CHP'li Kaan Salıcı: Silahın ortadan kalkması demokratik siyaseti güçlendirir

26-02-2025
Ferdî Sak
Etiketler CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı CHP HDP
A+ A-

CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Oğuz Kaan Salıcı, başkent Erbil’de düzenlenen 3’üncü Erbil Forumu’na katıldı.

Rûdaw’dan Ferdi Sak’ın sorularını yanıtlayan Oğuz Kaan Salıcı, PKK'nin silah bırakma çağrısına ilişkin, "Türkiye'de kimse silah bırakma çağrısına mutsuz olmaz. Silahın ortadan kalkması demokratik siyaseti güçlendirir ve önünü açar" dedi.

“Türkiye'nin terörden uzun yıllardır can ve ekonomik kayıplar yaşadığını” belirten Salıcı, samimi bir sürecin yürütülmesinin herkesi memnun edeceğini ifade etti.

Kürtlerin anayasal hakları konusunda CHP'nin tutumu

Salıcı, Kürtlerin anayasada tanınması ve dil hakları gibi konularda CHP'nin tutumunu değerlendirirken, "Biz ya barış ya demokrasi ikileminde değiliz. Hem barış hem demokrasi olmalı" dedi.

Türkiye'deki 85 milyon vatandaşın tamamının demokrasi standartlarının yükselmesini istediklerini vurgulayan Salıcı, yargının bağımsızlaşması ve medya özgürlüğünün sağlanmasının önemine dikkat çekti.

Salıcı, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçmişte "Kürt sorunu yoktur" ve "çözüm sürecini buzdolabına kaldırdık" açıklamalarını hatırlatarak, bugünkü söylemlerinin tutarsız olduğunu öne sürdü. Salıcı, "Erdoğan'ın bugün söyledikleri üzerinden değil, açıklamanın içeriğini gördükten sonra değerlendirme yapmak daha doğru" dedi.

CHP'nin aday belirleme sürecinde öne çıkan isimlerden Ekrem İmamoğlu'nun siyasi yasak davalarıyla karşı karşıya olduğunu hatırlatan Salıcı, "Yargı üzerinden siyaseti dizayn etmeye çalışmak, Türkiye'deki vatandaşların kabul edeceği bir durum değil" dedi.

Kayyum uygulamaları

Salıcı, CHP ve HDP'nin ortaklaşa kazandığı belediyelere yönelik kayyum atamaları ve siyasi davalara tepki gösterdi.

CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Oğuz Kaan Salıcı Rûdaw’ın sorularını yanıtladı:

Rûdaw: Şu an Türkiye'de bir süreçten bahsediliyor. Sayın Bahçeli'nin 1 Ekim'de başlattığı ve ardından şu an Öcalan'ın PKK'ye çağrı yapmasıyla ilgili evirilen bir süreç var. Siz CHP olarak bu sürece nasıl yaklaşıyorsunuz?

Oğuz Kaan Salıcı: Şöyle biz esas konuşulan şey silah bırakma çağrısı yapılacağı. Türkiye'de kimse silah bırakma çağrısı mutsuz olmaz. Silahın ortadan kalkması demokratik siyaseti güçlendirir. Demokratik siyasetin önünü açar. Türkiye terörden çok uzun yıllardır hem can kayıpları hem ekonomik kayıplar anlamında çok çeken bir ülke. Dolayısıyla terörün sonlanması, PKK'nın silah bırakması, bu konuda samimi bir sürecin yürüyor olması, yürümesi hepimizi memnun eder. Ama yapılacak açıklamanın içeriğini henüz bilmiyoruz. Yapılacak açıklamanın içeriğine göre partimizle bizler de değerlendirme yapacağız.

Rûdaw: Silah bırakma çağrısı sonrası Sayın Erdoğan'da ikinci bir safhaya geçeceğiz dedi. Demokrasi ve Türkiye'nin bölgeye entegrasyonu açılır dedi. Bu açıklamadan sonra, Öcalan'ın çağrısından sonra oluşabilecek Kürtlere yönelik herhangi bir adımda mesela Kürtlerin anayasada yer alması, Kürtlerin dil hakkının tanınması, CHP'nin bu konudaki tavrı ne olur?

Oğuz Kaan Salıcı: Şimdi Sayın Erdoğan çok şey söyledi. Sayın Erdoğan Kürt sorunu yoktur da dedi. Sayın Erdoğan bundan önceki çözümü buzulamına kaldırdık da dedi. Dolayısıyla Sayın Erdoğan'ın bugün söyledikleri üzerinden değil bence açıklama yapıldıktan ve açıklamanın içeriğini hep beraber gördükten sonraki süreci değerlendirmek daha doğru. Biz şöyle bir noktada değiliz. Ya barış ya demokrasi. Niye ikisi birden olmuyor? Hem barış hem demokrasi. Yani hem demokrasi standartlarının yukarıya çekilmesi Türkiye için şu anda Erbil'deyiz. Siz de daha çok soruyu Kürtlerin üzerinden soruyorsunuz. Ama Türkiye'de yaşayan 85 milyon vatandaşın tamamının demokrasi standartlarının yukarıya çekilmesi Cumhuriyet Halk Partisi'nin baştan beri istediği, özlediği bir şey. Yargının bağımsızlaşması medyanın özgürce yayın yapıyor olması, yapabilmesi bunlar hepimiz için istediği şeyler. Dolayısıyla açıklamayı bir görelim ama biz her halükarda Türkiye'nin demokratikleşmesi için mücadele eden bir siyasi partiyiz ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için de umarım yapılacak olan açıklama daha ileri bir aşamaya götüren bir alan açar, bir söylem ortaya koyar. O zaman bütün bunların hepsini konuşma imkânımız olur bizim de.

Rûdaw: Şu anda CHP'ye yönelik aday belirleme süreci var. CHP'ye yönelik özellikle Ekrem İmamoğlu aday olarak gösteriliyor zaten ön seçimde sadece tek başına aday. Bir yandan siyasi yasak davalarıyla karşı karşıya bu adaylık sürecinde Ekrem İmamoğlu'nu nasıl etkiler, nasıl bir olumsuz etki yapabilir bu davalar? Siyasi yasak gelebilir mi Sayın Ekrem İmamoğlu'na?

Oğuz Kaan Salıcı: Şimdi yargı üzerinden siyaseti dizayn etmeye kalkarsanız, yargı üzerinden siyaset etkilemeye çalışırsanız, yargı üzerinden toplumda kabul görmüş bazı siyasi aktörleri siyaset dışına atmaya çalışırsanız, bu Türkiye'de vatandaşın kabul edeceği, onaylayacağı bir şey olmaz. Sayın Erdoğan siyasi hayatında Büyükşehir Belediye Başkanı iken bu tür baskılara çok maruz kaldı. Bugün kendisini dönüp kendisinin karşısına rakip olacak bir siyasi aktöre ya da diğer siyasi aktörlere, siyasi parti liderlerine karşı baskı uyguluyor olmasını ne bizim vicdanımız kabul eder ne demokrasi yöntemleri kabul eder. Ne de Türkiye'de oy veren ve bu ülkenin daha iyi bir noktaya gitmesini isteyen bütün vatandaşlarımız böyle bir şeyin karşısında durur. Onun için Ekrem İmamoğlu'na da, Mansur Yavaş'a da, Cumhuriyet Halk Partisi'ne de, diğer siyasi partilere de yapılacak olan her türlü baskı ters teper. Bundan uzak durmalarını ben tavsiye ederim. Tavsiyem odur ki demokratik bir yarışta bırakalım vatandaşlarımız kendileri karar versinler ülkeyi kimin daha iyi yönetmesi gerektiğine. Neden mevcut yönetim siyasi aktörlerin bazılarına baskı uygulayarak onları siyaset alanının dışına atmaya çalışan işler yapsın? Neden mahkemeler devreye girsin? Bunlar doğru şeyler değil. Bir yandan demokrasiyi konuşuyoruz, bir yandan Türkiye'nin demokratik standartlarının yükselmesini konuşuyoruz. Ama bir yandan da Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayının üzerine ya da adaylaşması ihtimali yüksek olan bir arkadaşımızın üzerine gelecek baskıları konuşuyoruz. Bu iki şey birbirine yakışmıyor.

Rûdaw: Özellikle bu Dem Parti ile CHP'nin ortaklaşa bazı belediyeler elde ettiler seçimlerde. Bu belediyelere de özellikle bir baskı uygulanıyor. Siyasi davalar açılıyor. En son Esenyurt Belediye Başkanı gözaltına alındı ve şu anda hapishanede. Bu konu hakkında ne demek istersiniz?

Oğuz Kaan Salıcı: Şimdi kayyum uygulaması eskiden beri yapılan bir uygulama ve yanlış bir uygulama. Vatandaş kime oy verirse o kişinin seçilmesi gerekir. Demokrasinin gereği budur. Belediyelerde de böyledir. Milletvekili seçimlerine de böyledir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de böyledir. Bir parti bir kişiye aday gösteriyor. Yüksek seçim kurulu bu kişi aday olabilir diyor bir engeli yoktur diyor. Vatandaş onu seçtikten sonra diyor ki bu yanlış olmuş. Böyle bir şey olmaz. Tayyip Erdoğan'ı seçen irade neyse, belediye başkanlarını seçen irade, milletvekillerini seçen irade aynı iradedir. Dolayısıyla bir seçimde doğru yaparken başka bir seçimde vatandaş yanlış yaptı diyemezsiniz. Oyunu kuralına göre oynamak lazım. Demokratik standartlarının dışına çıkmamak lazım. Hatırlarsanız 2019 yılında biz İstanbul'da Büyükşehir Belediyesi'ni kazandık 31 Mart seçimlerinde. Sonra seçim iptal edildi. Niye iptal edildi? Bugün kimse onun üzerine durmuyor. Ama biz İstanbul seçimini ikinci kere kazanmak zorunda kaldık. Niye Tayyip Bey'e karşı ikinci kere seçip kazanmak zorunda kalıyoruz? Bir kere yetmiyor mu? Teşekkür ederim.

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli