Irak Dışişleri Bakanı Hüseyin: Türkiye Zaho'daki bombardıman için hala özür dilemedi

26-09-2022
Etiketler Fuad Hüseyin Irak Türkiye Birleşmiş Milletler İran Suudi Arabistan
A+ A-

Rûdaw’a konuşan Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Perex tatil köyünde 9 sivilin ölümü ile sonuçlanan bombardıman konusunda Türkiye’nin hala özür dilemediğini belirtti.

Hüseyin, “Türkiye, Irak'ın iç durumuna ve dünyadaki kendi konumuna bakıyor ve kendisini güçlü görüyor. Bu nedenle, sorunu çözmek için herhangi bir plan sunmadı” dedi.

PKK konusunda Irak ile Türkiye arasında herhangi bir anlaşma olmadığını kaydeden Dışişleri Bakanı Hüseyin, “Irak hükumeti Kürtler ölünce Güvenlik Konseyi’ne şikayette bulunmadı ama bu sefer şikayet etti” şeklindeki bakış açısının kendisini üzdüğünü söyledi.

Suudi Arabistan ile İran arasında yürüttüğü arabulucuk rolünün devam ettiğini anlatan Hüseyin, “Şu ana kadar 5 defa Bağdat’ta toplantı yaptılar, fakat bunlar ‘istihbarat ve güvenlik’ seviyesinde oldu” dedi.

Aynı zamanda İran’la nükleer anlaşma ile ilgili olarak ABD ile bir anlaşmaya varıldığını belirten Hüseyin, “Gerçekten de bir sonuca vardılar, ama anlaşmaya bir ek daha yapıldı. Tartışma da onun üzerine ve bu husus, ABD ile İran arasında bir şey; İran ve 5+1 arasında değil” dedi.

Aynı zamanda Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) adına Irak’taki siyasi taraflarla görüşmeler yapan  Hüseyin, Mukteda es-Sadr’ın Koordinasyon Çerçevesi ile diyalogu reddettiği için Bağdat’taki ilişkilerin donduğunu belirtti. Hüseyin, “Tüm taraflar Sadr’ın hükümette yer alması için kapıyı açık bırakıyor” dedi.

20 Temmuz 2022’de 9 Iraklının ölümüyle sonuçlanan Zaho ilçesine bağlı Perex tatil köyünün bombalanmasına ilişkin de konuşan Hüseyin, “Türkiye, ne özür diledi ne de bu meseleye önem verdi. Ortak bir soruşturma için de sadece medyada bahsettiler ve ortak araştırma yapabilmek için de resmi bir mektup göndermediler” ifadelerini kullandı.

ABD’nin New York kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Irak heyetine başkanlık eden Dışişleri Bakanı Dr. Fuad Hüseyin, 22 Eylül’de Rûdaw Diplomasi Editörü Mecid Nizamedin Gıli’ye özel bir röportaj verdi.

Rûdaw’ın Hüseyin ile yaptığı röportaj şöyle:

Rûdaw: Irak heyetinin Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun yıllık toplantısına katılma amacı neydi? Amaçladığınız şeye ne oranda ulaşabildiniz?

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin: Bu tarz toplantılara katılım amacı, kendi ülkenizin durumunu ve mesajlarını tüm ülkelere duyurmaktır. Bu temelde, dünya liderleri ve dışişleri bakanları ile bir dizi görüşme yapılmıştır. İkili toplantılarda, Irak’ın mevcut durumu ve ülkeler arası ilişkiler konuşuldu. Kurum ve kuruluşlarla yapılan çok taraflı toplantılarda ise daha ziyade Irak ile bu kuruluşların ilişkileri ele aldı. Irak’ın sesi her yerde vardı. Irak’ın siyasi durumu dahil olmak üzere teröre mücadele, komşu ülkelerle ilişkiler ele alındı.

Rûdaw: Ukrayna bu zirvenin esas meselesi. Irak ve Kürdistan ile ilgili meseleler daha az konuşuluyor ve gündemde yer tutmuyor. Irak ve Kürdistan’ın önemi konusunun eskisine nazaran uluslararası düzeyde daha az yer aldığını hissediyor musunuz?

Fuad Hüseyin: Ukrayna’daki savaşın “iki ülke arasında bir savaş” olduğu doğru, fakat öte taraftan aslında bu savaş Doğu ile Batı arasında bir savaş ve bu savaşın Avrupa’nın topraklarında yaşandığını unutmayalım. Ayrıca dünya ekonomisinin tamamına bir etkisi oldu. Petrol fiyatları arttı ve ayrıca gıda güvenliği tehlikeye girdi. Bu savaşın uluslararası bir etkisinin olduğu muhakkak ve bir taraf öbür tarafa karşı durmuş vaziyette. Dünya liderlerinin hazır bulunduğu böyle bir toplantıda, Ukrayna’nın konuşulması normal ve Ukrayna-Rusya’nın esas mesele olması doğaldır.

Rûdaw: Türkiye'nin Irak'ın şikayette bulunduğu Duhok'taki saldırılarına ilişkin geçen Temmuz ayında BM Güvenlik Konseyi toplantısında hazır bulundunuz. Şu anda şikayetin akıbeti ne durumda?

Fuad Hüseyin: Şikayette bulunduk ama bunun yanında bir inceleme yapılmalı ve bu konuyu görüşmeye devam etmemiz gerekir. Yani, bir iç araştırma gerekli fakat aynı zamanda uluslararası bir araştırma da yapılmalıdır. Irak'ın komşu ülkelerle olan sorunlarının yanı sıra kendi iç sorunları da var. Çok sayıda sorun bulunuyor ve seçimlerin üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen henüz hükümet kurulmadı. Hükümetin ve partilerin daha çok kendi iç meselelerine odaklandıklarını görüyoruz. İçeride çok güçlü değilseniz, dışarıda kolaylıkla davanızı savunamazsınız.

Rûdaw: ‘İnceleme yapılmalı’ dediniz. Türkiye’nin bu bombardımanı gerçekleştirdiği konusunda henüz emin değil misiniz?

Fuad Hüseyin: Hayır, bu başka bir konu. Bu konudan bahsettiğimizde elimizde belge vardı. Ama gerçekte Türkiye inisiyatif almadı, özür dilemedi, bu meseleyi göz ardı etti, ortak soruşturma için bile, sadece medyada birkaç açıklama yaptı fakat ortak soruşturma yürütebilmemiz için resmi bir yazı dahi göndermedi. Türkiye, Irak'ın iç durumuna ve dünyadaki kendi konumuna bakıyor ve kendisini güçlü görüyor. Bu nedenle, sorunu çözmek için herhangi bir plan sunmadı. Buna rağmen Türkiye'nin Irak için önemli bir ülke ve önemli bir komşu olduğunu söylememiz gerekiyor ve eninde sonunda diyalog kurmalıyız ki ilişkilerimiz şimdiki halinden farklı bir şekilde ilerlesin.

Rûdaw: Türkiye'nin inceleme için pratik bir adım atmadığını dile getirdiniz. Güvenlik Konseyi toplantısına katılımınızın ardından biz de konuyu takip ettik ve Irak heyetinin bu şikayet dilekçesi için herhangi bir pratik adım atmadığını gördük. Irak'ın diplomasisi, BM'de durmuş vaziyette diyebilir miyiz?

Fuad Hüseyin: Hayır durmadı ama dile getirdiğim gibi, Irak'ın iç durumu biraz farklı.

Rûdaw: PKK ile Türkiye arasındaki savaş nedeniyle defalarca Kürdistan vatandaşları katledildi, Kürdistan köyleri yıkıldı, Irak hiçbir zaman bu şekilde Güvenlik Konseyi’ne hiçbir zaman şikayette bulunmadı. Ama bu sefer şikayet etti. Kurbanlar Şii Arap vatandaşlardı. Bu, Şii Arapların hayatının Kürdistan vatandaşlarının hayatından daha önemli olduğu anlamına mı geliyor?

Fuad Hüseyin: Açıkçası bu bakış açısı beni üzüyor. Çünkü bu doğru değil. Ne zaman insanlar öldürülse bir tavır alırsın ama bu tavır farklı şekilde olabilir. Bir kişi öldürüldüğünde ve nasıl öldürüldüğünü bilmiyorsanız veya bu konuda bilginiz yoksa, bu husus, bir kişinin öldürüldüğü ve bilgilerin ekrana gelip rapor edildiği ve kendi gözlerinizle gördüğünüz zamandan farklıdır. Hiçbir vatandaşın kanı arasında hiçbir fark yoktur. Bütün herkes vatandaştır ve değerlidir. Ölenler Irak’ın güneyinden veya Kürdistan'dan insanlar olduğu için bu mesele büyümedi. Bakın, birincisi Kürdistan'da öldürüldüler. İkincisi, Zaho’ya bağlı bir Kürt köyünde gerçekleşti. Oraya gidenler de Kürdistan ve Zaho halkının misafirleriydi. Ama bütün olay televizyon ekranlarında görüldü ve gerçek bir meseleydi. Bizzat gördük ve birkaç saat sonra oraya vardım. Ben şahsen orada insanların vücutlarının bir kısmının parçalandığını gördüm ve bunun bir etkisinin olması doğal. Bunlara rağmen, bu konu siyasi olarak önemlidir. Turistik olan bir yeri bombaladın ve insanlar oraya dinlenmek için geldiler. Elbette, onları öldürdüğünüzde bunun bir etkisi olacaktır.

Rûdaw: Türkiye ile Irak arasında PKK konusunda güvenlik anlamında bir koordinasyon var mı?

Fuad Hüseyin: Bildiğim kadarıyla resmi olarak yok, gayri resmi olarak varsa da ben bilmiyorum.

Rûdaw: Irak'ın Dışişleri Bakanı olarak, İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkide arabulucu oldunuz. Irak şimdi bu anlamda önemli bir rol oynuyor. Bu süreç hangi aşamada?

Fuad Hüseyin: Kendiniz bizzat bir “süreç” olduğunu, yani devam ettiğini belirttiniz. Şu ana kadar Bağdat'ta 5 kez görüştüler ama bu görüşmeler hep istihbarat ve güvenlik düzeyinde oldu. Hem İran hem de Suudi Arabistan tarafları ile görüştüm. Şimdi mesele şu; müzakereleri mevcut seviyeden dışişleri bakanları seviyesine döndürelim. Ancak şu ana kadar bu anlamda tartışmalar devam ediyor ve hangi aşamadan sonra bunun gerçekleşeceğini bekleyip göreceğiz.

Rûdaw: Dışişleri bakanları düzeyinde ne zaman görüşecekler?

Hüseyin: Dediğim gibi müzakerelere devam ediyoruz. Şimdiye kadar resmi olarak 5 kez görüştüler. Ama birincisi bu görüşmeler istihbarat düzeyindeydi, ikincisi ise toplantıların içeriği resmi olarak açıklanmadı. Dışişleri bakanları düzeyine ulaştığında önce duyurulur, ardından görüşmelerin içeriği yayınlanır. Bakalım bekleyip göreceğiz, her iki iki tarafla da görüşme halindeyiz.

Rûdaw: Nükleer anlaşma ve İran'ın ABD ve Avrupa ile ilişkileri, İran ve Suudi Arabistan arasındaki müzakereleri ve ilişkileri ne ölçüde etkiliyor?

Fuad Hüseyin: Bu konuyu televizyon kanalında konuşmak istemiyorum. Çünkü bu “yorum alanına” girer. Ama elbette her şey birbiriyle bağlantılı. Yani Suudi Arabistan ile İran arasındaki ilişki ve ABD ile İran arasındaki ilişki birbirini etkiliyor ama tabi doğrudan ve net bir ilişki var mı; hayır. Çünkü Suudi Arabistan'ın da İran'ın da kendi politikası var. Herkes kendi çıkarlarına göre hareket eder. Buna rağmen tüm taraflar Viyana’daki müzakereleri izliyor.

Rûdaw: Siz önceden Amerikalıların mesajını İran'a iletmiştiniz. Bu rolünüz devam ediyor mu?

Fuad Hüseyin: Evet devam ediyor, burada her iki tarafla görüştüm.

Rûdaw: Nükleer anlaşmayla mı ilgili?

Fuad Hüseyin: Evet, anlaşmayla ilgili. Aslında sonuca ulaştılar ama anlaşmayla ilgili başka bir şey daha var. Tartışma o konuyla ilgili ve bu konu İran ile 5+1 arasında değil, ABD ile İran arasında.

Rûdaw: İran'ı tartışırken İran'da neler olduğundan söz etmeden de geçemeyiz. Şimdi orada gösteriler yapılıyor. Jina Emini'nin öldürülmesi uluslararası bir tepkiye neden oldu, Irak'ın bu konudaki tutumu nedir?

Fuad Hüseyin: İran'da olan şeyler bir iç mesele. Biz Irak Dışişleri Bakanlığı ve ben Irak Dışişleri Bakanı olarak bunu bir “iç mesele” olarak görüyoruz. Ama Emini’nin bu şekilde öldürülmesi bizi derinden etkiledi.

Rûdaw: Irak'ın iç içlerine gelirsek... Dünya medyası Irak'tan bahsederken, hükümetin henüz kurulmadığı gerçeğini dile getiriyorlar. BM Genel Sekreteri'nin de bu durumun endişe verici olduğunu söyledi. Size göre mevcut durum aşılacak mı yoksa devam mı edecek?

Fuad Hüseyin: Demokrasilerde bazen hükümet geç kurulur. Bu durum, sadece Irak ile ilgili değil. Uzun bir demokrasi geçmişine sahip ülkelerde bile bu durum bazen görülmektedir. Ama Irak için biraz “korkutucu”. Çünkü Irak için istikrar önemlidir ve istikrar da hükümetle ilgilidir. Hükümet ne kadar erken kurulursa, Irak'ın güvenliği ve istikrarı için o kadar iyi olur. Neden hükümetin kurulamadığı çok açık. Şii kanadında iki ana cephe var. Bu iki hizbi cephe birlikte çalışamıyor. Sadr cephesi, Mukteda Sadr'ın kararıyla parlamentodan çekilme kararı aldı. Bu yepyeni sorun, seçimde başarılı olup birinci çıkan bir parti birdenbire parlamentodan çekildi; bu, kurumsal bir sorun yarattı. Ama elbette, siyasi çatışmalar hükümetin oluşumunu geciktirdi. Şu anda Kürtler, Sünni ve Koordinasyon Çerçevesi’nde yer alan Şii partiler arasında ciddi bir istişare var ve bir program yayınlandı. O programla ilgili verimli bir diyalog oldu ve içinde olumlu noktalar barındırıyor. Buna rağmen mesele sadece program değil, hükümeti kurmak için tam bir anlaşma olmazsa sorun devam edecek. Tüm taraflar Sadr Hareketi'nin hükümete katılması için kapıyı açık tutmaya çalışıyor ama gelmezlerse de sonuç olarak hükümet kurulacaktır.

Rûdaw: Neçirvan Barzani, Hadi Amiri ve Muhammed Halbusi'nin yeni Irak hükümetine yönelik anlaşma için Henane’ye giderek Mukteda Sadr’ı ziyaret edecekleri söyleniyor.

Fuad Hüseyin: Duymadım.

Rûdaw: Sadr Hareketi, Koordinasyon Çerçevesi ve Kürtler arasındaki çıkmazı çözmeye yönelik bir girişim var mı?

Fuad Hüseyin: Bundan bahsettim, bütün taraflar, Sünni partiler, Kürtler ve Koordinasyon Çerçevesi'ndeki Şiiler, Sadr Hareketi ile diyalog kapısının açık olması gerektiğini söylüyorlar ve bu anlamda da çabalar söz konusu. Ancak şimdiye kadar Mukteda Sadr müzakerelere başlanmasını reddediyor. Sorun bu. Diyalog kapısını açtığı anda, bence tüm taraflar Necef'e heyetlerini göndermeye ve liderleri de Henana'ya gidip diyaloğu başlatmaya hazır. Ama Sadr diyaloğa kapı açmazsa, doğal olarak diğer taraflar birbirleriyle konuşmaya devam eder.

Rûdaw: Uluslararası düzeyde ve Washington'da, KDP ile KYB arasındaki cumhurbaşkanı adaylığı konusundaki anlaşmazlığın bu sürecin esas engellerinden biri olduğu söyleniyor. Şu anda KYB ve KDP,  kimin cumhurbaşkanı olacağı konusunda bir anlaşmaya varıldı mı?

Fuad Hüseyin: KDP ile KYB arasındaki anlaşmazlığın Kürtlerin kendileri ve ayrıca Irak için bir sorun olduğu doğru. KYB ile KDP arasında bir tartışma ortamı yaratma misyonu bize verildiğinde, biz bu ortamı yarattık  ve bu süreç şu anda işliyor. Yani KDP ile KYB arasındaki istişareler sürüyor. Ayrıca KYB ile KDP’nin şu anda ve gelecekte ilişkisi ile ilgili bir belge sunduk. Bu belge, aynı zamanda Irak'taki durum, Irak ile ilişkilerin nasıl olacağı ve yeni hükümetin kurulmasını içeriyor. Bir sonuca varmayı umuyoruz. Önemli olan şu anda bir sürecin olması.

Rûdaw: Irak Dışişleri Bakanı olmanın yanı sıra KDP’nin de yöneticilerindensiniz. Irak cumhurbaşkanlığı makamı sembolik bir makamdır. Anlamıyorum, neden KDP ve KYB tüm siyasi enerjilerini buna yatırdı ve bu konuda derin bir anlaşmazlık yaşıyorlar; Irak Cumhurbaşkanlığı buna değer mi?

Fuad Hüseyin: Sembolik bir mevki olduğu ve Irak'ın yürütme gücünün bir parçası olduğu doğru. Ancak buna rağmen, o yeri dolduran kişi Irak'ın iç işlerinde ve Kürdistan Bölgesi'nin diğer Irak taraflarıyla yakınlığında büyük rol oynayabilir. Aynı zamanda uluslararası ilişkilerde de etkili rol oynayabilir. Irak cumhurbaşkanının çok sembolik bir makam olduğu söylenir ama aslında böyle değil. Bu mesele, bu makamı dolduran kişiyle alakalı bir durum.

Ruûdaw: Son sorum Kürt kamuoyunun bir kesiminin bir şikayeti üzerine. Bağdat’ta bulunan ve önde gelen Kürt liderlerden birisiniz. Aynı zamanda Bağdat'ta başka Kürt liderler de var. Kerkük ve 140. madde, Bağdat ile Erbil arasındaki doğal kaynakların paylaşılması sorununun yanı sıra Kürdistan Bölgesi halkının maaşları meselesini soruyorlar. Bağdat’taki Kürt temsilcilerin bu konular hakkında ne yaptıklarını soruyorlar.

Fuad Hüseyin: Bağdat'ta çalışmak güç dengesiyle yakından ilgili. Kürtler son zamanlarda Bağdat'ta zayıfladı, bu bir hata ve Kürtler arası iç çatışmalar da bu zayıflamayı etkiledi. Ama yine de şunu diyeyim; Ben eskiden Maliye Bakanıydım, söyleyin bana Kürdistan'ın maaşı bir gün gecikti mi? Son güne kadar yani 2020'nin dördüncü ayına kadar ben Maliye Bakanı idim. Bu süreçte Kürdistan'ın maaşı ödendi ve ondan sonraki süreçte sorun çıktı. Bu, Kürt temsilcilerin Bağdat'ta etkili olmadığı anlamına gelmiyor ama Kürt temsilciler de Bağdat'taki bu sistemin bir parçası ve orada bir rekabet bulunuyor. Bağdat'taki Kürt temsilcilere bu anlamda haksızlık yapılmasın. Kürt siyasi partileri arasındaki güç dengesi de doğrudan Kürt temsilcileri etkilyor. Ama aramızda bir çatışma varsa, şüphesiz bu, onların Kürtlere karşı tutumunu etkileyecektir. Kürdistan Bölgesi ile ilgili tüm noktalar, diğer siyasi güçlerle diyalog içerisinde programın içinde kabul ettirilmiştir. Peki hükümet kurulursa bu nasıl uygulanır? Bu, yine Kürdistan siyasi güçleri ile Irak siyasi güçleri arasındaki güç dengesi ile ilgilidir. Bence yeni bir hükümet kurulursa bölgenin sorunlarıyla başa çıkma şekli farklı olacaktır.

Rûdaw: Kerkük ve 140. madde neden unutuldu?

Fuad Hüseyin: Her şeyin, yani Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasındaki tüm sorunların yeni programda yer aldığını söyledim. Yeni programda bahsedilmeyen hiçbir sorun yok.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli