Edepsiz sözler
10 yıldan sonra Iraklı binlerce genç, medeni bir şekilde sokağa çıkıp avazları çıkana kadar bağırdı.
Irak’ın 11 kentinde tek ses olup hükümete ve partilere seslendiler…
Milli slogan, marş ve andlarla…
Bu sıcakta Irak halkının caddelere dökülmesi siyasal mezheplere bir tokattır. Bunun hafife alınmaması gerekir.
Halk, kenetlenerek söylemek istediklerini söyledi. Onların gösterdiği özgür iradeden dolayı çok mutluyum. Ancak hikaye, görünen bu tarafıyla sınırlı kalmıyor. Eminim birçok siyasetçi yüzlerine gülerek, onları destekleyeceğini söyledi.
Irak’ta bir söz vardır: “Hay Şınu?! (Bu nedir)” Bunun alt yazısı ise şu: “Aklımızla dalga geçiliyor.” Konu dalga geçilmekle de sınırlı kalmıyor. Bu durumda bazılarının göstericilerle birlikte caddelere dökülerek onlara destek vermesi gerekiyor.
Peki yöneticiler, protestoları üzerlerine alıyorlar mı?
İçinde bulunduğumuz dönemde siyasetin karşıtlık üzerine kurulduğunu biliyoruz. Ancak bu durum, bunun gülerek geçiştirilmesi anlamına gelmiyor!
Her ne kadar protestoların hedefinde bazı bakanlıklarla yerel yönetimlerin olduğu söylense de bu doğru değil.
Bazı iddialara göre ise, medya para karşılığında başta elektrik bakanlığı ve bazı kurumları bilerek hedef aldı.
Tabii bir süre sonra sorunun sadece “elektrik” olmadığı ortaya çıktı. Gösteriler yolsuzluğa, kötü yönetime, açlığa, altyapı eksikliğine, eğitim merkezlerinin ve AVM’lerin olmamasına karşıydı. Ve tabii ki petrol hırsızlığına karşı…
Ayaklanma; adam kayırma, particiliğe vs karşıydı.
Bu ayaklanma aynı zamanda milyar dolarların yatırıldığı projelerin hiçbirinden sonuç alınamamasına karşıydı.
Politikacıların artık uykularından uyanması, halkın öfkesine engel olamayacakalarının farkına varması gerekiyor. Yaşananların hepsi gerçek ve sakın dalga geçmesinler! Halkın ciddiye alınıp, taleplerin karşılanması gerekiyor.
Irak halkı, artık tek ses olacak ve bütün oluşumlarıyla biraraya gelerek karşınıza dikilecek konuma geldi.
Siyasetçiler dalga geçmeyi bıraksın, halk herşeyin farkında.
“Hamurabi Müslüman değildi, ancak kanun koyuculuğuyla adildi.”
Göstericilerden birinin eline aldığı bu pankart oldukça dikkat çekiciydi. Pankartta şöyle yazılmıştı:
“Adaletli bir kafir yönetici, Müslüman bir hırsız yöneticiden çok daha iyidir.”
İnsanlar bu kişilerin artık iyi birer devlet adamı ve yöneticisi olmadıklarının farkında. Bu nedenle halk daha büyük bir kitleyle bunların kapılarına dayanmadan, kendilerine çekidüzen vermeleri daha iyi olacaktır.
Kendilerine çekidüzen vermezlerse, altlarına kaçırsalar dahi bir işe yaramaz. Biliyorum ilk defa bir yazımda bu kadar hafif ve utanç verici bir kelime kullandım. Farkındayım!
Ancak burada Iraklı şair, Muzaffer Elinwab’ın sözünü hatırlatmadan da geçemeyeceğim:
“Öfkemi, üzüntümü ve sert sözlerimi bağışlayın. Bazılarınız sözlerimi ayıplayacaktır, sorun değil. Amacım edepsizlere edepsizliklerini göstermektir!”