Kürdistan Bölgesi’nin siyasi tarihi hep ikiye ayrılmıştır: Anlaşmazlık ve anlaşma dönemi.
Bu iki dönem, iki dayatma olarak hep Kürdistan Bölgesi’nin siyasi tarihinde tekerrür etmiştir ve siyasi mekanizma bu iki alan arasında işlemiştir.
Bu kapalı iki alan her ne kadar demokrasinin başkaldırısı ve yerleştirilmesi süreci için engel olmuşsa da şimdiye kadar Kürdistan’ın realitesini bunlar oluşturmuştur. Bütün tarafların da bu realiteye göre siyaset yapması gerekiyor.
Kürdistan Bölgesi’nin siyasi tarihinde en önemli uzlaşı, Kürdistani cephenin oluşturulmasıdır. Daha sonra da iç savaşı sonlandıran KDP ve KYB arasındaki stratejik anlaşmadır ki bu sayede Kürdistan’da muhalefet oluşabilmiştir.
Yeni bir anlaşma gerekiyor mu?
Kürdistan Bölgesi’ndeki yasal ve siyasal realiteye baktığımızda, yeni bir siyasi anlaşmaya ihtiyaç olduğunu görüyoruz.
İkinci büyük temsil kurumu olan Kürdistan Parlamentosu, şu an felç durumda. Kürdistan’daki siyasi güçlerin çoğu da Kürdistan Bölgesi Başkanlığı’na karşı bazen öyle bazen böyle ses çıkarıyor. Şu an görevinin başında olan Kürdistan Bölgesi Başkanı’nın yasal olarak görevini sürdürdüğünü tam olarak anlamıyorlar.
Şu durumda susmak ya da ses çıkarmak, durumun normal olduğunu göstermez. Bu sessizlik içinde bir fırtına taşıyor olabilir. Gerçekçi olacaksak, bu durum doğal değil ve diyalogla çözüme kavuştuşturulması gerekiyor, sessiz kalmakla değil.
Niçin bir anlaşma?
Benim önerim, siyasi taraflar için ahlaki olmaktan ziyade gerçekçi bir öneridir. Kürdistan Bölgesi’nin siyasi gerçeğine etkisi olan tarafların her biri KDP, KYB ve Goran’dan sayıca daha fazlalar.
Bu üç tarafın, iyi ya da kötü anlamda bölgenin siyasi denklemi üzerinde baskı kartlarına sahip olduğunu söylemek yanlış olur.
Kürdistan Demokrat Partisi; bölge başkanlığı ve uluslararası temsil anlamında kontrolü ele almış görünüyor. Bu hükümeti de kontrolde tuttuğu gerçeğinin dışında bir durumdur. Goran ve KYB ister bunu görsün, ister görmesin.
Goran Hareketi de her ne kadar şu ara pasif görünse de son tahlilde Süleymaniye bölgesinde nüfuz sahibidir ve istediği an burada hareketlilik meydana getirebilir. Bu hareketlilik ama iyi olur ama kötü olur. Önemli olan bu hareketin, Kürdistan Bölgesi’nin bir bölümünde etki gücüne sahip olmasıdır. Bunu görmezden gelmek akilâne değildir.
Doğru, Goran KDP’nin hakim olduğu coğrafyada etkili olamıyor ancak KYB’nin bölgesinde halen her şeyi felç edecek güçtedir. KDP’nin Goran olmadan KYB’yle anlaşabileceği fikri yanlıştır. KYB kendisi de bunu çok iyi biliyor, bu yüzden de KDP’yle ilişkileri zor ve gevşektir.
Yani, eğer Goran Hareketi’nin siyasi realite üzerinde etkisi kaldıysa bunu belirsizliğe mahkum etmekle kullanmamalı.
Goran için de KDP’nin Kürdistan Bölgesi, Başkanlığı ve Hükümeti üzerindeki etkisini yadsımak gerçekçi olmayacaktır.
Bu radikal söylemi kabul etmeyen tüm siyasi güçlerin tümü ılımlı bir uzlaşı talep ediyor.
Mademki kamuoyu, siyasiler ve hatta Goran’a en yakın siyasi güçler bile ılımlı bir uzlaşıdan söz ediyorsa Goran halen ne ve kim için savaşıyor?!
Sonuç olarak KDP ve Goran’ın KYB’nin arabuluculuğuyla bir araya gelmesi, birbirlerinin güçlerini kabul etmeleri ve bütün siyasi tarafların içinde yer alacağı yeni bir siyasi anlaşma sağlamaları gerkiyor.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın