları konusunda ABD ile yapılan anlaşmaları da onayladı.

Ancak bu çabalar, Koordinasyon Çerçevesi içindeki güçler ve silahlı gruplar tarafından şiddetle eleştirildi.

Washington, İran’ın nüfuzuna ve Irak hükümeti içinde yer alan Şii silahlı gruplarla yaşanan çekişmenin ağır maliyetlerine rağmen, Irak'ta iç barışı sağlama çabalarını desteklemeyi kendisine avantajlı olarak algılayabilir.

Bununla birlikte Sadr Hareketi'nin yeniden siyasi arenaya dönüşü ülkenin istikrarını tehlikeye atabilir ve Washington'un önündeki zorluklardan biri de bunu engellemek olacak gibi görünüyor.

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli
 

Son paylaşılanlar

Foto: ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller

ABD: Irak’taki nüfus sayımı, kalkınma stratejileri için kritik öneme sahip

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, tüm Irak halkını, özellikle Kürdistan Bölgesi vatandaşlarını nüfus sayımına katılmaya çağırarak, sayımın hükümetin kalkınma stratejileri için kritik veriler sağlayacağını bildirdi.