Batı düşmanlığının şifreleri
Batı düşmanlığı, doğulu kimliğinde ifadesini bulan Müslüman dünyanın en yaygın psikozudur.
Ateistinden İslamcısına her kategoride buna sıklıkla rastlamak mümkün.
Zora düştüklerinde rotayı batıya çevirmeleri bu gerçeği değiştirmiyor.
Onlarca yıl batının demokrasi, hukuk ve sosyal devlet nimetlerinden yararlanmaları da bu bilinçaltını ortadan kaldırmıyor.
Çeşitli sebepleri olsa da, kuşaklar boyu kendini üstün gören bir inanç ve anlayışın, batı karşısındaki geri kalmışlığının bunu beslediği söylenebilir.
Afrika kıtasının da büyük çoğunluğu Hristiyan olmasına rağmen, Müslüman dünyada Afrikalı nefretinin olmaması, Afrikalının kendileri gibi geri kalmışlığıyla açıklanabilir.
Aynı şekilde Çin ve Japonya gibi Uzakdoğu ülkelerine yönelik bir düşmanlığın olmaması benzer sebeplerle izah edilebilir.
Batıya karşı denge oluşturduğundan, Rusya, Çin, Kore, Japonya gibi ülkelere dostça bakılıyor.
Oysa düne kadar Afganistan ve Çeçenistan’da Müslümanların bir bölümü Rusya ile sıcak savaştaydı. Suriye’de hala cihadistlerin karşısında Rusya’nın tankları ve uçakları var.
Demek ki din kisvesine bürünmesine rağmen, gerçekte bu düşmanlık dünyevi güç ve iktidarla ilişkilidir. Müslümanların sıkıştığı siyasal ve ekonomik denklemin bir sonucudur. Ancak bunun kitlelere kabul ettirilmesi din ve düşmanlık gibi duyguların manipülasyonu ile mümkündür.
Müslümanlar için Batı, insandaki kötülüğün karşılığı, nefis ve şeytanın diğer adıdır. Müslümanın onsuz yaşaması imkansızdır!
İslamcı şairin “Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın / Gündüz geceye muhtaç sen de bana lazımsın” dizelerindeki diyalektik düşman, batıdır.
Batı olmasa, geri kalmışlık travmasını yaşayan Müslümanlar nasıl bir arada duracak? Darlandıklarında kime küfredecek? Kime öcü diyerek yeni kuşakları korkutup hizaya dizecek? Gençleri nasıl militanlaştırıp cephelere sürecek?
Batı olmasa sefalet, soygun, zulüm ve suçlarını günah keçisi diye kime yükleyecekler?
Tam da bu yüzden ortalama her Müslüman, batıyla ilgili on temel ezbere sahiptir:
1- Doğudaki siyasi düzeni batılılar kurdu. (Bu yüzden zulüm var!)
2- Batılılar tüm zenginliklerimizi sömürdü. (Bu yüzden fakiriz!)
3- Batılılar emperyalist ve işgalcidir. (Bu yüzden düşmanımız onlar!)
4- Batılılar tarihi eserlerimizi çalıp müzelerine koydu. (Bu yüzden kültürümüz yok!)
5- Batılılar elini çekse ülkelerimiz güllük gülistanlık olur. (Bu yüzden düzelmiyoruz!)
6- Batıda insanlık ölmüş. (Bu yüzden üstünüz!)
7- Batı fuhuş yuvası. (Bu yüzden nefret ediyoruz!)
8- Batılılar medeniyet ve bilimi Müslümanlardan öğrendi. (Bu yüzden üstünüz!)
9- Batılılar Haçlı zihniyetiyle hareket eder. (Bu yüzden düşmanız!)
10- Batı tarihi bizden daha korkunç katliamların tarihidir. (Bu yüzden yaptıklarımız normal!)
Bunlar bir çırpıda akla gelenler.
Bu klişelerle vicdanın sesini dindirip aklı sessize alıyor, çaldıkları minareye kılıf uyduruyorlar.
Müslüman bir kültürün ürünü olduklarından, doğunun seküler ve pozitivist kesimleri de aynı bilinçaltını taşıyor. Ateist Müslüman ile İslamcı Müslüman bu konuda birbirinden farksız.
Doğunun zıt gibi görünen sol ve cihadist hareketlerinin anti-emperyalizmde, yani batı düşmanlığında buluşması bu bilinçaltının sonucudur.
Birbirleriyle olan savaş ve kavgalarının bile esası, batı düşmanlığıdır. Çünkü onları birbirine düşüren batıdır!
Batılı emperyalist olur ama doğulu emperyalist olmaz! Batılı kapitalist olur ama doğulu kapitalist olmaz! Batılı işgalci olur ama doğulu işgalci olmaz! Batılı diktatör olur ama doğulu diktatör olmaz! Batılı ahlaksız olur ama doğulu ahlaksız olmaz! Doğuya ne kötülük gelmişse batıdandır!
Bu anlayış aynı zamanda ilginç bir seçkinlik bilinçaltını dışa vuruyor. Adeta doğuluyu Allah, batılıyı şeytan yaratmıştır! Bir batılının Müslüman olduğunda Arap ismi alması ve doğulu kıyafetlerine bürünmesi, bu anlayışın sonucudur.
Yakın bir zamanda Avusturya’da üç Suriyeli, Türkiyeli bir kadına tecavüz etmiş, mahkemede genç kadının Türkiyeli olduğunu bilmediklerini, Avusturyalı olduğunu düşündüklerini, Müslüman olduğunu bilselerdi tecavüz etmeyeceklerini, ayrıca Müslüman olduğunu anlamaları için başörtüsü takması gerektiğini söylerler.
2017’de İstanbul’daki Reina adlı eğlence merkezine düzenlenen cihadçı saldırısında 39 kişi ölmüş, onlarca kişi yaralanmıştı. Ölenlerden biri Ürdünlü bir Müslümanın Kur’an hafızı, beş kez hac yapmış gencecik kızıydı. Acılı baba mahkemede katile neden bu saldırıyı İsrail’de değil de Türkiye’de gerçekleştirdiğini soruyordu.
Belli ki Müslümanların zihnindeki tanrı, bir coğrafya ve kültüre özgü bir ilah. Alemlerin rabbi değil!
Müslümanlar batı düşmanlığının kendilerini diri tuttuğunu düşünse de, değerlerini derinden çürütüyor. Aklı söndürüyor, ahlakı birkaç görüntüye indirgiyor, ayrıştırıp çatıştırıyor.
Batı düşmanlığı, Müslüman bilincinde açılmış bir bataklık. Bu haliyle demografik, askeri ve teknik olarak batıya galebe çalmak, Yecüc Mecüc (Gog Magog) istilasından farksız olacaktır.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)