Tarihe içerden bakmak: Horasan mitolojisi ve Kürd Alevilik

Kürd tarihine içerden bakma projesi çerçevesinde planlanan yayın düşüncesi oluştuğunda ilk akla gelenlerden bir tanesi olan Kelimullah Tewehudi’ninin ‘Kürdlerin Horasan’a Göç Tarihi’ ile başlanması düşünüldü. Bunun ana nedeni bilindiği gibi resmi ideoloji bir çok biçimde Kürd kültür ve düşüncesini ya manipulasyon yada zor yöntemleri ile tarih, kültür ve yaşayışlarından uzaklştırmak olmuştur. Bunu gerçekleştirebilmek için yapılan ilk şeylerden birisi tarihi tersine çevirerek egemen tarih anlayışını oluşturmak yoluna gidilmiş. Kürd tarih ve kültürü çeşitli biçimlerde merkezi düşünceye bağlanarak yok edilmiştir. Öyleki bütün Kürdistan araştırmacılarının, arkeologların ortak vargısı olan bölgede hiç kesintiye uğramadan yaşayan bir millet olan Kürdlerin sanki tarih, kültür ve mimariye hiç katkısı olmamış gibi bir tarih yazımına girilmiş, çıkan sonuçlara ise bir çok çevre inandırılmıştır. Öyleki bu oryantalist bakış, konuya dışarıdan yaklaşım Kürdi çevreler tarafından dahi kabul görür hale gelmiştir. Yapılan yeni çalışmalar ve Kürdün hakkını Kürde teslim etme çabaları bazı tarafsız veya Kürdi çevrelerce de abartılı bulunur olmuştur. Bu abartılı bulunma örneklense başlı başına bir araştırma konusu kamsamında yer tutar düzeydedir. Bu da gösteriyor ki egemen faaliyet epeyce amacına ulaşmış bulunmaktadır.

Bu yayın projesi bütün bunları tersine çevirme amaçlı olduğunu her yazımızda ve oluşturmaya çalışılan kaynakların tanımlamasında ısrarla dile getirilmektedir. Bu ısrarda devam edilecektir. Kitabın ikinci cildinde ve projenin altıncı kitabında aynı vurgu ön plana çıkarılmaya çalışılacaktır.

Kelimullah Tewehudi’nin bütün çalışmaları Kürd milli düşünce tarihine bir öz bakış araştırma ve yazınıdır. Özellikle Horasan anlatılarının oluşturduğu altı ciltlik dev eser bunların başında gelmektedir. Şimdi bu büyük eserin ikinci cildini ilgili çevrenin dikkatine sunmuş buluyoruz.

Artık yeni araştırmalar ve ulaşılan yeni, dah güçlü, meseleye Kürd milli düşüncenin çıkarlarına gören bakan araştırmalarla tarihimiz daha da aydınlanmış buluyor.

Sistemin manipulatif ve tarihi tersine çevirerek asimilasyonda bir güçlü referans olan Horasan ve Alevilik göç ilişkilerinin Kürd tarihini ve birliğini yok etmede veya etkisini azaltmada kullandığı, bu kullanımın epeyce bir süre başarılı olduğunu yaşayarak gördük. Fakat yeni araştırma, ulaşılan sonuçlarla bu asimilasyon düşünce ve planı epeyce tersine çevrilmiş, tarih yazımı milletimizin düşünce biçimine göre yerli yerine oturtulmuştur. Bilindiği gibi bunların başında gelen Horasan tarihi artık bu çalışmalarla işlemez duruma gelmiştir. Kitabın ikinci cildi tarihi gerçekleri açıklığı ile ortaya çıkarmaya devam etmektedir. Altı ciltlik proje bittiğinde herşey oldukça netleşmiş olmakla birlikte, konu ile ilgilenen araştırmacılara da büyük bir tarihi külliyat çıkmış olacaktır.

Bize göre Horasan bir Kürd aydın-yazar tarafından bir tek amaç için yapılır, o da ‘aleviliği sünnileştirme, Kürdlüğü türkleştirme resmi ideolojisinin yetmezliği ve tarihsel alt yapısının olmadığı, bir çarpıtma ve asimilasyon ile egemen tarih anlayışı oluşturmak istendiğini  açıklamak içindir. Bunun dışındaki her tür, iyi niyetle de olsa, çaba egemen düşünceye yardımcı olur. Niyet farklı da olsa nedeni bilinmeyen, akademik, objektiflik vb. kaygılar ile tam tersi bir sonuç ortaya çıkardığı için bu tezler kullanılarak Türk egemen düşüncesi: ‘Horasan’da geldiniz türksünüz’ diyebilir. Bu eserler tam tersini söylüyor ve ispatlıyor.

Genel tarih olarak İran Safevileri üzerinden hareket ederek bu tarihe bir giriş yapılınabilir. Sencar Kürdlerinden olduğu kabul edilen Şah İsmail, Kuzeyden gelen sünni saldırılara karşı , Horasan eyaletinde bir alevi savunma hattı oluşturmak istedi. Bunun için, döneminde sınırları Maraşa-gurgum- kadar gelen alanda Alevi Kürdlerden onbine yakın bir nüfusu alarak Horasana yerleştirdi. Özbeklerden alınan bu alanın korunma ve savunması bu kesimlerden, Alevi Kürdlerden oluşturuldu. Maraş, Dersim ve hatta Suriye ye kadar olan bölgede dönem dönem aileler bu savunma hattını oluşturmak için batıdan Horasana taşındı. Sünni Özbek ve Türkmenlere karşı, bu Kızılbaş-Alevi Kürdlerden bir savunma oluşturuldu, oluşturulmak istendi. İkinci doğuya göç Şah Tahmasp döneminde yapıldı. Yine onikibine yakın bir Kürd-Kızılbaş buradan alındığı biliniyor. Üçüncü olarak, Şah Abbas döneminde yine aynı sayıda göç oluşturuldu. Bu rakamda oniki bin olarak ifade ediliyor. İşte bu eserler anlatılan tarihin aynası durumundadır.

Yavuz Sultan Selim döneminde 1639 Kasr-ı Şirin-Zuhab Antlaşması ile ilk defa ikiye bölünen Kürdistanda, nüfus ve siyasi dengeler değişti ve bozuldu. Bu tarihten sonra batıda Maraş Toroslarına kadar uzanan Şii İran egemenliği son buldu. Yeni dönemde ise daha önce Şahlar tarafından doğuya Horasana götürülen Kızılbaş Kürdler, Osmalı topraklarında kalan aile ve yurtlarına dönmek üzere geri göçe başladı. Bu Horasanda gelmekten çok, gidenlerin geri gelmesi idi. Horasanda Dım Dım kalesi üzerinden, kuzeyde Dersim, Malatya, Sivas, Antep, Adıyaman hatta Afrin-bugünki Rojavaya kadar geri dönüş yaşandı. Bu geri dönüşe rağmen bugun Horasan da nüfüsun çoğunluğu Kürd-Alevi kesiminden oluşmaktadır. Şimdiki Horasan aşiret yapısı ile Kuzey Kürdistan Alevi-Kızılbaş aşiret yapısı aynıdır. İnaçları, rituelleri, giyim kuşamlar, aile örgütlenme ve yapıları ile lehçe de nerdeyse birebir aynıdır.

Bütün bu projeler için sürekli uğraş veren Milliyetçi Kürd Düşünesinin Cemal Nebez fikri ile sürdürücüleri Kaniya Kurda grubu olamzsa bu çalışmalarda olmayacaktı. Sitav Yayınları ve Kahir Bateyi Hoca tek başına bir kültür temsilcisi olarak bu yükü omuzlamazsa yine bu tarih gün yüzüne çıkmayacaktı. Çevirmenimiz Muhsin Özdemir Hocanın özverli ve titiz çalışması olmazsa bu kitaplar hiç gün yüzüne çıkmayacktı. Kürd yayıncılığı kurumsal desteklerden yoksun kendi bireysel çaba ve emekleri ile yürüdüğünü çok iyi biliyoruz. Hepsinin varlığı milli kültür ve tarihimizi sürdürmenin gücüdür. Tek tek varolsunlar, hepsine ayrı ayrı sonsuz emekleri için teşekkürler.

Not: Kelimullah Tewehudi, Kürdlerin Horasan’a Göç Tarihi, İkinci Cild, Sitav Yayınları.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)