BELGESEL - Ukrayna'nın Belirsiz Geleceği!
Erbil (Rûdaw) - Rûdaw muhabiri Dilniya Rahman ve kameraman Ahmed Yunis, Şubat ayından bu yana Rusya’nın saldırıları altında olan Ukrayna'da, savaş mağdurları ile görüştü ve değişen hayat hikayelerini dinledi. Rûdaw ekibi, Ukrayna'da yaşananları belgesel olarak hazırladı.
Avrupa Kıtası'ndaki en büyük ölçekli savaş. İkinci Dünya Savaşı’ndan 77 yıl sonra, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ile bir kez daha çanlar büyük bir tehdit için çalmaya başladı. Binlerce kişi göç etti, binalar bombalandı ve yıkıldı, sokaklarda yüzlerce ceset bulundu. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş milyonlarca sivilin hayatını farklı yönde değiştirdi.
Sessizlik, gözyaşı ve bekleme... 70 yaşındaki Anna ile 45 yaşındaki Natalia’nın evinden, kaybolan çocukları için döktükleri gözyaşı eksik olmuyor. Anna ve Natalia kaynana ve gelin. İki farklı farklı beden ve ortak keder.
Anna’nın üç kızı ve bir oğlu vardı. Kızlarından biri 43 yaşında hastalıktan öldü. Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla, korku ve göçün yanı sıra, oğlu Mikola'nın ortadan kaybolmasıyla hayatı daha da acı hale geldi.
Blistavitsya Köyü sakini Anna Grubeniuk:
“13 Mart'ta bu köye nakledildim, çünkü sürekli insanları huzurlu bölgelere naklediyorlardı ve ben de bunu yaptım. Ukrayna’nın merkezindeki Rivne kentine gittim. Ama oğlum kaldı ve evini terk etmek istemedi. Evimizin yıkılmayacağından çok endişeliydi, bu yüzden kendisi, eşi ve oğlu kaldı.”
Natalia, Mikola ile 10 yıldır evli ve bu evlilik ikisi için de ikinci hayatının başlangıcıydı. Natalia'nın ilk eşinden Valerie adında 27 yaşında bir oğlu var ve o da Mikola ile hala kayıp. Natalia, aldığı bilgilere göre, her ikisinin de Rus güçleri tarafından yakalandığını söylüyor ve bir komşusunun Valerie'yi Rus televizyonunda diğer tutuklularla birlikte gördüğünü belirtiyor.
Blistavitsya Köyü sakini Natalia Egorova:
“Güzel ve güneşli bir gündü. Mikola daha erken kalktı, o her zaman sabahları daha erken kalkardı. Kalkıp avluda ateş yakardı ve sonra kahvaltı yapardık. Mikola, oğlum Valerie'ye gidip birlikte inekleri beslemesini söyledi. Gitmeyin dedim, çünkü dışarısı Rus tanklarıyla doluydu. Her yerdeydiler ve sesleri geliyordu. "Gitmeyin” dedim ama beni dinlemediler. “Gitmezsek inekler aç kalacak” dediler, gidip geri dönmediler.”
47 yaşındaki Mikola'nın ilk eşinden iki kızı var. Kızlardan biri evli, diğeri ise annesiyle birlikte yaşıyor. Mikola bir şirkette güvenlik görevlisiymiş ve iki günde bir işe gidiyormuş. Evde olduğu günlerde, annesine ve eşine tüm işlerinde yardım ediyormuş. Valerie ise benzinlikte çalışıyormuş, sakin ve az konuşan biriymiş.
Ukrayna'nın başkenti Kiev'e 30 kilometre uzaklıktaki Buça kentine bağlı Blistavitsya köyünde ikamet ediyorlar. Rus-Ukrayna savaşı başlamadan önce köyün nüfusu 1.200 kişiydi. Savaşın başında halkın yarısı köyü terk etti. Mart ayının sonunda, Mikola ve Valerie'nin de aralarında bulunduğu köyden altı kişi, Rus kuvvetlerinin geri çekilmesinin ardından ortadan kayboldu. Tanıklar Rus kuvvetleri tarafından kaçırıldıklarını söylüyor.
Micola ve annesi aynı avluda iki farklı evde yaşıyor. Mikola bu evde doğdu, bu yüzden ayrılmak istemedi. Bahçe işlerinde her gün annesine yardım ediyordu ama şimdi Natalia tüm işlerini tek başına yapıyor.
Blistavitsya Köyü sakini Anna Grubeniuk:
“Oğlum bu bahçeyi çok seviyordu, bu yüzden evini terk edip taşınmak istemiyordu. Ona defalarca Ukrayna'nın batısına gitmesi gerektiğini söyledim. Çünkü karısının akrabaları Lviv'deydi ama hep bunu reddediyordu. “Bu evden çıkmayacağım” diyordu. Valerie’de iyi ve sevimli bir çocuktu. Sürekli büyükanne yardım ister misin derdi. Şimdi onları çok özlüyorum.”
Her gün sabah 05:00’ten akşam 22:00’ye kadar çalışıyor ve uyuyana kadar bir şeylerle meşgul oluyor. Böylece kayıp evladını daha az düşünmeye çalışıyor.
Bu evde 14 ve 17 yaşlarındaki iki torunuyla birlikte yaşıyor. Anneleri ikinci bir evlilik yaptığından beri çocuklar Anna ile birlikte yaşıyor. Hayat Anna için sürekli ağırlık teşkil ediyor.
Anna Grubeniuk:
Bu evde doğdum ve henüz 18 yaşına basmadan evlendim. Fakat 15 yıl sonra ayrıldık. Çünkü o sürekli sarhoştu ve çocuklarını dövüyordu. Yaklaşık 50 yıldır burada yaşıyorum. Ve tüm çocuklarım burada doğdu. Her şeyi onlar için yaptım. Hayat benim için her zaman zordu, özellikle de eşim olmadığı için. Çünkü kendim çalışmak zorundaydım. Sabahın 03:00’ünden akşama kadar üç farklı işte çalıştım. Yaşlandığımda daha rahat olacağım ve her şey yoluna girecek diye düşünüyordum. Ama şimdi durum çok daha zor ve daha fazla psikolojik baskı var. Sakin olamıyorum. Oğlumun geri gelmesini istiyorum, geri gelsin başka da hiç bir şey istemiyorum.”
Natalia için durum daha zor, bir yandan eşi ve diğer yandan oğlu. Kaybolduktan 3 gün sonra bile sürekli evlerinin yakınındaki ormana gidip onları arıyordu, belki de bir yerlerde saklanmışlardır umuduyla. Bir hafta sonra ise polise haber verdi. Şimdi ise 6 aydan fazla bir süredir onlardan haber alamıyor.
Oğlunun ve eşinin en son ziyaret ettiği yere gelmiş. Ev sahibi, Şubat ayının sonunda evi, bir inek ve iki köpekle birlikte ardında bırakıp gitmiş. Natalia'nın eşi Mikola'dan eve göz kulak olması istenmiş. Mikola ve Valerie arada bir inekleri beslemek için buraya gelirlermiş. Mart’ın 21’inde her zaman olduğu gibi ineklere yem vermek için buraya gelmişler. Fakat onları gören son bu köpek olmuş.
Natalia Egorova:
“Aynı akşam buraya geldim hiçbiri burada değildi. İnekler de yerinde yoktu. İneklere suyu ve yem verildiğini ve her yerin temiz olduğunu gördüm. Sonraki günler gelip her yeri aramaya devam ettim. Durum çok zor ve tehlikeliydi çünkü Rus kuvvetleri dışarıdaydı.
Natalia: Yeni bir haber var mı?
Olena: (başı ile) Hayır”
Eşi yaklaşık 6 aydır kayıp. 60 yaşındaki Olena ve 43 yaşındaki Natalia polis merkezinde tanışmış.
Olena’nın eşinin ismi de Mikola ve 65 yaşındaki adam emekli bir polis. Olena Mart ayının başlarında Liviv kentine gidiyor ancak Mikola, yaşlı annesi ve teyzesi için evde kalıyor. Rusların korkusundan eşinin fotoğrafını bize göstermeye cesaret edemiyor.
Olena Spin:
“Eşim ve arkadaşı 15 Mart'ta sokakta tutuklandıktan sonra başka bir köyde boş bir eve götürüldüler. Beş gün işkence gördüler ve sonra Rusya'ya götürüldüler. İki ay boyunca başlarına ne geldiğini bilmiyorduk. Kayınbiraderim Moskova'da yaşıyor. Kocamın hapiste ve Luhansk'taki insanlarla birlikte tuutlduğunu öğrendi. Ancak eşim Luhansk'a hiç gitmedi. Neden onlarla birlikte tutulduğunu bilmiyorum. Rusya neden bunu yapıyor bilmiyorum. Luhansk Ukrayna'nın bir parçası.
Polisi telefonla arıyoruz ama hiç bir yanıt yok.
Olena: Merhaba
Polis: Merhaba
Olena: Bir hafta önce aradım, kocamın Rus kuvvetleri tarafından götürüldüğünü söyledim ve şu ana kadar da hapiste olduğunu söyledim. Bu konu hakkında ne yapıldığını öğrenmek istiyorum.
Polis: Bu başka bir bölümün işi
Polis: Alo
Olena: Alo sesimi alıyor musunuz? Hatlar kötü, yanıt vermiyorlar.”
Olena'nın her ikisi oğlu da savaşın ön cephelerinde. O bir anda hayatındaki tüm erkeklerden kopmuş. Şimdi yanlız başına ve sadece 300 dolarlık emekli maaşıyla yaşıyor.
Mikola'nın annesinin yanına gidiyoruz, evi Olena’nın evinin hemen yanında. 93 yaşında bir kadın. İyi bir hafızaya sahip olan ve II. Dünya Savaşı'nı hatırlıyor. Rus kuvvetleri köyde olduğu süre boyunca, köpekler bu yaşlı kadının koruyucuları olmuş ve gelen giden herkesi haber vermiş.
Viola Tsiberica:
“Tek dileğim ölmeden bir kez daha oğlumu görmek.”
24 Ocak 2022'de Rus kuvvetleri Ukrayna'ya saldırdığında, Kiev’in birçok ilçesi ve köyünü kontrol altına aldı. Rus ve Ukrayna kuvvetleri arasındaki savaşın sonuçları, Rus kuvvetlerinin Mart ayı sonunda kuzey Ukrayna'dan çekilmesiyle daha çok belirginleşti. Buça kenti ve 14 köyünde yaşayan 60 bin insandan geriye sadece 3 bin 700 kişi kalmıştı. Daha sonra 450 ceset bulundu, diğer cesetlerin ve kayıpların aranmasına devam ediliyor.
Buça ve köyleri, bu uzun süreli savaşın yarattığı trajedinin simgesi haline geldi. Yaşananların etkileri ise çabucak silinmeyecek gibi duruyor.
Anna, sabah 05.00'ten itibaren yiyecek almak için diğer 100 kişiyle birlikte sırada bekliyor. Onlar daha önce bu şekilde böyle gıda temin etme mecburiyetinde değillerdi. Emekli maaşı ve oğlunun yardımları hayatını idame ettirmesine yetiyordu.
Bu merkez saat 10.00'a kadar açık kalıyor. O saate kadar burada bulunanlarla sohbet ettim. Yıkım, yalnızlık, çocuklardan ve akrabalardan ayrılık hepsinin ortak hikayesi.
Dünya Gıda Merkezi, Ukrayna'daki tüm şehirlerde açtığı merkezlerden ayda iki kez ihtiyaç sahiplerine yiyecek ve gıda dağıtıyor.
Yardım Gönüllüsü Mikola Bushanok:
“Buraya gelen insanlar çok fakirler, çok fakir. Öyle ki idare edebilecek paraları dahi yok.”
Anna kendisine verilen yiyeceği alarak evine dönüyor. Bahçesinde yetiştirdiği ürünlerle birlikte bu yiyecekler ona bir ay kadar yetiyor. Durum, savaştan önce hiç bir zaman onlar için bu kadar zorlu olmamıştı.
Natalia, kahve içtikten ve savaşla ilgili yeni haberleri izledikten sonra her gün sabah 08.00'dan akşam 16:00’ya kadar bir tekstil atölyesine gidiyor. Daha önce hiç çalışmamıştı, ancak bu belirsiz beklentiyle geçimini sağlamak zorunda kaldı.
İnsanların rehin alınması savaş taktiklerinden biri haline gelmiş. Ukrayna polis departmanı tarafından toplanan istatistiklere göre, savaşın başlangıcından bu yana 25.000 kişi kayıp, bunların 12.000'i polis tarafından bulundu, ancak 13.000'i hala kayıp.
Ulusal Polis Kayıp Kişileri Arama Departmanı Başkanı Roman Krylevych:
“Tabii ki, bu insanların bir kısmı Rus güçleri tarafından tutuklandı, ancak size doğru istatistikleri veremem. Çünkü bazen kayıpların yakınları ve akrabaları Rusya tarafından tutuklandıklarına inanıyor ama onları başka yerlerde buluyoruz veya cesetleri bulunuyor. Bu yüzden bu konuda çalışmaya devam ediyoruz.”
Savaş sırasında evinde, barınağında ve köyünde kalanlar ağır bedeller ödemiş. Yüzlercesi gibi Lyudmila da 47 yıl boyunca eşi ile birlikte inşa ettiği evden ayrılmaya hazır değildi. Savaşın yakında sona ereceğini düşünüyorlardı, bu yüzden sığınaklarında saklandılar. Ancak Rus kuvvetleri geldikten sadece 6 gün sonra eşini öldürdüler, Lyudmila'yı kovdular ve evlerini üs haline getirdiler.
Lyudmila Kistkova:
“Görüyor musun, burada kan var, burada birkaç kurşun da buldum. Komşularım bana Rus güçlerinin iki genci tutuklayıp evime getirdiğini söylediler. Sanırım onları buraya getirdiler ve burada başlarına bir şeyler geldi.”
Kiev’deki saldırılar sona ermiş ve insanlar artık günlük sorunlarını çözmekle meşgul olsa da, doğu ve güney Ukrayna'da çatışmalar hala devam ediyor. Luhansk, Lisichansk ve Severodonsk ve Herson ve Mariupol gibi birçok şehir Ruslar tarafından kontrol edilmiş.
Rusların kontrolündeki bölgelerin yüzde 90'ı Rusça konuşuyor ve yüzde 17'si Rus. Putin, 2014 yılında Kırım'ı düzenlediği referandumda yüzde 96 oyla Rusya'nın bir parçası haline getirdiği gibi, Donbas’ı da Rus topraklarının bir parçası yapmak istiyor.
Ukrayna'nın kuzeyinden 490 kilometre yok kat ederek Harkiv’e gidiyoruz. Burada bombardımanlar devam ediyor. Her gün farklı bölgeler bombalanıyor. Sadece bir gün içinde Harkiv'in merkezinde düzenlenen füze saldırısında 8 kişi öldü. İnsanlar saldırıların korkusu ile barınaklara sığınmış, karanlık yaklaştıkça endişeleri de büyüyor.
Bu barınak bir demir doğrama fabrikasının altında inşa edilmiş. Burada on iki kişi yaşıyor ve Harkiv’in farklı köylerinden gelmişler. Günlük olarak yardım kuruluşları yiyecek alıyorlar.
Olena ve Ujen ikisi de Budyan köyünden. Köyde kendi evleri ve huzurlu bir yaşamları vardı. Ancak şimdi para kazanmak için her gün bombardımandan yıkılan yerleri temizlemeye gidiyorlar. Oğulları iki ay önce doğdu ve onu her gün bu soğuk barınaktaki ailelerin yanına bırakıyorlar. Sabah 06:00'da köyden ayrılmışlar ve bu durumda daha ne kadar kalacaklarını bilmiyorlar.
Göçmen Olga Shevchenko:
“Çatışmalar sabah 05:00'te başlayınca patlamalar yaşandı. Trenle yola çıkmak istedik ama elektrik yoktu. Bir komşumuzu arabacıyla bizi geçirdi. Hatırlıyorum, çok fazla mermi sıkılıyordu.”
Devam eden çatışma ve bombalamalara rağmen insanlar normal hayatlarını yaşıyor. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın altı ayı ülkelerini terk eden 11 milyon 150 bin Ukraynalıdan 4 milyon 700 bini geri döndü. Ama onlar için hiç bir şey savaştan önceki gibi değil. Evleri onarılmamış, kendileri de onaramıyor. Çatışmaların devam etmesi, hükümetin de kapsamlı bir inşa planı yapmasını engelliyor.
İki ay aradan sonra tekrar Buça'ya dönüyoruz. Yıkılan binalar olduğu gibi duruyor. Lyudmila'yı evinde görüyoruz. 12 kilo kaybetmiş ve ölen eşinin hatırası ve yaşadığı hüzün yüzünü daha yaşlı hale getirmiş.
Luydmila'nın bir kızı ve bir oğlu var. onlar arkadaşlarının evinde yaşıyor. Bu yüzden Polonya hükümeti tarafından Buça ve Kiev’in diğer bölgelerinde inşa edilen geçici kamplarda kalmak zorunda. Kamplar 88 odadan oluşuyor ve her kampta yaklaşık 250 kişi yaşıyor.
Lyudmila odasına gidiyor, burada 6 kişi kalıyorlar. “Şimdi emekliliğin tadını çıkarmalıydım, ama zor durumdayım" diyor.
Buça sakini Lyudmila Sapojnykova:
“Ruslar neden buraya geldi ve her şeyi yakıp yıktı? Biz bu savaşı istemiyorduk. Eşimle 47 yıldır bir arada yaşadık, üç yıl sonar 50’inci yılımızı dolduracaktık ve bu bizim için altın bir yıl olacaktı. Şimdi eşimi yitirdim, evimi kaybettim. Eşim çalışıyordu, paramız vardı. Şimdi yeterli param yok, çünkü emekli maaşı çok düşük ve hiçbir şeye yetmiyor.”
Blistavitsya köyünden kadın ve annelerin gözyaşları dinmiyor ve günlerini, sevdikleri ile olan son anılarla geçiriyorlar.
Anna, her gece yatmadan önce, savaşın sona ermesi ve oğlunun eve dönüşünü müjdeler umuduyla haberleri izliyor. Ancak onun için mutlu bir haber yoktur. Son birkaç ayda, Rusya ile Ukrayna arasında sadece bir kez esir değişimi oldu.
Her biri bir şekilde oğullarının ve eşlerinin dönüşünü bekleyecek şekilde meşgul.
Polisten yeni bir haber yok. Savaş bitmeden birbirlerine kavuşma mutluluğunu yaşayabilirler veya bir daha hiç bir zaman görüşme şansları olmayabilir.
Ukrayna-Rusya savaşı her iki ülkede de birçok insanın hayatını değiştirdi. Birçok insanın hayalleri ve özlemleri bedenleriyle birlikte gömüldü. Bu savaş yakında bitecek gibi görünmüyor. Ama yine de birçokları için henüz hayatın başlangıcı ve savaşın, yıkımın ortasında bu ülke için yeni bir hikaye yazmak istiyorlar.
Harkiv sakinleri Jarislav ve Allena:
Biz Ukrayna'nın bu savaşı kazanacağına inanıyoruz ve umuyoruz. Halk Ukrayna'yı seçti. Kimse Ukrayna'ya ne yapacağını söyleyemez, çünkü bir seçeneğimiz olsaydı bu savaşı istemezdik. Dolayısıyla Rusya'nın bizim için yarattığı karanlığa düşmeyeceğiz.
Anna her gün olduğu gibi evladının dönmesini bekliyor. O, bir gün evinin kapısında yeniden oğlunu kucaklayacağından emin.