Kürt davası ve PKK sorunu
Türk devleti bir asırdır Kürt Sorunu dediği davayı çözemediği gibi, yanlış politikalarla devasa sorunu kendisi için ikiye katlamış durumda.
Artık bir Kürt davası bir de PKK sorunu var.
Kürt davasını Xani’yle başlatacak olursak, PKK 300 yıllık davanın 30 yıllık sonuçlarından sadece biri. Kürtlerin 50 milyon olduğunu varsaysak, PKK 5 milyona karşılık gelebilecek bir kesim.
Cumhuriyet dönemindeki 29 Kürt isyanının 28’i PKK yokken gerçekleşti. PKK’nin en yaygın ve en uzun soluklu isyan olması, onu davanın kendisi yapmaz. Ancak Kürt davasının dışında bir varlık alanının açılmasına yol açabilir. Nitekim açtı.
Dinlerden türeyen mezhepler zamanla yeni dinlere dönüştüğü gibi, Kürtlüğün var ettiği PKK de zamanla Kürtlüğün dışına taşarak parti-lider kimliği temelinde yeni bir varlığa dönüştü. Adeta ulustan ulus doğdu.
Kürt davası ve PKK sorununun geniş bir kesişim kümesi olmakla birlikte, özdeş ve aynı değil.
Lehçeden dil, mezhepten din, kimlikten kimlik türeyebilir. Parti kimliğinin ulusal kimlikle yarışır, hatta çatışır hale geldiği örgüt özelinde belli oranda bunun gerçekleştiğini söyleyebiliriz.
Freudyen psikolojideki Oedipus kompleksine rağmen, türeyen türediğinin yerine geçemez. Bunun bir psikonevrozdan ibaret olduğu ve zamanla iyileşeceği söylenebilir.
Öyle ya da böyle, önümüzde iki farklı kategori var. Hem Kürtlerin hem de Türklerin sağduyu ve akl-ı selimle bununla yüzleşmesi gerekiyor.
Türkiye’de birkaç aydır yürüyen süreç, PKK sorununa odaklanmış görünüyor.
Devlet tabii ki PKK sorununu örgüt yetkilileri ve lideriyle konuşacak. Bu konuda yegane muhatap onlardır. Silahların susmasını, ölümlerin son bulmasını her Kürt ister.
Ancak çok açıktır ki sürecin hedefinde Kürt davasının çözümü yok. Türk devleti Kürtlerin varlık ve egemenlik davasını PKK’nin silahlarına indirgeyerek dağ gibi sorunu gözden kaçırmak istiyor.
Örgütle devletin anlaşması, Kürt-Türk barışı ve birliği olmaz. Kürt davası olduğu yerde durmaya devam eder.
Türk devleti hâlâ Kürt davasıyla yüzleşmeye yanaşmıyor. Rojava’daki Kürt özerk yönetimi PKK bahanesiyle yok edilmek isteniyor. Hedef Kürtler değil, örgüt olsaydı devlet yetkilileri, özerk yönetim şu parti değil bu parti yönetiminde olursa karşı çıkmayız diyebilirdi. Oysa tümden reddediyor. Demek ki konu PKK değil, Kürtlerin egemenlik davası.
Türkiye’nin geleceğinde 30 yıllık PKK sorunu olsun veya olmasın, 300 yıllık Kürt davası olmaya devam edecek. Taraflar bu davayı ya adalet ve özgürlük temelinde çözüme kavuşturacak veya çürüme ve çöküş sürecek.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)