Beş yüz yıldır Rojhılat’ta hiçbir Kürt lideri kendi döşeğinde ölmedi. Aksine hep müzakere masalarına götürülüp kandırılarak öldürülmüşlerdir. Bu cümle Kürt lider Simkoyê Şıkak hakkında araştırma yapan Kürt bir yazara ait. Kakşar Oramar uzun yıllardır Simkoyê Şıkak’ın hayatı, aşireti ve devrimleri hakkında kapsamlı araştırmalar yapıyor.
Simkoyê Şıkak aşireti hakkında o kadar çok şey yazmış ki, Pencamor programına konuk olduğunda onun bu aşiretin bir üyesi olduğunu düşünmüştüm. Sohbetimiz sırasında bana şöyle dedi: “Biliyorsun ben Oramalıyım ama beni Şıkak olarak tanıttın. Tabi ki bu aşirete yakın olmaktan ve Sımkoyê Şıkak hakkında tarihi araştırmalar yapmaktan gurur duyuyorum. Sımko ve Şıkaklar hakkında derin tarih araştırmalar yaptım. Bu nedenle ölümsüz lider Mela Mustafa Barzani zamanına çok güzel buyurmuş, ‘Sımko Kürtler için büyük işler yaptı ancak tarihinin yazılması konusunda hakları teslim edilmedi ve haksızlığa uğradı’ demişti.
Şıkak aşireti Urme Gölü civarında yerleşik hayat geçmiştir, ancak aynı zamanda Van ve üç sınır çevresine de yayılmışlardır, hatta Efrin'deki Kürt dağlarını (Kırmenj Dağı) ve Kürdistan'ın birçok bölümünü de uzanmışlardır.
Sımko'nun ağabeyi Cafer Ağa, Kaçarlar (Kacarlar) tarafından suikast ile öldürülünceye kadar babasından sonra Şıkakların adeta omurgasıydı. Aşireti tarafından sevilen ve sözüne itibar edilen bir şahsiyetti. Bu nedenle Kaçarlar görüşme ve bölgedeki iktidar paylaşımı için kendisini Tewrez’e davet ederler. Kaçarlar Dindar bir şahsiyet olan Cafer Ağa’nın babası Muhammed Paşayı da ikna etmek için bir Kuran-ı Kerim’i güvence olarak gönderirler, buradaki amaçları iyi niyetlerini göstermekti. Ancak Kürtler dışında kim acemlere inanır ki. Cafer Ağa’yı misafir ettikleri yerde 2 korumasıyla birlikte kurşuna dizerek öldürüyorlar. Sağ kurtulan Cafer Ağa'nın diğer beş koruması kaçmayı başarmış ve Urme’ye ulaşana kadar önlerine çıkan bütün jandarma ve askeri öldürmüşlerdir.
Şıkak aşiretinin tarihini Cafer Ağa suikastının öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırabiliriz. Kakşar Oramar, Şeyh Abdulsalam Barzani ile Şıkaklar ve daha sonra Şeyh Ahmedi Barzani ile Mela Mustafa Barzani arasındaki ilişkinin devam ettiğini, söylüyor. Hatta Şeyh Abdulsalam ve Cafer Ağa'nın Tiflis'te Rus Çarı ile görüşerek kendisinden destek istediklerini söylüyor. Kakşar’a göre Ruslar hiçbir zaman Kürtler için siyasi ve insani bir projeleri olmamıştır. Sımko ve Kürdistan Cumhuriyeti dönemlerini örnek olarak gösterebiliriz.
Cafer Ağa suikastının ardından babası Muhammed Paşa, Osmanlılara sığınarak İstanbul'a yerleşti ancak bir süre sonra Bedirhanilerle birlikte Rezwan Paşa suikastına karıştığı iddiasıyla tutuklanarak insani dışı bir şekilde öldürülüyor.
Sımkoyê Şıkak, daha hayatının baharındayken aşiretinin yönetimini devraldı ve talih yıldızı parlamaya başladı, ancak kendisinden daha eğitimli, devletin güç ve desteğine sahip insanların bitmek bilmeyen düşmanlığıyla mücadele etmek zorunda kalacak bir bölgede yaşıyordu. 1930'da bir planla öldürülünceye dek devamlı bir bu taraf bir diğer taraf hareket halindeydi. Bu nedenle bazen kendisinin bazen de milletinin iyiliği için namertlerden bile medet ummuştur.
Sımkoyê Şıkak, Rojhılat’ın bazı kesimlerinde, özellikle de kuzey kesiminde defalarca siyasi ve askeri gücünü dayatmıştır. Sımko ilkokul dördüncü sınıfa kadar eğitim görmesine rağmen bilinçli bir adamdı. Eğitimin milletinin acılarına ve cehaletin devası ve çaresi olduğunu biliyordu. Bu amaçla Kürt ve Rus dostlarından destek alarak ulusal çözülme tehlikesiyle karşı karşıya olan şehirlere Kürtçe eğitim verecek okullar açmaya karar verir. 1913’te Xoy şehrinde bir okul açar. Okulun açılış törenine katılır ve bir de konuşma yapar. Hatta Rus konsolosluğunun bir temsilcisi bile katılırdı. Bu gelişme Sımko’nun iktidarını bir nevi tanımak gibiydi. Bunun yanında süvariler şehrin huzurunu koruyor ve gücünü gösteriyorlardı. Sımko'nun bu adımları İranlı muhaliflerini endişelendiriyor ve şöyle demeye başlıyorlar: "Ah, çocuk oyunu mu, dağ kurtları okuma yazma öğreniyorlar.”
Ayrıca 1912 yılında Abdulrezzak Bedirxan’ın yardımıyla Kürtçe ve Türkçe yayın yapan Kürdistan gazetesini kurdu. Abdulrezzak Bedirxan iyi derecede Türkçe biliyordu, Sımko verdiği mesajların Osmanlı yöneticilerine Türkçe olarak ulaşmasını istiyordu.
Pencemor programında Sımko ile Barzan arasındaki ilişkiler, Şeyh Mahmudi Hefid ile ilişkileri, Ruslar, İngilizler ve İranlılarla ilişkileri, Sımko’nun taktik ve siyasi, kültürel ve diplomasi konusundaki bakış açısı de dâhil bazı önemli tarihi konuları ele aldık.
Kakşar Oramar, ilk defa, Kamal Mazhar gibi tarihçilerin ve diğer Kürt ve yabancı tarihçilerin aksine, Marshamoun'un öldürülmesi konusunda farklı bir görüşe sahip! Mahabad'ın Sımko'nun ordusu tarafından yağmalanmasını da propaganda olarak görüyor.
Açık olan şu ki, ağabeyi Cafer Ağa gibi Sımko da acemlerin kandırıcı tebessümlerine aldandı, bu nedenle müzakere masasında oğluyla birlikte öldürülerek başarıya ulaşmayan isyanına son verdiler.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın