Kürd Yahudilerinin İsrail’e göçü 16.yüzyılda başlamıştır. Dömnemin en önemli Kabalist merkezi olan Galile’de Safe’de bu göç yönlendirilmiştir. Bundan sonra yüzyıllarca Kürdistan’da Yahudilerin İsrail’e göçü hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Daha sonra 1900 ile 1926 arasında bir göç dalgası olmuştur. En son olarak 1935 ile 1951 yıllarında göç dalgası gelişmiştir. Şimdi 200 bin Kürd Yahudi bu ülkede dağınık halde yaşamaktalar.
II. Dünya Savaşının hemen ardından, büyük bir Yahudi topluluğu bu günkü, özellikle Güney Kürdistan’da anavatanlarını bırakarak İsrail’e göçtüler ve kısa sürede etkili bir topluluk oldular. 1948 İsrail devletinin kurulması ile Ezra ve Nehemia operasyonları ile 1949-1952 tarihlerinde 25 bin Kürd Yaduhi, İsrail’e taşındı. Daha çok Kudüs’te güçlü bir topluluk olsa da İsaril’in her tarafında varlıklarını sürdürüyorlar.
Çeşitli Yahudi antropologlar ve Sosyologlar 1930 ile 1950 yılları arasında Kürd Yahudilerinin tarihi, sözlü şiiri, müzik gelenekleri, dilleri ve halk edebiyatları üzerine araştırmalar yaptılar. Bunlardan Abraham Ben-Ya’ aqov, 1948’de İsrailin kurulmasından kısa süre önce, nüfus araştırmalarına göre: 187 Kürt Yahudi kabilesi bulunmakta idi. Bunlardan 146’sı Güne Kürdistan’da, 19’u İran bölgesinde, 11 tanesi Türkiye bölgesinde ve öbür 11’i ise Rojava bölgesinde yaşamaktaydılar.
O yılların emin olunmayan sayımlarına göre tahminen 30 bin civarında bir nufusa sahiptler. Hewler, Musul, Kerkük, Duhok, Zaxo, Süleymaniye ve Diyala şehirlerinde yaşamaktaydılar. Bu istatistikler ve bilgiler Yahudi Ansiklopedisine dayanmaktadır.
Zamanın koşullarında Kürdistan’ın öbür kesimlerinde bu sayıları vermenin çok zor olduğu anlaşılmalıdır. Bu son İsrail’in göç operasyonu, 1951 ile birlikte Mezopotamya’daki 26 yüzyıllık Yahudi tarihi sona ermiştir.
Kürd Yahudilerinin Tarihi
Kürd Yahudiler bölgedeki diğer Yahudi toplulukların tersine, yazılı ve gelişkin bir tarih bırakmamışlardır. Bundan dolayı ancak arkeolojik araştırmalar yardımı ile bazı bilgiler edinilebilmiştir. Şüphesiz Kürdistan’da Yahudi yerleşkesi çok eskidir. Bir taş atımı uzaklıktaki bölgede Talmud’da bahsedilmemesi çok şaşırtıcıdır.
David Alroy 12.yüzyılda ve 13.yüzyılın başlangıcında Al Harizi’nin bölge hakkındaki gözlem ve araştırmalarında bu tarih biraz netleşmiş ve açığa çıkmışsa da kesin ayrıntı ve bilgilere ulaşılamamıştır. Şimdiye kadar Kürd Yahudileri üzerine sağlam ve ayrıntılı bilgilere ulaşılabilecek, mezar, kutsal alanlar ve Kurdistan’daki sinagoglarda bilimsel araştırmalar yapılmamıştır. Bunlardan en önemlileri; Yukarı Amediye’de bulunan Hazan David ve Hazan Yusuf’un mezarlarının bulunduğu Navi Yehezqel mezarlarıdır. 936’lu yıllarda yaşayan bu kutsal şahsiyetlerin mezarları bölge Yahudileri tarafında kutsal sayılmakta ve ziyaret edilmektedir. Bu şahsiyetlerin Pers bölgesinden geldikleri anlaşılmaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla 13. yüzyılın ortalarında Amediye’ye yerleşmişlerdir.
İki yüzyıllık bir aradan sonra 16.yüzyılda yeniden Kürdistan’da Yahudi kayıtlarına rastlansa da, Kürdistan Pers ve Osmanlılardan dolayı sürekli bir iç kriz ve karışıklık yaşamaktadır. Bu karışıklıklardan dolayı bölgede Yahudi nüfusunun sürekli aşağıya doğru gittiği gözlemlenmektedir.
Modern zamanlarda ise 19. yüzyılda nerdeyse bütün Kürdistan, Türklerin denetimine geçsede hiç bir zaman tam denetim altına alınamamıştır. Daha çokta bölge beyleri denetimi merkezi otorite ile uzlaşarak sürdürmüştür.Yerel direnişler ve savaşlar bütün azınlıklar gibi Kürd Yahudileri de etkilemiş ve sınırlamıştır.
Kürd Yahudiler için Güney Kürdistan’daki gelişmeler çok önemlidir. 1921’de Kral Faysal liderliğinde İngiliz mandası altında bağımsız Irak oluştu. İki yönetim bölgesine ayrılan Irak: Musul, Kerkük, Hewler, Süleymaniye ve Diyala Kürd bölgesi idi. Doğal olarak bölgedeki sorunlar Asuri ve Nasturuleri dolaysız olarakta Kürd Yahudileri etkileyerek, bölgedeki varlıklarını sınırlandırdı.
Hakkari’nin Türkiye sınırda kalması ile Türklerin egmenliğinde yaşamak istemeyen Yahudi Kürtlerin en eski kabileleriden Tchalla ve Nirwa olmak üzere çoğu, göç ettiler. Zaten o dönemde Yahudilerin bölgede herhangi bir güç ve etkileri yoktu. Bu etkisizlik ve bölgedeki sürekli kriz öbür azınlıklar gibi, Kürd Yahudileri’de sürgüne mahkum etti.
Böylece Mezopotamyanın tarihsel var edenlerinden biri daha etkisizleştirilerek göç ettirildi. Gittikleri ve yerleştikleri İsrail’de de etkisiz ve asimele olan Kürd Yahudiler bölgenin kaderini paylaşmak zorunda kaldılar.
Günümüzde Kürd Yahudiler
Bölge ve İsrail, Kürd milleti için merkeze bağlı, resmi iedolojilerin, bir değil birkaç süzgecinden geçtikten sonra milletimize ulaşıyor ve düşünce yüz yıldır bu sürecin sonunda oluşuyor. Bu oluşan bilgi ve yönelişte, milletimizin gelecek ruhundaki işine yaramıyor. Genelde İsrail’de özelde de Kudüs’te güçlü ve etkili, milli sahiplenmesi güçlü bir Kürd Yahudi toluluğu var.
Katamom bölgesi ve Rashbag Caddesi Kudüs’teki Kürdistan bölgesi. Dördüncü kuşak 24 yaşındaki Dodi, “Ben Kürd ve Kürdistanlıyım, ailem Zaxo’dan gelmiş” diyerek müthiş bir milli sahiplenme gösteriyor. “Kudüs bir Kürd şehride sayılabilir” diyor. “Kime sorsanız Kürd bölgesini ve Kürdü bilir” diye ekliyor.
Bizdeki mevcut kuşağın bile sıkıntılı bir milli sahiplenme içerisinde olduğu düşünür ve bilirsek, bu bir tariftir. Düşünce ve bölge ilişkilerimizi ona göre kurmamız gerekir. Sınır güvenliği ve iç güvenlik; Kürd ve Ezidi kavramlarını duyunca gözleri gülerek bir sahiplenme duygusuna girdiğini görüyorsunuz. Ortaklık ve sahiplenme budur. Geleceğede farklı düşünce ve tarihle yürümeliyiz. Kürdün geleceği bölge ve dünyada kendi çıkarlarına denk düşen sistemle daha iyi zeminlerde yürüyecektir.
“Düşmanımın düşmanı dostumdur” anlayışı soğuk savaş döneminde kalmıştır. Yeni tarz milli çıkar ilişkileridir.
“Kürd olmak büyük iftihar ve onurumuzdur, bizler önce Kürd sonra Yahudiyiz”, diyerek Kürdlükleriyle övünen İsrail’in 200 binden fazla Yahudi Kürdü Kürdistan’ın bağımsızlığına, refahına, diplomasisine hizmet etmek için her alanda yer alarak seslerini dünyaya duyurmaya çalışıyorlar ve her tür göreve hazır olduklarını belirtiyırlar.
Kürd halkının yeryüzünde kendini özgürce ifade edip Kürdlüğünü bütün devet kamu binalarında ve resmi kurumlarda hiçbir tepkiyle karşılaşmadan yaşadığı ve kimliği ile tanındığı tek ülke İsrail olmuştur. 1951’den itibaren İsrail’de resmi olarak her sene bir gün olmak şartıyla ülkenin bir çok Kürd yerleşim bölgelerinde kutlanan Kürd karnavalları çok sayıda devlet adamı, bakanlar, milletvekilleri, üst düzey askeri personel, diplomatlar ve İsrail’deki bir çok Kürd sanatçının katılımıyla coşkulu bir şekilde kutlanıyor.
İsrail’de bulunan Urshalim, Afula, Kiryat Malachi gibi çok sayıda Kürd mahalle ve ilçesi adıyla anılan mahalle ve ilçeler bulunmaktadır. Kürdler yüksek düzeyde görevlerde bulunmakatalar, bir dönem savunma bakanı ve yüksek askeri rütbeli bulunmakta idi. Milletvekilleri ve belediye yetkilileri bulunmaktadır.
İsrail’de yaşamak Kürdler açısından her ne kadar özgür bir ülke olsada Kürd halkının yüreğinde öz vatan ata toprağı Kürdistan’a birgün tekrar geri dönecekleri günün hasreti ve özlemi ile yaşıyorlar. Fırsat olsa çok sık ziyaretlerde bulunacakalar. Ürdün ile sınır bölgelerinde 40 Kürd köy bulunmakta.
Akademik çalışmalar içerisinde çok Kürd var ve güçlü kariyer sahibi kişiler bunlar. Moshe Dayan Üniveristesinde Kürdoloji bölümü bulunmakta ve araştırmalar yapılmakta.
Diyarbakır Kürd Yahudi Sinagogu, tam da Kürd Yahudi mahallesinde bulunuyor. Bütün Kürdistan Yahudilerini kapsayan büyük bir müze bu Diyarbakır Sinagogunun karşısında inşaa ediliyor. Bir yıla hazır olur ve dünyanın en büyük etkin müzesi olacağı söyleniyor.
Kürd Yahudiler Örgütlü bir güç. Kürdistanı izliyor ve protesto gösterileri düzenliyorlar. Kendi aralarında güçlü bağ ve iletişim var. Milliyettçi Kürd düşüncesi belirleyici. Ana olarak 1880’ler, 1920 ve en son 1950’de Kürdistanın çeşitli bölgelerinde İsraile göç etmişler. Mahalle ve sokak isimleri Kürdi, Kudüs Manahue Yehuda Market çoğu Kürd hatta birisi kendi kurum ilan etmiş.
Kürdistan’da ki aynı kaygılarla ilişkileri çok açık yürütmüyorlar, bu iki tarftada aşılmalı. Yeni sorumlu bir Ashkanazi, tanınmış Kürd sanatçı Hadassa, “Sadece müzik ve dansla olmaz, milli ruh; tarih, dil vb eğitimle olur, bize iyi okullar gerek” diyor. Asıl kalıcılığı ve sürekliliği oluşturacak fikir bu.
Antropolog Erich Brauer, Kürd Yahudilerinin büyük bir kısmı ile görüşerek 1942’de, ölümünden kısa süre önce “Kürdistanlı Yahudiler” çalışmasını yazdı. Raphael Patai bu çalışmaları düzenledi ve İbranice’ye çevirerek 1947’de yayınladı. Bu az bilinen konu İngilizceye çevrilerek 1993 yılında Amerika’da yayınlandı.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın