Kürtler nasıl Ermeniler ve Yahudiler gibi olabilir?
IŞİD terör örgütünün saldırıları ile birlikte Kürdistan (Irak Kürdistanı) tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşamaya başladı. Eskiden Kürtler bir halk olarak kıyıma uğruyordu. Bu sefer siyasi bir olgu olarak Kürdistan tehdit altında.
Bu tehdidin üstesinden geldik mi, Kürt güneşinin doğmasına yaklaştık demektir. Aksi halde bir yüzyıl daha güneşimiz battı demektir. Çetin bir yol ayrımında bulunduğumuz bu günlerde, yapmamız gereken kendi ufkumuzu yaratmak.
Başkasının ufkundan bizim güneşimizin doğmayacağını artık anlamamız lazım. Güneşin doğsun istiyorsan kendi ufkunu da, kendi semanı da kendin yaratacaksın.
Her hafta Rûdaw gazetesinden sizlere seslenmeyi umduğum bu ufki (yatay) köşeden, millet olma, vatan ve devlet kurma ufkundan bahsedeceğim.
Bu birlikteliğin ilk yazısında değinmek istediğim konu, biz Kürtler’in bir türlü başaramadığı derdini başkalarına anlatma meselesi.
Geçenler görüştüğüm, bölgeyi yakından takip eden onlarca yabancı gazeteci, yazar ve aktivistten hiçbirinin, IŞİD tarafından başı kesilerek vahşice katledilen peşmergelerden haberi yoktu. Ancak hepsi yakılarak öldürülen Ürdünlü pilotu biliyordu. Bunun tek bir açıklaması var: Biz kendimizi dünyaya anlatamıyoruz.
Gelin bu konu ile alakalı, Ortadoğu’daki iki örneğe göz atalım. Yahudiler ve Ermeniler. Kürtler’in yaşadıkları ile bu iki toplumun yaşadıkları arasında ciddi benzerlikler var. Ancak bizi onlardan ayıran özellik şu: Hem Yahudiler hem de Ermeniler dünya çapında kamuoyu oluşturma ve destek toplama konusunda oldukça başarılı. Biz ise bu işin i’sini dahi bilmiyoruz.
1915 olaylarının yüzüncü yıldönümüne yaklaştığımız bugünlerde, Ermeni diasporasının başarılı lobi faaliyetlerini hayranlıkla izliyorum. İlkin Papa Hazretleri Ermeni Soykırımı dedi. Sonra malum Avrupa Parlementosu’nun kararı, akabinde Almanya’dan gelen açıklamalar ve şimdi de hepimiz pür dikkat Obama’nın 24 Nisan’da ne diyeceğini, hangi kelimeyi kullanacağını bekliyoruz.
Bir de Yahudiler’e bakalım. Netanyahu'nun geçen ayın başında Amerikan Kongresi’nde nasıl karşılandığını hepimiz gördük. Bir Amerikan Başkanı’nın görmediği kadar alkışlandı. Obama her ne kadar Netanyahu ile anlaşamasa da Ortadoğu’da atacakları her adımın İsrail’in güvenliği için bir teminat olacağını deklere etti. Bütün bunlar bir yana dünyanın İsrail’e sunduğu şartsız desteği herkesin malumu.
Bizim de yapmamız gereken kendimizi dünyaya anlatabilmek. Bu konu ile alakalı önemine inandığım dört hususu önermek istiyorum.
İlki, yurtdışındaki Kürtler ile ilgili. Yapmamız gereken şey şu; bu Kürtler’in milli bilinçlerini arttırmak ve yaşadıkları ülkelerde Kürdistan’ın sesi soluğu olmalarını sağlamak. Kürdistan Hükümeti İsrail’de temsilcilik açsın, Amerika ve Avrupa'daki temsilcilikleri güçlendirsin. Bu milletlerle dostluk köprüleri kuralım. Kürtler’in bulunduğu o ülkelerde kültür merkezleri açalım, Kürt okulları kuralım. Gençlerini değişim programları ile Kürdistan’a getirelim. Derdimizi anlatacak gençlerimizi oralara gönderelim.
İkinci öneri; medya yolu ile Kürdistan’ı dünyaya anlatalım. Dünya dillerinde yayın yapan ulusal yayın kurumlarına ihtiyacımız var. Bölge içinde küfürden ve şuculuk-buculuk yapmaktan başka hiçbir şey bilmeyen parti kanallarına verilen milyonlarca doları böyle milli bir projede değerlendirmek çok daha isabetli olacaktır.
Üçüncü olarak yapmamız gereken, hükümet bursları ile yurtdışına okumaya giden öğrencilerin birer gönüllü elçi olmasını sağlamak. Bu burslara öğrenci seçme metotları yeniden gözden geçirmeli ve bu sorumluluğu taşıyabilecek gençleri dünya sathına göndermeli. Gittikleri ülkelerde çekilen acıları anlatabilecekklerinden emin olarak...
Son olarak önermek istediğim konu ekonomi ile alakalı. Unutulmamalı ki Yahudiler’in ABD politikaları üzerindeki etkinliklerinin büyük bir sebebi de Amerika’daki Yahudi sermayesi. Kürdistan’ın geleceği için yapılması gereken en akıllı yatırım planlı bir şekilde Kürt sermayesinin bir kısmını Amerika’ya götürmek. Bunu yaparken bir taraftan Kürdistan’a para geri getirebilmenin, bir taraftan dünya ekonomisinde söz sahibi olmabilmenin derdinde olmak lazım.
Bütün bu öneriler uzun süreli projelerdir. Bugün geniş bir ufukla ilk adımları atmalı ve meyvelerini toplamak için yarınları sabırla beklemeliyiz.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)