İran Cumhurbaşkanı’nın Irak Ziyareti Nasıl Okunmalı?

İran’ın 8. Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin 19 Mayıs 2024'te, Azerbaycan sınırındaki Culfa yakınlarında geçirdiği helikopter kazası sonucu hayatını kaybetmesinin ardından temmuz ayında yapılan seçimlerle Cumhurbaşkanı seçilen Mesud Pezeşkiyan, ilk yurt dışı ziyaretini komşu ülke Irak’a yaptı. Ancak bu ziyaret hem İran-Irak ilişkilerinin doğası hem de bölgesel gelişmeler açısından değerlendirildiğinde sıradan bir ziyaret olarak okumak mümkün değil.

İran-Irak ilişkileri tarihsel geçmişleri itibarıyla hep iç içe seyretmiş olsa da ABD’nin 2003’te Irak işgali, İran için yeni bir fırsat ortaya çıkardı. ABD işgali, İran’ın neredeyse son 20 yılını rekabet içerisinde geçirdiği ve hatta tehdit olarak algıladığı Irak’taki Baas rejimini yıkmakla kalmadı, Irak’ta nüfus çoğunluğuna sahip Şii siyasi partilerin yönetimsel gücü ele geçirmesi ile İran, Irak siyasetinin ana belirleyici aktörlerinden bir hâline geldi. İran, Irak’ı araçsallaştırarak hem bir harekât üssü hem de kendisine yönelik tehditleri bertaraf edebilmek için bir tampon bölge olarak kullandı. Yani İran, ABD’yi en büyük tehdit ve düşman olarak görse de ABD’nin Irak’ta attığı adım, İran’ın oyunu kendi sınırlarının ötesinde oynamasına imkân tanıdı. Her ne kadar 2019 yılında Irak'ta yoğun protesto gösterileri yaşanmış ve bu süreçte İran'a yönelik bir tepki ortaya çıkmış olsa da günümüzde İran'ın Irak üzerindeki etkisinin sona erdiğini ya da zayıfladığını söylemek yanlış olur. 2021’de yapılan Irak parlamento seçimlerinin ardından hükûmeti kuran Muhammed Şiya es-Sudani, komşu ülkeler ve ABD ile dengeli bir dış politika yürütme girişiminde olsa da İran ve İran’ın Irak’taki vekil güçlerinin ülke yönetimi üzerindeki baskısı ve İran’ın Irak’a verdiği önem devam ediyor. Bunu 11-13 Eylül 2024 tarihlerinde Irak’a geniş kapsamlı bir ziyaret düzenleyen İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın Irak temaslarında da görmek mümkün.

