Erbil (Rûdaw) - Fransa Irak Araştırma Merkezi Direktörü Dr. Adil Baxewan, Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin, Notre-Dame Katedrali'nin yeniden açılış törenine katılmasını değerlendirerek, “Buraya katılan ve devleti olmayan tek millet Kürtlerdir. Devletsiz bir milleti temsil eden tek kişi de Neçirvan Barzani’dir. Bu, hem Kürdistan Bölgesi için hem de Ortadoğu’daki Kürt meselesi için çok önemli” dedi.
Rûdaw’ın Avrupa muhabiri Ala Şali’ye konuşan Dr. Adil Baxewan, Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin Notre-Dame Katedrali'nin yeniden açılış törenine katılmasını, Suriye’de cereyan eden olaylar ve Rojava’daki duruma dair değerlendirmelerde bulundu.
“Neçirvan Barzani, devleti olmayan bir milleti temsil eden tek lider”
Başkan Neçirvan Barzani’nin Notre-Dame Katedrali’nin açılış törenine katılmasına ilişkin Baxewan, “Neçirvan Barzani, devleti olmayan bir milleti temsil eden tek lider olarak törende yer alıyor. Bu katılım, Kürdistan Bölgesi ve Ortadoğu’daki Kürt meselesi için büyük bir öneme sahip” dedi.
Baxewan, “Irak’tan kimse törende yer almadı. Kürdistan Bölgesi’nden tek katılımcının Barzani olması, bölge için stratejik bir kazançtır” dedi.
"Kürt diplomasisi için önemli bir fırsat"
Neçirvan Barzani’nin törende dünya liderleriyle bir araya gelmesinin Kürt diplomasisi açısından fırsatlar sunduğunu ifade eden Baxewan, “Başkan Neçirvan Barzani, törende Donald Trump ve diğer birçok liderle bir araya gelecek. Tören sonrası liderlerin bir salonda buluşmasıyla ikili görüşmeler gerçekleşecek. Bu durum, Kürt diplomasisinin ekonomik, güvenlik ve siyasi kazanımlara dönüştürebileceği büyük bir fırsattır” dedi.
Ortadoğu’daki mevcut duruma dikkat çekerek, uluslararası desteğin önemine vurgu yapan Baxewan, “Ortadoğu alevler içinde ve Kürdistan Bölgesi her zamankinden daha fazla uluslararası desteğe ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle Başkan Barzani’nin bu katılımı büyük bir stratejik öneme sahip” dedi.
Bölgesel gerilimler ve Heyet Tahrir eş-Şam’ın ilerleyişi
Suriye’de yaşanan gelişmelerin tek başına değerlendirilemeyeceğini belirten Adil Baxewan “Suriye, Lübnan, İran ve Filistin meseleleri birbirine bağlı. Bunlar liderlerin gündeminde bir paket olarak ele alınacak. Kürt diplomasisi bu gündemin içine Kürt meselesini yerleştirebilirse bu büyük bir başarı olur” ifadeleri kullandı.
Baxewan, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) grubunun ilerleyişi ve bölgede oluşturduğu tehlikeye dair, “Karar alıcılar şu soruları soruyor: HTŞ’nin tehdidi, Esad rejiminin varlığından daha mı az, yoksa daha mı fazla? HTŞ’nin stratejik çıkarlar üzerindeki etkisi nedir?” dedi.
Baxewan, Esad yönetiminin İsrail ve Batı’ya hizmet ettiğini belirterek, “Şu an için Esad rejimine yönelik tek eleştiri, İran’dan Hizbullah’a silah taşımakta kullanılan koridorların kontrol edilmesiyle ilgili. Ancak bu durum Esad’ın kontrolünde değil” dedi.
Rusya’nın Ukrayna savaşı nedeniyle Suriye’ye daha az odaklandığını vurgulayan Baxewan, bunun dolaylı olarak HTŞ’nin güçlenmesine neden olduğunu söyledi.
Baxewan, “Şu anda siyasi taraflar HTŞ’yi kendileri için ciddi bir tehdit olarak görmüyor. Onların gerçek tehlike olarak gördüğü İran” ifadelerini kullandı.
Rojava Kürtleri için tehdit
Rojava’daki Kürt meselesine ilişkin de konuşan Baxewan, bölgede Kürtlerin büyük bir stratejik tehdit altında olduğunu ifade ederek, “Eğer HTŞ ve Suriye Milli Ordusu (SMO) Şam’a girip Esad rejimini sona erdirirse, Rojava Kürtleri varlık mücadelesiyle karşı karşıya kalabilir. Ancak bu silahlı güçler sadece Şam çevresinde kalır ve Suriye üç parçaya bölünürse Kürtlerin durumu daha avantajlı olabilir” açıklamasında bulundu.
Suriye’nin gelecekte ABD, Türkiye ve İran-Rusya kontrolünde üç ayrı bölgeye ayrılma ihtimalinden bahseden Baxewan, mevcut şartların Kürtlerin lehine olmadığını söyledi. Baxevan, “Esad rejimi düşerse ABD’nin Suriye politikası değişebilir ve bu Kürtlerin çıkarına olmayacaktır” dedi.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın