Horasan tezleri ve Faik Bulut’un kitabına dair
Kürd araştırmaları üzerine yazan ve Kürdistan merkezli bölge çalışmaları yürüten ve bu alanda kitaplar yayınlayan Kürd yazar Faik Bulut Horasan ve Alevilik ilişkilerini incelediği yeni kitabının tartışıldığı bir panel gerçekleştirdi.
Faik Bulut, Londra DAYMER’de gerçekleştirdiği panelde kitabın içeriğinden hareketle tarihi ve güncel tartışmaların yapıldığı bir sunum gerçekleştirdi.
Başlangıçta yaptığı alan çalışması ve kullanılan kaynaklara ilişkin, “bilgi yönünü kullandım, analiz yönü egemen düşünceye uygundu” belirlemesi önemli idi. Ana konu Kürd ve Kürd Aleviliğin bölgedeki varlığı ve nüfus hareketliliğinin tarihsel yönelimi üzerinde duruldu. Tartışma ve kitapda bu yönlü tezler ağırlıkta olsa da, analizlerde farklı ve Kürd düşüncelerini sıkıntıya sokacak açılamalar vardı. Asıl oluşturulmak istenen fikir ile yapılan birbirine fazla uymadı. Neredeyse egemen düşüncesi “Horasan’da geldik...” tezini doğrular nitelikte vurgular yapıldı.
Oysa Horasan bir Kürd aydın-yazar tarafından bir tek amaç için yapılır, o da “aleviliği sünnileştirme, Kürdlüğü türkleştirme resmi ideolojisinin yetmezliği ve tarihsel alt yapısının olmadığı, bir çarpıtma ve asimilasyon ile egemen tarih anlayışı oluşturmak istendiğini açıklamak içindir. Bunu dışındaki her tür, iyi niyetle de olsa, çaba egemen düşünceye yardımcı olur. Kitapda da biraz böyle olmuş. Niyet farklı da olsa nedeni bilinmeyen, akademik, objektiflik vb. kaygılar ile tam tersi bir sonuç ortaya çıkmış. Bu tezler kullanılarak Türk egemen düşüncesi: “Horasan’da geldiniz Türksünüz” diyebilir.
Kitapdaki tartışma ile yazarın düşüncesi birbirine uymuyor. Büyük bir diyalektik kopukluk var. Çok ciddi anlamda dil sorunu bulunmakta, Kürdistan yerine “doğu” vb. tarzında kullanımlar mevcut. Yazarın aslında kabul etmediği meseleye açıklık getirmek için oluşturmaya çalıştığı inceleme, bilinmeyen bir nedenden dolayı egemen düşünceden fazla uzağa gidemediği gibi, egemen düşünce tarafından kullanılabilecek bir hale getirilmiş.
Kullanılan kaynaklar ve yerelde oluşturulduğu iddia edilen referanslar kesinlikle yetersiz veya yanlış analiz edilmiş. Veriler doğru değerlendirilememiş. Oryantalist bir senteze ulaşılmış. Daha çok referansı zayıf, genelde tarihi değeri şimdi daha çok tartışılan misyonerlerin yazını-kitapları aynı biçimi ile kullanılmış. Olması gereken Kürdi yorum yok ve buna ulaşılamamış.
Genel tarih olarak İran Safevileri üzerinden hareket ederek bu tarihe bir giriş yapılabilir. Sencar Kürtlerinden olduğu kabul edilen Şah İsmail, Kuzeydan gelen Sünni saldırılara karşı , Horasan eyaletinde bir alevi savunma hattı oluşturmak istedi. Bunun için, döneminde sınırları Maraşa-Gurgum’a kadar gelen alanda Alevi Kürtlerden onbine yakın bir nüfusu alarak Horasan’a yerleştirdi. Özbeklerden alınan bu alanın korunma ve savunması bu kesimlerden, Alevi Kürtlerden oluşturuldu. Maraş, Dersim ve hatta Suriye’ye kadar olan bölgede dönem dönem aileler bu savunma hattını oluşturmak için batıdan Horasana taşındı. Sünni Özbek ve Türkmenlere karşı, bu Kızılbaş-Alevi Kürtlerden bir savunma oluşturuldu, oluşturulmak istendi. İkinci doğuya göç Şah Tahmasp döneminde yapıldı. Yine onikibine yakın bir Kürt-Kızılbaş buradan alındığı biliniyor. Üçüncü olarak, Şah Abbas döneminde yine aynı sayıda göç oluşturuldu. Bu rakamda oniki bin olarak ifade ediliyor.
Yavuz Sultan Selim dönemde 1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması ile ilk defa ikiye bölünen Kürdistan’da, nüfus ve siyasi dengeler değişti ve bozuldu. Bu tarihten sonra batıda Maraş Torosları’na kadar uzanan Şii İran egemenliği son buldu. Yeni dönemde ise daha önce Şahlar tarafından doğuya Horasan’a götürülen Kızılbaş Kürtler, Osmalı topraklarında kalan aile ve yurtlarına dönmek üzere geri göçe başladı. Bu Horasan’da gelmekten çok, gidenlerin geri gelmesi idi. Horasan’da Dım Dım Kalesi üzerinden, kuzeyde Dersim, Malatya, Sivas, Antep, Adıyaman hatta Afrin’e -bugünki Rojava- kadar geri dönüş yaşandı. Bu geri dönüşe rağmen bugun Horasan da nüfüsun çoğunluğu Kürt-Alevi kesiminden oluşmaktadır. Şimdiki Horasan aşiret yapısı ile Kuzey Kürdistan Alevi-Kızılbaş aşiret yapısı aynıdır.
Şimdi geçmişe göre elimizde Horasan Kürdlüğü ve tarihsel referansları üzerine oldukça ayrıntılı referans ve kaynaklar var.
Bunlardan:
-Mehmet Bayrak, Kürd ve Alevi Tarihinde Horasan, Özge Yayınlar’ında çıkan kitabı oldukça ayrıntılı bilgi ve belgelerle Horasan ilişkilerini resmi ideolojinin asimile düşüncelerini boşa çıkaracak bilgi-belge bulunmaktadır.
-Selim Temo, Horasan, çalışması uzun zaman alanda yaptığı araştırma ve bilgilere dayanan bir referans kaynak özelliğindedir: ‘Horasan Kürtleri: Tarih- Edebiyat’
-CSKK.org sayfası, bizzat Horasan’da yaşayan Kürd’lerin kurduğu bölge ve sürgündeki Horasan Kürdleri üzerine güncel bilgilerin bulunduğu bir kaynak durumundadır.
-İsmet Yüce, çeşitli platformlarda yayınlanan, Horasan Araştırması ve Kürdistan’da Kürd Aleviliğin Kaynakları çalışmalarında, Horasan’ın resmi ideoloji karşısndaki duruşunu ayrıntılı veren biligiler içermektedir: HORASAN VE KÜRTLER: BİR ALDATILMANIN SONU ve KÜRD ALEVİLİĞİN KÜRDİSTAN DA TEMEL ALANLARI
Not: Makaleye konu olan kitap; Faik Bulut, Horasan’dan Nasıl Geldik, Alevilerin Yol Hikayesi, Kor Kitap, 2. Basım
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)