'Dünya Bektaşi Devleti' Ve Aleviler

Eylül ortalarında Arnavutluk devlet başkanının aşağıdaki özetle verilen açıklaması üzerine şu ana kadar hiçbir Alevi kurum ve kuruluşun açıklama yapmadığını görüyoruz. Daha çok açıklama ve yorumlar her zaman olduğu gibi Alevi düşüncesi üzerinde alışılmış hegemonik fikirler beyan eden çevreler tarafından belirtilmiştir. Uzun yıllardır Kürd Aleviliği ve Hakikatçı Alevilik üzerine çalışma yürüten bizler de bu konuda fikirlerimizi beyan etme gereği duyduk. Tarihsel ve güncel yorumlar eşliğinde kabaca bu meseleye şu şekilde yaklaşılabilir.

"Arnavutluk'un başkenti Tiran'da 'Bektaşi Tarikatı Devleti' adında yeni bir ülke kurulacak.

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, başkent Tiran'da "Bektaşi Tarikatı Egemen Devleti" adıyla yeni bir yapı kurulacağını duyurdu. Bu oluşumun, dini hoşgörü ve barış mesajlarını yaymayı amaçlayan bir anklav olarak tasarlandığı, Vatikan benzeri bir model oluşturulacağı bildiriliyor.

Bektaşi lideri Edmond Brahimaj (Baba Mondi) öncülüğünde planlanan bu devlet, kendi yönetimine, pasaportlarına ve sınırlarına sahip olacak.

Ancak, ordu, sınır muhafızları ya da yargı sistemi gibi geleneksel devlet unsurlarına yer verilmeyecek. Başbakan Rama, projenin ayrıntılarının henüz netleşmediğini, pasaport renginin yeşil olmasının planlandığını ve bu pasaporttan kimlerin faydalanabileceği konusunda çalışmaların sürdüğünü açıkladı.

Bektaşi Tarikatı Egemen Devleti'nin kurulabilmesi için Arnavutluk Parlamentosu'nun onayı gerekiyor.

Hukuk uzmanları, bu yeni yapının Arnavutluk içerisindeki egemen statüsünü belirleyecek yasal düzenlemeler üzerinde çalışıyor.

2023 yılı nüfus sayımına göre, Arnavutluk nüfusunun yaklaşık yüzde 5'ini oluşturan 115 bin Bektaşi yaşıyor. Yeni kurulacak devletin, Vatikan'ın dörtte biri büyüklüğünde olacağı belirtiliyor. Bu yapı, Bektaşi topluluğunun kültürel ve manevi mirasını korumayı amaçlıyor.

Başbakanlık Basın Ofisi, projeyle ilgili detayların yakın gelecekte açıklanacağını belirterek, ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından The New York Times'a bir röportaj verdi."

1930 yılına kadar Hacı Bektaş-ı Veli Türbesinde olan Bektaşi Dergahı, Mustafa Kemal'in Diyanet Başkanlığını kurarak, tekke ve zaviyeleri kapatması sonrasında Tirana'da bulunan Dünya Bektaşi Merkezi'ne taşınmıştır. Dergah Dede'si Baba Mondi'dir. Bağlantı notunda ayrıntılı biçimde belirtildiği gibi, zaten Arnavutluk başkenti Tiran'da büyük, tarihi ve etkili bir Bektaşi Merkez Dergahı bulunmaktadır. Bektaşi-Aleviler bu dergahı ziyaret etmekte ve önemsemekteler.

Dünya Bektaşi Devleti projesini ve kurulmasını bir Kürd Alevi Hakikatçi sürek olarak destekliyoruz.

Alevi düşüncesi tarihsel kökleri ile semavi dinlere kadar ve rağmen kapsayıcı koruyucu doğayı ve insanı bir aura-ahenk anlayışı içinde yürüten sistemdir. Alevi düşüncesi bir yol toplamıdır. Buna Alevi anlayışı ve tanımlamasında SÜREK-SÜREKLER adı verilir. Bu anlamı ile Aleviliği en kapsamlı en rafine anlatan Hakikatçı Yol Felsefesi YOL BİR SÜREK BİNBİR diye ifade eder. Bütün tartışma ve kabullare rağmen Bektaşilik de bir güçlü Alevi Süreğidir. Alevinin ilerisi gerisi, sağı solu olmaz Alevilik bir yol toplamı olarak Aleviliğin sadece Alevisi olur. Bu son Arnavutluk veya Balkan Bektaşiliğini kapsan Dünya Alevi Devleti öneri projesine de bu biçimde bakmak gerekir. Oysa yine bütün Alevi tarihinde olduğu gibi bu meseleye de Alevi çıkar ve geleceği çerçevesinde bakmak gerekir. Şimdiye kadar her cepheden Alevilik tartışmaları Alevilerin dışında ve çıkarlarına ters yürütülmüştür. Bu meselenin tartışması da siyasi primitif Alevi yol sistem ve geleceğine uymayan biçimde sürdürülüyor. Alevi öz-ruh düşüncesi nerdeyse bütün süreklerde zemin ve geleceğe yönelim isteği aynıdır. Bu Tahtacılarda da aynıdır, Yaresan Kakai'lerdevde aynıdır. Bugün süreklerin sentezi sayılabilecek Hakikatçı sürekte de aynıdır. Tarihsel bölgesel siyasi veya iç çıkarlar Alevi yolunu kendilerine göre yorumlayıp kullanmışlardır. Bu durum da Aleviliği tanımlama güçlendirme ve tarihsel yerli yerine oturmada sıkıntılı süreçler ve yorumlar oluşturmaktadır. Şu ana kadar konuya ilişkin Alevi kurum ve kuruluşların durumu sessizlikle karşıladığını görsekte, genel-geçer; 'kapitalist-emperyalist-ilerici-gerici' gibi ezber kalıplar ile yorumlayan yaklaşımlardan uzak düşünmedikleri de bilinmektedir. Yine şu ana kadar Alevi kültür, düşünce, örgütlenme ve süreçlerini güçlendirerek geleceğe taşıyacak yorum ve düşüncelere denk gelmedik. Dünya Bektaşi Devleti projesine, gerçekleşme olasılığı veya sürdürülebilir olmasından öte Vatikan tarzı güçlü bir zemini olmasını bir Alevi Süreği olan Bektaşilik Süreğini, Alevi yol geleceği ve güçlenmesine katkısı pozitif bir biçimde tartışılmalıdır. Bu tartışma daha çok ne katılabileceği yönünde olursa etkili olabilir. Eski kalıpçı, bölgesel, bireysel tarz bırakılarak kapsayıcı, tarihsel köklere dayanan bir sistemle yolu güçlendirmek gerektiğini söyleyebiliriz. Rea Haqq'tan, Yaresan Kakailiğe orada Kürd Hakikatçı Alevi yoluna kadar bütün bağlar böylece kurularak; Yörük, Tahracı, Bektaşi, Fellah-Nusayri, Gelenekçi Kürd Aleviliği ile sürek bağlantıları güçlenerek başka bir güce evrilebilir. Bunu bilerek ona göre hareket etme yolu güçlendirir.

Aslında bu negatif yorum ve yaklaşımlar Kürd Aleviliği üzerinde yürümektedir. Öyle ki TC içerisindeki Bektaşi sayısı 100 binlerle ifade edilirken, genel 25 milyona yaklaşan Alevi nüfusu içerisinde Kürd Alevi nüfusunun %80'lerin üzerinde olduğu bilinmektedir. Fakat tarihsel inkar ve asimilasyondan dolayı Kürd Aleviliği yok sayılmaktadır veya ret edilmektedir. Kürd Aleviliği inkarı için Aleviliği millet fikrinden ayrı ele alınmaya çalışılmakta, Alevili yolunda 72 şart olarak tarihte bilinen yol şartları yerine, yeni bir asimilasyon ve inkar politikası olarak 72 millet kavramı yerleştirilmiştir. Trajik bir biçimde bu 72 milletin içinde Kürd Milleti bulunmamaktadır. Zaten hedeflenende budur. Bunun genel bir kabul üzerinde yürüdüğü bilmektedir. Bu son projedeki Arnavutluk Bektaşi nüfusunun 115.000 olduğu belirtilmiştir bütün Balkanlar'da toplam ortalama 250.000'i geçmeyecek bir Bektaşi nüfusuna sahibiz. Bütün bunlar düşünülüp istatistik olarak yorumlandığında genel mantık Kürd Aleviliğini yok sayma veya onun manipülasyon üzerinde hareket edildiği anlaşılmaktadır. Bu bakımdan tarihi köklerden gelen Yarsan Kakailerden bugüne Rea Haqq, Aleviliği Hakikatçı Alevilik düşünüldüğünde bu gibi projelere olumlu yaklaşmak gerektiği, kapsayıcı yaklaşmak gerektiği ve bir biçimde Alevi düşüncesinin yaşam tarzının daha güçlenmesine hizmet etmesi amaçlı olmalıdır.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)