Xoybun'un temelleri Kamişlo'da atıldı

İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Berlin müttefik güçlerin, özellikle de Sovyet Kızıl Ordusu’nun kontrolüne geçtiğinde şehre ilk giren Sovyet subaylarından biri Kürt bir subay olan Siyamendov idi. Şehir tamamen yerle bir olmuştu, ancak kısa sürede yeniden inşa edildi. Bugün, savaşın üzerinden 75 yıl geçtikten sonra, Berlin Avrupa’nın ve dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor. Savaşın yıkımını simgeleyen birkaç unsur hâlâ duruyor. Bunlar Berlin Duvarı’nın bir kısmı, Yahudi mezarları ve Sovyet Ordusu Anıtı’dır.

Berlin, göçmenler ve işçiler tarafından yeniden inşa edildi. Bu nedenle, yüzbinlerce yabancıya yuva oldu. Aralarında binlerce Kürt de Almanya’ya göç etti. Bu Kürtlerden biri, yaşlı, bilge ve Kürt toplumunda saygı gören bir şahsiyet olan Salah Bedreddin idi. Rojava Kürdistanı’ndan gelen bu önemli şahsiyetle Hannover’de bir araya geldik.

Hannover’deki bir otelin kafeteryasında buluştuk ve uzun vadeli bir program üzerinde çalışmaya başladık. Otelin sahibi, titiz bir Alman kadındı. Arka bahçesi küçük ama güzeldi. Sabah saat 10’dan sonra yemek salonu boşalırdı ve biz bu salonu küçük bir stüdyo olarak kullanmaya başladık. Alman kadın bizi sürekli kontrol etse de, çalışmamız için uygun bir yerdi.

Salah Bedreddin hakkında çok şey okumuş ve duymuştum. O, Kürdistan tarihi, özellikle Rojava ve Suriye tarihi konusunda uzman biriydi. Kendisi, dedelerinin yenilgi ile sonuçlanan Şeyh Said İsyanı’na (1925) dolaylı yoldan katılmadığını söylüyordu ki bu isyanın bugüne kadar da Kürt tarihi üzerinde derin bir etkisi var. İlk defa bu isyan sırasında Kürt liderler idam edildi ve Kürt dili ile kültürü üzerinde baskılar arttı. Bu, Kürt milletinin varlığını ciddi bir şekilde tehdit eden bir felaketti.

Bedreddin, Kürt aşiretlerinin ve ailelerinin isyan sırasında yaşadığı bölünmelerden bahsetti. Şeyh Said Devrimini destekleyen birçok aile, kendilerini korumak için Rojava Kürdistanı’na, özellikle henüz yeni şehir olan Kamışlo’ya göç etmek zorunda kalmıştı. Salah Bedreddin, Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı sırasında Suriye’de kurduğu demiryolu hattından ve bu hattın Kamışlo’yu Nusaybin’den ayırmasından da söz etti.

Bedreddin, Xoybun Cemiyeti’nin (1927–1930) kuruluşuna ve Ararat İsyanı’ndaki liderlik rolüne dair görüşlerini paylaştı. Cemiyetin ilk toplantısının Kamışlo’da yapıldığını söyledi. Xoybun sonra Lübnan’da kongresini gerçekleştirerek kendisini siyasi bir cemiyet olarak ilan etmiş. Bedreddin anlattıklarını desteklemek için de o dönem cemiyetin üyesi olan ünlü şairlerinden Mela Ahmedê Nami’nin anılarından bahsetti:

“Xoybun iki aşamada kuruldu. İlk aşamada Kamışlo’da Kudur Beg’in evinde yapılan toplantıda. Kudur Beg Mardin’in tanınan Kürt beylerinden biri. Bu toplantıya 32 kişi katılış. İkinci adım ise 1927 yılında Lübnan’ın Bihemdun bölgesibde dünzenlelen kongredir. Bu kongreye bazı Ermeni şahsiyetler de katılmış. Belli ki Ermeniler maddi açıdan destek vermiş ve ayrıca basın yolu ile Xoybun’un sesini halka ve dünyaya duyurmuşlar.

İlginç olan şu ki Xoybun’un kuruluş bildirgesinde Kamışlo’daki toplantıdan bahsedilmiyor. Belki de Fransızların bölgede hâkim olması ve Kürtlerin faaliyetlerini yakından takip etmesi nedeniyle, yine Türkiye’nin tepkisini çekmemek adına tarihi belgelerde Xoybun’un kuruluşu Lübnan diye yazılmış.

Salah Bedreddin’e göre, Kürtlerin Barzani ailesi gibi liderleri siyasi hareketlerde önemli roller üstlenirken, Bedirhaniler kültürel hareketlerin öncüsü olmuştu. Sohbetimiz sırasında, General Barzani’nin Halid Begdaş ile Moskova’daki buluşmasından da bahsetti. Halid Begdaş, Suriye Komünist Partisi’nin ilk genel sekreteriydi ve bir Kürt olmasına rağmen Kürt ulusal davasına destek vermemişti.

Bedreddin, Suriye Anayasası’nın hazırlanışında Kürtlerin rollerine de değindi. Ancak bu katılımın, çoğunlukla Arap çıkarlarına hizmet eden bir duruma dönüştüğünü ifade etti. Geçmişte Kürtler Suriye parlamentosunda ve hatta başbakanlık görevlerinde bulundular. Ancak hiçbir zaman Kürt ulusal kimliğini açıkça savunamadılar.

Bu bağlamda, Kürtlerin Arap sol hareketleri ve Filistinlilerle ilişkileri üzerine başka bir yazıda daha geniş bir değerlendirme yapacağız. Örneğin, Arafat’ın General Barzani hakkında söyledikleri ya da Kürtlerin beşinci sütun olarak nitelendirildiği olaylar gibi birçok konuyu tartışacağız.

Xoybun’un kuruluşuna özellikle Güney ve Doğu Kürdistan'dan kimsenin katılıp katılmadığı meselesine ilişkin Salah Bedreddin, birkaç kişinin katıldığını ancak bu kişilerin organizatör değil, davetli olduğunu söyledi. Belli ki katılanların da o dönem Lübnan'ı ziyaret ettikleri için cemiyetin kuruluş kongresine rastgele katılmışlardır, ancak Xoybun’un kuruluş bildirisinin Barzan ve Süleymaniye'de ulaştığı tartışma götürmez bir gerçektir.

Salah Bedreddin, Barzan şeyhlerinin özellikle Şeyh Abdülselam Barzani'nin Kürdistan’daki siyasi devrimin önemli bir figürü olduğunu, diğer yandan Bedirhanilerin de kültürel devrimde önemli rol aldığını ifade ediyor.

Uzun röportajda Salah Bedreddin ile, General Barzani ve Halid Begdaş Moskova'daki buluşmasından bahsediyor. Halid Begdaş, Suriye Komünist Partisi'nin ilk genel sekreteriymiş. Kendisini bir Kürtmüş ancak bir Kürt olarak sekreterlik yapmamış. Hatta Araplarla sevimli görünebilmek için tüm gücüyle milliyetçi Kürtlere karşı durmuştur.

Suriye Anayasası'ndan bahsederken, daha sonra Şeyh Homer'in yılanı olarak adlandırılan ve Kürtlerin boynuna dolanan durumdan da bahsediyor. Bir yandan milliyetçilik ve anti-emperyalizm adına, bir yandan da dine bağlılıklarını ifade ederek, Arap ulusunun hizmetinde olan Suriye anayasasının yazımına katılan bazı Kürtlerden bahsediyor.

Çoğu zaman, Suriye'deki Kürtler, farklı dönemlerde parlamentonun üyeleri olmuş ve hatta başbakanlık gibi görevler üstlenmişlerdir, ancak hiçbir zaman Kürt kimlikleriyle konuşmamışlar veya kendi milletlerini savunmak için adım atmamışlar. Aksine daha çok kişisel çıkarlarını ve Araplarla olan ilişkilerini ön planda tutmuşlar ve çoğu zaman kendi kimliklerini inkar etmişler.

 Bu bağlamda, başka bir makalede Kürtlerle, Arap solcuları ve Filistinliler arasındaki ilişkilerden de bahsedeceğiz. Arafat, General Barzani hakkındaki neler söylemiş? Elbette daha fazlasını “Pencemor” programında izleyebileceksiniz.

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)