Pezeşkiyan, Bağdat’ın yanı sıra Irak’ın dışarıya açılan kapısı ve en önemli ekonomik merkezi olan Basra’ya ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimine de (IKBY) bir ziyaret düzenledi. Daha önceki dönemlerde de İran cumhurbaşkanları Irak’a ziyaretler gerçekleştirmiş olsalar da Pezeşkiyan’ın IKBY’yi ziyaret eden ilk İran cumhurbaşkanı olması dikkat çekici bir gelişme oldu. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 Nisan 2024 tarihindeki Erbil ziyaretinin ardından Pezeşkiyan’ın ziyaretini bir meydan okuma olarak görmek mümkündür. Ayrıca Pezeşkiyan IKBY ziyaretinde KDP–KYB dengesi gözeterek sadece Erbil’i değil, Süleymaniye’yi de ziyaret etti. Bu durum İran’ın çok taraflı bir denge siyaseti güttüğünü göstermenin yanı sıra, KYB ve diğer Şii gruplarda olduğu gibi "ittifak" içinde bulunduğu aktörlere de özel bir önem verdiğini vurguluyor. . Bununla birlikte Pezeşkiyan’ın ziyaretinde İran ile Irak arasında 14 alanda mutabakat muhtırasının imzalanmış olması da ayrıca dikkat çekicidir. Zira İran ve Irak arasındaki aktörler üzerinden “sıkı” denebilecek bir ilişki olsa da bu ilişki düzeyini resmiyete dökmek, ABD’nin de baskısı nedeniyle, çok da mümkün olmuyordu. Ancak Sudani’nin yürüttüğü dengeli dış politikanın Irak’a İran’la “resmi boyuttaki” ilişkilerde de alan açtığı görülüyor. Bu anlamıyla Sudani’nin ABD açısından bir güven sağladığını söylemek yanlış olmaz. Başka bir deyişle Sudani’nin, İran’a açık çek vermemesi ve hatta ABD’nin Irak üzerinden İran’a yönelik yaptırımlarına dahi alan açması, ABD ile stratejik diyalog toplantılarını devam ettirmesi, ABD açısından Sudani’ye artı puan yazmış oldu. Böylece Sudani de dış politikada rahat bir alan kazandı. Başta Türkiye olmak üzere Irak’ın diğer komşu ülkeleri ile attığı iş birliği ve diyalog adımları, Sudani’nin kazandığı bu alanın yansıması olarak görmek mümkündür. Bu noktada ABD’nin de Sudani’nin attığı adımları doğrudan olmasa da dolaylı bir biçimde desteklediği öngörülebilir. Zira Irak’ın Türkiye ve Suudi Arabistan gibi İran’ın bölgesel rakipleri, bir başka ifadeyle ABD’nin “müttefiki ya da stratejik ortağı” olarak görülebilecek ülkelerle geliştireceği ilişkiler, İran’ın Irak üzerindeki payını ve etkisini zayıflatacak hamleler olarak değerlendirilebilir.

İran’ın da bu durumun farkında olduğu görülüyor. İran’ın Pezeşkiyan’ın ziyaretiyle Bağdat-Erbil dengesini önemsediğini gösterdiği gibi Erbil-Süleymaniye dengesini de gözettiğinin bir yansıması oldu. Bu noktada İran, “müttefiklerine” “sizinleyim” mesajı vermekle birlikte, diğer kesimleri de görmezden gelmediğini göstermiş oldu. Pezeşkiyan’ın IKBY ziyaretinde yetkililerle Kürtçe konuşması, basın açıklamalarını Kürtçe yapmış olması, Kürt siyasetinde büyük bir sempati topladı. Bu anlamıyla Pezeşkiyan’ın Irak ziyaretini, İran ve Irak arasındaki ilişkileri yeniden formüle etme çabası olarak okumak mümkündür. İran vekil unsurlar üzerinden yürüttüğü “gayrı resmi” siyasetin yanı sıra “resmi” anlamda da etkinlik kazanma çabası içerisindedir. Ancak Irak’ın dış politikada kurduğu dengeyi devam ettirme isteği, Türkiye ile özellikle Kalkınma Yolu Projesi ve terörle mücadele bağlamında geliştirdiği ilişkiler, ABD’nin İran’ı baskılama politikasının devam etmesi, İran’ın hâlen vekil unsurlar üzerinden İsrail’le var olan savaşı, Irak’ı çekimser davranmaya itebilir. Bu noktada İran’ın resmi düzeyde elde edemediği etkinliği vekil unsurlar üzerinden devam ettirme çabasının süreceğini öngörmek mümkündür. Nitekim İran bağlantılı Yemenli örgüt Ensarullah Hareketi ve Hamas’ın Bağdat’ta ofis açtığı iddialarının ortaya çıkmış olması bu politikanın yansımasıdır. Buradan hareketle Irak’ın zor bir sınama içerisinde olduğunu söylemek yanlış olmaz. Irak’ın dengeli siyasetini yürütmesi görece kazandığı istikrarı devam ettirmesine imkan tanıyacağı gibi bu dengenin bozulması ülkeyi yeniden kaos ortamına sürükleyebilir.

 

Dr. Bilgay Duman, ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü