Suriye’deki gelişmeler Türkiye için doğrudan bir tehdit mi? Türkiye’nin çıkarları hangileri ve Ankara’nın yapması muhtemel şeyler nelerdir?
Suriye savaşını birçok savaştan farklı kılan, hem içeride, hem uluslararası düzeyde birden fazla aktörün rol almasıdır. Türkiye savaştaki aktörlere farklı gözle bakıyor. Suriye savaşının bir bütün olarak Türkiye’nin ulusal güvenliğine karşı bir tehdit değildir. Ancak bazı aktrörler (örneğin Kürtler) bir “tehdit” oluşturabilir.
Rojava’daki (Suriye Kürdistanı) Kürtler Suriye savaşında istikrar sağlama ya da gerginlik yaratma konusunda tek başlarına belirleyici olamazlar ama Türkiye’de bunu yapabilirler.
Türkiye’nin en büyük korkusu, Rojava’daki Kürt meselesinin Kuzey’e (Türkiye Kürdistanı) karşı bir kart olarak kullanılabileceği...
Türkiye, o kartın karşıtlarının eline geçmemesi için Rusya, İran, Irak, Esad ve Şiiler’in tamamıyla sorun yaşamayı göze alıyor. bu yüzden Anakra’nın fiili adım atması muhtemeldir.
Kürtler’in Suriye’de statüye sahip olmasını önlemek, daha sonra ise Esad’ın güçlenmesine mani olamak Türkiye’nin görünen en öncelikli çıkarlarıdır.
Türkiye, Rusya’yla işbirliği yaptıktan sonra YPG’yi hiçbir gücün durduramayacağı yönünde bir kanaat edindi. Özellikle Amerika’nın Suriye savaşında birden fazla politika gütmesinden ve askeri müdahale için bir seçeneğin kalmamasından sonra Ankara’nın bu kanaati iyice pekişti.
Chuck Hagel’nin, “Amerika’nın en büyük yanlışlarından biri Esad’ın gideceğini düşünmesiydi” sözlerinden yola çıkarak, Türkiye’nin müdahalesinin muhtemel olduğunu kestirebiliriz. Bu durumda Türkiye - Suudi Arabistan ittifakı en güçlü seçenektir.
Rusya ile Esad Hükümeti, Birleşmi Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) aracılığıyla Türkiye’nin müdahalesini dururabilir veya sınırlandırabilir.
Türkiye, Suriye hava sahasını geçmekten korkuyor. NATO, üyelerinden birinin Rusya’nın karşı cephede olduğu bir savaşa girmesine sıcak bakmıyor.
Öte yandan Suriye muhalefetinin gitgide zayıflaması, Esad ile YPG’nin daha fazla bölgeyi almasını sağlıyor.
Bu durumun devam etmesi Türkiye’yi beklenmedik bir hamleye zorlayabilir.
Ayrıca, Amerika, IŞİD’i zayflatma uğruna YPG’ye sırtın çevirmez ve o grubu tamamen Rusya’ya teslim etmez. IŞİD zayıfladıktan sonra farklı politika gütmesi muhtemel olan Amerika, YPG’ye büyük operasyon yapmaması için Türkiye’ye baskı yapabilir.
Bütün bunlar Türkiye’yi ortak armaya mecbur bırakıyor. Suriye savaşında İran karşısında güç kaybeden Suudi’nin bu konuda Türkiye’ye yapacağı yardımlar beklenen bir senaryodur. Suudi, Türkiye’yle birlikte Suriye’ye asker müdahalenin tek seçenek olduğunu düşünüyor.
Aslında ABD’nin, Suriye muhalefetinin zayıflaması durumunda, IŞİD’i vurmak şartıyla Türkiye ile Suudi’nin müdahalesine izin verebilir. Müdahalenin “İslam koalsiyonu” aracılığıyla da yapılması muhtemeldir.
Ama belli ki Suudi’nin amacı IŞİD’i ortadan kaldırmak değil, aksine, Şiiler’in güçlenmesini önelemektir.
Türkiye’nin askeri müdahalesinin, uluslararası toplumun rızası dahilinde YPG mevizlerine uzun vadeli bir bombardıman şeklinde cereyan edeceği düşünülüyor.
Şu da var ki, Suudi ile Türkiye’nin herhangi bir müdahalesi savaşı daha da şiddetlendirerek, Suriye’nin bölünmesine yol açabilir.
Bölgedeki en güçü devlet olarak İsrail, İslam ve Arap dışında aktörlerin öne çıkması ve güçlü bir ordunun kurulmasını engellemek amacıyla azınlıklar ile farklı din ve grupların güçlenmesini sağlayan bir politika yürütüyor.
Bütün bunlar bir tek gerçeğe işaret ediyor: Türkiye’nin önünde mükemmel bir seçenekte yok!
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın