Viyana Kürt Merkezi Başkanı: Avusturya'daki seçimlerde Kürt adayları destekleyeceğiz
Erbil (Rûdaw) – Viyana Kürt Merkezi Başkanı Nizar Musa, Avusturya'da yapılacak seçimlerde Kürt adaylarını destekleyeceklerini ifade ederek, "Avusturya'nın Kürtlere yönelik politikası değişti. Kürtleri hem kendilerine hem de dünyaya hizmet edebilecek bir ulus olarak görüyorlar" dedi.
Rûdaw TV’nin saat 09:00 bültenine katılan Viyana Kürt Merkezi Başkanı Nizar Musa, Avusturya’da seçimlerin yaklaştığını belirterek, “Çok sayıda Kürt aday seçimlere katılacak. Kürt diasporasını temsil eden Kürt adaylara destek vereceğiz” ifadelerini kullandı.
Avusturya parlamento seçimleri 29 Eylül'de yapılacak. Nizar Musa, Kürt vatandaşlara sandık başına giderek Kürt adaylara oy vermeleri çağrısında bulundu.
Nizar Musa’nın aktardığına göre Avusturya parlamento seçimleri için daha önce seçimlere katılan Berivan Aslan gibi Kürt adaylar oy almış ve parlamentoya girmeye hak kazanmıştı.
Ülke çapında yapılan anketlere göre Avusturya'nın sağ partisi olarak bilinen Özgürlük Partisi, ülkede yapılacak parlamento seçimlerinde yüzde 30'dan fazla oy alacak.
Müslüman ve göçmen karşıtı parti, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Avusturya'daki oyların yüzde 27'sinden fazlasını kazandı.
Nizar Musa, "Parti sadece göçmenlere karşı değil, aynı zamanda Avrupa Birliği ve NATO'nun genel bir tehdit olan Rusya ile yakınlaşmadan yana" dedi.
Avusturya'nın Kürtlere yönelik politikasının değiştiğini, Kürtlere ve Kürdistan'a farklı bir açıdan bakıldığını belirten Musa, “En son Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin Avusturya'ya ziyaret etmesi bu ülkenin Kürtlere yakınlaşması anlamına geldiği açıktır” şeklinde konuştu.
Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, resmi bir ziyaret kapsamında 1 Temmuz 2024’te Viyana'ya gitmişti.
Avusturya dahil Avrupa’da Kürtlere yönelik algının değiştiğini belirten Nizar Musa, "Kürtlerin kendilerine olduğu kadar dünyaya da hizmet edebilecek bir ulus olduğu yönünde bir kanaat var" dedi.
Avusturyalılar 29 Eylül'de sandık başında olacak
Avusturyalılar Pazar günü, iki meclisli parlamentonun alt kanadı olan 28. Ulusal Konsey'i belirlemek için sandık başına gidecek. Ülke genelinde yapılan anketlerde aşırı sağcı politikalarıyla bilinen Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) kıl payı farkla önde görünüyor.
Market-Lazarsfeld Enstitüsü tarafından eylül ayı başında yapılan bir ankete göre, FPÖ'nün oy oranı yüzde 28 olarak belirlendi. Bu da kıl payı farkla önde oldukları anlamına geliyor.
Ancak parti, tahmin edilen oy oranına ulaşsa bile Ulusal Konsey'de çoğunluğu elde etmesi pek de mümkün değil.
İktidardaki muhafazakar Halk Partisi (ÖVP) de dahil olmak üzere diğer bazı partiler FPÖ ile koalisyonu reddettiğinden, hükümet kurabilmek için ortak bulmakta zorlanabilirler.
Fakat bir partiyle koalisyon hükümeti kurmaları halinde Avusturya, göçmen karşıtlığı konusunda sağa kaymış Avrupa ülkelerine dahil olabilir.
FPÖ ne kadar radikal?
Herbert Kickl'in liderliğini yaptığı FPÖ, "siyasal İslam" diye tanımladığı uygulamaların ülke genelinde yasaklanmasıyla ve göç karşıtlığıyla tanınıyor.
Parti programında sığınmacılara ve düzensiz göçmenlere yönelik yardımların kesilmesi ve aile birleşimi vizelerinin engellenmesi gibi vaatler var.
Ayrıca şimdilik belirsiz bir şekilde ifade ediliyor olsa da, ülkedeki göçmenleri kendi ülkelerine göndermeyi taahhüt ediyor. Bu vaade Avusturya'da doğanlar da dahil.
Avrupa Birliği'nin (AB) Rusya'ya uyguladığı yaptırımlara ve Ukrayna'ya yardım yapılmasına da karşılar.
Viyana Üniversitesi'nde ekonomi sosyolojisi profesörü olan Valentina Ausserladscheider Euronews'e yaptığı açıklamada, "Kickl ile birlikte parti, aşırı sağa yönelmiş oldu" tahlilinde bulundu.
Ausserladscheider, "Kendisini 'Volkskanzler' yani halk için şansölye olarak tanımlıyor ki bu da Üçüncü Reich'ın tarihi mirasıyla bağlantısı nedeniyle sorunlu bir kavram," dedi.
Fakat diğerlerine göre Kickl'in vaatleri, diğer parti liderlerinin yapamadığı şekilde halkın endişelerini kapsıyor.
Salzburg Üniversitesi'nde karşılaştırmalı Avusturya siyaseti profesörü olan Heinisch Reinhard, "Kickl halkı yansıtıyor ve bazı açılardan diğer parti liderinden daha iyi bir iletişimci," dedi.
Daha önce iki kez koalisyon hükümetlerinde "küçük ortak" olarak yer alan FPÖ, ülke kamuoyuna yabancı bir parti değil.
Reinhard, "Kısa bir süre önce, ana muhafazakâr partiyle koalisyon kurdular ve bu da ülkeyi entegrasyon ve AB karşıtlığı gibi konularda sağa kaydırdı," dedi.
"FPÖ, ideolojik olarak göç konusundaki duruşları dışında dogmatik değil. Halkın endişelerini, şikayetlerini başarılı bir şekilde dile getirme eğilimindeler. Viktor Orban'a ve Macaristan'daki hükümet modeline yakın sayılırlar," diyerek ekledi.
Avusturyalıların endişeleri neler?
Avusturyalıların karşılaştığı iki ana sorun, yaşam maliyeti ve göç. Avrupa Komisyonu tarafından 2023 sonbaharında yapılan bir ankete göre, bu iki konu başlığı ülkede ön planda.
Ülkede göç konusunda geleneksel olarak sert bir tutum benimsenmiş halde. Seçim öncesi en yüksek oy alan üç partinin manifestolarında da göçmenlere yönelik daha katı vaatler yer alıyor.
Aşırı sağcılar, büyümedeki yavaşlamanın ve neredeyse iki yıldır AB ortalamasının üzerinde seyreden yüksek enflasyonun göç ile Ukrayna'daki savaştan kaynaklandığını düşünüyor.
Ausserladscheider, "FPÖ, bu gibi sorunlardan hükümeti sorumlu tutuyor. Yani jeopolitik sorunların, Ukrayna'daki savaşın enerji fiyatlarında yol açtığı artışı, bunun Avusturyalıları da etkilediğini anlattılar. Etkili bir yöntem de oldu" dedi.
COVID-19 salgınının ülkedeki etkilerine de odaklanan FPÖ, iktidardaki koalisyonun, salgının ikinci dalgasına karşı aldıkları önlemleri sert bir şekilde eleştirerek, bu durumu vatandaş özgürlüklerinin kabul edilemez bir şekilde kısıtlanması olarak yorumluyor ve Avusturya'daki aşılama süreciyle ilgili komplo teorilerini körüklüyor.
Bundan sonra ne olacak?
Partinin, Avusturya siyaseti içinde müttefik bulma konusunda zorluklar yaşadığı biliniyor. ÖVP, FPÖ'nün "küçük ortağı" olmayı net bir şekilde reddetti.
Ancak seçim sonuçlarına bağlı olarak ülkedeki partilerden ÖVP, Sosyal Demokrat Parti (SPÖ), Yeşiller ve liberal siyasi parti NEOS, FPÖ ile ortaklığı düşünebilir.
Ausserladscheider, "Bölgesel düzeyde, partilerin seçimlerden önce FPÖ ile çalışmayacaklarını söylemelerine tanık olduk. Ancak seçim sonrası bunun tersini yapabiliyorlar," dedi.
Pazar akşamı saat 17:00'de oy verme işlemi sona erecek ve nihai oy sayımı yapılacak. Yeni parlamentodaki en büyük parti, geleneksel olarak hükümeti kurması için davet edilecek. Koalisyon müzakereleri ise aylarca sürebilir.
FPÖ koalisyon kurmayı başarırsa, Avrupa'da iktidara gelmiş diğer aşırı sağcı partilerin kervanına katılacak.
Ausserladscheider, "Bu, Avrupa Birliği projesi için potansiyel olarak sorunlu. Çünkü daha milliyetçi ve Avrupa karşıtı partiler hükümetlerde yer aldıkça, Avrupa projesinin hayatta kalma olasılığı azalıyor ve blok, belirli önlemler konusunda daha az entegre hale geliyor" ifadelerine yer verdi.