Çar’ın Orta Doğu'ya dönüşü

07-12-2023
Adel Bakawan
Etiketler Dr. Adil Bakawan Rusya Vladimir Putin BAE Suudi Arabistan
A+ A-

Vladimir Putin önce Abu Dabi'de, ardından Riyad'da kralların kralı gibi karşılandı. Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan protokol ekipleri, uluslararası protokol sisteminde dünyanın en büyük şahsiyetleri için uygulanan tüm norm, organizasyon ve masraflardan kaçınmadı.

Arap dünyasının en güçlü iki başkenti tarafından gerçekleştirilen bu krallar gibi karşılama ile ABD ve Avrupa'nın Vladimir Putin'e dayattığı yaptırımlar arasında çok büyük bir mesafe var. Bu, yeni küresel sistemde “küresel karar alma merkezi” diye adlandırılan otoritenin giderek ortadan kalkacağı ve göz ardı edilenlerin de kendi çıkarları doğrultusunda en üst düzeyde siyasi kararlarını bağımsız olarak alabileceği konusunda ABD ve Avrupa'ya anlamlı bir mesajdır.

Daha başından Biden ile Putin'e yapılan karşılama arasındaki büyük farkı görüyoruz. Biden'ın karşılandığı ana ait görüntülerde iki kapalı yüz ve soğuk bir tokalaşma gördük. Oysa diğerinde Muhammed bin Salman ve Vladimir Putin'in yüzlerinin gülümsediğine şahit olduk ve Rus liderin ilk sözleri, “Yeni vizyonunuz sayesinde Moskova ile Riyad arasındaki ilişkiler benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştı!” dedi.

Öncesinde de Abu Dabi'de Muhammed bin Zayed'in önünde aynı özgüven, açık bir dil ve memnuniyet içerisinde ABD ve Avrupa'ya meydan okurcasına “Şu anda ve burada BAE, Arap dünyasında bizim ilk ticari ortağımızdır” dedi. Bu, Moskova'ya uygulanan yaptırımlar sadece bu ilişkiyi etkilemekle kalmadığı, her geçen gün daha da genişlemesine ve güçlenmesine vesile olduğu anlamına geliyor.

Bugün de İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Rusya'yı ziyaret edecek ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından karşılanacak. Ardından Erdoğan ile Putin arasında önemli bir görüşme planlanıyor. Abu Dabi, Ankara, Tahran, Riyad. Vladimir Putin marjinalleştirilemeyeceğini göstermekla kalmıyor, aynı zamanda ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin aksine, Orta Doğu'nun en önemli başkentleri tarafından güvenilir bir süper güç olarak görülüyor.

2024'te özellikle Donald Trump'ın olası dönüşüyle bu denklem ABD ve Avrupa'da farklı bir yöne gidebilir! Rusya'da gelecek yıl Mart ayında başkanlık seçimleri yapılacak ve tüm göstergeler Putin’in yeniden başkan olacağı yönünde. Aynı zamanda gelecek yıl Kasımda Biden ile Trump arasındaki çekişmeye sahne olacağı öngörülen ABD başkanlık seçimleri var ve birçok araştırma Trump'ın Beyaz Saray'a döneceğini gösteriyor. Böylesi bir senaryoda Batı genelinde Putin karşıtı cephe tamamen zayıflayacak.

Petrol, ticaret ve ekonomik projelerin ötesinde, Gazze savaşı ve bunun Orta Doğu'yu nasıl etkileyeceği Putin'in BAE, Suudi Arabistan, İran ve Türkiye ile yapacağı görüşmelerin temel gündem maddesi olacak. ABD ve Avrupa'nın aksine, Putin'in Rusya'sı ve bu dört Orta Doğu gücü, savaşa nasıl yaklaşacakları ve sonra nasıl bitirecekleri konusunda çeşitli stratejiler üzerinde anlaşabilirler.

Örneğin BAE ve Suudi Arabistan Hamas'a tamamen karşı olsalar da kendi ülkelerinde kamuoyu baskısının etkisi altında Gazze savaşına sessiz kalamazlar. Gazze'den gelen görüntüler ve Orta Doğu'daki güçlü konumları, onları önce ateşkes, ardından da Filistin sorununa hızlı siyasi çözüm çağrısı yapmaya zorluyor.

Batılı liderlerin aksine İsrail'i değil, sadece BAE ve Suudi Arabistan'ı ziyaret eden Vladimir Putin de, Binyamin Netanyahu ile iyi ilişkilerine rağmen ateşkes ve Filistin sorununa hızlı siyasi çözüm çağrısında bulundu.

Üstelik şu ana kadar ve burada da Hamas'ı terörist bir örgüt olarak adlandırmak bir yana, son iki yılda Hamas liderlerini üç kez ülkesinde ağırladı!

Dünyanın süper güçlerinin çoğu Gazze’deki savaş sonrası bölgede oluşacak yönetim içerisinde yer almak istiyor. Moskova, Tahran ve Ankara arasında savaş sonrası yarında Hamas’sız bir çözümün olamayacağı, aksi takdirde 1940'ların sonlarından bu yana olduğu gibi bu yarının da başarısız olacağı konusunda bir fikir birliği var. Suudi Arabistan ve BAE ise aynı görüşü paylaşmıyor ve Hamas'sız bir yarın istiyorlar.

Putin'in Riyad ve Abu Dabi ziyaretleri üçüncü bir çözüm aramak için bir fırsat ve Suudi Arabistan ile İran arasındaki yakınlaşma, müzakerelerin kolaylaştırılmasına ve çatışan iki görüş arasında bir orta yollu bir çözüm bulunmasına yardımcı olabilir.

Fransa Irak Araştırma Merkezi Direktörü Dr. Adil Bakawan

 (Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli