Türkiye’nin Güney Kürdistan kartları!

Türkiye’nin öteden beri kullanageldiği kart, Türkmenler ve Erbil, Kerkük ile Musul kentlerinin onlara ait olduğu meselesi idi. Ancak siyasi haritanın değişmesi, Irak’ta Baas rejiminin çöküşü, birçok Türkmen grubunun Kürt güçleriyle işbirliğine gitmesi, Türkmenlere haklarının verilmesi ve Ameika’nın söz konusu bölgede bulunması bu kartı zayıflattı.

Türkiye’nin kullandığı eski kartlardan biri de şuydu:

PKK güçlerinin bölgedeki varlığı ve sınırdan Türkiye’ye geçişleri.

Bu konu da bölgeye girip bölgenin içişlerine karışmak için bir bahaneydi. Ancak bu kart da PKK ve Türkiye arasındaki “Barış Süreci” ile KDP ve KYB’nin sürece desteğiyle son dönemlerde boşa çıkarıldı.

 

İşbirliği ve ekonomik çıkarlar haricinde de iki taraf ilişki içinde bulunmak zorunda. Bu kartların boşa çıkarılmasıyla Türkiye, ipin ucunu elinden kaçırmamak için yeni kart bulma arayışına girdi.

 

Şii çevrelerle ilişikilerini durdurmak için çaba gösterdi ancak İran’ın varlığından dolayı yapamadı. Daha sonra Sünni kesimlerle ilişki kurmak istedi ancak bu gruplar Irak’taki siyaset sahnesinde oldukça zayıftı. Fakat onlarla hep ilişkide kaldı, bir süre sonra bunlar üzerinden IŞİD’e etki edip kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilirdi.

 

Kürdistan Bölgesi her geçen gün güçleniyordu ve KDP bölgedeki başlıca güç oluyordu. Özellikle de Celal Talabani’nin rahatsızlığı ve KYB’nin seçimlerdeki yenilgisinden sonra parti içinde bölünme sinyallerinin ortaya çıkmasıyla…

 

Türkiye bu sefer de PKK içindeki kartlarıyla oynamak istedi. PKK’nin Şengal’de kanton kurulmasıyla ilgili girişimleri ve Ezidi kartını oynaması gizli bir durum değil, ki herkes PKK’nin bölgede siyasi ya da ekonomik bir çıkarının bulunmadığını biliyor. KDP ve Kürdistan Bölgesi’nin kazanımlarına karşı engel çıkarmak hariç!

 

Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, PKK’yle aynı tavrı gösterip bağımsız bir Kürdistan’ın Ortadoğu’da kargaşa ve falaketlere sebep olacağını söylüyor. Ancak ne ilginçtir ki PKK’nin Şengal’de kanton kurma çabasına sessiz kalıyor!

 

Bugün Türkiye ekonomik ve siyasi bir çalkantı içinde. Hem Avrupalı devletler hem de dünya medyası Türkiye’nin IŞİD’le işbirliği içinde olmasından rahatsız ve hükümet hakkında bir karar almaları uzak bir ihtimal değil.

 

Ayrıca Türk parasının değeri her geçen gün düşüyor ve iş piyasasında sıcak para yokuluğundan dolayı gizli bir kriz yaşanıyor. Türkiye’de işsiz sayısında da gözle görülür bir artış meydan geldi.

 

Öte yandan hükümet ile Cemaat arasındaki kavga başka bir boyuta geçiyor. Hükümet, Cemaat’i kökten yok etmek istedi ancak başarısız oldu ve Cemaat halen, siyasi, ekonomik hatta toplumsal alanda baş rolde oynuyor.

 

Son dönemlerde Kürdistan Hükümeti, dünya siyaset arenasında kabiliyetli olduğunu ispatladı. Birçok ülke Kürdistan Bölgesi’yle ilişkilerini güçlendirdi ve burada konsolosluk açtı.

 

Tabi askeri ve ekonomik yardımlar henüz sınırlı düzeyde fakat bu şekilde devam ederse daha büyük kazanımlar alde edilebilir. Ancak yine de bu, başta KDP,  KYB , Goran Hareketi olmak üzere biraz da ülkedeki siyasi partilerin ilişkilerine bağlı.


(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)