Eski Tarım Bakanı ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker, 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanacağına hiç şüphesi olmadığını söyledi.
HDP’nin “Yeter ki Erdoğan gitsin ne olursa olsun” mantığı ile Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini ve bunun da kendilerini destekleyen Kürt seçmene hiç bir fayda sağlamadığını ifade eden Eker, HDP’nin cumhurbaşkanı adayı çıkarmama talimatını Kandil’den aldığını savundu.
Çözüm Süreci’nin de “Kandil ve dış güçlerin eliyle” baltalandığını belirten Eker, “PKK bu şekilde, silaha, öldürmeye ve terör yöntemlerine devam ettiği müddetçe Kürtlerin doğru dürüst siyaset yapmasını, kendi toplumları için doğru bir strateji sahibi olmasını engeller” dedi.
Mehdi Eker, Ümit Özdağ ile Kılıçdaroğlu arasında imzalanan protokolle birlikte bir kez daha gündeme gelen belediyelere kayyum atanması konusunda, “Hiç bir devlet gönül rahatlığıyla halktan alınan vergilerin terör örgütlerine verilmesine, bunun da silah olup masum insanların öldürülmesine izin vermez” yorumunu yaptı.
Yarınki seçimlerin sadece Türkiye için değil Ortadoğu ve bölge için son derece önemli olduğunu vurgulayan AK Partili Eker, “Türkiye’nin ilerlemesi, barış, huzur ve kardeşliği için bu bilinçle oy vermelerini istiyorum” çağrısı yaptı.
Mehmet Mehdi Eker, Rûdaw TV’de yayınlanan özel söyleşide Abdulselam Akıncı’nın sorularını yanıtladı.
Rûdaw: İlk seçimde ortaya sonuçlara göre kim kazandı, kim kaybetti?
Mehdi Eker: İlk turda milletvekili seçimlerinde partimizin de içinde bulunduğu Cumhur İttifakı kazandı. 600 milletvekilinden 323’ünü kazandı. Burada muğlak bir şey kalmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da oyların yüzde 49,52’sini aldı. Pazar günü yapılacak seçimin ikinci turunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzde 50’yi rahatlıkla aşacağından hiç bir şüphemiz yok.
Rûdaw: Son günlerde yaşanan gelişmelere değinmek istiyorum. ATA İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan, Recep Tayyip Erdoğan’ı ittifakın başını çeken Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldı ve bu ittifak yıkıldı. Siz yine de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kazanacağını söylediniz. Neye dayanarak bunu söylüyorsunuz?
Mehdi Eker: Seçimlerde soru şu: “Halka önümüzdeki 5 yılda Türkiye’yi kim yönetsin?” diye soruluyor. Halk bu soruya yanıt verdiğinde bazı şeyleri göz önünde bulunduruyor. Burada Meclis'teki çoğunluk çok önemli. Neden önemli? Anayasa'ya göre, yönetim erkinde Meclis ve Cumhurbaşkanlığı var. İki müessese arasında bir şekilde uyum olmalı ki memleket rahatça idare edilsin. Meclisin çoğunluğu bir tarafta ve cumhurbaşkanı diğer tarafta ise ihtilaf yaşanır ve bu halkın zararına olur. İkincisi ise cumhurbaşkanlığı açısından ehliyet ve liyakat gerektirir. Bunun için de cumhurbaşkanı olacak ismin tecrübe sahibi olması gerekiyor. Verdiği sözleri yerine getirmesi gerekiyor. Dün dediğini bugün inkar etmemeli ve sözlerini yerine getirmeli. Biz liyakat yönünden Recep Tayyip Erdoğan’ın çok çok önde olduğunu düşünüyoruz. Zaten ilk seçimin sonuçları da bunu gösteriyor. Biri yüzde 45, diğeri ise yüzde 49,5 almış.
Rûdaw: Bunlar seçmenin tercihini belirliyor diyorsunuz?
Mehdi Eker: Evet. Üçüncüsü ise ATA İttifakı hakkında sorduğunuz soruya gelince, ittifak destekleyeceği aday konusunda ikiye bölündü. Sinan Oğan seçimlerde yüzde 5 oranında oy aldı. Bu oylar ona olan inançtan geldi. Zafer Partisi’ne giden oylar ile Oğan’a giden oylar arasında çok fark var.
Rûdaw: Yani bu oyların Oğan’a gittiğini mi söylüyorsunuz?
Mehedi Eker: Evet, elbette.
Rûdaw: Fakat Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında 2,5 milyondan fazla oy farkı var. Siz Oğan’ın aldığı oyların Zafer Partisi’nden daha çok olduğunu ve bu oyların Erdoğan’a döneceğini söylüyorsunuz öyle değil mi?
Mehdi Eker: Çok az bir kısım bile Recep Tayyip Erdoğan’a oy verse yine kazanır.
Rûdaw: Seçimlerden önce Kürt oylarının seçim sonuçlarını belirleyeceği söyleniyordu. HDP ve Yeşil Sol Parti aday çıkarmayarak Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini söyledi. Bölgedeki Diyarbakır’dan Ardahan’a kadar 13 kentte de Kılıçdaroğlu yüksek düzeyde oy aldı. Sizce ikinci turda buralardan nasıl bir sonuç çıkar?
Mehdi Eker: Bu partiler adına konuşmak istemiyorum. Fakat şunu söylemek istiyorum: Kürtlere HDP ve müttefikleri yoluyla haksızlık yapıldı. Stratejileri doğru değildi. Siyasetten maksat amaçları doğrultusunda bir strateji belirlemek ve ona hizmet edecek şekilde çalışmaktır.
Rûdaw: Nedir bu strateji?
Mehdi Eker: Dışarıdan görüldüğü kadar dağdan ve dışarıdan aldıkları talimatla aday çıkarmayıp yolarını CHP’ye verdiler. Yeter ki Tayyip Erdoğan gitsin karşıdakinin görüşü, duruşu, tutumu ne olursa olsun onu destekleyelim dediler.
Rûdaw: Yani Kandil mi cumhurbaşkanı adayı çıkarmalarına izin vermedi diyorsunuz?
Mehdi Eker: Bu açıktır. Kandil de başka yerlerin etkisi ile bu kararı almıştır.
Rûdaw: Siz HDP’nin başkanı olsanız nasıl bir strateji izlerdiniz?
Mehdi Eker: Ben HDP’nin başkanı olmam. Onlar adına da konuşamam. Siyaset şöyle bir şeydir. Siyaset sonuç alma sanatıdır. Bu soruyu sorunca stratejilerinin doğru olmadığı görülür çünkü kendileri adına iyi bir sonuç elde edemediler ve seçmenlerine, Kürtlere bir şey kazandıramadılar. Gerçekten de burada kaybeden onlardır.
Rûdaw: ATA İttfakı gibi aday çıkarmış olsalardı durum farklı olur muydu?
Mehdi Eker: ATA İttifakı adayı yüzde 5 oy aldı. Sonra da iki ittifak arasında dağıldılar ve bir şekilde onlarla mutabakat sağladılar. Biz sonuçlar üzerinden kazançlıyız diyorlar. Peki HDP bu sonuçlardan ne kazandı? Hiç bir şey.
Rûdaw: Kuruluşundan 2015 yılına kadar da Kürt seçmenin AK Parti’ye büyük bir ilgisi vardı.
Mehdi Eker: Hala da öyle.
Rûdaw: Fakat bu hava değişti. Çözüm Süreci diye bir süreç vardı. Şahsen size sormak istiyorum: Kürt seçmenle bir küskünlüğünüz var mı?
Mehdi Eker: Hayır asla. Kürtler kardeşimizdir. Ama bakıyoruz ki önümüze bazı ittifaklar çıkıyor. Çözüm Süreci'ni kim bitirdi? Hangi sebeplerle bitirdiler? Kimden talimat aldılar? Kandil, PKK ve HDP de onların emrinden çıkamıyordu. Bu süreci onlar yıktı. Kim onlara bitirin dedi? Başka olaylar da yaşandı. 6-7 Ekim 2014’te yaşanan olaylarda 50’den fazla masum insan öldü. O gece ben bu şehirden geçtim, her yer ateş içerisindeydi. PKK ve ona talimat verenler bu sürecin bitmesine sebep oldular. Daha sonra Diyarbakır da dahil, Nusaybin, Cizre ve diğer yerlerde hendekler kazmaya başladılar, patlamalar yaptılar, mayınlar döşediler. İsyana kalktılar ve buraları işgal etmeye çalıştılar. Bunu da yabancı istihbaratların eliyle, başkalarının hesabı üzerinden yaptılar. Maksat Çözüm Süreci'ni tahrip etmekti. FETÖ de onlarla yoldaşlık yapmaya başladı ve 15 Temmuz darbe girişimi ile hükümete darbe vurmaya kalktılar. Bunlar birlikte kurdukları büyük ittifaklardır. Bir şekilde bunlar iç siyaseti de etkiliyor. Biz Kürt kardeşlerimizden hiç bir zaman şikayetçi olmayız, gönül koymayız. Kendimizi tamamen ifade edememişsek de bu bizim hatamızdır.
Rûdaw: Seçilirse Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürtler için programında neler olur? Siz kendisini yakından tanıyorsunuz.
Mehdi Eker: Bizim felsefemiz Kürdüyle, Türküyle 85 milyona huzur, ekonomik refah, barış, kardeşlik getirmektir. Huzurun bozulmasına ve teröre neden olanlar Kürtlere de, barışa da, kardeşliğe de düşman olanlardır. Bu terör bu şekilde devam ettiği müddetçe huzur, refah ve barışın bu ülkeye gelmesine engel olmaya çalışacaktır. PKK eliyle zorbalık, silah, mayın oldukça hangi adımı atarsanız atın boşa gider. Recep Tayyip Erdoğan’ın 2022’den 2015 yılına kadarki başbakanlığı sürecinde atmış olduğu tüm adımlar PKK eliyle boşa çıkarılmak istendi. HDP’nin iradesi olmadığı için buna karşı duramadı.
Rûdaw: Dünyanın bir çok yerinde çözüm için süreçler başlatılmış, başarısız olsa da yeniden bir süreç başlatılmıştı.
Mehdi Eker: Bu şekilde silahla asla olmaz. Sadece 2015 yılında HDP çıkıp “Bu şehirleri yerle bir etmenizi, mayın ve bomba döşemenizi, hendek kazmanızı kabul etmiyoruz” demiş olsaydı bugün Türkiye’deki durum ve siyaset farklı olurdu ama iradeleri ellerinde değil. Tek tek onlarla görüştüğünüzde “Doğrudur, biz de istemiyoruz” diyorlar. Peki neden karşı çıkmıyorsunuz? Çünkü irade dağın elinde. Dağın iradesi de Kürt halkının değil dışarının elindedir. Yani PKK bu şekilde, silaha, öldürmeye ve terör yöntemlerine devam ettiği müddetçe Kürtlerin doğru dürüst siyaset yapmasını, kendi toplumları için doğru bir strateji sahibi olmasını engeller ve Türkiye’de barış ve huzurun egemen olmasına karşı durur.
Rûdaw: DEVA Partisi lideri Ali Babacan Kürtçenin bu coğrafyanın kadim dillerinden biri olduğunu, milyonlarca kişi tarafından konuşulduğunu ve dolayısıyla resmi dil olması gerektiğini söylüyor.
Mehdi Eker: Dil kullanılmadığı ve öğrenilmediği müddetçe bunu yapamazsınız. Kürt dili ile televizyon açan kimdi? AK Parti. DEVA Partisi Başkanı da o dönem AK Parti’nin bir bakanıydı. Kürt dilinin serbest bir şekilde konuşulması ve ileri taşınması adına atılan adımların tümü AK Parti eliyle atılmıştır. Bugün ortaokullarda seçmeli dersler var. Ne kadar müracaat varsa ona göre sınıflar açılıyor ki öğrenilsin. Öğrenme olmadan resmi olsun diyemezsiniz. Bugün sorun dilin resmi olup olmaması değil. Bugün devletin kurumlarında, TRT’de, Anadolu Ajansı’nda, üniversitelerde Kürtçe var mı yok mu, devlet eliyle resmi mi değil mi? Diğerleri politikadır. Bugün pratikte bu söylediğiniz mümkün değildir.
Rûdaw: Devlet istemedi için mi mümkün değil?
Mehdi Eker: Bugünün meselesi değil.
Rûdaw: HDP’nin kazandığı belediyelere kayyum atandı ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da bunun nedenlerini açıkladı. Son olarak iki gün önce Ümit Özdağ Millet İttifakı’na katıldığında bir mutabakat metni imzalandı ve dördüncü maddede yine kayyumlardan bahsediliyor. Bir yerel yönetimin terörle iltisaklı olması halinde kayyum atanabileceği belirtiliyor. Bununla kayyum meselesi yeniden gündeme geldi.
Mehdi Eker: Bu sorunun muhatabı HDP ve Kemal Kılıçdaroğlu olmalı çünkü Zafer Partisi ile Kılıçdaroğlu arasında imzalanan protokolde şartlarını belirtiyor. AK Parti’nin 2017’den beri uyguladığı bu kararın sebebi nedir? İspat edilmiş ki bazı belediyeler halkın hizmeti için ayrılan tahsisatları bir şekilde PKK’ye ulaştırıyor. Yani bu para o şehirlerde ikamet edenlere harcanmıyor. PKK bu şekilde yaklaşmaya devam ettikçe, devlet de hükümet kim olursa olsun, buna karşı tedbirlerini alacaktır. Hiç bir devlet gönül rahatlığıyla halktan alınan vergilerin terör örgütlerine verilmesine, bunun da silah olup masum insanların öldürülmesine izin vermez.
Rûdaw: Ama şöyle söyleniyor. Mehdi Eker Diyarbakır belediye başkanıyken bir hatası olmuşsa mahkeme kararı ile görevden alınsın. Ama yerine belediye meclisinden biri seçilsin.
Mehdi Eker: Bunlar doğrudur, bu görüşlerin tartışılması mümkündür ama elinizde sabit bilgi varsa, meclis üyeleri ile birlikte PKK’nin onayı ile seçilmiş veya aday gösterilmişse o zaman buna göre tedbir almalısınız. Halkla da samimi bir şekilde konuştuğunuzda size bunu söylüyorlar. Mesela belediye eş başkanları. Resmiyette bir belediye başkanı var, iki tane yoktur. Halk birine oy veriyor ama pratikte bakıyorsunuz ortaklık var. Biri belediye başkanı, diğeri de onun ortağı oluyor. Yani belediye başkanını alır yardımcısını bırakırsanız yine aynı şeyi yapmış olanı yerine getirmiş olursunuz. Devlet, hükümet ve idare kim olursa olsun, Türkiye’deki yasalara göre aynısını yapar. PKK’nin etkisi ve irtibatı olduğu müddetçe böyle olur. PKK’nin etkisi ve yetkisi kalmaz ise bu uygulama da kalmaz.
Rûdaw: Son dönemde Suriyeli göçmen ve sığınmacılara karşı ırkçı bir yaklaşım var. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Mehdi Eker: Bu sığınmacıların hiç biri gönüllü bir şekilde gelmemiştir. Hepsi de ölümden kaçmıştır. Onlara güvenli bir yer temin etmeli ve bir plan doğrultusunda gönüllüce geri göndermek gerekiyor. Şimdi yönetimimiz bunun üzerinde çalışıyor.
Rûdaw: Bir milyon göçmen için yer yapıldığı belirtildi.
Mehdi Eker: Huzur, istikrar ve güvenlik sağlanırsa kimse gelip muhacir olarak başka yerde yaşamak istemez fakat bugün Kılıçdaroğlu’nu destekleyen Ümit Özdağ onlara düşmanlık yapıyor ve şiddeti savunuyor. Kemal Kılıçdaroğlu da bu şiddet ve düşmanlık dili ile müttefik oluyor. HDP de buna ses çıkarmıyor.
Rûdaw: Ama HDP bir açıklama ile buna da karşı çıktığını belirtti.
Mehdi Eker: Onlar bunu görmüyor. “Yeter ki Erdoğan gitsin ne olursa olsun” diyorlar. Tüm politikalarını ve stratejilerini bunun üzerine inşa etmişler. Bu da mümkün değil.
Rûdaw: Recep Tayyip Erdoğan seçilirse yeni dönemde Kürdistan Bölgesi ile ilişkiler nasıl olacak?
Mehdi Eker: (Kürdistan Bölgesi ile) İlişkileri çok iyi. Tayyip Erdoğan da biz de tüm komşularımızla dostuz. Mesud Barzani ile de Neçirvan Barzani ve hükümetleriyle de ilişkilerimiz çok iyidir. Kardeşçe, komşuluk ilişkileri içerisinde birbirimize yardımcı oluyoruz. Deprem zamanında Neçirvan Barzani burayı ziyaret etti, yardımlarda bulundular. Ben de hem şahsım hem de Diyarbakır milletvekili olarak kendilerine teşekkür ediyorum.
Rûdaw: Seçimlerden sonra bu ilişki devam eder mi?
Mehdi Eker: Daha iyi ve olumlu adımların atacağını belirtebilirim.
Rûdaw: Şahsi bir soru da sormak istiyorum: Aday olmadınız, 21 yıl sonra Mehdi Eker siyaseti bırakıyor mu?
Mehdi Eker: Hayır. Diyarbakır milletvekiliydim yeni süreçte kendim adaylık başvurusu yapmadım. Siyaseti bırakmadım. Partim AK Parti’dir. Bu ülke için, hemşehrilerim ve vatandaşlarımız için ne gerekirse hizmet etmeye hazırım.
Rûdaw: Tekrar bakan olma ihtimaliniz var mı?
Mehdi Eker: Onu ben bilemem.
Rûdaw: Siz benim yerimde olsanız kendinize sorunuz ne olur, yanıtınız ne olurdu?
Mehdi Eker: Sorum şu olurdu: Yapabileceğin ama yapamadığın şeyler nelerdir? Halka daha fazla hizmet edebileceğim halde yapamadığım şeyleri sorardım yani. 10 yıl kadar bakanlık yaptım ama içinden geldiği gibi birer birer vatandaşlarımla ilgilenebilir, onlarla hemhal olabilirdim. Gönlümün istediği gibi bunu yapamadım, bu konuda keşkelerim vardır. Bu ülke çok güzel bir ülke, bu şehir çok tatlı bir şehir. Her bir ferdin bu ülkeden yeni şeyler öğrenebileceğine inanıyorum. Marifet sahibi bir kavim, dost canlısı, kardeş bir halk, onların içinde daha fazla olmak isterdim. Vaktimin daha çok Diyarbakır’da, bireysel yaşamımı burada daha fazla geçirmek isterdim.
Rûdaw: Yarın seçimler olacak son olarak ne söylemek istersiniz?
Mehdi Eker: Bu seçimler çok önemli. Sadece Türkiye’yi değil, Orta Doğu ve uluslararası durumları da etkileyecek bir seçim çünkü hem güneyde, hem kuzeyde, hem Akdeniz’de, hem de Karadeniz’de bir kargaşa ve çatışmalar yaşanıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin istikrarı hem Orta Doğu’yu, hem de Akdeniz ve Karadeniz’i etkileyecektir. Türkiye istikrarlı bir şekilde liyakat ve ehliyetle yönetilirse kargaşa ve çatışma yaşanan bölgelerde de huzur daha erken sağlanır. Bu nedenle insanlarımızdan sandığa giderken Türkiye’nin ilerlemesi, barış, huzur ve kardeşliği için bu bilinçle oy vermelerini istiyorum.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın