İsveç (Rûdaw) – “Sanatçılar olarak her şeyden önce Kürdistani olmalıyız” diyen Kürt sanatçı Hesen Şerif, “Benim için Meriwanlı bir anne ile Duhoklu bir annenin yüreğindeki hasret aynıdır” ifadelerini kullandı.
Çok genç yaşta dağlarda Peşmergelik yapan Güney Kürdistan’daki Raperîn'den (ayaklanma) sonra Mardin ve Diyarbakır'daki kamplarda yaşayan ve daha sonra İsveç'e göç eden sanatçısı Hesen Şerif, Rûdaw’ TV'de Hemin Abdullah’ın sunduğu Diaspora programında hayatını ve sanat çalışmalarını anlattı.
Tutuklu bir sese sahip olan Hesen Şerif’in eserleri insanda farklı duygular yaratıyor.
Seslendirdiği eserlerin aldığı akademik eğitimle bir alakası olmadığını belirten Şerif, “Ben çocukken Erivan Radyosu'nu dinleyerek ve sanatın her lehçesini duyabileceğiniz sanatçı bir ailede büyüdüm. Kürt davasını ve Kürdistan'ı biraz anlayacak yaşa geldikten sonra bir yol tutmanın daha iyi olacağını düşündüm. Ve bu konuda çok eleştirildim” dedi.
"Kutlama yasa dönüştü"
Duhok’un Amedi ilçesine bağlı Kani Masi kasabasının Keste köyünde dünyaya gelen Hesen Şerif, köyünün 1976 yılında Baas rejimi tarafından yerle bir edildiğini belirtti.
Genç yaşta Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Peşmergesi olan Şerif, Halepçe’ye yönelik kimyasal saldırı düzenlediği haberini nasıl öğrendiğini ise "Newroz için hazırlık yapıyorduk. Sonra o korkunç haberi duymamızla kutlamamız bir yasa dönüştü” sözleriyle anlattı.
Hesen Şerif "Cemal Amedi ile aynı cephede Peşmergeydik. Halepçe’de yaşanan büyük felaket üzerine bir şiir yazdı, ben de askeri noktamızda müziğini yaptım. Ama kayıt etme imkanımız olmadı. Çünkü göç başladı ve sınırı geçerek Diyarbakır’da bir kampa yerleştik” dedi.
"Benim için Meriwanlı bir anne ile Duhoklu bir annenin hasreti aynı"
Geçmişte KDP Peşmergeliği yaptığı halde Avrupa’da başka televizyon kanallarına katılması üzerine gelen eleştirilere yanıt veren Hesen Şerif şunları söyledi:
“Eğer sanatçı, öğretmen ya da başka bir şey isek her şeyden önce Kürdistani olmalıyız. Benim için Meriwanlı bir anne ile Duhoklu bir annenin yüreğindeki hasret aynıdır. Eğer bir Kürt kanalı varsa oraya sanatımızı sunmaya gidiyoruz, siyasi fikirlerimizi değil. Son dönemde onlarca Kürt kanalı açıldı. Nerede bir Kürt varsa dört eller sarılıyorum. Aralarında ayrım yapmıyorum. Halepçe trajedisi, Efrin’deki acılar, Şengal’deki felaket bir Kürdistanlı olarak hepsi benim için yürek parçalayıcıdır."
Sanatçı, eserlerinde tüm Kürtleri ve Kürdistan’ın tüm parçalarını birbirine yakınlaştıracak bir dil kullanmaya özen gösterdiğinin altını çizdi.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın