Parlamenter mi yoksa muhabir mi?

“Parlamenterin” en basit tanımı, “Halkı temsilen parlamentonun çatısı altında yer alan en önemli yasa koyucu”dur.  Öncelikli görevi yasa çıkarmak, düzenleme yapmak ve hükümeti denetlemektir.

 

Peki parlamenterler görevlerini yerine getiriyor mu?

 

Siyasi partilerin, çıkardıkları yasalarla halkı ne kadar zor durumda bıraktığına, önceki yazılarımda sıklıkla değinmiştim.

 

Bazı siyasi yorumcular, Kürdistan Parlamentosu’nun son yasama dönemini “en aktif dönem” olarak görüyor.

 

Ben ise tam tersini düşünüyorum. Parlamentoda hukuki bilgiye sahip çok az kişi bulunuyor. Parlamenterlerin hukuk hakkında yeterli donanıma sahip olmamaları gerektiği çok açıktır.

 

Evet bazı yasalar onaylanarak yürürlüğe girildi.  Ancak parlamentonun ikinci yasama döneminde, beklenen çaba görülmedi. Aslında parlamenterler tam olarak görevlerinin ne olduğuna dair bilgi sahibi de değil.

 

Kürdistan Parlamentosu 111 üyeden oluşuyor. Gerçekten görevinin bilincinde parlamenter sayısı ise 5’i geçmiyor.

 

Siyasi partiler, her biri kendi dalında profesyonel ve gerçekten görevinin bilincinde olan onca gencimize neden parlamentoda fırsat vermiyor?

 

Parlamenterlerimiz, parlamentoyu neden özel bir sektör olarak görüyor?

 

Parlamentoda neden bir iç denetleme mekanizması yok?

 

Bu sorular kanaatimce acil yanıt bekliyor.

 

Siyasi partilerin, milletin temsil merkezi olan parlementoya verdiği zararın farkında olmaları gerekiyor. Kaldı ki sözkonusu zararı kendileri de görüyor. Bazı konularda parti içinde bile tek ses olamayıp, parti olarak ön plana çıkamıyorlar.

 

Kısacası parlamenterlerimiz spiker ya da muhabir misali televizyon kanallarından konuşmaktan vazgeçip, iş yapmalı, sorumluluklarının yerine getirmeli.

 

Ancak bu şekilde yeniden milletin güvenini kazanabilirler.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)