Güney Kürdistan ve Kürtler nereye gidiyor?

Güney Kürdistan’da Ağustos ayının başından bu yana teröristlere karşı sert bir mücadele yürütülüyor. Bu savaşın nasıl ve daha kaç ölümle sonuçlanacağı açık değil. Kürtler, hem Şengal hem diğer bölgelerde bir soykırımla karşı karşıyalar. Bu dehşet verici olaylar gelecek nesiller üzerinde psikolojik, sosyal ve siyasi bir etki yaratacaktır. Bu felaket unutulmayacak, tarihte bir sosyal algı olarak yer edinecektir.

Kürtler bugün savaş, mücadele, yas ve bir göçle karşı karşıya içindeler. Ama asıl mühim olan acaba Kürtler bu durumdan nasıl çıkacak, Halepçe ve Dersim’deki soykırımlar gibi ezilecekler mi yoksa bu sefer üstesinden gelecekler mi? Toplum daha büyük felaketlere doğru mu gidecek yoksa akıl ve birliktelikle hareket edip tüm Kürdistanlılar’ın içinde yer alacağı bir sistem mi kuracaklar?

Bunun için de Kürt ve Kürdistan’ın ayakta kalabilmesi için yeni stratejilere ihtiyacı var. 

Kürt toplumun korunması için Kürtler’in ne yapması gerekiyor? Bu yetki ve görev Kürt siyasetçilere, Kürdistan Bölgesi Başkanlığı’na ve ileri gelen Kürtler’e aittir. Amaç, dünyanın her  yerinde Kürt ve Kürdistan’ın çıkarları nasıl korunabilir olmalıdır. Bunun yöntemi de; savaşla, diplomasiyle, ekonomiyle ve Kürdistani kurumların geliştireceği ilişkilerle olur.

Doğrudan söyleyeyim: Terörizm kısa bir süre içinde dünyada ve özellikle de Ortadoğu’da bitmeyecektir. Bugün IŞİD varsa yarın başka bir örgüt veya devlet gizliden ya da açıktan Kürt ve Kürdistan’a karşı çıkabilir. Bunun için de Kürtler ve Kürdistan Hükümeti hazırlıklarını yapmalıdır. Zaten Kürtler’in utanç verici bir şekilde birbirine karşı yürüttükleri şaibeli saldırılardan söz etmeye bile gerek yok. Kürt partileri birbirinden utanmıyorlar, bari düşmanları tarafından öldürülen Kürt çocukları ile kadınlarından utansınlar.

Kürtler artık kendi topraklarında resmiyet kazanmalıdır. Güney Kürdistan’da artık bağımsızlık mı başka bir şey mi tartışması bırakılmalı, Kürdistan’ın bağımsızlığı ilan edilmelidir! Bir an önce Kürdistan teröristlerden temizlenip, Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı ilan edilmelidir.

Dünya kamuoyunun büyük bir çoğunluğu her ne kadar bir sessizlik içinde olsa da bağımsızlık ilan edildikten sonra durumu kabulleneceklerdir. Avrupa ülkeleri ve Amerika da artık Ortadoğu’da bağımsız bir Kürdistan’ın düzeni bozmayacağının farkında. Tersine, çok kültürlü, çok dinli ve farklı etnisiteleri içeren bağımsız bir Kürdistan, Ortadoğu’da demokrasinin gelişmesine vesile olacaktır.

Eski Irak, diktatöryal, Sünni bir devletti. Saddam’ın devrilmesinden sonra Şiiler de yeni bir devlet kurmadılar. Sünni Araplar’dan ve Irak’daki Kürtler’den intikam alma derdine düşüp, devleti yıkıma sürüklediler.

Suriye de farklı bir yol ile kendi kendini yalnızlaştırdı. Dolayısıyla, Irak ve Suriye’de devletin millet çıkarları için hareket ettiği söylenemez. Eğer dünya devletleri bugün Ortadoğu’da bir düzen istiyorlarsa, Türkiye ve İran’a yeni bir “komşu” lazımdır. O da Kürdistan’dır.

Kürt siyasetinin buna ne kadar hazırlıklı olduğunu bilmiyorum. Acaba Kuzey Kürdistan’daki, Batı Kürdisdan’daki ve Doğu Kürdistan’daki Kürt partileri de Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı için geçiçi çıkarlarını bir kenara bırakmaya hazırlar mı?

Şüphesiz, Kürdistan Hükümeti ve Güney partileri de Rojava’ya her alanda destek vermelidirler. Eğer gerekiyorsa  PKK, Kürdistan Hükümeti ve diğer Kürt partileri Rojava’da birlikte mücadele edip, kontrolün halkın eline geçmesini sağlamalıdırlar. Rojava’nın güvenliği ve savunması Güney Kürdistan’ın kaçınılmaz bir görevidir.

Şengal katliamından sonra Kürtler bibirine çok yakınlaştı. Kürt partileri de Kürt halkını kendine örnek alabilmelidir. Kürt bayrağının 200 dünya devletinin bayrakları arasında yerini alması için, Kürt partileri, yaşanan felaketin sunduğu fırsatı görüp, birbirlerini affedebilirler.