Kürdistani Cephe dönemine sıkışıp kalmak

Kürdistan Bölgesi iktidarına yönelik tüm eleştiriler ile iktidar partileri yetkililerinin utangaç eleştirilerinin tümü, geçtiğimiz 25 yılda uğranan yenilginin kanıtıdır.

 

25 yıl aradan sonra, tek kazanımımız olan ve gurur duyduğumuz kültürden yenilgiye uğradık. Raperin (91 Ayaklanması) dönemi ile şimdi arasına fark koyamayacak kadar yenilgi aldık. Yıl 2016 ama bizler, 90’ların başındaki Kürdistani Cephe dönemini yaşıyoruz.

 

Elbette form ve şekil açısından farklar var; yetkililerin yaşam şekli ve standardı o dönemle kıyaslanamaz. Binalarımız yükseldi, şehirlerimiz daha büyük ordugâhlara dönüştü. Doğru, üniversitelerimiz kültür açısından önemli bir deneyimden geçti ancak bilim ve üretim merkezlerine dönüşemediler.

 

İki dönem arasında fark çok ancak 25 yıl sonra poliztif sonuçlar görmekten bahsetmek çok zor.

 

Kürdistan Bölgesi’nin yaşadığı bu derin ekonomik ve siyasi krizde, birçok kişi ve çevre mevcut hükümetin feshedilip yerine Ulusal Kurtuluş Hükümeti kurulmasını öneriyor.

 

Soru şu: Krizin kaynağı olan bu partiler, krizin çözümü için nasıl uygun bir yol bulabilir? Çeyrek yüzyıldır ortak değer, kültür ve kazanımları yok etmekle meşgul olan partiler, nasıl ortak çıkarlar için bu kadar aktif olabilir ki?

 

Partiler ve onların içindeki küçük bir seçkin grup, uzun soluklu yanlışlarla, kendilerini ve halkı bu ülkenin sermayesi üzerinden heder ettiler. Doğrusu Kürdistan’da ekonomi politikası adında bir şey yok. Böyle bir şey hiçbir zaman olmadı. Maliye bakanlığı 19. Yüzyıl’dan kalma banka standartlarıyla ülkedeki sermayeyi yönetiyor.

 

İktidar partilerinin kriz karşısındaki tutumunda umut görünmüyor. Bütün yapılanlar, hükümetin krize çözüm bulamadığı ve olumlu bir adım atılmasına müsade etmediği yönünde. Sadece etkin olmayan gruplarla toplumdaki alt sınıflara yönelik uygulamalar var. Sorunların kaynağı olan tekelci ve parazit gruplara yönelik ise bir şey yapıldığı yok.

 

Hükümet bu şekilde hiçbir şey yapamaz. Bu anlamda çözüm, mevcut hükümetin feshedilip yerine Ulusal Kurtuluş Hükümeti’nin kurulmasıdır.

  

Ulusal Kurtuluş Hükümeti

 

Temelde partisel sorunlara dayanan siyasi sorunlar, parlamentoda zirveye ulaştı ve tüm siyasi tartışmaların önünü kesti. Partilerin birtakım saçmalıkları, ekranlarda devam eden mantık dışı bir kavgaya dönüştü.

 

Aynı şekilde başkanlık sorunu ve KDP’nin başkanlığın görev süresinni uzatılması konusundaki ısrarı diğer sorunları iyice alevlendirdi. Bütün bunlara bir de ekonomik kriz eklendi. Ancak tüm bunların sonucunda yaşanan ise halkın partilere, hükümete, parlamentoya ve başkanlığa karşı güveninin kalmaması oldu.

 

Sorunların kaynağı olan parlamento, pratikte devre dışı kalmış durumda. Ancak parlamento aktif olsaydı da çok şey değişmeyecekti çünkü partilerin sandalye dağılımı parlementonun rol oynamasına engel. Kürdistan Parlamentosu tarihi boyunca partiler arasında sağlıklı bir rekabete sahne olmadı. Sadece partilerin çıkar temsiline hizmet etti.

 

Başkanlık kurumu, siyasiler arasında tarafsız olup uygun zamanda genel çıkarlara göre karar alamadı.  Sebebi de genel çıkarlar konusunda tek ses olamamamız. Aslında başkanlık siyasi bir kurum, bu yüzden genel sorunlar karşısında cevap olamadı. IŞİD’le savaş olmasaydı ve başkanlık en büyük partinin liderliğinde olmasaydı şüphesiz parlamento gibi işlevsiz hale gelecekti.

 

Son birkaç yılda yaşanan tüm siyasi olaylar, partilerin iradesine dönüşün kanıtı. Parlamento, karmaşa zemini olmanın dışında bazen de partilerin temyiz merkezi oldu. Başkanlık ise partilerin rekabeti dışında, anlaşmazlıkların aracı oldu.

 

Kısacası partilerin iradesine dönüş hali, halen Kürdistani Cephe döneminde olduğumuzu, kurumların da ekonomik bir yükten ibaret olduğunun kanıtı.

 

Bu diş bileme, daha çok sıkıntı yaşanacağının ve partilerin mecbur kalıp ortak kararla yeni bir başlangıç yapmasının işareti olabilir. Bir Ulusal Kurtuluş Hükümeti’ne bu dönemde tüm partilerin katılımı önemli ancak partilerin müdahalesinden uzak bir hükümet olacaksa.

 

Şüphesiz böyle bir hükümet için sağlanacak anlaşma, gelecekte siyasi ve ekonomik süreç için de bir yol haritası olmalıdır. Kürdistani Cephe dönemini bu kez aşacağımızdan emin olamasak da bağımsızlık ilan etmeliyiz.

 

Yani her halükarda çaba sarfetmeliyiz.

 

 (Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)