Urfa’da Neolitik Dönemin “Çanak Çömlek” öncesi dönemlerimi temsil eden Göbekli Tepe'yle (Girê Miraza) birlikte 12 farklı yapı tespit edildi:
Karahan Tepe, Harbetsuvan, Gürcü Tepe, Kurt Tepesi, Taşlı Tepe, Sefer Tepe, Ayanlar, Yoğunburç, Sayburç, Çakmak Tepe ve Yeni Mahalle.
Kültür Bakanlığının desteklediği proje kapsamında 25 Eylül’de gerçekleştirilen kongrede bu yapıların bütününe “Taş Tepeler” adı verildi.
Urfa’nın şehir markası haline gelen Göbekli Tepe’nin yanında ayrıca birçok marka adayının da bulunduğunu Karahan Tepe ile bir kez daha görmüş olduk. Bununla birlikte her ne kadar sular altında kalmış ise de Newala Çori’nin de yadsınamaz bir marka değeri olduğunu hatırlatalım.
Bu yeni kazı alanları sayesinde dünya insanlık tarihi yeniden fakat bu kez Urfa’dan yorumlanıyor olacak. Şüphesiz kazıların daha başında olunmasına rağmen Göbekli Tepe üzerine düşünülen, yaratılan bütün fantastik teoriler yerle yeksan olmuştur. Tabi Göbekli Tepe’nin taşıdığı gizemin ortaya çıkmasına ve üzerindeki sis perdesinin de aralanmasına katkı sağlayacağı açıktır. Bu kazı alanlarında çıkarılacak her buluntu dönemiyle ilgili yeni yorumlar yapmamıza yardımcı olacaktır.
Göbekli Tepe üzerine yazdığımız yazılarda arkeoloji tarihinin 100 yıllık yakın geçmişinde şekillenen kuramların Göbekli Tepe ile nasıl değiştiğini anlatmıştık. Göbekli Tepe ve Newali Çori için bir anlığına hiç bulunmadıklarını düşünelim ve Neolitik Dönemin çanak çömleksiz kesitlerinde "tapınak" alanlarını ve bulunan eşsiz sanat eserlerini hayal edelim. Bu hayallerinizi dile getirdiğiniz takdirde muhtemelen hayal dünyanızın zenginliği karşısında sizi arkeoloji alanıyla değil de edebiyat alanında çalışmalar ortaya koymanız tavsiye edilecekti.
İşte bu yapıların önemi aslında burada saklı! Bu yapılar, insanlık tarihinin inanç, kültür, sanat ve mimari alanında nasıl bir gelişim serüveni içinde olduğunu ortaya çıkaracaktır.
Şimdiye kadar ortaya çıkarılan yapılara baktığımızda dikkatimizi çeken en önemli hususlardan biri bu özel alanların eril bir kimliği taşımasıdır. Göbekli Tepe, Sayburç, Harbetsuvan ve Karahan Tepe'deki fallus kültürünün mirasını günümüzde bugünkü "Urfa isminde bulmak şaşırtıcı olmasa gerek.
Yapıların Urfa mıntıkasında bulunması bu bölgede yaşayan insanların diğer bölgelerdeki insanlardan "farklı" olduklarını göstermektedir. Bunun için kendilerinin "elit" olduklarını ifade etmemizde bir sakınca yoktur. Urfalı elitlerin, sanatı ve düşün dünyasını diğer bölgelerle kıyasladığımızda Göbekli Tepe döneminde parıldadığını görmekteyiz. Bu sebeple şöyle (de) düşünebiliriz: Urfa civarında yaşayan insanların atalarını anmak ve ekinoksları kutlamak için Göbekli Tepe'yi merkez olarak görüp yılda en az iki defa burayı ziyaret ediyorlardı, belki de.
Bu yapılar ile aslında Urfa'nın peygamberler şehri olarak anılması yerine inancın, kültürün, sanatın ve mimarinin başkenti olarak anılması adına önemli kalkındırma ve tanıtım faaliyetleri icra edilmelidir.
Tarımın yapıldığı ve hayvanın ilk kez evcilleştirildiği kadim Kürt topraklarındaki dip atalarımızın düşsel bir yetenekle insanları bir araya getirerek önemli işler yapılmasını sağladıklarını düşününce bugünkü modern toplumun öncüleri olduklarını özelikle belirtmek gerek. Bu yapıların inşa edilmesinde dip atalarımızın "eşsiz" düşünme kabiliyetlerinin olduğunu görmezden gelemeyiz. Zira yapıldıkları döneme göre eşsiz mimari ile yapılan sanat eseri niteliğindeki yapılar bunun en somut kanıtı.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın