Haber Merkezi – Uzmanlara göre dünya, 2035'e kadar büyük güç savaşları, nükleer çatışma riski ve Çin-ABD eksenli yeni bloklaşmalarla karşı karşıya kalabilir; küresel refah ve demokrasiler ciddi tehdit altında.
Washington merkezli Atlantik Konseyi’nin 2024 yılında gerçekleştirdiği anket, dünya genelinde 350 uzmanın katılımıyla 2035 yılının küresel tablosunu ortaya koydu.
Anket, nükleer savaş riskinden iklim değişikliğine, demokrasinin gerilemesinden yapay zekanın etkilerine kadar geniş bir yelpazede çarpıcı öngörüler sunuyor.
Nükleer savaş ve küresel çatışma riski
Ankete katılan uzmanların yüzde 39,5’i, önümüzdeki 10 yıl içinde dünya güçlerini içine alan bir küresel savaşın yaşanabileceğini öngörürken, yüzde 59,5’i bu ihtimali reddetti.
Özellikle Avrupa ve Ortadoğu’da gerilimlerin artacağı, ABD ile Çin arasındaki rekabetin yoğunlaşacağı belirtiliyor.
Uzmanların yüzde 48’i, 2035’e kadar en az bir ülkenin nükleer silah kullanabileceğini ifade ederken, yüzde 45’i uzayda askeri çatışmaların yaşanabileceğini düşünüyor.
Tarihçi ve eski ABD diplomatı Filip Zelikow, önümüzdeki 1-3 yıl içinde küresel bir savaşın başlama ihtimalini yüzde 20-30 olarak değerlendiriyor.
Anket, Rusya, Kuzey Kore ve İran’ın Çin liderliğinde bir ittifak oluşturabileceğini ve bu ittifakın küresel dengeleri sarsabileceğini öne sürüyor.
Katılımcıların yüzde 47’si, 2035’te dünyanın ABD ve Çin liderliğindeki iki bloka bölüneceğini tahmin ediyor.
İklim değişikliği ve ekonomik tehditler
Ankete göre, iklim değişikliği (yüzde 29,9) ve büyük güçler arası savaş (yüzde 27,6), 2035’e kadar küresel refah için en büyük tehditler olarak görülüyor.
Katılımcıların yaklaşık yarısı, iklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası iş birliğinin artacağını düşünse de, yüzde 62’si dünyanın genel olarak daha kötü bir yer olacağı konusunda hemfikir.
Buna karşın, yüzde 38’i daha iyi bir gelecek öngörüyor.
Demokrasinin gerilemesi ve özgürlükler
Uzmanların yüzde 46,5’i, demokrasinin önümüzdeki 10 yılda daha da gerileyeceğini, yüzde 65’i ise ifade özgürlüğünün azalacağını düşünüyor.
Özellikle kadın katılımcılar, demokrasinin geleceği ve nükleer silah kullanımı konusunda erkeklere kıyasla daha karamsar.
Kadınların yüzde 61’i nükleer silah kullanımını olası görürken, bu oran erkeklerde yüzde 44.
Çin ve Rusya ile artan gerilim
Anket, Çin’in Tayvan’a yönelik askeri bir girişimde bulunma ihtimalini yüksek görüyor.
Katılımcıların yüzde 65’i, Çin’in 2035’e kadar Tayvan’ı zorla ele geçirmeye çalışabileceğini belirtirken, yüzde 45’i Rusya ile NATO arasında doğrudan bir askeri çatışma öngörüyor.
Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore’nin resmi bir ittifak kurabileceği de sıkça dile getirilen senaryolar arasında.
Ortadoğu ve Ukrayna’da belirsizlik
Ukrayna-Rusya savaşının Rusya’nın lehine sonuçlanacağını düşünenlerin oranı yüzde 46,6, çatışmanın çözümsüz bir şekilde “donmuş” kalacağını öngörenler ise yüzde 43. Öte yandan, Gazze’deki savaşın ardından Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi konusunda iyimserlik hakim.
Katılımcıların yüzde 56’sı, 2035’te bu iki ülkenin ilişkilerinin normalleşeceğini düşünüyor. Ancak Filistin devletinin kurulması ihtimali yalnızca yüzde 17,1 olarak görülüyor.
Yapay zeka ve teknolojik iyimserlik
Ankete katılanların yüzde 58’i, yapay zekanın küresel işlerde olumlu bir etki yaratacağını düşünüyor. Bu oran, 2024’teki ankete göre yüzde 7’lik bir artış gösteriyor.
Ancak teknolojik ilerlemenin iş kayıplarına yol açabileceği de endişeler arasında.
ABD’nin küresel liderliği
Katılımcıların yüzde 71’i, 2035’te ABD’nin askeri alanda liderliğini koruyacağını, ancak ekonomik, kültürel ve diplomatik alanda gerileyeceğini öngörüyor.
ABD’nin müttefikleriyle ilişkilerinin sürdürüleceğine dair güven ise 2024’teki yüzde 79’dan yüzde 61’e düştü.
Küresel kurumların zayıflaması
Ankete göre, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumların etkisi önümüzdeki 10 yılda azalacak.
Katılımcıların yüzde 75’i, BM’nin iklim değişikliği gibi büyük sorunları çözme kapasitesinin ciddi şekilde zayıflayacağını düşünüyor.
Sonuç olarak, Atlantik Konseyi’nin anketi, 2035’e kadar dünyanın nükleer tehditler, iklim değişikliği ve demokrasinin gerilemesi gibi ciddi sınamalarla karşı karşıya kalacağını gösteriyor.
Ancak yapay zeka ve uluslararası iş birliği gibi alanlarda umut verici öngörüler de mevcut.
Uzmanlar, küresel liderlerin bu tehditlere karşı proaktif adımlar atmasının kritik önemde olduğunu vurguluyor.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın