Devlet desteğiyle Kürt davası?

Bir süredir sosyal medyada ilginç bir konu var: “KDP-Bakur (Kuzey) - Hewlêr Türkiye Konsolosluğu ilişkisi”.

 

Suçlamanın sahipleri adı geçen partinin yürütme düzeyindeki kimi kadroları: “Parti yetkilisi, Türk konsolosu ile görüşmüş, PKK’ye karşı destek istemiş. İlişki Ankara’da da sürmüş...”

 

“Görüşmeci yetkili”, aynı zamanda Güney’de KDP’nin resmi bir çalışanı gibi. Haliyle bu konuda öncelikle KDP’nin söyleyecekleri olmalı.

 

KDP, Güney’de iktidardır. Güney’in Türkiye ya da başka bir devletle ilişkileri, yazı konum değildir. Ama Kuzeyli bir Kürt siyasetçi(?), bir Kürt partisine karşı Türk devlet kadroları ile gizli ilişkiler içine girerse, mahkum edilmelidir.

 

O konsoloslukların istihbarat yuvaları olduğunu ve Kürt siyasetçilere karşı yapılan suikastlerde rol aldığını biliyoruz. Ulusal gurur sahibi Kürdün o fitne yuvalarıyla ilişkisi olamaz.

 

Güney’de çok sayıda Kuzeyli aydın ve siyasetçi var. Kürdistan davası birdir. Hangi parçada olursa olsun hizmet bir görevdir. Ama yukarıdaki gibi skandallara dahil olsalar? Kazılırsa, altından kim bilir daha neler çıkacak.

 

Kürt aydın potansiyeli büyük. Güney partilerine yönelik ciddi eleştirileri var. Ama sineye çekiyorlar. Çünkü kalpleri Güney’in başarısı için atıyor. Güney yönetimi ve partileri, bu gücü sakın küçük görmesinler.

 

Yukarıdaki olay gibi utanç ve tehlikeler, ciddi rahatsızlık konusu. KDP ciddiyetle olayın üzerine gitmelidir. O pis ilişkiler, Kuzey davasına zarar veriyor, Güney’e destek sunan aydınların çok hassas duygularını zedeliyor.

 

Leke diğerlerine de değmiyor mu?

 

Kuzey’de KDP ismini taşıyan birden fazla parti var. Yukarıdaki ilişki doğru ise, töhmetten kaçmak zor. O tür utanç ilişkilerinden umut bekleyen anlayışı mahkum etmek gerekmiyor mu? Konu ister istemez ortak parti çalışmasına değinmeye götürüyor insanı.

 

Devlet izniyle Kürt partisi olamaz

 

Tersi iddia edilirse, o artık bir devlet partisidir. 1920’lerin başındaki Türkiye Komünist Partisi olayı var. Moskova bağlantısından, Mustafa Kemal yakın arkadaşlarına “Kemalist Türkiye Komünist Partisi”ni kurdurmuştu. Türkiye’de devlete göbekten bağlılık, siyasal kültür olmuş.

 

Neden devletin Kürt partisi olmasın? Şaka değil. Öcalan devletin eline geçtiğinde, ordu subaylarını yerleştirerek PKK’yi denetime alma planı bile yapılmıştı. Şimdi Hüda-Par var diyeceksiniz. Ama o Kürt milliyetçiliği sahasının dışında. İçerden adama ihtiyaç var. Tuzak nettir. Kürt partisi, devlet karşıtı olarak doğmak zorunda.

 

Kürt partisi kendini devlet yasalarıyla bağlamaz

 

Peki Türkiye’de yasa var mıdır? Yaşananlar, net olarak “hayır” diyor. İktidarın planını biliyoruz. Kürtlüğü hatırlatan her şeyi kökten koparıyor.

 

“Legal siyasal mücadele” sözcükleri ağzımızdan düşmüyor. Temeli var mıdır? Neden şöyle demiyoruz? “İstemimiz demokratik ve legal mücadele. Ama eğer yasalar o olanağı sunmuyorsa, engeli asla tanımayacağız.” Nerede o yiğitler?

 

Bir Kürt partisine karşıtlık, varolma gerekçesi olamaz

 

Kastettiğim PKK’dir. PKK’nin yanlışları ve suçları saymakla bitmez. Başka partiye tahammülü yok. Tasfiye etmek için her kötülüğü yapıyor. Geç bile kalınmış ulusal mücadele yarışına sonuna kadar evet. Ama o zıtlık varolma gerekçesi yapılırsa, devletin “kucaklamak için” hep beklemede olduğunu bilmeliyiz.

 

Yanlışlar, suçlar bir yana, PKK bir Kürdistan gerçekliğidir. O mücadelenin kazanımları, Kürt halkının kazanımlarıdır. Şehitleri (PKK’nin katlettiği Kürt yurtseverleri de dahil), Kürt halkının şehitleridir. Bunları sahiplenmeyen Kürt partisinin yarını olamaz.

 

Güney’in rolü

 

Tüm Kürdistan’da Güneyi’n rolü artıyor. Hatta rolünü yeterince oynamadığı, yeterince katkı sunmadığı için onu eleştirebiliriz. Ama bu ayrı bir değerlendirme konusu.

 

Güney’in devletleşme hedefi büyük heyecan yaratıyor. Zorlukları ve ihtiyaçlarını iyi biliyoruz. Güney’le dayanışma içinde olmamız, onu korumamız gerektiği ortada.

 

Ama her parçanın kendi programı olması gerektiğini unutmadan. Birbirine katkı, her parçada mücadeleyi geliştirmekle olur. Sorun Kuzey-Güney dayanışması ise, atıl Kuzey Güney’e katkı sunamaz. Güney’i koruma iddiası, atıllığın bahanesi yapılamaz.

 

Geçmişin acı dersleri var. Tekrarlanmamalı onlar. Ağır yük, kaldıramayacak omuzlara yüklenmemelidir. Kuzey nüfus ve yüzölçümüyle, Güneyin dört-beş katı. Kuzey, Kürt kültürünün, yurtseverliğinin, çağdaşlığının merkezi. Kuzey mücadelesi olmadan, diğer parçaların kazanımlarının kalıcılığını düşünmek zordur.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)