Dünyada sadece dinin bireyde, kendini mutlak haklı çıkarttığı ve gelecekte perspektifin de bundan ibaret olduğunu düşünenler büyük bir yanılgıya düşüyor.
Nasyonalizm, sadece insanın omzunda olan doğal bir gerçekliktir. Türklük fikri Türkler’in, Araplık Araplar’ın Kürtlük fikri de Kürtler’in olaylara bu pencereden bakmasına neden oluyor. Kavramlara olan inançlar zincirleme şekilde birbirini takip eder.
Kavramları daha geniş ve ayrıntılı biçimde değerlendirmeye gerek yok. Kürtler’in bu konuyu, nasyonalist bir bakış açısıyla değerlendirmesi gerektiğine inanıyorum.
Bir Kürt olarak gönlümden geçen, komşu devletlerin tüm engellerine karşın bir millet olduğumuzu düşünüp “Büyük Kürdistan’ı” kurmamızdır.
Kuzey Kürdistan (Türkiye), Güney Kürdistan (Irak), Batı Kürdistan (Suriye) ve Doğu Kürdistan’daki (İran) Kürtler’in sözkonusu büyük devletin çatısı altında biraraya gelmesini istiyoruz.
Bir milletin bu denli parçalanmaya rağmen, birbirine çok yakın bir kültüre sahip olduğunu da unutmayalım!
Dünyanın en büyük yedinci coğrafi alanına ve farklı inanç gruplarına sahip olan Hindistan’dan “Büyük Hindistan” olarak sözedilmediği gibi, Bangladeş ve Pakistan’dan da bu şekilde sözedilmiyor.
Çünkü, bu 3 devletin farklı kültür ve dinlere sahip olması ayrı devlet kurmalarına neden olmuştur.
Araplar 22 ayrı ülke kurarak “ayrı birer devlet olma” sürecini geride bıraktılar. Ama “Büyük Arabistan” hayallerinin de önüne geçmediler.
Geçmişte bir grup Arap böyle bir nasyonalist girişimde bulundu ancak bir sonuç elde edemedi.
Arap devletlerinin iç politikası ekonomik, siyasi ve büyük idealleri için "Büyük Arabistan" yerine üst düzey oluşum ve kuruluşlarla birlikteliği sağladı.
Bu da nedeni güçsüz olmalarından değil, ideallerinin “Büyük Arabistan” ve “Büyük Hindistan”dan ibaret olmayıp, kendi güçleri çerçevesinde daha güçlü bir şekilde birlikte hareket edeceklerine olan güvenlerinden kaynaklanıyor.
Hal böyleyken sorulması gereken soru şu: Kürtler daha bir devlete bile sahip değilken neden Kürt aydın ve siyasetçileri “Büyük Kürdistan”da bu kadar ısrar ediyor?
Bana göre, Kürtler’in herşeyden önce 4 ayrı devletlerinin olması gerekiyor. Daha sonra ise bu dört devleti birleştirerek "Büyük Kürdistan’ı oluşturmak için çalışmaları lazım. Çünkü bu devletlerin aynı fikirde olup omuz omuza mücadele verip birbirlerine destek vereceklerinin garantisi yok.
Her millet, tarihi bir süreçten geçerek diğer milletlerin kültürlerinden etkilenip, farklı özellikler aldığı gibi kendi özünü de koruyabilir. Bu da bir milleti diğer milletlerden farklı kılıyor.
Ayrıca bu, bir milletin diğer milletlerin tecrübesini yakından tanımasına da olanak tanıyor.
Arap, Türk, Fars, Hintli, İngiliz veya Fransızlar'ın bir millet olması sadece dış faktörlere değil, iç dinamiklerine de bağlıdır.
Milletin hür iradesi ise çoğu zaman karakterinin oluşmasını sağlıyor.
Bizler Kürdistan Bölgesi’nde 3 vilayete sahibiz. Yaklaşık 20 yıldır ülke iki kantona bölünmüş durumda ve bölgeler arasında farklı muameleler yaşanıyor.
Diğer taraftan, Kürdistan Bölgesi'nde siyasi taraflar arasında derin anlaşmazlıklar yaşanıyor. Eminim ki Kürtler daha büyük sorunlarla karşılaşacaktır.
Sonuç olarak böyle giderse “Büyük Kürdistan” hayalimiz ütopyadan öteye gidemeyecektir.
Şimdi soruyorum: Kürdistan’ın sadece bir parçasını (Kürdistan Bölgesi) birarada tutamıyor ve koruyamıyorsak, nasıl oluyor da "Büyük Kürdistan"dan sözedecek cesarete sahip olabiliyoruz?
Şu bir gerçek; henüz kendimizle yüzleşmiş sayılmayız! "Büyük Kürdistan" uğruna bir altyapı oluşturamadık. Bu nedenle de tüm anlaşmazlıkları bir yana bırakıp her şeyden önce bu amaç uğruna gereken çabayı göstermeliyiz.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın