Borçlanma Yasası: Nepotik İlişkiler ve İntikam

Melahat Tok 

Irak Meclis’inde 12 Kasım’da düzenlenen oturumda “Mali Açık ve Borçlanma Yasası” oylandı. Meclis Sözcüsü Muhammed Halbusi, oturum öncesinde Borçlanma Yasası’nda Kürdistan Bölgesi’ne dair maddenin erteleneceği garantisini vermişti. Ancak yasa Kürt milletvekillerinin boykotuna rağmen Şii ve Sünni milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi.

KDP Meclis Grup Başkanı Viyan Sabri ise “Meclis Sözcüsü Muhammed Halbusi ve bazı milletvekillerinin Borçlanma Yasası’nda Kürdistan Bölgesi ile ilgili maddenin erteleneceği konusunda verdiği teminat üzerine oturuma katıldık. Fakat ilgili maddenin oylamaya açılması ile şaşkınlığa uğradık” sözleriyle oylama ile ilgili gelişmeleri dile getirdi.

Yasanın Kürdistan Bölgesi’ne tartışmasız etkileri elbette önemli olmakla beraber Halbusi’nin sözüne rağmen yaşananlar Bağdat yönetimindeki bazı siyasi çatlakları ve bazı siyasetçilerin kişisel kaygılarını gün yüzüne çıkardı. Bu kaygıların pek çoğunun özellikle Şii vekillerin Kürdistan Bölgesi’nin girişimlerinin önünün kesilmesi amacı ile bir şekilde birleştiğini söylemek mümkün.

Aynı zamanda bu gelişme, Meclis Sözcüsü ve Sünni bloğun aktif siyasetçilerinden olan Halbusi’ye rağmen yasanın kabulünde Sünnilerin rolü Sünni blok içindeki çekişmenin geldiği nokta açısından oldukça net bir fikir veriyor.

Halbusi uzun zamandır, Sünni milletvekilleri tarafından koltuğundan edilme tehdidi ile karşı karşıya. Bu oylamada, konumunun garantörleri haline gelen Şii milletvekillerinin desteğini kaybetmemek için böyle bir adım atmış olma ihtimali yüksek. Zira Kürt milletvekillerinin, Kürdistan Bölgesi’ne dair maddenin ertelenmesi teklifine karşı çıkanlar Şii milletvekilleriydi.

Halbusi’yi devirmek isteyen cephenin bayraktarı Usame el Nuceyfi bloğu da Şii vekiller gibi Kürt yetkililerle Borçlanma Yasası ile ilgili bir anlaşma yapmadıklarını, vaatte bulunan Sünni kanadın Halbusi ve ekibi olduğunu açıkladı. Aynı zamanda Usame el Nuceyfi, Halbusi’yi sıklıkla İran’a ve İran yanlısı Şii partilere teslim olmak ve onların isteklerini yerine getirmekle suçluyordu.

Sünni blok arası çekişmelerin siyasi olmaktan çıkıp nepotik ve kişisel bir hale evirilmesi yeni değil. Yasa krizi de bunun en bariz vesikası. Artık Irak meclisinde müstakil bir Sünni siyasetinden bahsetmek mümkün görünmüyor. Sünnilerin politik varlığı ziyadesiyle Şii bloğunun etkisi altında rekabetçi ve kişisel faydaya dayalı bir şekil almış durumda.

Halbusi, konumunu korumak için Şii milletvekilleri ile iş birliği içindeyken, Şii milletvekilleri de 9 Ekim’de Kürdistan Bölgesi ile Bağdat hükümeti arasında imzalanan Sincar Anlaşması’nın intikamını alıyor gibi gözüküyor. Zira anlaşmaya göre Sincar’da bulunan devlet dışı tüm silahlı unsurların bölgeyi terk etmesi gerekiyor. İran destekli Şii milis yapılanması Haşd-i Şabi de bu silahlı unsurların başında geliyor. Haşd-i Şabi, anlaşmanın açıklandığı tarihten bu yana Sincar’dan çıkmamak için tüm yolları deniyor hatta bazı Ezidi grupları kendi yanına çekerek ve “kontrol yerel halkın elinde olacak” söylemini kullanarak Bağdat yönetimi üzerinde baskı kurmaya çalışıyor.

Şengal Anlaşması’nın hayata geçirilmesine çeşitli yollarla engel olmaya çalışan Şii kanat, son yasa oylaması ile sözde “yasal” kanallardan Kürdistan Bölgesi’nden intikam alma, onu bu kez ekonomik olarak köşeye sıkıştırma ve hareket kabiliyetini kısıtlama yoluna gitmişe benziyor. Başkan Mesud Barzani’nin Borçlanma Yasası’nın meclisten geçmesinin ardından  yaptığı “Şiiler ve Sünniler Kürtleri bir kez daha sırtından bıçakladı” açıklaması da aslında sadece yasa ile ilgili değil.