BELGESEL - Japonya: Depreme Dayanıklı Ülke

31-05-2023
Foto: Rûdaw
Foto: Rûdaw
Etiketler Deprem Maraş Japonya
A+ A-

Erbil (Rûdaw) - 6 Şubat 2023’te Maraş’ın Elbistan ve Pazarcık ilçelerinde meydana gelen 7.6 ve 7.7’lik depremler 11 ilde 50 bin insanın canına mal oldu. Binlerce insanın yaralandığı depremlerde büyük yıkım yaşandı.

Rûdaw TV’den Roj Ali Zalla, depremin ikinci gününde Malatya’daydı ve buradaki yıkımı yerinde izledi.

Rûdaw ekibi, sık sık büyük depremlerin yaşandığı Japonya’yaya gidip, depremle mücadele eden bu ülkenin deneyimi hakkında bir belgesel hazırladı.

“Japonya: Depreme Dayanıklı Ülke” belgeseli Kürtçe (Kurmanci-Sorani) Rûdaw TV’de ve ayrıca Türkçe, İngilizce ve Arapça çevirisi ile Rûdaw Dijital Medya’da yayımlandı.

On binlerce insan çöken binaların enkazı altında mahsur kalmış. Kurtarma ekipleri hala hayatta kalanları kurtarmaya çalışıyor.

Depremin ikinci günü ve Kürt kenti Malatya merkezinde yıkılmış ya da çökme tehlikesiyle karşı karşıya olan binalara bakıyorum! Ama bazı binalar depremden zarar görmemiş. Binaların bazılarının neden yıkılmadığını ve bazılarının da tamamen yıkıldığını anlamak istiyorum! Burada enkazın ortasında sık sık depremlere katlanan Japonya’nın deneyimini düşünüyorum ve oraya gidip bu deneyimi izleyicilerle paylaşmak istiyorum.

Dünyada her yıl ortalama 20 bin, günde yaklaşık 55 deprem yaşanıyor.

Dünyada depremlerin yüzde 70’i “Ateş Çemberi” denilen Pasifik Okyanusu ve kıyı bölgelerinde meydana geliyor.

Japonya ateş çemberine giren ülkelerden biri ve Japonya'da yılda yaklaşık 1500 deprem oluyor. Japonya'ya gidiyorum, sürekli  doğal felaketler yaşayan bu ülkede neden yıkım Türkiye, Kuzey ve Batı Kürdistan'daki depremler kadar etkili olmadığını görmek istiyorum!

Japonya, depremin etkilerini önleme açısından dünyada en gelişmiş ülke. Ancak 2011 yılında Japonya'nın doğusunda, denizin altında ve ülkenin kıyılarının 72 kilometre açıklarında 9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem, Japonya'nın kıyı bölgelerine saatte 700 kilometre hızla 40 metre yüksekliğinde dalgalar gönderen bir tsunamiye neden oldu.

Burada tsunami ve ülkenin doğusundaki deprem, Japonları sürekli olarak deprem ve tsunamiyi önleme konusunda tedbirler düşünmeye itmiştir.

Kendisi de 1995 depreminden kurtulan inşaat serktörü çalışanı. Kurduğu şirket ile depremi hızla algılayan ve deprem anında yerden yükselebilen evler inşa ediyor. Ev sarsıntı anında üç dakika boyunca bir hava tabakası üzerinde kalıyor.

Bunlar Air Danshin tarafından iki beton plaka üzerine inşa edilmiş evler. Plakalar arasında hava ile dolan bir boşluk var ve bu plakalar, evin ağırlığı ve ağırlık merkezini dengeleyecek şekilde tasarlanmıştır.

Japonya’da ilerleyen teknolojilerden biri de bu evde kullanılmış. Bu eve bir takım hassas cihazlar bağlanmış. Bu cihazlar anında 8 saniye içerisinde evin altındaki kompresör sayesinde tanklara hava dolduruyor ve ev 3 dakika boyunca bir kaç santim yukarıda tutuluyor. Bu şekilde depremi hissetmiyor.

Bu konuyu Air Danshin Şirekti Müdürü bay Kinji Inaba ile konuşmak istiyorum.

 “Koniçiwa” bu, “selam” demek. Peki, bu sistem nasıl çalışıyor?

Kinji Inaba (Air Danshin Şirekti Müdürü): “Evet, bu Japon ahşap evi. Bu ev, genellikle beton bir temel üzerine inşa edilir fakat bizim sistemimizde toprak üzerinde beton bir temel var ve evin altında da betondan başka bir temel var. Burada bu ölçü, evin ne kadar yükselip havada ne kadar kaldığını gösteriyor.”

Air Danshin sitemi, evin küçük bir odasına yerleştirilmiş. Bir sismometre, verileri bir monitöre gönderiyor monitör de depremin şiddetini belirliyor. Depremin şiddeti 3’e ulaştığında sistemin diğer bölümlerine direktif vererek onları aktifleştiriyor. Deprem 3 dakikadan uzun sürdüğünde de aynı süreç tekrarlanıyor.

Kinji Inaba (Air Danshin Şirekti Müdürü): “Bu sistem, bir emlak şirketinde çalışan ve kendisi de 1995’te Hanschen-Kobe depreminden kurtulan biri tarafından inşa edildi. Deprem sırasında başkalarına da yardım edebilmek için bu fikri geliştirdi.

5 büyüklüğünde bir deprem olduğunda müşterimizi arayıp depremi soruyoruz, sarsıntının çok küçük olduğunu söylüyor, ‘büyük bir deprem olduğunu düşünmüyorum’ diyorlar.”

Air Danshin Şirketi tarafından inşa edilen bu sistem sadece iki ve üç odalı küçük ahşap evlerde yaşayanları koruyor. Sistem henüz Japonya’daki yüksek ve beton binaları koruyabilecek düzeyde geliştirilmemiş.

Yüksek binalara farklı bir şekilde korunuyor. Air Danshin evleri sadece deprem sırasında yerden yükseliyor.

Ancak yüksek binalar, sürekli olarak zeminden izole edilecek ve bir yay üzerinde desteklenecek şekilde inşa ediliyor. Deprem anında altlarındaki zemin hareket eder ancak bina yerlerinde kalır.

Japonya’da yüksek binalarda depremden korunmanın 3 standardı var: Taishin, Seishin ve Menshin.

Menshin standardına göre ise binanın tabanı zeminden ayrılmalı ve bina ne kadar yüksek olursa olsun altındaki zeminden bağımsız olmalıdır.

Bu, Menshin standardına göre inşa edilen binalardan biri.

Atsushi Fujibayashi (Yapısal Tasarım Baş Mühendisi): “Menshin sistemi ile inşa edilen binalar, bu binada olduğu gibi yatay olarka hareket edebilir. Bu yüzden yer önemlidir. Japonya’da genel olarak arazide boşluk azdır ve dardır. Fakat bu standartlara uymak için bina yandaki binaya temas etmesin diye boşluk bırakılır.”

Menshin sistemi ile inşa edilen binalarda, bina lastik veya yay bir tabaka üzerinde desteklenmiş gibi, bir kauçuk ile zeminden ayrılmıştır ve kolonların altına çift tekerlek şeklinde bir dizi amortisör yerleştirilmiştir.

Amortisörlerin farklı çeşitleri olmasına rağmen hepsinin temel işlevi aynıdır, bu da yatay sarsıntının azaltılmasıdır. Yani deprem anında binaları hareket ettiren enerjiyi emerek bu enerjiyi azaltıyorlar. Bu şekilde de binaların sarsıntısı azalmış oluyor.

Atsushi Fujibayashi (Yapısal Tasarım Baş Mühendisi): “Bina, bu kauçuklar üzerinde durmuş. Aynı zamanda bu kauçuklar binayı yatay olarak hareket ettirebilir ve binayı temelinin olduğu yere getirebilirler. Mesela bu kauçuk kendi uzunluğunun 5,2 katı oranında yana doğru hareket edebilir.”

Bu tür amortisör, mekanik bir amortisördür. Enerji hareketinin yönünü, yatay enerjiden dairesel enerjiye dönüştürüyor.

Japonya'da depremden korunma teknoloji ve yasaları sürekli olarak değerlendiriliyor. 1981'de Japon yetkililer, 1978’de yaşanan deprem nedeniyle Deprem Önleme Yasası’nı değiştirdi ve tedbirleri güçlendirdiler.

1995’teki Hanşin depreminde 104 bin 906 bina tamamen yıkılırken 6 bini aşkın bina ise ağır hasar aldı.

Yeni korunma sistemi ile inşa edilen binalar az hasar gördü. Yıkılan veya ağır hasar alan binalar, 1981’deki yasa değişikliğinden önce yapılan binalardı.

Nazuki Kai (Danışman-Arazi, Altyapı ve Ulaştırma Bakanlığı): “1981'de Yapı Kanunu değiştirildi. 1978’deki depremde bazılarının binaları Kiw-Taishin idi ve bu binaların kolonları kötü bir şekilde çökmüştü. Bu yüzden de binaların deprem anında yıkılmaması için yasa değiştirildi.

Yasa değişikliği dışında, 2011’de Japonya’nın doğusunda yaşanan büyük depremden sonra yeniden değerlendirme yapıldı ve yasaya göre, özellikle de okul ve hastaneler olmak üzere eski binaların sağlamlaştırılması gerekiyor.”

1981’den önce yapılan binaların yıkılması deneyimi, Jopanyalıların eski ve yeni binaları için ciddi çözüm yolları düşünmelerini sağladı.

Tohoku Üniversitesi Laboratuvarı

Deprem ve tsunami araştırmalarında dünyanın en gelişmiş üniversitesidir.

Profesör Ikago ve ekibi eski Japon evlerinin dayanıklılığını araştırıyor.

Japon yetkililer, o güne kadar Japonya'yı vuran en güçlü deprem olan 8 büyüklüğündeki 1891 Nobi depreminden sonra, binaların Batı standartlarına göre inşa edilmesi gerektiğine karar verdi fakat şimdi ise Profesör Tagawa ve çalışma arkadaşları ülke yetkililerinin o kararını gözden geçiriyor.

Dr. Hiroyuki Tagawa (Nukogawa Kadın Üniversitesi Mimarlık Bölümü): “Yüz yıl önceki karar doğru fakat eski Japon evlerinin dizayn edileceği başka bir yol da var. Bu evler iyi dizayn edilirse sorun yok.”

Şimdi test ettikleri yöntemi, 1995’te 100 binden fazla binannın yıkıldığı Hanşin depremi şiddetinin yüzde 60’ıyla karşılaştırdılar ve binalar testten sağlam çıktı.

Dr. Hiroyuki Tagawa (Nukogawa Kadın Üniversitesi Mimarlık Bölümü): “Bu test, ahşap eski bir yapi içindi. Eski Japon ahşap evlerinin depremlere ne kadar dayanabileceği test edildi.”

Japonlar eski binalarını ise X şeklindeki desteklerle güçlendiriyor. Profesör Ikago, 1981 standartlarından önce yapılan fakat bu desteklerin gücü sayesinde Japonya’nın en güçlü depreminde dahi yıkılmayan bir binayı örnek olarak gösteriyor.

Dr. Kohju Ikago (Tohoku Üniversitesi - Ikago Laboratuvarı Müdürü): Bunlar, destekler.

- Yani bu, 2011’deki Tohoku depreminde hasar almadı mı?

- Öyle, deprem önleyici bu destekler sayesinde. X şeklindeki bu destekler çelikle güçlendirilmiş.

- X şeklindeki bu destekler sayesinde, öyle mi? Peki, bunların rolü ne? Sadece binayı mı güçlendiriyor yoksa sarsıntıyı azaltacak bir mekanizmaya da sahip mi?

- Hayır, bu sadece güçlülüğünü artırıyor.

Dr. Ikago bana başka bir amortisör gösteriyor, elektromanyetik bir amortisör. Bu amortisör de hidrolik amortisörler gibi yatay sarsıntının yönünü dairesel sarsıntıya ve kinetik enerjiyi termal enerjiye dönüştürüyor. Amortisörün hareketi sonucunda ısı üretimi oluyor.

Kendisine, depremin ürettiği enerjiyi biriktirip kullanmayı düşünüp düşünmediklerini soruyorum.

Dr. Kohju Ikago (Tohoku Üniversitesi - Ikago Laboratuvarı Müdürü): “Bazı araştırmacılar bunun üzerinde çalışıyor. Bazı araştırmacılar, deprem enerjisini biriktirip elektriğe dönüştürmek için çalışıyor.”

Japon binalarının depreme dayanıklılığındaki bir diğer etken de binaların içindeki çerçeve ve kolonlardır.

Dünyanın diğer bölümlerinin aksine, Japonya’ya bina inşasında kullanılan çerçeveye “Harekete Karşı Direnç” deniyor ve yüksek binalar için güçlü çekil kolonlar kullanılıyor.

Dr. Kohju Ikago (Tohoku Üniversitesi - Ikago Laboratuvarı Müdürü): “Çelik kolonlar , bu binada kullanılanlar gibi geniş kolonlardır. Kolonlar çok önemli, binanın en önemli bölümü kolonlardır çünkü kolonlar yer çekimi kuvvetinin taşıyıcısıdır. Yer çekimi, binayı daima aşağıya doğru çekiyor ve bina yıkımlarına daima yer çekimi sebep oluyor. Türkiye ve Suriye’de gördüğümüz gibi, birçok bina ekmek gibi üst üste yıkılmıştı. Bu tür yıkılma, sarsıntıdan ötürü kolonlara zarar geldiği için meydana gelir fakat depremin kendisi, depremlerin çoğunun kendisi binayı yıkmaz; binayı yıkan yer çekimidir.”

Bu bina, deprem esnasında yaklaşık yarım metre kadar hareket edebilir.

Dr. Kohju Ikago (Tohoku Üniversitesi-Ikago Laboratuvarı Müdürü): “Bu alan, deprem esnasında binanın hareket edebilmesini sağlamak içindir. Bunlar, deprem sırasında binaların hareket etmesini engellememek için patlar.”

Binalara yarım metre kadar hareket imkanı sağlayan şey, kolonların altındaki kauçuklardır.

Soru: Profesör, bu çok sert ve tüm kolonların yükünü taşıyor. Bu, kauçuğun çok sert olmasına, ayrıca gerekli zamanlarda hareket etmesine engel olmuyor mu?

Fumihiko Imamura (Tohoku Üniversitesi-Tsunami Mühendislik Laboratuvarı Direktörü): “Buna basınç uygulanmış kauçuk deniyor. Bu, bunun bir kauçuk tabakasından ve ardından bir çelik levhadan ve başka bir kauçuk tabakasından yapıldığı anlamına gelir. Birkaç kat kauçuk ve çelikten yapıldığından bu kauçuk, kolon açısından çok serttir. Yani, kolon yönünden beton kadar sert fakat yatay yönden kauçuk kadar yumuşaktır.”

Japonya, birkaç tektonik plaka üzerinde yer alan ve sıklıkla depremler, tsunamiler ve volkanik patlamalar yaşayan jeolojik olarak aktif bir bölgedir.

Fumihiko Imamura (Tohoku Üniversitesi-Tsunami Mühendislik Laboratuvarı Direktörü): “4 çeşit tektonik tabakamız var. Bu nedenle, levha çarpışma sınırında yüksek bir deprem ve tsunami olasılığımız var.”

2011’deki depremin ardından bin artçı sarsıntı kaydedildi. Bunlardan 80’i 6’dan, 800’ü ise 5’ten büyük depremlerdi.

Fumihiko Imamura (Tohoku Üniversitesi-Tsunami Mühendislik Laboratuvarı Direktörü): “2011 depremi, okyanus levhası ile kara levhası sınırında meydana geldi. Levhalar daima hareket eder fakat okyanus levhası ile kara levhasının çarpışması çok güçlü olur ve büyük depremler oluşturur. Deprem bir kanyonu vurdu, bu nedenle tsunami büyüktü ve Japonya'nın kuzeydoğu kıyılarında geniş bir alanı kapladı.”

2011’de meydana gelen 9,0 büyüklüğündeki Tohoku depremi, Japonya kıyılarının 72 kilometre açıklarında deniz tabanında meydana geldi. Saatte 700 kilometre hıza ulaşan 40 metre yüksekliğindeki dalgalar Japonya'nın kıyı bölgelerini vurdu.

Bazı kıyı kentlerinde yaşayanların kaçmak için yalnızca 8 ila 10 dakikası vardı, Japon Hükümeti’nin resmi verilerine göre, 19 bin 759 kişi yaşamını yitirdi, 2 bin 553 kişi ise hâlâ kayıp.

Fumihiko Imamura (Tohoku Üniversitesi-Tsunami Mühendislik Laboratuvarı Direktörü): “Tusunami çok geniş bir bölgeyi kapladı ve kaotik bir felakete yol açtı. Birincisi karaya ulaşan su kütlesiydi ki kendisi ile birlikte yıkılan binaları araçları da sürükledi. Diğer bir durum da tusunami yangına neden oldu. Önemli bir soru; neden su tutuşur? Bu elektrik ile suyun kimyasallarla reaksiyonuydu.

Japonya Meteoroloji Ajansı, 2011 depremi sırasında yaklaşık bin sismometre sensörüne sahipti. Bu sensörler aracılığıyla vatandaşları depreme karşı 8 saniye içinde, hatta bazen de depremin karaya ulaşmasından yaklaşık bir dakika önce uyarabildi ancak bazı bölgelerde uyarı sistemi depremi kendi şiddetinden az olarak kaydederken, diğer bölgelerde ise vatandaşları uyarmadı.

Daisuke Machigashira (JMA-Tsunami ve Deprem İzleme Departmanı): “2011 depreminin  boyutları çok büyüktü ve sarsıntı onlarca saniye sürdü. Sistemlerimiz, depremin şiddetini daha düşük tahmin ettiğinden depremin devam etme süresini doğru olarak öngöremedi.  Bundan dolayı depremden etkileneceğini tahmin ettiğimiz bölgeler, gerçekte etkilenen bölgelerden daha az oldu.”

Meteoroloji Kurumu, 2011'den sonra çift yönlü uyarı sistemi geliştirip sensör sayısını artırarak deniz tabanına yerleştirdi ve mevcut sistem, depremlerin şiddetini artık daha doğru belirleyebiliyor.

2021’deki deprem ve tsunami Japonların hafızalarında ve anılarında acı bir iz bırakmış.

Bu piyano, depremde tamamen yıkılmış bir evde sağlam bir şekilde ayakta kaldı. Şimdi her yıl tsunami kurbanlarının yakınları, kaybettikleri yakınlarının anısına gelip piyanoyu çalıyor ve dinliyor.

Yumi Sakurai (Piyano Sahibi): “Tsunami yaşandığında annemin evindeydim. Piyanonun olduğu yerden farklı bir evdeydi. Piyanosunun olduğu ev yıkıldı.

Şimdi birçok insan, tsunamide ölen sevdiklerinin anısına piyano çalmaya geliyor. Ancak diğerleri de tsunamide kaybettikleri aile üyeleri ve ebeveynlerinin anısına gelip dinliyor.”

Piyanonun bulunduğu bölge yıkıldı. Afette ayakta kalan binalardan biri de Arahama İlkokuluydu, yaklaşık 320 kişi bu okulun çatısında kalarak tsunamiden kurtuldu.

Japonya parlamentosundan bir ekip, okulu ziyaret ediyor ve konut komitesinin üyeleri, başka bir deprem ve tsunami durumunda bölgenin aynı felaketle karşı karşıya kalmasını önlemek için hükümetin ne yaptığını öğrenmek istiyor.

Kengwa Kamachi – (KOMEITO Partisi - Japonya Milletvekili): “Psikolojik tedavi lazım çünkü bazı mağdurların psikolojileri zarar gördü. Onlarla birlikteyiz ve yeniden yapılanma için onları ciddi bir şekilde destekliyoruz.

Doğrusu, bin yılda bir büyük bir depremin yaşandığı söyleniyor. Bu nedenle Japon kanyonları depremi gibi bir depremin tekrar yaşanması bekleniyor. Bu nedenle tsunami yasalarımızı ve önlemlerimizi gözden geçiriyoruz. Her şeyden önce, mevcut önlemleri uygulamaya devam etmemiz gerekiyor . Ardından da önümüzdeki 10 yıl veya daha uzun gelecekteki bir tsunami üzerinde çalışacağız. Japon kolektif aklına güvenerek bunu yapabileceğimizi düşünüyorum.”

Japon Hükümeti, kıyı duvarı da dahil olmak üzere çok katmanlı birkaç farklı savunma sistemi inşa etti.

2011’deki tsunamiden sonra Japonya hükümeti ülkenin kıyı şeridinde duvar inşa etmek için 12 milyar dolar ayırdı. Bu şekilde olası bir tsunamide vatandaşlarını kuruyabilecek. Japonya daha önce de duvar inşa etmişti ancak bu duvarlar yüksek değildi. Hükümet bu defa 400 kilometre uzunluğunda, 12 ila 15 metre yüksekliğinde duvar inşa etmiş. Duvarın yerden tabanı ise depremde yıkılmaması için 25 metre genişliğe sahip. 

Japonya'nın tsunami savunma sistemi, bir dizi mekanizmadan oluşuyor: Önce deniz kayaları, sonra duvarlar, sonra ağaçlar ve ardından da su kanalları geliyor. Sonrasında ise daha fazla ağaç, yolun yükseltilmesi, vatandaşların kendilerini koruyabilmeleri için yüksek yerler yapılması, vatandaş uyarı sistemleri kurulması, evlerin sahillerden uzaklaştırılması ve evlerin yüksek yerlere yapılması gibi önlemler bu mekanizmanın parçaları.

Japonya'nın geliştirmekte olduğu en son teknoloji otonom bir insansız hava aracıdır (drone).

Tomoichiro Sasaki (Sendai Şehri - Kriz Yönetimi Departmanı Müdürü): “Japonya’da “J-Alert” uyarı sistemi var. Sistem, tsunamiler ve depremler için erken uyarı özelliğine sahiptir. Bu sistem, tsunamiyi ulaşmadan önce haber veriyor. Uyarı zili çaldığı gibi bize de sinyal ulaşıyor ve drone direkt olarak uçuşa geçiyor.”

Drone, tsunami dalgalarının gelişini kameralar ve termal kameralarla izleyebiliyor ve yetkililer de bu hava aracının yaptığı canlı görüntü aktarımı yoluyla dalgaların gelişini doğrudan izleyebiliyor. Böylece yerel halkı hoparlörler aracılığıyla tsunamiye karşı uyarmakla kalmayıp aynı zamanda onlara en yakın sığınağa giden yolu da gösterebiliyor.

Bu dünyada ilk kez Japonya’da test edilen bir drone. Bu drone sinyal alır almaz otomatik olarak harekete geçiyor. Bir spikere sahip ve gittiği her yerde vatandaşları uyarıyor. Özellikle yaşlı olanlar, televizyon veya radyoyu takip etmeyenler bu dorne sayesinde olası bir deprem veya doğal felaketten haberdar olabiliyor. Ayrıca bu drone ile bölgede yaşayan diğer vatandaşlara da haber verilebiliyor.

2011’de Japonya’ya yaşanan tsunami o kadar güçlüydü ki Kuzey Amerika ve Latin Amerika kıyılarına kadar ulaştı ve Dünya Bankası hasarı 235 milyar dolar olarak tahmin etti.

Japonya Hükümeti verileri, geçmişteki tsunamide çeşitli kıyı bölgelerindeki insanların yüzde 58'inin erken uyarı aldığını ve daha yüksek yerlere gitmek için evlerini terk ettiğini ortaya koyuyor. Bu oranın da sadece yüzde 5’ine tsunami dalgaları ulaşmış fakat evlerini terk etmeyenlerin yüzde 49’u tsunami dalgalarına kapılmış.

Bu nedenle de Japon yetkililer, erken uyarı sistemleri geliştirmek ve farkındalığı artırmak için şimdi alınan önlemlerle gelecekte 2011'dekine benzer bir felaketi önleyebileceklerine inanıyor.

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli
 

Son paylaşılanlar

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu/AP

Netanyahu Brüksel'e gelmesi halinde tutuklanacak

Avrupa Birliği (AB) ve NATO'ya ev sahipliği yapan Belçika, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama emrini uygulayacağını bildirdi.