Erivan’dan Krasnodar’a; efsane sanatçı Xelîlê Evdile’nin izinde

21-02-2021
Kamiz Şeddadi
Xelîlê Evdile'nin oğlu Siyabendê Xelîl
Xelîlê Evdile'nin oğlu Siyabendê Xelîl
Etiketler Xelîlê Evdile Siyabendê Xelîl Erivan Radyosu
A+ A-

Rusya – Krasnodar (Rûdaw) – Uzun yıllar Xelîlê Evdile’nin kavalından yükselen ve Erivan Radyosu üzerinden her bir Kürt ailenin evine ulaşan bu yanık melodi, şimdi artık Rusya’nın karlı steplerinden yankılanıyor. 

Xelîlê Evdile’nin oğlu Siyabend, babasının vefatının ardından evini Azerbaycan’dan taşıyarak Rusya’ya yerleşti. Siyabend bugün Sovyet Kürtleri arasında tanınmış değerli sanatçılardan biri.

Xelilê Evdile 1940 yılında sürgünde, Kırgızistan'da doğdu. Ailesi iki yıl önce Ermenistan’dan Orta Asya’ya sürgün edilmişti. Xelîl henüz 4 yaşındayken ailesi tekrardan Ermenistan’a dönmüştü.

Müziğe olan hevesi daha çocukluk yıllarında başlamıştı. O 11 yaşına geldiğinde ise kaval ve ney çalabiliyordu.

Xelîl profesyonel bir kaval ustası olarak ünlü ses sanatçısı Sûsîka Simo’nun müzik grubuna katıldığında henüz 18 yaşını doldurmamıştı.

Siyabendê Xelîl, babasını şu sözlerle anlatıyor:

“Xelîlê Evdile’nin çaldığı makamı getirip bir başka makamla karşılaştıramazsınız. O bir padişahtı. Xelîlê Evdile’nin çalışını dünya biliyor. Şimdi de çok ünlü, marifetli sanatçılarımız var ama bence Xelîl hepsinin üzerinde bir yerdeydi.  Radyoda yaynlanan şarkıların yüzde 60-70’inde onun kavalının sesi var. Orada büyük bir emek vermiş.”

Xelîlê Evdile ilk melodisini 19 yaşındayken, 1959’da Erivan Radyosu’nda kaydetmiş. Ki zaten Xelîl’in profesyoneliği de o dönemde başlıyor. Sonuçta, Erivan Radyosu’nda Xelîlîn kavalının eşliğinde şarkılarını kayneden sanatçı da kalmamış.

Siyabendê Xelîl, “Biz çocuktuk, dengbejler evimize gelirdi. Daha doğrusu, dengbejler radyoya gelirdi, oradan bizim evimize gönderilerdi. ‘Gidin sesinizi Xelîl ile deneyin ondan sonra Radyoya gelin’ denirdi. Babam ilk olarak kaval çalyama başlıyor, daha sonra zurna çalıyor. Fakat hem kavalde, hem zurnada ve hem de ney'de onun gibi çalan yoktu” diyor. 

Xelîlê Evdile’nin gelini Sîmîzar Çeto da yıllarca Azerbaycan Radyosunda Kürtçe bölümünde spiker ve editör olarak emek vermiş, çalışmış. Simizar hanım, Kürt medyasının, Xelîlê Evdile’ye gereken önemi vermediğinden yakınıyor:

 “Biz çok dinliyoruz, makamlar çalınıyor, Erivan Radyosu deniliyor ama Xelîlê Evdile’nin ismi geçmiyor. Herkesin ismi iade edilmeli, her birinin emeği yerinde gösterilmeli ki insanlar bu melodinin Xelîlê Evdile’ye ait olduğunu bilsinler. O’nun makamları, Egîdê Cimo’nunkiler ve diğerlerininki de, kendi isımlerıyle anılmalı”.

Xelîlê Evdile’nin çaldığı ve Erivan Radyosu tarafından kaydedilen melodilerin sayısı 100’ü geçiyor. Ayrıca O bir bestekar olarak da beste ve şarkıların aranjerliğini yapıyordu. 1978’de Leningrad’daki Uluslar Festivali’nde solist kaval sanatçısı olarak ikincilik ödülü almıştı. Xelîlê Evdile’nin başını çektiği halay grubu, sürekli Sovyetlerin Kafkas ve Orta Asya cumhuriyetlerinde turnelere çıkıyordu.

Dengbêj Xwedêda, Xelîlê Evdile için şunları söylüyor:

“Onun gibi yetenekli insanlar yüzyılda bir dünyaya gelir. Şimdi bile onun kavalını dinlerken bu bizim atalarımızın melodisidir diyoruz. İnanıyorum ki Xelîlê Evdile gibi kaval, ney ve zurna çalan başka biri daha da yoktur.”

Yeteneği ve sanatçılığı Xelîlê Evdile’ye babası ve dedesinden miras kalmıştı. Babası Evdileyê Ebîl zamanında ünlü bir kaval ustasıymış. Dedesi de tulum veya dizgar ustası olarak tanınırmış.

Xelîlê Evdile, çocuklarının da kendisi gibi dedelerinin izinden gelmesini çok istemiş. Fakat üç evladından yalnızca Siyabend babasının izinden ilerlemiş.

Siyabendê Xelîl, “Küçüktüm, baba ben de bir kaval istiyorum’ dedim. Bana ‘sen henüz küçüksün’ dedi. Ağladım ve kaval istedim. Annem de, ‘çocuktur, ona da bir kaval ver’ dedi. Babam ‘o henüz çalamaz’ dedi. Sonra bana bir kaval verdi, biraz çaldım, sonra nasıl oldu hatırlamıyorum, çocuklar elimden aldılar. Babam kızdı, ‘sana demedim mi elindeki sazı gözünün nuru gibi saklamalısın, sana verdim ama sahip çıkamadın işte’ diye sitem etti. 17 yaşımdayken artık kavalı tam, çok iyi çalabiliyordum” diye banlatıyor.

1989 yılında Xelîlê Evdile için bir kez daha göç yolu gözükür. Karabağ’daki savaş nedeniyle evini Azerbaycan’a götürür. Gurbet elde doğduğu gibi 1991 yılında yine gurbet elde bu dünyadan göçer, gider.

11 yaşındaki Hasan, Xelîlê Evdile’nin kardeşinin torunu. O da marifeti ve yeteneği ile herkesi kendisine hayran bırakıyor. Bu yüzden Evdile’nin ailesi, Rusya’da bile olsalar, atalarından kalan geleneğin artık kaybolmayacağı için mutlu oluyorlar.

Xelîlê Evdile’nin yaratıcılığı Ağrı Dağı eteklerinde başladı, Erivan’da zirveye ulaştı. Fakat Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yarım kaldı. Oğlu Siybend babasının izini takip etti, Orta Asya steplerinden dolaştırarak Rusya’ya ulaştırdı. Ne mutlu ki bugün artık yeni bir nesil Xelîlê Evdile’nin mirasını devam ettiriyor.

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli