Irak’ta hükümet çıkmazında süreç nereye gidiyor?

05-04-2022
Bilgay Duman
Etiketler Irak Şii Koordinasyon Çerçevesi Kürdistan Demokrat Partisi Mukteda es-Sadr
A+ A-

10 Ekim 2021’de yapılan Irak Parlamento seçimlerinin ardından ülkeyi 4 yıl yönetmesi beklenen hükümetin kurulmasına ilişkin süreç gittikçe içerisinde çıkılmaz bir hal alıyor. Irak Parlamentosu’nda 30 Mart 2022 tarihinde yapılması planlanan cumhurbaşkanı seçimi oturumu, yetersiz katılım sebebiyle gerçekleştirilememişti. Parlamento katılım sayısının 220 kişiye ulaşması şartı olan oturuma daha önce 202 milletvekili katılmış ve oturum 30 Mart’a ertelenmişti. 30 Mart’taki oturumda cumhurbaşkanı seçilmesi için yeter sayıya ulaşılamayınca cumhurbaşkanlığı seçimi parlamento oturumunun gündeminden çıkarılmıştı. Bunun üzerine Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr, Şii Koordinasyon Çerçevesi’ne, Sadr Hareketi olmadan hükümet kurma çağrısı yaptı. Sadr, sosyal medyadan yaptığı açıklamayla Şii Koordinasyon Çerçevesi’ne hükümeti kurmak için 40 günlük süre verdiğini açıkladı. En büyük ulusal bloku (Vatanı Kurtarma İttifakı) oluşturmayı başaran ilk kişi olduğunu söyleyen Sadr, Ramazan’ın 1’inci gününden Şevval ayının 9’uncu gününe (40 gün) kadar Sadr Hareketi olmadan tüm bloklarla müzakere etme fırsatı veriyorum” açıklamasını yaptı.

Sadr’ın bu hamlesiyle hükümet kurma süreci başa dönmüş gibi görünüyor. Ancak burada Anayasal problem var. Irak Parlamentosu 5 Mart’ta yaptığı özel oturumda, cumhurbaşkanı aday başvuru sürecini yeniden başlatmıştı. Irak Anayasası’na göre söz konusu tarihten itibaren 1 ay içerisinde cumhurbaşkanının seçilmesi gerekiyor. Ancak Sadr’ın “40 “gün” açıklamasıyla, çok büyük bir sürpriz olmazsa, bu süre zarfında cumhurbaşkanının seçilemeyeceği ve hükümetin kurulamayacağı aşikar. Nitekim Irak’ta cumhurbaşkanı seçilmeden yeni hükümetin kurulması anayasal olarak mümkün değil. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra parlamentodaki en büyük gruba hükümet kurma yetkisi veriliyor.

Ancak hükümet kurma müzakerelerini eline alan İran’a yakın grupların oluşturduğu Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin çoğunluğu sağlama ihtimali son derece düşük. Nitekim Sadr’ın hükümet kurma müzakerelerinden çekildikten sonra, Sadr ile Vatanı Kurtarma İttifakı içerisinde yer alan Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Sünni grupların oluşturduğu Egemenlik Bloku, Sadr ile oluşturulan ittifaka bağlı kalacakları yönünde bir açıklama yaptı. Böylece, Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin öncülüğünü yapan İran'a yakın Fetih Koalisyonu lideri Hadi Amiri, diğer ittifakları ile yaptığı toplantının ardından "Sadr Hareketi, Egemenlik Bloku ve KDP’den oluşan parlamentodaki "üçlü ittifakla" uzlaşmak için kapılarının ve gönüllerinin açık olduğunu duyurmasına rağmen anlaşma kapıları kapanmış oldu.

Bu noktada Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin, hükümet görüşmelerine başlasa bile cumhurbaşkanını seçmek ve hükümeti kurmak için yeterli sayıya ulaşması zor. Zira cumhurbaşkanı seçimi için yapılan ilk parlamento oturumuna bakıldığında, Vatanı Kurtarma İttifakını destekleyen en az 200 milletvekili var. Bu durum Irak’ta yeni hükümeti kurma çalışmalarını çıkmaza sürüklüyor. Bu noktada Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin daha önce de birlikte hükümet kurdukları, diğer gruplara nazaran daha kolay anlaşabileceği, Sadr Hareketini önceleyeceğini söylemek mümkün. Zira Irak Parlamentosunda 73 sandalyeye sahip Sadr’ın ikna edilmesi durumunda yeter sayıya ulaşmak daha kolay olabileceği gibi, Vatanı Kurtarma İttifakı’nın direnç noktası da kırılmış olacak ve hükümet kurmanın yolu açılacak gibi.

Nitekim Şii Koordinasyon Çerçevesinden yapılan açıklamada, Koordinasyon Çerçevesi ve Sadr Hareketi arasında oluşturulacak uzman bir komisyon aracılığıyla yetkinlik, dürüstlük ve bağımsızlık gibi beceri ve yeterlilik temelleri çerçevesinde başbakan adayını seçmeyi kabul ediyoruz” ifadeleri yer aldı. Açıklamada ayrıca belirlenen anayasal süreye bağlı kalarak bir hükümet programı üzerinde anlaşmaya varılması, seçimleri kazanan bloklardan bu programa uyan ve dileyen herkesin hükümet programının uygulamasına katılmasına vurgu yapıldı. Ayrıca yetkin, dürüst ve ülke yönetiminde uzman kişilerin egemen makamlara aday gösterilmesi gerektiği ifade edildi. Ancak bu kez Sadr’ın ikna olması zor gibi. Nitekim cumhurbaşkanı seçilemediği için IFYM mevcut Cumhurbaşkanı Berham Salih’in görev süresini uzatmıştı. Mevcut durum itibariyle yeni cumhurbaşkanının seçilememesi ve hükümetin kurulamaması durumunda parlamentonun feshi gündeme gelebilir. Ancak bu durum mevcut siyasileri büyük bölümünün istemediği bir yaklaşım olacak. Zira bu noktada IFYM’nin de sorumluluktan kaçtığı ve süreci parlamentoya attığı görülüyor.

 Irak Anayasası’nın 64. maddesine göre parlamento iki şekilde fesh edilir: Parlamento üyelerinin üçte birinin talebi ve nitelikli çoğunluğun onayı (329 üyenin %51’i) ya da başbakan talebi ve Cumhurbaşkanı onayı.

IFYM Başkanı Faik Zeydan’a göre; Irak Parlamentosu Irak Anayasası’nın 72’nin 2. Fıkrasını ihlal etti. Yani 30 gün süre içerisinde yeni Cumhurbaşkanı seçemedi. Federal Yüksek Mahkeme ise, Cumhurbaşkanı’nın görevini uzattı. Ancak yeni Cumhurbaşkanı seçimi için bir çözüm getirmedi.

Bu noktada Faik Zeydan’a göre devlet organları arasında denge olmalı. Bu yüzden IFYM, başbakan ve cumhurbaşkanına yetki vererek parlamentonun feshinin önü açılabilir. Ancak parlamentonun feshi için de Irak Parlamentosundaki milletvekillerinin yarısından bir fazlasının (165 milletvekili) fesih için onay vermesi gerekecek. Bu noktada bir belirsizlik daha var. Cumhurbaşkanı seçiminde olduğu gibi, parlamentonun feshi için yapılacak oturumun düzenlenmesi için yeter sayı anayasal olarak belirlenmiş değil. Nitekim cumhurbaşkanı seçimine ilişkin düzenlenecek parlamento oturumuna ilişkin yeter sayıya dair kararı da (220 milletvekili, parlamento üyelerinin üçte ikisi) IFYM almıştı. Bu noktada parlamentonun feshi için de tekrar bir mahkeme sürecinin ortaya çıkması gerekebilir. Bu durumun Irak’taki süreci daha da karmaşık hale getirmesi muhtemel.

Zira siyasetteki belirsizlik güvenlik problemleri de ortaya çıkarıyor. Özellikle Irak’ta halen milis grupların son derece etkin olması, kontrol edilememeleri ve siyasi süreçteki müdahil pozisyonları güvenlik risklerini beraberinde getiriyor. Geçtiğimiz günlerde KDP’nin Bağdat bürosuna yapılan saldırı bu durumun açık göstergesi. Saldırı sonrası KDP Bağdat Ofisi’ni kapatmak zorunda kalmıştı. Ardından Sadr Hareketi ve Egemenlik Koalisyonu milletvekillerine de suikast girişiminde bulunuldu. Ayrıca Anbar’da da Ketaib Hizbullah ve Irak Parlamentosu Başkanı Muhammed Halbusi arasında yerel siyaset üzerinden gerginlik yaşanıyor. Bu noktada Irak’taki hükümetsizliğin devam etmesi durumunda ortaya çıkacak siyasi gerginliğin güvenlik alanına yansıması ve bu yansımanın diğer bölgelere de yayılması, Irak’ı büyük bir kaotik ortama sürükleyebilir.

Bilgay Duman, ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

 

 

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli
 

Son paylaşılanlar

Foto: İsmet Yüce

Asimilasyon sistemi: Pogrom

Tanımlama olarak genel durum ve yapılma amacına bakıldığında, etnik soykırım veya sürgün amaçlı olduğu düşünüldüğünde pogrom kavramı en yakını olarak görülebilir.