Yazıma başlamadan önce şunu vurgulamak istiyorum: Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), içinde “sözü geçen taraf” ile Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) arasındaki anlaşma, ne milli bir proje ne de ulusal bir plan içeriyor. Bu sadece petrol ve gelir üzerine sağlanan bir ittifaktan ibarettir.
Üstelik petrol rezervlerinin büyük bölümü -son zamanlarda Kerkük’ü de ilave edecek olursak- KYB’nin (yeşil bölge) içinde yetkin olan kesimin idaresi ve insiyatifinde.
Durum böyleyken KDP’nin KYB ile ortaklığını sürdürmekten başka pek bir seçeneği de yok.
Yine bu husustan dolayı KYB parlamento seçimlerinde 18 milletvekili çıkarmasına rağmen, yine ortak muamelesi gördü.
Yeşil bölge diyoruz ama o Kürdistan Bölgesi’nde KDP’den sonra ikinci büyük parti olan Değişim Hareketi (Goran) de o bölgelerde hakim. Yeşil bölge denmesinin nedeni ekonomik olarak KYB’nin sözüm ona yetkili veya güçlü kesiminin orada hakim olması.
KYB Genel Sekreteri Birinci Yardımcısı Kosret Resul Ali’nin uzun zaman sonra yetkisini kullanıp, Kerkük petrolünün satış ve gelirinin araştırılması yönünde karar alması, partideki bazı dengeleri değiştirip büyük değişikliklere zemin hazırladı.
Bu kararın bir yüzü de KDP’ye bakıyor, özellikle de anayasal yönleriyle. Diğer yandan KYB’de iki yardımcının da (Kosret Resul Ali, ve İkinci Yardımcı Dr. Berhem Salih) gözü KDP’nin desteğinde, çünkü parti içerisinde otoriteyi sağlamak ve ipleri ele almak için KDP’nin desteğine ihtiyaç duyuyorlar.
Ancak KDP başta da belirtiğim gibi hep petrol ve gelir çerçevesinde bu ilişkilere yaklaşıyor, bu da haliyle iki genel sekreter yardımcısının hoşuna gitmiyor.
Aslında mevzu şu: Herhangi bir ayrılık meydana gelir ise petrol rezervinin büyük bölümüne sahip olan KYB’nin yetkin kesimi yine bütün ipleri eline alacağı endişesi var.
Kosret Resul Ali’nin bu kararının ardından KYB’nin sözkonusu kesimi hemen biraraya gelip konuyu ele aldı. Ardından Politbüro üyesi Mela Bahtiyar, petrol satışları ve gelirleri konusunda herhangi bir bilgiye sahip olmadıklarını söyledi.
Kosret Resul Ali’nin bu hamlesi KYB’nin yetkin kanadını ve KDP’yi tedirgin etti.
Nitekim böyle bir durumda KYB’nin yetkin kesimi yardım ve destek için KDP’nin kapısını çalabilir.
Öyle bir durum olursa KDP bu kez her şeye petrol çerçevesinden bakamayacak. KYB içindeki reformcu kesimi görmezden gelemeyecek.
Goran liderinin geri gelmesi
Eylül 2015’ten beri tedavi için yurtdışında olan Goran Hareketi lideri Nevşirvan Mustafa’nın geri dönmesi, destekçilerine göre her şeyi değiştirebilir.
Aslında Mustafa’nın bunca zaman bu kadar olaya rağmen sessiz kalması sadece hasta ve yurtdışında olmasıyla ilgili değil.
Kriz zirve yaptığı dönemde Goran liderine şöyle bir soru sorulmuştu: Goran nasıl bir tepki verecek?
O sadece tek bir cümleyle cevap vermişti: “Daha sonra duyacaksınız.” Ama halen bir şey duyamadık.
İster Kürdistan’da olduğu sürede ister yurtdışında, birçok kişi bu sıkıntıları konuşmak için Mustafa’ya gitmişti ve gidenlerin hepsi, Goran liderinin sorunların çözümünden yana olduğununa şahit olmuştu. Ancak olmaması gereken şeyler buna rağmen oldu.
Kısacası Süleymaniye özerk bölgesi projesi tutmadı. Özellikle KYB’li bir kesimin böyle bir adım atılırsa Kerkük ve Germiyan bu bölgeye dahil olmayacak demesi çok etkili olmuştu.
Bu nedenle halen Goran’ın KDP ile sorunları çözmek için tekrar masaya oturma şansı var. Üstelik Nevşirvan Mustafa gibi tecrübeli bir siyasetçi için bu pek de zor olmasa gerek. Ayrıca KDP, özellikle de Mesud Barzani’nin daha kucaklayıcı bir siyaset yürütmesi gerekiyor.
Üstelik bir damla kan dökülmemişken, bu kördüğümleri açmak daha kolaydır.
Heşdi Şabi’nin milli günü
Bu bölümde ise 6 Ocak Irak Ordusu Günü (Irak adındaki sözde devlet) münasebetiyle Kürdistan Bölgesi’ndeki resmi tatil, İslami Toplum Partisi’nin (Komal) bildirisine değineceğim. Irak Ordusu diye bir şeyin kalmadığı ve sadece Şii milis grubu Heşdi Şabi’den ibaret bir ordu söz konusudur olduğu herkesçe biliniyor.
Resmi tatili anladık çünkü Kürdistan Bölgesi parlamento kararına bağlıdır. Ama Komal’ın yaptığına akıl sır erdirmedim çünkü, bildiride Peşmerge Güçleri’ne bile millis denmişti.
O peşmerge ki dünya tarafından IŞİD’i dize getirdiği kabul görüyor. İç meseleler yani siyasi krizler yaşandığında bu mücadelesinden zerre kadar geri adım atmayıp hiçbir partinin etkisi ve gölgesi altında olmadığını ispat ediyor.
Haziran ayında peşmerge komutanlarının çağrısı, düşmanların arzuladığı iç savaş ihtimalini ortadan kaldırmış ve bu topraklarda bir daha kardeş kavgası olmayacağının garantisi olmuştu.
Bu durum en çok İran cephesini rahatsız etti. Çünkü hiçbir zaman peşmerge bu kadar tarafsız olmamıştı. Bu nedenle başarılarıyla ne kadar övünseler azdır.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın