Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Başbakan Mustafa Kazımi’nin Türkiye ziyareti sonrası ikili ilişkilerin iyiye gittiğini söyledi.
Fuad Hüseyin, “Türkiye Dışişleri Bakanı yakında Irak'a gelecek ve Türkiye ile müzakerlere devam edilecek. Vize konusunda Türkiye Dışişleri Bakanı’nın Irak’ı ziyaret etmesiyle prensipte anlaşmaya varılması öngörülüyor” dedi.
Türkiye’nin Gare operasyonu ile ilgili Iraklı makamları bilgilendirmediğini belirten Hüseyin, “Ben Dışişleri bakanı olarak saldırıdan haberdar değildim” ifadelerini kullandı.
Erbil ile Bağdat arasında imzalanan Şengal Anlaşması’na ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hüseyin, “Şengal sorunu yerel bir meseledir, dolayısıyla içeride çözülmesi gereken bir konudur. Kürdistan Bölgesi ile Federal Irak hükümet arasında yapılan bu anlaşma iyi bir anlaşmaydı” diye konuştu.
Irak’ın Kürt Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.
Rûdaw: Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’ı ziyaret ettiniz, Irak ile Suudi Arabistan arasındaki anlaşmaları uygulayabilir misiniz?
Dr. Fuad Hüseyin: Birkaç meseleyi görüşmek amaçlı ziyaret ettik. Bunlardan biri iki ülke arasındaki ilişkiler, 2015.2016.2017 ve özellikle 2019 yılında Sayın Adil Abdulmehdi Başbakanlık yaptığı dönemde Irak’tan bir heyet Suudi Arabistan’ı ziyaret ederek 13 mutabakat anlaşması imzalanmıştı. Daha önce de iki ülke arasında yapılan anlaşmalar var. Suudi Arabistan ile ilişkilerde farklı bir sürece girilmiştir. Sorunlu bir ilişki düzeyinden normal bir ilişkiye geçiş yapıldı. Yavaş yavaş bir ilerleme var. Söz konusu ziyaretimizde daha çok ikili ilişkiler gündeme getirildi. Bir kısmı da hem iki ülkeyi hem de bölgeyi etkileyen, bölge ve dünyada yaşanan gelişmelerle ilgiliydi.
Rûdaw: Bahsettiğiniz gibi Sayın Adil Abdulmehdi Başbakanlığı döneminde Suudi Arabistan ile ilişkiler normalleştirildi. Irak hâlihazırda İran ile Suudi Arabistan arasında arabulucu rolü üstelniyor. Irak hala bu görevi üstleniyor mu?
Dr. Fuad Hüseyin: Aslında Abadi döneminde de ilişkiler tekrardan başlamıştı. Adil Abdulmehdi döneminde daha fazla ilerletildi ve şu anda devam ediyor. İran ile bazı körfez ülkeleri ile arasında sorunlar var. Söz konusu sorunlar da Irak üzerinde etkisi var. Suudi Arabistan ile yaptığımız görüşmeler sırasında bu konuları gündeme getiriyoruz, İranlı yetkililer ile de görüştüğümüzde bu konuları konuşuyoruz. Yakında da kendileriyle görüşüp yine bu konudan bahsedeceğiz.
Konu bizim arabuluculuk yapmamız değil. Konu şu bu ilişkiler Irak üzerinde etkisi var ve Irak’ın çıkarına hizmet etmiyor. Bölgenin durumu ne kadar kötü olursa o kadar Irak’ı da etkiliyor. Irak’ın durumu da kötüleşince bölgeye etki ediyor, ikisi de birbiriyle ilişkildir. Bu nedenle eğer bu konular açılacaksa ve bizim bu süreç içerisinde bir rolümüz olacak ise en Irak’ın çıkarları temelinde konuşmalıyız.
Rûdaw: Irak’ın Körfez Şebekesinden 400 megavat elektirik alacağı yönünde yapılan anlaşma uygulandı mı? yoksa hala müzakere devam ediyor mu?
Dr. Fuad Hüseyin: Söz konusu anlşama iyi bir yol katetti. Adil Abdulmehdi döneminde ben Başbakan yardımcısı görevindeyken anlaşmanın mutabakat metni imzalanmıştı. İyi bir yol katetti. Elektrik Bakanlığı da onlarla anlaşmaya vardı. Irak’ta elektrik sorunu sadece temin ve üretimi değil, Irak’ta dağıtım sorunu var. Yani elektriği dağıtma sisteminde sorun yaşanıyor. Yardım alamak için şu anada Elektrik bakanlığı onlarla görüşme yapıyor.
Rûdaw: Bu konu yakında son aşamasına gelinecek mi?
Dr. Fuad Hüseyin: Bana göre mademki Irak’ın elektriğie ihtiyacı var söz konusu anlaşma iyi bir yol katedecek.
Rûdaw: Son zamanlarda Yeşil Bölge, Erbil ve Enbar’a yapılan Roket saldırıları, Irak’ın, bölgenin ve dünyanın sıcak gündemi arasında yer alıyor. Yaşanan olaylar Irak’ın diğer ülkelerle olan ilişkileri ve yabancı yatırımcıların ülkeye gelmesini nasıl etkiledi. Acaba bu sizin işinizi daha fazla zorlaştırmadı mı?
Dr. Fuad Hüseyin: Evet, çok zorlaştırdı. Yatırım sakin bir toplum ve çevre gerektiriyor.Söz konusu saldırlar yatırımcıları adeta kovalıyor, yaklaşamıyorlar. Çünkü sonuçta yatırım insan ve sermaye ile doğrudan bağlantılıdır. Sermaye, korkunun olduğu bir yere girmez, sermaye riskin olduğu alana girmez, sermaye güvenli sığınağın olmadığı bir yere yatırım yapmaya gitmez. Dolayısyla çok kötü bir etkisi oldu.
Rudaw: Bu füze saldırısına ilişkin olarak, siz 3 Şubat'ta İran'ı ziyaret ettiğiniz sırada roket saldırları gündeme getirildi mi, çünkü saldırıların İran’a yakın silahlı gruplar tarafından gerçekleştirildiği yönünde bir kanaat var. Bu konuyu İran ziyaretiniz de konuştunuz mu?
Dr. Fuad Hüseyin: Ziyaretim sırasında yeşil Bölge yoğun bir saldırı altındaydı. İranlı yetkililer ile bu konuyu konuştuk. İranlı yetkililer de füze saldırılarıyla ilgilerinin olmadığı ve desteklemediklerini açıkladı. Ancak İran’ı dinleyen bir grup insan var, Bana göre söz konusu saldırıların durdurulması için İran da bizimle aynı kanaate vardı. Bir kez daha ifade ediyorum İran yönetimi füze saldırılarını tasvip etmediği gibi desteklemediklerini söylediler. İran, yakın zamanda Erbil, Yeşil Bölge ve Balad’te düzenlenen saldırılara ilişkin kınama mesajı yayınladı.
Rûdaw: İran yöentimi saldırıları onların yapmadığını söylüyor, ancak ABD Erbil'e atılan roketlerin İran menşeli olduğunu söylüyor ve İran’a bağlı grupları suçluyor?
Dr. Fuad Hüseyin: Biz işimiz bunların ya da onların sözlerini tekrarlamak değil, Bizim işimiz şu inceleme yaptık ve sonuca ulaştık ancak ne zaman açıklayacağı orası belli değil. Güvenlik birimler bu konuda açıklama yapacak. Ancak Irak hükümeti kimlerin yaptığını hangi çeşit olduğunu biliyor, yapanlar adalete teslim edilecektir. Ne zaman yayınlanacağını bilmiyoruz.
Saldırıları, terör saldırılarını sayıyoruz, terörist sayıyoruz, herhangi bir isim altında terör yapanlar tespit ediliyor. Söz konusu saldırıları terör saldırısı olarak nitelendiriyoruz. Hangi isim ve kimliğin arkasına sığınırlarsa sığınsınlar yapılanlar terör eylemidir.
Rûdaw: Yani birer terörist olarak mı muamele edeceksiniz?
Dr.Fuad Hüseyin: Kuşkusuz, çünkü bu bir terör eylemidir. Irak'taki bir çok siyasi kesim açıklama yaparak bu konuyla bağlantılarının olmadığını açıkladı. Ancak hükümetin bu konuda bilgis var. Hem bölgenin de hem Bağdat'ta istihbarat teşkilatının Erbil saldırısın hakkında bilgisinin olduğunu söyleyebilirim. Bağdat saldırıları hakkında da soruşturma devam ediyor.
Rûdaw: Bu konuda Erbil ile Bağdat arasında işbirliği var mı?
Dr. Fuad Hüseyin: Bilmiyorum, bu güvenlik güçlerini ilgilendiren bir konudur. Bu tür girişimler terör saldırısı dışında hiçbir şey değildir.
Rûdaw: Irak ile Türkiye arasındaki ilişkilerin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle Mustafa Kazımi’nin Türkiye ziyareti sonrasında?
Dr.Fuad Hüseyin: Bağdat ile Ankara ilişkileri uzun süre durgundu. Ancak Mustafa Kazımi’nin Türkiye ziyareti sonrası ilişkilerin düzeyi daha iyiye gitti. Her iki ülke de ortaya çıkacak herhangi bir sorunu diyalog ve uzlaşma yoluyla çözme konusunda hem fikir. Medya üzerinden değil.
Yapılan son ziyaret ile Ankara-Bağdat ilişkilerileri daha da ilerleme kaydetti. Türkiye Dışişleri Bakanı yakında Irak'a gelecek ve Türkiye ile müzakerelere devam edilecek.
Türkiye’de diğer komşu devletler gibi komşumuz. Irak için de önemli bir devlet, ticaret hacminin en büyük olduğu ülkeler konumunda. Daha önce Çin’le daha fazlaydı şimdi korona nedeniyle düştü, Türkiye ile artmaya başladı.
Irak ile iyi ilişkilerin olması Türkiye'nin çıkarına aynı şekilde Türkiye ile iyi ilişkilerin de olması Irak'ın çıkarına olacaktır.
Rûdaw: Çoğu zaman Irak Türkiye'nin havadan ve karadan saldırı düzenlediği için serzenişte bulunuyor. Son dönemde Türkiye’nin Gare’ye düzenlediği operasyondan önce Iraklı kurumları bilgilendirdi mi?
Dr.Fuad Hüseyin: Ben Dışişleri bakanı olarak saldırdan haberdar değildim. Ancak Türkiye geçmişte de birkaç kez bölgede askeri operasyon düzenledi. Ankara ziyareti sırasında Başbakan ve güvenlik yetkilileri bu konuyu gündeme getirmişlerdi.
Rûdaw: Erbil ile Bağdat yönetimi arasında Şengal Anlaşması imzalandı ancak henüz uygulanmadı. Erbil yönetimi bu konudan rahatsız ve diğer yandan Türkler Şengal’e operasyon düzenleyecekleri tehdidinde bulunuyorlar. Irak son zamanlarda Türkiye ile bu konuyu gündeme getirdi mi? Irak'ın bu konuda tutumu nasıl?
Dr. Fuad Hüseyin: Şengal sorunu yerel bir meseledir, dolayısıyla içeride çözülmesi gereken bir konudur. Kürdistan Bölgesi ile Federal Irak hükümet arasında yapılan bu anlaşma iyi bir anlaşmaydı. Söz konusu anlaşmanın yankısı oldukça fazlaydı. Komşu ülkelerde hatta dünya kamuoyunda bile yankılandı. Fransa’da Amerika Birleşik Devletleri’nde. Mısır’ı ziyaret ettiğimde Mısır cumhurbaşkanı bu konu hakkında önemle konuştu. Fransızlar ve Almanlarla da bu anlaşmanın önemli hakkında konuştuk. Çünkü Şengal meselesinin sembol bir önemi var. Stratejik olarak da iyiydi. Bu nedenle hem içeride hem de dışarı da yankı yaptı. Ancak anlaşmanın uygulanmasında sorun olduğu gerçeği doğrudur.
Rudaw: Peki sorun nedir?
Dr. Fuad Hüseyin: Anlaşmadan sorumlu olanların bu konuda çok ciddi olduklarını düşünüyorum ve bölge ile bu sorunu nasıl çözeceklerine dair iletişimdeler.
Rûdaw: Anlaşmanın uygulanmamasında dış etkenlerin olduğunu düşünüyor musunuz?
Dr. Fuad Hüseyin: Etkisi olup olmadığı ihtimali uzak değil ama bu anlaşmaların uygulanmasından sorumlu olanlar daha iyi biliyor. Bağdat’takilerle iletişim halindeyim onlar çözmeye çalışıyorlar. En nihayetinde Bağdat bu konuyu Bölge ile çözmeye çalışıyor.
Rûdaw: Irak, seyahat ve turizmi kolaylaştırmak için vize uygulamasını kaldırmayı düşünüyor mu?
Dr. Fuad Hüseyin: Irak hükümet heyetinin Ankara ziyareti öncesi ben Türkiye’ye gittim Dışişleri Bakanı ile görüşmem oldu, görüşmedeki hususlardan biri de vize meselesiydi. Vizenin kaldırılaması konusunda ön mutabakata vardık. Türkiye Dışişleri Bakanı’nın Irak’a ziyaret etmesiyle prensip anlaşmaya varılması öngörülüyor. Bu konuyu ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüştük.
Irak'ın iç durumu, güvenlik ve ekonomi açısından biraz sorun yaratıyor, örneğin koronavirüs salgını ortaya çıktı ve şimdi birçok ülke kolay vize vermiyor. Ancak Irak için sorunlar sadece bundan ibaret değil. Örneğin vize başvurusunda bulunan bazı kişiler gittikleri ülkeden geri gelmiyor ve iltica başvurusunda bulunuyorlar. Dolayısyla iltica başvurusunun yapıldığı ülke pasaporta karşı bir tutum içine giriyor. Neden çünkü siz o pasaportla iltica başvurusunda bulunuyorsunuz.
Irak’taki IŞİD meselesi durumu biraz daha bozuyor. IŞİD sadece Irak’ta faaliyeti olan bir ülke değil. Suriye'deki tek örgüt değil, Irak ve Suriye'de aktif olduğu doğrudur ancak dünyada aktif bir terör örgütüdür.
Irak'ta aktif olan bir örgütün dünya ülkelerine gitme gibi bir endişe yaratıyor. Genel olarak, Avrupa ülkeleri vize konusunda kendilerini daha fazla uzak tutuyor. Bu nedenle vize konusu kolay değil. Ülkenin Ekonomik, güvenlik ve toplumsal meseleleriyle ilgilidir. Irak petrol ihracatı dışında mülteci ihracatı konusunda iyi bilinen bir ülke. Bu yüzden ülkelerin bu konuda sorunları var. Yunanistan'dayken bu konuyu gündeme getirdiler. Almanya'ya, Fransa'ya, Hollanda'ya gittiğimde bu konuyu gündeme getirdiler herhangi bir Avrupa ülkesine gittiğimde Iraklı mültecilerden bahsediyorlar. Şu anda sığınmacı sorunu karşısında politikalarını değiştiriyorlar. Vize uygulamasının kaldırılması talebi kolay bir iş değil, Şimdiki denklemler tam tersi, vize kurallarının daha katılaşmasını talep ediyorlar.
Rûdaw: Irak pasaportunun dünyadaki en kötü pasaportlardan biri olduğu söyleniyor. Dışişleri Bakanlığı Irak pasaportunun yeniden saygınlık kazanması için ne tür girişimlerde bulunuyor?
Dr.Fuad Hüseyin: Pasaport para birimi gibidir. Ekonomik durumun güçlü olursa, para birimin değerlenir. Güvenliğin güçlü olursa, pasaporttınun değeri yükselir. Ekonomik durumun iyiyse pasaportunda güçlü olur. Toplumsal yaşam iyi ise pasaportun güçlü olur. Ancak pasaport alıp başka bir ülkede mülteci olarak yaşamaya kalkarsan kuşkusuz pasaportunun değeri düşer. Pasaportun değeri her ülkede olduğu gibi siyasi, güvenlik, ekonomik ve sosyal durumla ilgisi vardır. Güçlü bir ekonomiye sahip olan bir ülke, örneğin Körfez ülkelerinin pasaportu neden güçlü? Çünkü o ülkede güvenlik ve istikrar var. O ülkenin pasportunu taşıyan vatandaşları başka ülkelere gidip mülteci olarak yaşamaz.
Halihazırda bazı ülkelerle diplomatik pasaport veya vize verme konusunda kolaylık sağlanması için görüşmeler yaptık. Birkaç ülkeyle mutabakat imzalama aşamasına geldik.
Rûdaw: Irak Dışişleri Bakanlığı, Kürdistan Bölgesel Hükümeti'nin yurtdışındaki temsilcilerine herhangi bir kolaylık ve işbirliği sağlıyor mu?
Dr. Fuad Hüseyin: Daha önce bulunan temsilcilikler Saddam rejimin çöküşünden önce faaliyet yürütüyorlardı. Bölgenin veya Kürt partilerinin temsilcilikleri meselesi çok eski ancak diplomasi niteliği almamış. Bu konunun yasalara ihtiyacı var, yasalar çerçevesinde bu ünvanı alması gerekiyor. Bu konunun Anayasada yer aldığı doğrudur ancak bu meselesi 2003 yılından şu ana kadar yasalaştırılmadı.
Bölge temsilcileri ile Irak'taki diplomatlar arasında işbirliği olması gerekiyor Kürdistan Bölgesi'nin birkaç ülkede temsilciliği var.
Rudaw: Irak parlamentosunda bir yasayı onaylamak veya geçirmenin zor olmadığını düşünüyorum, özellikle de bazı partiler söz konusu temsilciliklerin kapatılmasını açıkça dile getiriyor...
Dr. Fuad Hüseyin: Parlamanto yasama organıdır. Bu siyasi bir meseledir Bakanlığın karar vermesiyle olacak bir şey değil. Parlamentoda bu konunun yasalaşması için Kürdistan'daki siyasi partilerin bu meseleyi Iraklı siyasi partilerle uygun bir zeminde tartışmaya açması gerekiyor.
Rûdaw: Aksi halde Irak Dışişleri Bakanlığı ülkelerin Erbil’de konsolosluklarını açmaları için neler yapacak ki şu anda Erbil’de yaklaşık 40 ülkenin temsilciliği bulunuyor?
Dr. Fuad Hüseyin: Bu süre zarfında bazı konsolosluklar açıldı, ya da yeni temsilciler geldi. Gelen ülkelerin çoğunun zaten konsoloslukları var, bazıları ise henüz temsilcilik açmamışlar. Şu anda Erbil ile Bağdat ilişkileri genel anlamda iyi, aralarında devam eden bir diyalog var. Fakat şimdi başka bir sorun daha var. Diğer sorunlar kanımca aşama aşama çözülecek.
Diplomatik ilişkilerin Bağdat veya konsolosluklar üzerinden yürütülmesi meselesi de var. Bir çok üllenin konsolosluğu var. Konsolosluk açmak isteyen ülkelere destek veriyoruz. Ben şahsen bir ülkeyi ziyaret ettiğimde yada diğer ülkelerin dışişleri bakanları buraya geldiklerinde bu konudan da bahsediyoruz.
Basra, Musul ve Erbil’de konsoloslukjların olması önemli. Bu şekilde diplomatlar hem halka yardım ulaştırabilir, hem de yerel düzeyde siyasetlerini, özellikle de ekonomik ilişkilerini düzenleyebilirler. Örneğin Basra ile başka bir ülke arasında, Musul ile başka ülke, Kürdistan ile başka ülke arasındaki ekonomik, kültürel, eğitim, sağlık gibi ilişkileri yürütebilirler. Bizim açımızdan da böyle olması önemlidir. Bu açık ki Kürdistan Bölgesi’nin de orada konsolosluğu bulunan ülkelerle ilişkileri vardır.
Rûdaw: Basra’da yaşanan huzursuzluk nedeniyle ABD oradaki konsolosluğunu kapatmıştı. Tekrardan açılması yönünde bir planları var mı?
Dr. Fuad Hüseyin: Ben bunu bilemiyorum. Sanırım Basra’daki durumlar iyiye doğru giderse takrar açarlar, bu yönlü karar da var. Ne zaman ki Irak’ın durumu iyiye giderse bu temislcilikler de açılır. Şimdi birkaç ülke Musul’da konsolosluk açmak istiyor. Gelecekte bazı ülkeler konsolosluklarını açacak ki bu da koşullarla bağlantılı bir durum.
Bence Basra’daki durum iyiye doğru gidiyor. Sonuçta bu konsolosluklar açılacak. ABD’nin şu anki siyaseti Trump döneminkinden farklı. Son dönemde temsilciliklerini çekme uğraşı içerisindeydi.
Rûdaw: ABD’nin yeni yönetimi ile birlikte Washinton-Bağdat ilişkileri nasıl gelişecek. Özellikle Biden geçmişte Irak dosyası ile uzun zaman ilgilendi, Irak hakkında çok bilgiye sahip biri. Sizce ABD-Irak ilişkileri Trump dönemine kıyasla daha iyi olacak mı?
Dr. Fuad Hüseyin: Sadece Joe Biden değil, yeni yönetimde dışişleri, güvenlik ve askeri konularda görevlendirilenlerin hepsi, örneğin CIA, Pentagon, Dışişleri, Ulusal Güvenlikten sorumlu olanların hepsi yakın dönemde Irak dosyası ile ilgilenmiş, bazıları Irak’ta yaşamış, kimisi 10 yıl Irak’ta kalmış kişiler. Washington’un yeni yönetiminde yer alanların büyük çoğunluğu dış güvenlik konusunda Irak dosyasından sorumlu olmuş isimler, bu da demek oluyor ki Irak’ı çok iyi biliyorlar, Irak halkını çok iyi tanıyorlar, Iraklı yetkilileri iyi tanıyorlar. Bu da demek oluyor ki ilişkiler daha kolay sağlanır. Tüm bunlar Washington-Bağdat ilişkileri açısından faydalı olacaktır.
Rûdaw: Erbil ile Bağdat arasındaki sorunlar bütçe çalışmalarına da yansıdı mı, Irak hükumetindeki Kürt ekibin çalışmalarını etkiledi mi?
Dr. Fuda Hüseyin: Bakanlar Kurulunda yer alan tüm arkadaşlarımız benden daha fazla bu konuda çalışmışlardır. Fakat ekip kendi olanakları dahilinde bu konuda çalışmıştır. Dışişleri Bakanı olarak şunu iyi biliyorum; Irak’ta iç durum iyi olduğunda bu dış siyaseti de etkiler. Yani içerdeki durum ne kadar iyi olrusa dışarıda hareket imkanı da o kadar artar. Dışardan insanlar sizi daha çok dikkate alır, dinler. Fakat içerdeki durum kötüye gidince bunu yapamazsınız. Çünkü dış siyaset sonuçta içerdeki durumla bağlantılıdır. İçeride olanlarla dışarıyı ikna edebiliyorsunuz.
Bağdat ile Kürdistan Bölgesi ilişkileri 2003’ten bu yana dış politika hep önemli olmuştur ve dış dünya bu ilişkinin nasıl olduğunu takip etmiştir. Bu nedenle mesela ben bir Kürt ama aynı zamanda bir bakan olarak her zaman Erbil-Bağdat ilişkilerinin iyi olması için çalışmışımdır. Kötü olduğunda da iyileştirmek ve diyalog yolu ile sorunları çözmek için yol arayışım olmuştur. Mevcut durumda sorunlar var ama paralelinde diyalog da var. Her zaman Erbil’den heyetler Bağdat’ta, Bağdat’tan heyetler de Erbil’de bulunuyor. Taraflar arasındaki sorunlar karmaşıktır, tek yönlü ve tek çeşit değil.
Rûdaw: Şimdi temel tartışma konusu bütçe meselesi. Tecrübelerinize dayanarak soruyorum; Erbil ile Bağdat bu konuda anlaşabilecekler mi?
Dr. Fuad Hüseyin: Bence evet. Bütçe projesi tamamlanmak üzere. Hükumet Parlamentoya gönderdi. Parlamentoda Maliye Komisyonu taslak üzerinde tartıştı. Şimdi Maliye Komisyonu tartışmalarını bitirmek üzere, tek paragraf kalmış, bu paragraf da Kürdistan Bölgesi’nin payı ile alakalı.
Değişik görüşler var. Bir görüş, olduğu gibi Parlamentoya gönderilmesi yönünde. Bir görüş ise, olduğu gibi Parlamentoya gönderilmesi halinde soruna neden olacağı, kabul edilmeyeceği ve bunun da Irak’ı uzun süre bütçesiz bırakacağı yönünde. Bu da genel olarak Irak için iyi olmaz, bütçeolmaması Kürdistan Bölgesi için de iyi olmaz. 2020’de yaşananları hepimiz gördük. Bu nedenle uzalaşmaya varmak veya siyasi tarafların büyük oranda bu paragraf üzerinde uzlaşması için biraz geciktirildi. Uzlaşma sağlanırsa bütçe tasarısı Parlamentoya gidecek, o vakit parlamentodaki taraflar komisyonda uzlaştıkları için daha rahat oy kullanabilecek. Bana göre sonuçta Kürdistan Bölgesi ile Irak anlaşabilecek.
Rûdaw: Şii tarafların hükumete gönderilen taslağın bir benzeri üzerinde anlaşması bekleniyor. Bunun dışında yeni bir gelişme var mı bu konuda?
Dr. Fuad Hüseyin: Bütçede yer alan paragrafı bazı taraflar destekliyor. Fakat genel anlamda Parlamentoya sunulduğunda burada tartışmalara neden olması ve kabul edilmemesi hesaplanıyor. Bu nedenle böyle bir sorunun tekrar etmesini ve bir kez daha borç krizi yaşanmasını istemiyoruz. Çünkü o zaman bu büyük bir soruna dönüşüyor ve siyasi sorunlara neden oluyor.
Bazı Şii taraflar bahsi geçen paragrafa benzer bir paragraf daha sundular ve kendi aralarında bunun üzerine tartışıyorlar. Kürdistan Bölgesi hükumeti de bilgilendirilmiş. Bakalım bu günlerde bir kanaate ulaşabilecekler mi? Mesele içerik değil, metnin yazılış biçimidir. Bu şekilde üzerinde uzlaşma sağlanırsa Allah’ın izni ile Parlamentonun önümüzdeki oturumunda oylamaya sunulacak.
Rûdaw: Kürdistan Bölgesi hükumeti bu metni tasvip ediyor mu?
Dr. Fuad Hüseyin: Bilemiyorum, bu günlerde gelecek olan Kürdistan Hükumeti heyetini bekliyoruz.
Rûdaw: Yani Kürdistan Bölgesi’nin payı ile ilgili bölüm üzerinde uzlaşma sağlanmadan Parlamentoda oylanmayacak mı?
Dr. Fuad Hüseyin: Problemlerle Parlamentoya gidilmemesi gibi bir prensip benimsenmiş. Çünkü borç yasasında yaşananların bir kez daha yaşanmaması gerekiyor.
Rûdaw: Seçimler nedeniyle Irak hükumetinin bri kez daha 2022 bütçesini hazırlayamayacak durumda olacağına dair öngörüler var. Bu nedenle bütçenin iki yıllık olması gibi bir görüş var. Bu olur mu?
Dr. Fuad Hüseyin: Hayır, bütçe bir yıllık. İki yıl için olacağına inanmıyorum.
Rûdaw: Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, Irak Şehitleri Günü’nde Erbil’de bir konuşma yaptı. Açıkça Irak’ta ortaklığın kalmadığını söyledi. Tüm tarafların birlikte oturması gerektiğini, Kürt, Şii ve Sünnilerin gerçek ortaklık inşa etmeleri gerektiğini belirtti. Siz de hükumette diğer taraflarla da görüşüyorsunuz, bu konuda bir oturum veya diyaloğa ihtiyaç duyuluyor mu?
Dr. Fuad Hüseyin: İhtiyaç nerden kaynaklanıyor... Sonuçta Parlamento ve hükumet siyasi partilerin bir araya geldiği yerdir. Siyasi partiler seçime katılır, temsilcileri parlamentoya gider ve hükumet kurulur. Ama bence de Irak’taki siyasi tarafların, Kürt, Şii, Sünni ve diğer bileşenlerin bir araya gelerek diyalog kurmaları için farklı bir yönteme ihtiyaç var. Bu ülke tüm tarafların katılımı olmadan tek bir tarafın hükmü ile yönetilemez. Katılım ortaklıktan farklıdır. Bu ülke 2003’te ortaklık esası sistemi üzerinde kuruldu. Demokrasi de budur, demokrasinin değeri buradadır.
Demokrasi sisteminde bir çeşit ortaklık vardır. Değeri şu ki karar vermek kolay değildir, imkansızdır. Irak’ın demokrasisi de yenidir, çok hastalığı olan bir çocuk gibidir. Bu yüzden zaman gerekiyor. Fakat Irak halkı için demokrasiyi uygulamaktanb başka da yol yoktur. Irak’ta gerçek demokrasinin doğrudan ortaklıkla bağlantısı var.
Irak toplumu çok renklidir. Bu yüzden partiler de çok renkli ve çeşitlidir. Anlamı şu ki siyasi sistemi de çok renkli ve çeşitlidir. Dolayısıyla sistemin yürüyebilmesi açısından ortaklık şarttır. Temel güçler arasında böyle bir ortaklık olmalıdır. Ayrıca bu ortaklığın mekanizması nasıl işler, bu tartışılmalıdır. Soru şu ki şimdi ortaklık var mıdır? Olması uzak olasılık değil. Fakat katılım ve karar mekanizmasında Kürtlerin katıldığı alanlar var ama aynı zamanda bir çok siyasi alanda Kürtlerin katılmadığı da oluyor.
Rûdaw: Kürtler Irak’ta son yıllarda siyasi sürece ortak katılma konusunda şikayetçi midir?
Dr. Fuad Hüseyin: Evet, Kürtlerin şikayetleri var. Fakat bu Kürtlerin kendi hatalarının olmadığı manasına da gelmiyor. Bizim de hatalarımız var. Ancak sonuçta Kürtler olarak en azından diğer tarafların da razı olabileceği bir model yaratabilmeliyiz. Evet, her istediğini alamazsın ama alabildiklerini de ortaklık temelinde alabilirsin. Her bir tarafın da bir diğerine saygı duyması gerekiyor. Fakat, tek taraf Irak’ı yönetemez.
Rûdaw: Papa’nın Irak ve Kürdistan Bölgesi’ne ziyareti tarihi öneme sahip bir ziyaret. Ziyaret tarihi veya programına ilişkin herhangi bir değişiklik var mı?
Dr. Fuad Hüseyin: Bildiğim kadarıyla Dışişleri Bakanı Yardımcısı konuyla ilgileniyor, ziyaret konusunda herhangi bir değişiklik yok.
Rûdaw: Yani Papa belirlenen tarihte ziyaretini gerçekleştirecek?
Dr. Fuad Hüseyin: Şimdiye kadar öyle gözüküyor.
Rûdaw: Irak hükumeti güvenlik ve diğer konularda gereken hazırlıkları yapmış mı. Papa Musul ve diğer bazı yerleri de ziyaret edecek çünkü.
Dr. Fuad Hüseyin: Evet.
Rûdaw: Papa’nın yapacağı bu ziyaretin uluslararası düzeyde Irak ve Kürdistan Bölgesi’ne getirisi ne olacak?
Dr. Fuad Hüseyin: Papa dünya Katoliklerinin ruhani lideri. Fakat uluslararası düzeyde etkisi olan bir dini lider. Papa’nın Irak’a ziyareti yüzlerce medya organının bu ülkeye gelmesi anlamına geliyor. Bu ülkenin huzur içinde olduğuna işaret ediyor. Papa’nın ziyareti Irak’ın değerli bri tarihi geçmişe sahip olduğunu gösteriyor. Çünkü Papa insanlık tarihi ile ilgili önemli bir geçmişi olan ülkelere ziyarette bulunuyor. İnsanlık tarihi de bu bölgede başladı, hakikat budur. Tüm bunlar bu ziyareti anlamlı kılıyor. Irak bu ziyaretin sonuçlarını iyi değerlendirebilirse çok faydasını görecek.
Rûdaw: Irak’ın tarihi dini mekanlarından istediği gibi yararlanamadığı yönünde eleştiriler var. Necef, Kerbela hariç ki bu bölgeler dini turizm için hep açık oldu. Örneğin Papa tarihi Ur kentini ziyaret edecek. Fakat Irak şu ana kadar dünyanın her tarafından Hristiyanları çekebilmek için dini mekanları iyi bir şekilde değerlendirebilmiş değil. Sizce bu ziyaretin ardından Ur yeniden turizmin gözde mekanlarından biri haline gelir mi?
Dr. Fuad Hüseyin: Ziyaret sonuçta insanların burası hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasına ve bu konudaki haberleri okumasına neden olacak. Fekat size şu gerçeği de ifade edeyim, Irak’ta huzur ve refah ortamı sağlanmadan turistler de gelmez. Sermaye gelmediği gibi turist de gelmez. Irak’ın huzura ihtiyacı var.
Şunu anlamalıyız ki Irak’ta her şey güvenlik, istikrar ve refaha bağlıdır. Irak’ta durumlar normalleşir, güvenlik sağlanırsa turistler de gelip Ur’u ziyaret eder, Babil’e, Erbil’e ve daha birçok yere gider. Irak’ta turistleri çekecebilecek birçok doğal mekan bulunuyor. Kültür turizmine elverişlidir. Değişik inançlar burada yaşıyor. Şiiler, Sünnilere ait türbeler, Ezidi türbeleri, Hristiyanlara iat dini mekanlar var. Körfez üleklerinden gelen turistler yazları Kürdistan’a doğru gidebilir, dağların güzel havası, manzara ve doğası var. Turizm Irak’ın başlıca gelir kaynağının sağlandığı bir sektör haline gelebilir. Aynı zamanda doğru bir toplumsal ilişki, her türlü ekonomik kalkınmaya yol açar. Fakat eğer durum normale dönmez ve güvenlikj sağlanmaz sa bu ekonomik hareketlilik de gerçekleşmez.
Bir iki roket veya katyuşa füzeleri atan efendiler, oturdukları yerden çok büyük bir iş yaptıklarını sanıyorlar. Fakat bu ülkeyi karıştırıyor. Bu nedenlşe terörist bir faaliyettir diyoruz. Nasıl bu faaliyetinle herşeyi berbat edebilirsin?
Rûdaw: Vatikan’ın Irak Büyükelçiliği ve ziyaret için hazırlık yapan ekipler bu roketli saldırılardan bahsetmedi ama sizce bu durum onlarda bir kaygıya yol açmamış mıdır?
Dr. Fuad Hüseyin: Papa’nın ziyaret programında şu saate kadar da bir değişiklik olmadı.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın